Şengül Şirin
|
» Anayasaların Tarihi
» Anayasaların Tarihi
Türkiyede Anayasaların Tarihi
Magna Carta (1215) ile dünyanın Anayasa hareketlerine öncülük etmiş olan İngiltere başta olmak üzere, hemen bütün demokrasi mücadelesi yapan ülkelerde anayasal metinlerin tek amacı olmuştur: İktidardaki mutlak hükümdarın yetkilerinin sınırlanması Bunun tabii sonucu da hükümdar karşısında, vatandaş hak ve özgürlüklerinin sınırlarının genişletilmesidir
Türkiye'nin siyasal gelişmesi içinde de anayasal hareketler yukarıdaki çizgiyi izlemiştir Buradaki anayasal hareketler deyimi geniş onlamda kullanılmış olup, yalnızca Anayasa yapılması ile ilgili değildir Osmanlı-Türk tarihinin iik Anayasa'sının 1876 tarihini taşımasına rağmen, anayasal hareketler çok doha önceleri başlamıştır
Anayasal hareketler, yukarıda da değindiğimiz gibi, talepte bulunanlar açısından bir tür hürriyet mücadelesidir Başlangıçta bu, hükümdar tebaasının (subject), vatandaş (citizen) olma, vatandaş statüsüne kavuşma çabasıdır Hükümdara karşı girişilen mücadele sonunda, hükümdarın tebaası olmaktan kurtulan kişi, devletin vatandaşı olmaktadır Bundan böyle vatandaş bir takım haklara ve hürriyetlere kavuşmakta ve haklar, hükümdarın tekelinden çıkarak vatandaşlarla paylaşılmaktadır Bir kısım haklarını vatandaşlarıyla paylaşmak zorunda kalan hükümdarın haklarının alanı, doğal olarak, daralmaktadır
Senedi İttifak
Bu açıdan bakıldığında, Osmanlı tarihinde rastlıyacağımız ilk belge Senedi İttifak'tır: Senedi ittifak, Padişah II Mahmut'la Anadolu va Rumeli ayanı arasında imzalanmış bir pakttır Osmanlı tarihinde ilk kez; bu belgeyle bir padişah, devletin bozuk durumunu düzeltmek üzere, taşra teşkilatındân yardım istemektedir Taşra teşkilatının yani Anadolu ve Rumeli Beylerinin sağlıyacağı bu yardım tek taraflı değildir Bunâ karşılık, Padişah da vatandaşlarına bir takım taahhütlerde bulunmakta, mükellefiyet altına girmektedir Yani Padişah artık eskiden olduğu gibi, dilediği şekilde hareket hakkına sahıip değildir İki tarafşı bu anlaşmayla Padişahın hakları, az da olsa daraltılmıştır Bu suretle ilk defa mutlak iktidar, sınırlı bir iktidara dönüşmeye başlamıştır
Tanzimat Fermanı
Yine Anayasa hareketleri açısından, Osmanlı döneminin ikinci önemli belgesi 1839 tarihli Tanzimat Fermanı vaya diğer adıyla Gülhane Hattı hümayunu'dur Bu da tabii ki bir Anayasa değildir Fakat anayasal gelişmeler içerisinde önemli bir yeri olan bir belgedir Gülhane'de yabancı devlet temsilcileri önünde okunan bu fermanla Osmanlı vatandaşlarına can ve mal güvenliği konusunda güvenceler verilmekte; askerlik ve vergi konularının daha adil bir şekilde düzenlenmesi öngörülmektedir
Bütün bunları gerçekleştirmek için Meclisi Ahkamı Adliye isimli bir kurulun oluşturulması da Tanzimat Fermanı'nda karar altına alınmıştır Padişah, Fermanın sonunda; yeni çıkacak kanunlara uyacağını belirtmiş, bunlara aykırı hareket etmeyeceğine Allah üzerine yemin etmiştir
