04-28-2009
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Ali Kuşçu
Ali Kuşçu, Semerkant’ta doğmuştur ancak doğum tarihi kesin bilinmemektedir Gökbilim ile uğraşmıştır Babası Timuroğullarından Türkistan ve Maveraünnehir emiri Uluğ Beyin dogancısıydı Asıl adı “Alaattin Ali “iken bu nedenle ‘Ali Kuşçu” diye anıldığı söylenir 1474 yılında İstanbul’da ölmüştür
Osmanlı Devletinde, gökbilim, onun zamanında ağırlıklı bir ders durumuna geldi Matematik ve gökbilimin yanı sıra hadis, tefsir, kelam (islam felsefesi) ve dil bilgisiyle de uğraştı
Başlıca eserleri şunlardır: Zic-i Uluğ Bey Şerhi (Farsça yazmıştır Eserde kuramsal matematik bilgilerinin açıklamalarına yer vermiştir); Risâletü’l Fethiyye (Eseri önce Risale fi’l Heyet (Gökbilim Kitapçığı) adıyla yazdı, 1473′te Arapça’ya çevirerek Fatih Sultan Mehmet’e sundu
Ali Kuşçu 15 yüzyılda yaşamış olan önemli bir astronomi ve matematik bilginidir Babası Timur'un (1369-1405) torunu olan Uluğ Bey'in (1394-1449) doğancıbaşısı idi "Kuşçu" lâkabı buradan gelmektedir
Ali Kuşçu 15 yüzyılda yaşamış olan önemli bir astronomi ve matematik bilginidir Babası Timur'un (1369-1405) torunu olan Uluğ Bey'in (1394-1449) doğancıbaşısı idi "Kuşçu" lâkabı buradan gelmektedir
Ali Kuşçu, Semerkand'da doğmuş ve burada yetişmiştir Burada bulunduğu sıralarda, Uluğ Bey de dahil olmak üzere, Kadızâde-i Rûmî (1337-1420) ve Gıyâsüddin Cemşid el-Kâşî (?-1429) gibi dönemin önemli bilim adamlarından matematik ve astronomi dersleri almıştır Ali Kuşçu bir aralık, öğrenimini tamamlamak amacı ile, Uluğ Bey'den habersiz Kirman'a gitmiş ve orada yazdığı Hall el-Eşkâl el-Kamer adlı risalesi ile geri dönmüştür Dönüşünde risaleyi Uluğ Bey'e armağan etmiş ve Ali Kuşçu'nun kendisinden izin almadan Kirman'a gitmesine kızan Uluğ Bey, risaleyi okuduktan sonra onu takdir etmiştir
Ali Kuşçu, Semerkand'a dönüşünden sonra, Semerkand Gözlemevi'nin müdürü olan Kadızâde-i Rûmî'nin ölümü üzerine gözlemevinin başına geçmiş ve Uluğ Bey Zîci'nin tamamlanmasına yardımcı olmuştur Ancak, Uluğ Bey'in ölümü üzerine Ali Kuşçu Semerkand'dan ayrılmış ve Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın yanına gitmiştir Daha sonra Uzun Hasan tarafından, Osmanlılar ile Akkoyunlular arasında barışı sağlamak amacı ile Fatih Sultan Mehmed'e elçi olarak gönderilmiştir
Bir kültür merkezi oluşturmanın şartlarından birinin de bilim adamlarını biraraya toplamak olduğunu bilen Fatih, Ali Kuşçu'ya İstanbul'da kalmasını ve medresede ders vermesini teklif eder Ali Kuşçu, bunun üzerine, Tebriz'e dönerek elçilik görevini tamamlar ve tekrar İstanbul'a geri döner İstanbul'a dönüşünde Ali Kuşçu, Fatih tarafından görevlendirilen bir heyet tarafından sınırda karşılanır Kendisi için ayrıca karşılama töreni yapılır Ali Kuşçu'yu karşılayanlar arasında, zamanın ulemâsı İstanbul kadısı Hocazâde Müslihü'd-Din Mustafa ve diğer bilim adamları da vardır İstanbul'a gelen Ali Kuşçu'ya 200 altın maaş bağlanır ve Ayasofya'ya müderris olarak atanır Ali Kuşçu, burada Fatih Külliyesi'nin programlarını hazırlamış, astronomi ve matematik dersleri vermiştir Ayrıca İstanbul'un enlem ve boylamını ölçmüş ve çeşitli Güneş saatleri de yapmıştır Ali Kuşçu'nun medreselerde matematik derslerinin okutulmasında önemli rolü olmuştur Verdiği dersler olağanüstü rağbet görmüş ve önemli bilim adamları tarafından da izlenmiştir Ayrıca dönemin matematikçilerinden Sinan Paşa
Ali Kuşçu'nun astronomi ve matematik alanında yazmış olduğu iki önemli eseri vardır Bunlardan birisi, Otlukbeli Savaşı sırasında bitirilip zaferden sonra Fatih'e sunulduğu için Fethiye adı verilen astronomi kitabıdır Eser üç bölümden oluşmaktadır Birinci bölümde gezegenlerin küreleri ele alınmakta ve gezegenlerin hareketlerinden bahsedilmektedir İkinci bölüm Yer'in şekli ve yedi iklim üzerinedir Son bölümde ise Ali Kuşçu, Yer'e ilişkin ölçüleri ve gezegenlerin uzaklıklarını vermektedir Döneminde hayli etkin olmuş olan bu astronomi eseri küçük bir elkitabı niteliğindedir ve yeni bulgular ortaya koymaktan çok, medreselerde astronomi öğretimi için yazılmıştır Ali Kuşçu'nun diğer önemli eseri ise, Fatih'in adına atfen Muhammediye adını verdiği matematik kitabıdı da öğrencilerinden Molla Lütfi aracılığı ile Ali Kuşçu'nun derslerini takip etmiştir Nitekim etkisi onaltıncı yüzyılda ürünlerini verecektir
|
|
|