Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Edebiyat Terimleri Sözlüğü/E-F-G

Eski 04-28-2009   #4
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Edebiyat Terimleri Sözlüğü/E-F-G



EDA
Söz ve yazıdaki ifade şekli, uslup tarzı, anlatış yolu Belagatçılar bunun hakikat, mecaz, kinaye olmak üzere üç türlü olduğunu söylerler
EDEB-İ KELÂM
Acı, hoş olmayan, ayıp, çirkin, kaba veya uğursuz sayılan şeyleri kendi adlarını söylemeden başka sözle ifade etmek Buna asâlet ve mümtaziyet
1 Sözü kabalıktan kurtarmak için
Ölen birisi hakkında “ölüm” yerine “Rahmet-i Ralman’a kavuştu”, “sizlere ömür”, işi elinden alındığını bildirmek üzere “Affedildiniz” denmesi gibi
2 Ta’zim veya ifadeyi süslemek için Şeyh Galib’in aşağıdaki iki beyitten ilki ta’zim, ikincisi tezyine (süslemeye) örnektir:
adları da verilir Edeb-i Kelâm, bir düşünceyi, bir olayı incelik, asâlet ve nezaketle ifade etmek için anlam, kendine ait olmayan kelimeyle karşılanır Genellikle şu üç durumda bu yola başvurulur:Bir şeb ki Sarâ-yı Ümmehânî
Olmuşdu o mâhın âsumânî
Giydikleri âftâb-ı temmûz
İçtikleri şûle-i cihan-sûz
3 İfadeyi fesahat yönünden bozacak ses, kelime ve terkiplerin tekrarından kaçınmak içinEDİSYON KRİTİK
Eleştirel basım Farklı nüshaları bulunan yazma veya matbu eserlerin aralarındaki ayrılıklar tespit edilerek aslına en uygun şekilde yayınlanır Farklar dip notlar halinde gösterildiği gibi açıklayıcı bilgiler de verilebilir
EFSANE
Tabiatüstü özellikler gösteren kişilerin hayatlarının ve olayların anlatıldığı hikayeler Efsane halkın hayalgücüyle yarattığı “ideal insan tipi”ni verir ve nesilden nesile anlatılır Efsane ile masallar arasında uygunluk vardır İki türde de olağanüstü olaylar işlenir Yalnız efsane daha inandırıcıdır Bu yönüyle hikaye ve destana yaklaşır
Efsaneler şöyle ayrılır:
1 Yaradılış efsanesi (Dünyanın yaradılışı, tabiat varlıklarının meydana gelişi, kıyamet günleri)
2 Tarihi efsaneler
3 Olağanüstü kişiler, varlıklar ve güçleri konu alan efsaneler
4 Dini efsaneler
Türk efsanelerinde kahramanlık, fedakarlık, cesaret, ahlaki davranışlar, sosyal düzene bağlılık, Ahlah’ın kudretine iman, doğruluk, cömertlik, samimiyet gibi konular yer alır Genç Osman, Boş Beşik, Çakıcı EFe, Çoban Çeşmesi, Gelin Kaya, Cennet Dağı, Kan Kuyusu, Yusufçuk Kuşu gibi efsaneler halk arasında söylenegelmektedir
EGLOG
Çoban şiiri Birkaç çobanın aşk, kır hayatının güzellikleri üzerine karşılıklı konuşmaları bçiminde yazılır Latin edebiyatında gelişen bu şiir türü genellikle Batı edebiyatında görülür Bir olaya dayandığı ve karşılıklı kişileri konu aldığı için küçük bir piyesi andırır Eglog, Türk edebiyatında kullanılmayan bir türdür
EKLEKTİZM
Felsefede uyuşabilir tezleri toplayıp uyuşamayanlarını bir yana bırakma eğilimini, edebiyatta ise birbirine aykırı çeşitleri bağdaştıran geniş sınırlı zevki ifade eder
ELFİYE
Binlik karşılığıdır Bin mısradan meydana gelen manzum eserler için kullanılır Elfiyeler edebiyatla ilgili olduğu gibi, hadis, fıkıh, feraiz, nahiv ilimleriyle de ilgili olabilir