Senedi İttifak'ın Padişah'la Ayan arasında imzalanan iki taraflı bir pakt olmasına Karşılık, Tanzimat Fermanı, Padişah'ın tek taraflı iradesiyle tebaasına tanıdığı hakları ihtiva eden bir belgedir Burada Padişah, bir çeşit ''auto-limitation'' yoluyla kendi haklarını kendisi sınırlandırmaktadır
Diğer Fermanlar
Tanzimat Fermanı'ndan sonra iki ferman daha çıkarılmıştır Bunlardan birincisi Padişah Abdülmecit'in Babıali'de okuduğu 1845 tarihli Hattı Hümayun'dur Daha önce vaad edilen kanunların çıkarılmadığını vurgulayan bu fermanda Padişah, gerekli düzenlemelerin yapılması için direktifler vermektedir
Bunu takiben, 1856'da çıkarılan Istahat Fermanı da yine bir takım yasal düzenlemelerle imparotorluğun sorunlarına çözüm arayan önemli bir belgedir
Anayasaların hazırlanış şekillerinden biri olan ve ''ferman usulü'' denen bu yöntemle hazırlanan bütün bu fermanlar, Türkiye'nin anayasal gelişmesi içerisinde, birer nirengi noktasıdır
1876 Kanuni Esasisi
Osmanlı-Türk tarihinin ilk Anayasası 1876 tarihli Kanunu Esasi'dir Bu Anayasa, dinci, monarşik bir devlet şekli kabul etmektedir Padişahın, o zamana kadar fermanlarla sınırlanmış da olsa, tek başına kullandığı otorite bundan böyle, Padişahla meclis arasında taksim edilmektedir
Bu Anayasa ile yasama yetkisi, Meclisi Umumi adı verilen ve Heyeti Ayan ile heyeti Mebusan adlarında iki meclisten oluşan bir organa verilmiştir Yani 1961 Anayasası'nda olduğu gibi, iki meclis sistemi kabul edilmiştir
Ayan Meclisi, İngiltere'nin Lordlar Kamarası'na benzetilerek, üyelerinin kaydı hayat şartıyla Padişah tarafından, doğrudan doğruya, atanması esası kabul edilmiştir Ayan azası olabilmek için 40 yaşını doldurmuş, işleri ve eserleriyle memleketin güvenini kozanmış, devlet işlerinde iyi hizmeti ile tanınmış olmak koşulları aranmıştır
Mebusan Meclisi'nde müzakere ve kabul edilen kanun lâhiyaları daha sonra Ayan Meclisi'nde görüşüşür Ayan Meclisi, önüne gelen kanun tasarılarını şeriata, Padişahın hak ve ayrıcalıklarına; hürriyetlere Anayasa hükümlerine, devletin bütünlüğüne, ülkenin iç güvenliğine, genel ahlâkcı aykırı hususlar görürse bu tasarıları kesin olarak red eder veya değiştirilmek üzere Mebusan Meclisi'ne geri gönderir Kabul ettiği kanun tasarılarını ise Padişahın tastikine sunmak üzere Sadrazam'a havale eder
Mebusan Meclisi, her elli bin erkek vatandaşa bir temsilci olmak üzere, seçilecek kimselerden meydana gelir Seçme ve seçilme hâkkı yalnız erkeklere tanınmıştır Mebusan Meclisi üyeliği için 30 yaşın doldurulmuş olması gerekir Seçim dönemleri 4 yıldır
Yürütme Organı: Bu organın başı Padişah'tır, Padişah bu yetkisini bakanları vasıtasile kullanır Bakanların göreve atamaları ve yerlerinden alınmaları tamamen Padişah'ın yetkileri içerisindedir Padişahlık ise veraset yoluyla babadan oğula intikal eder Padişah'ın hak ve yetkiteri son derece geniştir Bunların arasında Meclisi Mebusan'ın feshi, harp ve sulh yapma, yabancı devletlerle andlaşmalar imzalama, silâhlı kuvvetlere kumanda etme gibi yetkiler vardır
