04-24-2009
|
#7
|
KRDNZ
|
Molla Hüsrev
Molla HüsrevMolla Hüsrev (Yozgat, ?-İstanbul Ekim 1480)
Osmanlı devletinde 15 yy’ın ikinci yarısı içinde yetişen ve fıkıhta en yüksek ilim adamlarından olan Molla Hüsrev için Fatih Sultan Mehmet “ zamanımızın Ebu Hanifesidir” diye takdir ve iftihar ederdi Bir söylentiye göre, Molla Hüsrev’in babası Yozgat cıvarında Yerköy’de bulunan Arsak adlı bir Türkmen aşiretindendi Bir başka söylentiye göre İslamiyeti benimsemiş bir Fransız soylusunun (asilzadesinin) oğluydu Taşköprüzade, babasının Rum asıllı bir Müslüman olduğunu belirtmektedir Bu alimin adı Mehmed Hüsrev ve babasını adı Feramerz ve onun babası da Ali adında bir Türkmendir
İslam hukukçuları arasında bugün de en büyük mevkiyi tutmakta olan Molla Hüsrev, fıkıhtan Dürer ve Gurer i simli metin ve şerhi içeren kıymetli eserleriyle ünlenmiştir Molla Hüsrev, Molla Fenari’nin oğlu Yusuf Bali’den ders aldı, Bursa’da müderrislik ,Edirne kadılığı ve Edirne’deki Şah melik medresesinde bir süre müderrislik yaptı Sultan 2 Mehmet’in birinci kere başa geçişinde kazasker tayin edilmiş ise de 2 Murat’ın yeniden hükümdar olması üzerine o da kazaskerlikten çekilerek şehzade ile birlikte Manisa’ya gitmiştir hatta Sultan Mehmet’in kendisinin diğerleri gibi makamında kalmasını arzu etmesine karşı “Mürüvvet, devlette ve azilde inasının arkadaşlarıyla beraber olmasıdır” diyerek birlikte gitmişti
Molla Hüsrev, Fatihin ikinci kere başa geçmesinden sonra yanında maaşlı olarak çalışmaya başladı Molla Hüsrev, Rumelihisarının yapımı sırasında bizzat inşaatın başında bulundu ve dört ay gibi kısa bir sürede inşaatın tamamlanmasında büyük emeği geçti Hızır bey’in ölmesi üzerine 1458’de İstanbul kadılığına atandı Hatta “Bilad-ı selase” denilen Galata, Eyüp ve Üsküdar kadılıklarının yanısıra Ayasofya Medresesinde müderris olarak görevlendirildi Öğrencileri sabahleyin topluca evine gider birlikte kahvaltı ederlerdi Dersini bitirdiken sonra yine hep birlikte -öğrencileriyle birlikte- evine gelirdi Yusuf b Cüneyd et-Tokadi, Zembilli Ali Efendi,Hasan çelebi, Hasan b Abdüssamed es- Samsuni ve Muhammed Şah el-Fenari kendisinden ders alan seçkin öğrencilerdi Bu hizmetleri yapmaya yetişmekle birlikte müsait zamanlarında kitap bile istinsah ederdi Çelebi Medresesinde müderris olan kardeşinin ölümünden sonra aynı medresenin müderrisliğine atandı Varna savaşından önce kazaskerliğe getirldi(1429)
Bu tarihten itibaren Osmanlı ordusunun dini konularda görüşlerine başvurduğu tek yetkili haline geldi Varna Savaşı’na katıldı
Bir düğün cemiyetinde padişahın Molla Gürani’yi sağına ve kendisini de soluna oturtacağına dair haber alınca gücenip 1462’de İstanbul’dan ayrıldı ve Bursa’ya gitti; orada bir medrese yaptırarak ders okutmaya başladı Hatasını düzeltmek isteyen Sultan Mehmet, Molla Hüsrev’i İstanbul’a getirtti ve müftü(şeyhül-islam olarak atadı 1490’de ölümünüe kadar burada kaldı, cenazesi Bursa’ya götürülüp medresesine defnedildi
Molla Hüsrev, İstanbul’da kendi adıyla anılan bir cami ve pek çok mescit yaptırlmıştır Zamanının akli ve dini bilimlerinde en büyük otoritesi olarak kabul edildiği gibi aynı zamanda ünlü bir şairdir Türkçe ve Arapça şiirleri vardır
Uzun boylu,vakur ve alçakgönüllü bir insandı Pek çok kölesi ve cariyesi olmasına karşın kendi hizmetinde kullanmaz, odasını bile kendisi süpürürdü Cuma günleri Ayasofya Camisine girdiğinde bütün halk ayağa kalkar ve mihraba geçinceyye kadar yolunu açarlardı Fatih, bulunduğu yerden bu manzarayı seyreder ve vezirlerine “İşte zamanın Ebu Hanifesi” diyerek onunla iftihar ederdi Kadılık ve öğretmenlik görevleri yapmasına rağmen hergün kendisinden önceki bilgelerin kitaplarından iki sayfa istinsah ederdi Yazısı çok güzeldi
Molla Hüsrev, fıkıh, fıkıh usülü,tefsir,kelam ve belagat alanlarında pek çok eser yazdı
(Osmanlılar Ansiklopedisi, s: 596 ve Uzunçarşılı, s: 656-657)
__________________
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
|
|
|