ELGAZ
Bilmece anlamına gelen lügaz kelimesinin çoğulu
ELİFNÂME
Genellikle mısra başlarındaki kelimelerin ilkharflerinin alt alta elif’den ye’ye kadar alfabetik tarzda devam etmesi ile meydana gelen şiir Divan ve halk edebiyatımızın ortak mahsulleri arasında yer alırlar Dini-tasavvufi ve din dışı konularda örneklerine rastlanır
EMOSYANALİZM
Sanat ve edebiyat eserlerinde duyguya önem veren estetik anlayış
EMPRESYONİZM
Nesneyi doğrudan doğruya tasvir ve analiz etme yerine, onun uyandırdığı duyguları anlatma yolu XIX yüzyılın sonlarında Fransa’da doğdu Önce resimde, sonra diğer sanatlarda tesiri görüldü
Empresyonistler dış dünyanın kendi içlerinde bıraktığı izlenimi dile getirirler Bu âlem, sanatçıya sadece heyecan ve duygusal dalgalanmalar veren bir uyarıcıdır Önemli olan sanatçının kendi algılamaları ve bunları anlatma yöntemidir Edebiyatın bir amaca hizmet edemeyeceğini savunur Empresyonist edebiyatçılar şiir, kısa hikaye, tek perdelik manzum piyes gibi kısa çalışmaları tercih etmişlerdir
ENTİMİZM
İçtencilik İnsan ruhunun mahrem ve gizli sırlarını içtenlikle anlatma eğilimi Bu sanat anlayışına sahip edebiyatçılara entimist denir
ENTONASYON
Cümlede heceler, kelimeler ve daha büyük anlamlı gruplar üzerindeki seslerin alçalıp yükselmesi Konuşmacının anlatmak istediği anlama yardımcı olur Dinleyicileri duygulandıran, heyecanlandıran, coşturan özellikler taşır Cümlenin yapısına göre değişiklikler gösterir Bazen cümlelerin anlamını da belirler
EPİFONEM
Bir sözlü ya da yazılı eserde anlatılanların hikmetli bir sözle son bulması
EPİGRAF
Bir yapının özelliklerini belirten ve genellikle bir plaka üzerine binanın ön yüzüne iliştirilen yazıya (kitabe) bir kitabın, bir kitabı meydana getiren bölümlerin başına konan, o kitapta veya bölümdeki yazılanları özetler mahiyette sözler, şiir parçaları, atasözleri, vecizeler
EPİGRAM
Eski Yunan’da mezar taşlarına yazılan kısa ve epik nazım şekli Romalılar’da çok kısa hiciv manzumesi
EPİZOT
Hikaye, roman veya şiirde ana konuya bağlı ikinci derecede olay; müzikte temaları birbirinden ayıran serbest yazılmış bölümler; tiyatroda bir aksiyona (harekete) katılmış ikinci derecede bir aksiyon; Yunan trajedisinin unsurlarını meydana getiren diyaloglu bölümlerin her biri Bu bölümler modern tiyatroda perde adıyla bilinir
EPOPE
Kahramanlık konusunu işleyen uzun şiirler Kelimenin aslı “konuşma, nutuk, sohbet” anlamına gelen Yunanca epospoien’e dayanır
ESREM
Aruzdaki fe’ülün cüzünden fe ve n’yi kaldırıp ûlu yerine getiren fa’lü cüzü
EŞHAS
Şahıs kelimesinin çokluğu Eskiden tiyatro eserlerinde ve romanlarındaki kahramanlara veya kadroya bu ad verilirdi
EŞTER
Aruzdaki mefa’ilün cüzünden m ve y harflerinin kaldırılıp yerine getirilen fâ’ilün cüzü
FABL
Hayvanlar, bitkiler ve cansız nesneler arasında geçtiği hayal edilen öğretici masallar Teşhis ve intak sanatı üzerine kurulur Olaydaki kişilere insan karakteri ve davranışı verilir Asıl masallardan kısadır
FALNAME