Yürütme organının diğer kanadı ise Sadrazam, Şeyhülislâm ve vekillerden oluşan Bakanlar Kurulu'dur Bakanlar Kurulu Padişah taraıfından tayin edildiği gibi yine onun tarafından görevden de alınabilir
Meclisle Bakanlar Kurulu arasında bir anlaşmazlık çıktığı taktirde Padişah, Bakanlar Kurulu'nu değiştirebileceği gibi, onları haklı gördüğü taktirde Meclisi de feshedebilir
Padişah'a çok önemli bir yetki de 113 madde ile tanınmıştır Bu maddeye göre Padişah, hükûmetin güvenliğini tehdit ettikleri anlaşılan kişileri, ülkenin çok uzak yerlerine sürgüne gönderme hakkına sahiptir Nitekim Padişah, bu hükme dayanarak bir çok sürgünler yapmıştır
1876 Anayâsası, 1903 ve 1914 tarihlerinde iki kez değişikliğe uğramıştır 1909 değişikliğinde, Meclis'in feshi ile ilgili 35 madde değiştirilerek Meclis'in ağırlığı artırılmış ve feshi zorlaştırılmıştır Bunun yanı sıra, Padişah'a vatandaşları sürgün etme yetkisi veren ünlü 113 madde de yürürlükten kaldırılmıştır Böylece Padişah'ın yetkileri biraz daha daraltılırken, parlemonter rejime doğru meyil de artırılmıştır
1914 yılında Kanunu Esası iki defa daha değiştirilmiştir 7, 35, 43 ve 102 moddelerle ilgili bu değişiklikler üzerinde daha fazla durmadan, anayasal hayatımızın gelişme seyrini izlediğimizde, Meclisi Mebusan'ın 16 Mart 1920'de İstanbul'u işgal eden İngilizler tarafından basılıp, dağıtıldığını görüyoruz
1921 Anayasası
İstanbul'un işgal edilmesi ve Meclis'in dağıtılması üzerine 23 Nisan 1920'de Büyük Millet Meclisi Ankara'da toplanmıştır Toplanan yeni Meclis, yeni bir Anayasa yapılması için çalışmalara başlamıştır 20 Ocak 1921 tarihli bu Anayasa, 24 maddelik çok kısa bir Anayasadır
Olağanüstü durum ve şartlar içerisinde hazırlanan bu Anayasa ayrıntılı hükümlere yer vermemiştir Hattâ hak ve hürriyetler veya yargı gücü gibi temel konular da Anayasa'da yoktur
Yasama ve yürütme gücü, şeriat hükümlerinin uygulanması, kanun yapılması, uluslararası andlaşmalar yapılması, üyeleri iki yıl için seçilen Türkiye Büyük Mlillet Meclisi'nin yetkileri arasındadır Meclis hükümeti sisteminin kabul edildiği Anayasa'da bütün yetkiler Meclis'e verilmiştir
Bu Anayasa'da 1923 yılında yapılan bir değişiklikle, devletin şeklinin cumhuriyet olduğuna dair bir hüküm Anayasa'ya konulmuştur Bunun yanısıra, devletin dininin İslâm dini olduğuna dair başka bir hüküm de Anayasa'da yer almaktadır Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasından bir seçim dönemi için seçilmektedir
1924 Anayasası
Cumhuriyet'in ilk Anayasası 24 Nisan 1924 tarih ve 491 sayılı Teşkilatı Esasiye Kanunu'dur Bu Anayasa, o tarihten 1960 yılına kadar yürürlükte kalmış ve 27 Mayıs 1860 askerî müdahalesiyle yürürlükten kaldırılmıştır
1921 Anayasası gibi pek ayrıntılı olmıyan bu Anayasa da 105 maddeden ibarettir Devlet şekli yine cumhuriyettir Başlangıçta devletin dini, İslâm dini olarak kabul edilmişse de 1928 yılında bu hüküm Anayasa'dan çıkarılmıştır
Bu Anayasa da tek meclis sistemini kabul etmiştir Türkiye Büyük Millet Meclisi adını taşıyan bu meclis 4 yılda bir şeçilir Seçmen yaşı 22 ve seçilme yaşı 30 dur 1934 tarihinde kadınlara da seçme hakkının tanınmasıyla seçimlerde genel oy esası kabul edilmiş oluyordu 1935 seçimlerinde kadınlar, ilk kez, hem seçmiş ve hem de seçilmişlerdir
Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, kendi üyeleri arasından, dört yıl için seçilir Yeniden seçilmek mümkündür Cumhurbaşkanı Başbakanı seçer Başbakan da Bakanları seçen Bakanlar Kurulu listesini hazırlayan Başbakan bunu Cumhurbaşkanının onayına sunar Cumhurbaşkanı tarafından onaylanan bakanlar listesi programı ile birlikte, Meclise sunulur Meclis tarafından kabul edilen Bakanlar Kurulu kurulmuş olur ve göreve başlar
Anayasa'nın 5 maddesine göre, yasama yetkisi ve yürütme gücü Türkiye Büyük Millet Mecilsi'nde toplanır Meclis, yasama yetkisini bizzat kullanır Yürütme yetkisini ise kendisi tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı ve onun tayin edeceği bir bakanlar kurulu eliyle kullanır Meclis her zaman, hükûmeti denetleyip düşürebilir Görüldüğü gibi, her iki yetki de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin elinde toplanmıştır 1924 Anayasası güçler birliği ve vazife ayrılığı esasına dayanan bir Anayasadır Oysa 1961 Anayasası'nın kabul ettiği sistem, yumuşak bir güçler ayrılığıdır
Anayasa'nın 5 faslı hak ve hürriyetlere ayrılmıştır ''Türklerin Hukuku Ammesi'' başlığını taşıyan bu faslıda klâsik hak ve hürriyetlere yer verilmiştir Bunlar, 1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'nin paralelinde düşünülmüş ve konulmuş hürriyetlerdir Haklar ve hürriyetler arasında, sosyal ve ekonomik haklardan hemen hiç bahis yoktur Yalnızca mülkiyet hakkı, çalışma hakkı ve ticaret hakkına kısaca değinilmekle yetinilmiştir
1924 Anayasası 7 defa değişikliğe uğramıştır 1928 yılında yapılan ilk değişiklikle Anayasa'da bulunan dinî ibareler çıkarılmıştır 1931 yılındaki değişiklik bütcenin, malî yıl başlamadan en az üç ay önce Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verilmesi zorunluluğunu getirmiştir 1934 yılındaki üçüncü değişiklikle kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır 1937 yılı değişikliğiyle Cumhuriyet Halk Partisi'nin 6 ilkesi Anayasa'ya geçirilecek, Anayasa hükmü şekline getirilmişir Bunun yanı sıra, her bakanlıkta bir siyasal müsteşarlık kurulmuştur Fakat aynı yıl yapılan diğer bir değişiklikte, yararları görülmeyen, bu müsteşarlıklar kaldırılmıştır 1945 te yapılan altıncı ve 1952 yılında yapılan yedinci değişiklikler Anayasa'nın diliyle ilgilidir İlk değişiktikle Osmanlıca kelimeleri yeni Türkçe'ye çevrilen Anayasa, ikinci değişiklikle yeniden, eski Osmanlıca dile döndürülmüştür Bu yedi değişikliği geçiren Anayasa, 1960 yılına kadar yürürlükte kalmış, 27 Mayıs 1960 askerî müdahalesi sonucunda yürürlükten kalkmıştır
1961 Anayasası