Fal ile ilgili kitap Falın her bir çeşidine göre düzenlenen eserler Yıldızname, tefe’ülname, hurşîdname, ihtilacname, kıyafetname, kehanetname adlarıyla da bilinirler
Falnameler çokluk manzum yazılırlar Nesir halinde yazılanlarına genellikle yıldızname denir Falnameler Kur’ân falı, kur’â falı gibi dallara da ayrılırlar
Kur’a taşları veya bir kağıt üzerine çizilmiş noktalar ve noktaların meydana getirdiği şekilleri konu edinen kur’a falları daha çok Hz Ali’ye nispet edilir Edebiyatımızda Cem Sultan’ın Divan’ında yer alan Faly-ı Reyhan-ı Sultan Cem adlı kur’a falı meşhurdur
FASIL
Ayırma, bölme Bir kitabın bölümlerinin her biri
Mevsim mânâsına da gelir Fasl-ı zayf (yaz mevsimi), fasl-ı şitâ (kış mevsimi), fasl-ı hazan (sonbahar mevsimi)
Tiyatro oyunlarında perde anlamında kullanılır
Türk sanat musikisinde bir defada çalınan aynı makamdan parçaların tamamına denir
FASİH
Dilin bütün kaidelerine uyularak doğru, güzel ve açık şekilde konuşup yazılması, ifadenin anlam ve âhenk bakımından kusursuz olması
FESÂD-I TELİF
Söz veya yazıda anlamın anlaşılmayacak kadar karışık olması
FESAHAT
Sözün ses ve anlam kusurlarından kurtarılması yolları İfadenin kusurlardan uzak bulunması hali fasîh’tir Sözün söylenişi ve işitilişi tatlı olmalı, anlaşılmasında güçlük çekilmemelidir Divan edebiyatında fesahat, kelimede fesahat, kelâmda fesahat diye ikiye ayrılır:
1 Kelimede fesahat: Aynı veya yakın mahreçten çıkan harflerin bir kelimede toplanmamasına (tenâfür-I hurûf), (er kalkılınca); kelimeleri meydana getiren harflerin kaynaşmasında telaffuz zorluğu olmamasına (mütenâfir) (ör tartırttı); anlamı herkes tarafından bilinmeyen kelimelere yer vermemeye (garâbet), kelimeyi vezne uydurmak için şeklini değiştirmemeye, çok anlamlı bir kelimeyi meşhur olmayan anlâmında kullanmamaya gramer hatası yapmamaya (kıyasa muhalefet) dikkat edilir
2 Kelâmda fesahat: Telaffuzu güçleştiren kelimelerin yan yana getirilmemesi (tenafur-I kelimât) (Örneğin: Şu köşe yaz köşesi şu köşe kış köşesi), zincirleme tamlama (tetâbu-I izâfât) yapmamaya (Örneğin: Ali’nin ceketinin cebinin içi); Cümle kuruluşunun sağlam olmasına, önce söylenecek sözü sona, sonra söylenecek sözü öne almamaya, sözün düğümlenmemesine dikkat edilir
FİKSİYON
Bir sanat eserinde uydurularak bulunmuş şey Günümüzde, roman, kısa hikaye gibi nesir halindeki edebi eserler kastedilir Romanla eş anlamlı kullanıldığı da görülür Açık bir şekilde bir olaya bağlı bulunmasından dolayı edebi şekiller içindeki birçok şahıs hakkında kullanılmasına imkan verir
FİKTİF
İtibari, gerçek olmayan, var sayılan demektir Roman, hikaye, masal, halk hikayesi, destan gibi edebi eserler için kullanılır Yazar, dış dünyaya zihninde bir şekil verir ve bunu eserine aktarır Bu tür eserler, tasvir esasına dayandığı için olaylar ve kahramanlar fiktiftir
FRAGMATİZM
Parçacık diye adlandırılabileceğimiz bir edebiyat akımıdır İlk defa XX Yüzyılın başlarından İtalyan yazarı A Soffici’nin başlattığı bu akımda, gerçekten alınmış kısa kısa parçalar, küçük tablolar ve hayattan görüntüler (enstanteneler) en belirgin özelliği oluşturur