27 Mayıs 1980 da başta bulunan iktidarı bir askeri hareketle deviren subaylar grubu örgütlenerek, kendilerine Millî Birlik Komitesi adını vermişlerdir Millî Birlik Komitesi; kısa bir süre sonra, bir kanun yaparak, 1924 Anayasası'nın bazı hükümlerini değiştirmiş veya yürürlükten kaldırmıştır 12 Haziran 1960 tarihli ve sayılı bu kanuna ''Geçici Anayasa'' da denilmiştir Bu geçici Anayasa'ya göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ait hak ve yetkiler, bu kanundan sonra, Millî Birlik Komitesi'ne geçmiştir Millî Birlik Komitesi, 27 maddelik bu kanun uyarınca, bir bakanlar kurulu oluşturmuştur Bu sıralarda, yeni bir Anayasa yapılması çalışmalarına başlanmıştır
Milli Birlik Komitesi bir takım üniversite öğretim üyelerinden bir komisyon oluşturmuş ve onu yeni Anayasa'yı hazırlamakla görevlendirmiştir Bu komisyon bir anket hazırlıyarak, çeşitli kuruluşlara gönderip, yeni Anayasa hakkında görüşlerini almıştır İstanbul Komisyonu adı verilen bu komisyonun çalışması uzayınca, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyeleri kendi aralarında bir Anayasa komisyonu kurarak, bir Anayasa tasarısı hazırlamaya başlamışlardır Daha önce bitirilen bu tasarı, Millî Birlik Komitesi'ne sunulmuştur
Bu sırada, memleketimizde ''Kurucu Meclis'' adıyla bir meclisin kurulması ve Anayasa'yı bu meclisin hazırlaması görüşü ortaya atılmıştır 13 Aralık 1960 tarih ve 157 sayılı yasayla Kurucu Meclis oluşturulmuştur Bu oluşturulan Kurucu Meclis, iki meclisten meydana getirilmiştir: Birincisi meclis 27 Mayıs 1960 hareketini yapan subayların oluşturduğu Milli Birlik Komitesi, ikincisi ise Temsilciler Meclisi'dir
Temsilciler Meclisi halk tarafından seçilmemiş, bir takım kuruluşların, içlerinden seçip gönderdikleri temsilcilerden oluşmuştur Bu Meclis 6 Ocak1961tarihinde Ankara'da toplanarak çalışmalarına başlamıştır Meclisin içerisinden seçilen bir Anayasa Komisyonu, bir Anayasa tasarısı hazırlamış ve bu tasarı, Temsilciler Meclisinde görüşülmeye başlanmıştır Burada kabul edilen tasarı Millî Birlik Komitesi'ne gönderilmiş, fakat Temsilciler Meclisi'nin kabul ettiği tasarının bir çok maddeleri, Millî Birlik Komitesi tarafından reddedilerek, tasarı geri yollanmıştır Sonuçta yeniden tartışılan tasarı 4 Nisan 1961de kesin şeklini almıştır 9 Temmuz 1961 de halk oylamasına sunulan bu tasarı, oylamaya katılanların % 61,5 inin olumlu oylarıyla kabul edilmiştir 20 Temmuz 1961 tarihli Resmi Gazete'de Türkiye Cumhuriyeti Anayasası adıyla yayınlanarak yürürlüğe girmiştir
1961 Anayasası'nın Özellikleri
6 kısım, 157 madde ve 22 geçici maddeden oluşan 1961 Anayasası bir takım yeni düzenlemeler getirmiştir 1924 Anayasası'nda bulunmayan bu yeniliklerin başlıcaları şöylece özetlenebilir:
a) Siyasal Partiler: Türk tarihinde ilk kez 1961 Anayasasının 56 ve 57 Maddelerinde siyasal partilerle ilgili hükümler getirilmiştir Buna göre, siyasal partiler, ister iktidarda, ister muhalefette olsunlar, demokratik siyasal yaşamın vazgeçilmez unsurlarıdırlar Partiler, önceden izin almadan kurulur ve serbestçe çalışırlar Vatandaşlar, siyasal parti kurma, partilere girme ve çıkma hakkına sahiptirler Yalnız, kurulacak siyasal partilerin tüzükleri, programları ve çalışmaları, insan hak ve hürriyetterine dayanan, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine devletin, ülkesi ve milletiyle bölünmezliği temel hükmüne uygun olmak zorundadır Bunlara uymayan partiler Anayasa Mahkemesi'nce temelli kapatılır