FUAYE
Tiyatro salonlarında, perde arasında oyuncuların ve seyircilerin dinlenmesi için ayrılan yer
GALAT
Yanlış anlamına gelir Bir kelimenin ilk veya kitapta yazılmış şeklinden başka söylenmesi Çokluk şekli galâtat’tır Yanlış olduğu bilindiği halde kullanılmasında sakınca görülmeyen kelime veya kelime grubuna galat-ı meşhur adı verilir Örnek:
Aslında çokluk olan evlat, eşkıya, evrak kelimelerinin evlatlar, eşkıyalar, evraklar şeklinde tekrar çokluk yapılarak kullanılması gibi
“Galat-ı meşhur, lügât-ı fasîhten evlâdır” sözüyle yanlış kullanılan yerleşmiş kelimelerin tercih edilebileceği belirtilir
Genellikle latife, alay isteği ile bir kelimeyi şekil, üslûp ve anlam bakımından dildeki kullanışına aykırı kullanmaya galat-ı tahakkumi veya kıyasa muhalefet denir
GARABET
Dilden düşmüş veya çok az kullanılıp henüz ayılmamış kelimelerin kullanılmasıyla meydana gelen fesahat bozukluğu Böyle kelimeler için garib, vehşî isimlerinin kullanıldığı görülür
Bu durum eski edebiyatta çok ortaya çıkardı Şair ve yazarlar ya ustalık göstermek için ya da seci, kafiye zorlamalarından dolayı Arapça ve Farsça’dan işitilmedik kelimeler alarak kullanmışlardır
Söylendikleri zaman uygun olan, ancak bugün terkedilmiş sözler garib-i hüsn, hiçbir devirde benimsenmemiş sözler de garib-i kubh diye adlandırılır
Bir mecburiyet karşısında kullanılan garip kelimelere muvafık, zorunluluk olmadan kullanılanlara ise muhalif denir
GEÇİŞ
İki parafraf arasında bir düşünceden diğerine geçilirken bu fikirlerin bağlanması Paragraflar arasındaki geçişin azlığı veya çokluğu yazının açık, doğal oluşuna göre değişir Bağlanma açıksa geçişe gerek kalmaz Geçişlerin kısa olmasına dikkat edilir Geçiş için, fakat, bundan dolayı, kaldı ki gibi edatlar yeterli görülebilir
GEZMECE
Aşıkların yolculukta uğradıkları yerleri anlatan methiyeli veya taşlamalı deyişler Gezmeceler onbirli destan veya sekizli kesik (semai) biçiminde söylenir Gezilen yerler sırayla anlatılırsa, deyiş, sıra gezmece veya sıralı gezmece adını alır Kerem’in (Aslı’nın âşığı) Pasin, Erzurum köyleri için söylediği deyişler bilinen en eski gezmecelerdir
GİRİZGÂH
Kasidelerin nesip bölümünden sonra medhiye bölümüne geçerken söylenen beyit veya beyitler Aslı girizgâhdır ve kaçış yeri anlamına gelir Kasideler çokluk bir tasvirle başlar Ardından girizgahla asıl amaca geçilir Şair esprili bir sözle övgüye başladığını belirtir
GNOMİK
Anlamlı sözleri nazımla anlatan manzum türü
GRAMER
Bir dili meydana getiren ses, sözcük yapılışı, sözcük haznesi, anlam değişmeleri, cümle kuruluşu gibi unsurları inceleyip kurallara bağlayan dil bilgisi Yunanca gramma kökünden geliyor
GÜLDESTE
Seçme manzum ya da nesir yazılarının toplandığı dergi Antoloji de denebilir
GÜNLÜK
Bir kişinin düşüncelerini, duygu ve gözlemlerini günü gününe yazdığı ve o günün tarihini koyduğu yazılar Ruzname olarak da bilinir Günlük bir tür anıdır Ancak günlük günü gününe yazılır, anı ise olayların yaşanmasından sonra kaleme alınır

Alıntı Yaparak Cevapla