b) Kanun hükmünde kararname: Anayasa madde 64, fıkra 2-6 belli konularda, kanunla Bakanlar Kurulu'na kanun hükmünde kararnameler çıkarma yetkisinin verilebilmesini öngörmüştür Bu kanuna dayanılarak çıkarılan kararnameler, daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulurlar Yayınlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulmayan kararnameler ile Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce reddedilenler, bu karar Resmî Gazete'de yayınlandığı gün yürürlükten kalkar
c) Milli Güvenlik Kurulu: 1961 Anayasası 111 maddesiyle millî güvenlik ile ilgili kararların alınmasında ve koordinasyonun sağlanmasında gerekli temel görüşleri Bakanlar Kurulu'na tavsiye etmekle görevli bir organ kurmuştur Milli Güvenlik Kurulu adıyla anılan bu organ Başbakan, Genel Kurmay Başkanı, kanunun gösterdiği Bakanlar ile Kuvvet Komutanları'ndan oluşur Kurula Cumhurbaşkanı, onun bulunmadığı zamanlar Başbakan başkanlık eder
d) Yönetmelikler: Anayasa 113 maddeye göre, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler Yönetmelikler Resmi Gazete'de yayınlanır Yürütme organının çalışmasını kolaylaştıracak normlar olan yönetmeliklere içinde yer vermekle 1961 Anayasası bir yenilik getirmiştir
e) Üniversiteler: Önceki Anayasa'da yer almıyan üniversiteler, bir özerk kamu tüzel kişisi olarak, bu Anayasa'nın 120 maddesiyle düzenlenmiştir
f) Türk Radyo Televizyon Kurumu: Türk Radyo Televizyon Kurumu (TRT) ve haber ajansları Anayasa'nın 121: maddesinde, devlet eliyle kurulan ve yönetimleri tarafsız bir kamu tüzel kişiliği şeklinde, yasayla düzenlenen kuruluşlar olarak tespit edilmiştir
g) Kalkınma Plânı ve Devlet Plânlama Teşkilatı: Anayasa'nın yapılmasından önce 30 Eylül 1960 tarihli yasayla kurulan Devlet Plânlama Teşkilâtı'na Anayasa'nın 129 maddesiyle Anayasa içerisinde yer verilmiştir Böylece, gerek Kalkınma Planı ve gerekse Devlet Plânlama Teşkilâtı anayasal kurumlar haline gelmiştir
h) Doğal zenginlik kaynaklarının aranması ve işletilmesi: Anayasa madde 130 petrol, doğal gaz, çeşitli madenler gibi doğal zenginlik kaynaklarının devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, bunların arama ve işletme hakkının devlete ait olduğunu tespit etmiştir Bu konularda özel teşebbüsün çalışabilmesi, kendilerine devlet tarafından izin verilmesine bağlı kılınmıştır
i) Ormanlara ve orman köylüsünün korunması ve geliştirilmesi: Anayasa madde 131 e göre, devlet ormanların korunması için gerekli tedbirleei alır Bütün ormanların gözetimi devlete aittir Devlet ormanları, kanuna göre devletçe yönetilir ve işletilir Devlet ormanlarının mülkiyeti, yönetimi ve işletilmesi özel kişilere devrolunamaz Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir ve bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz
j) Yüksek Savcılar Kurulu: Anayasa madde 137 fıkra 2, savcıların özlük işleriyle ve disiplin cezaları hakkında karar verme yetkisine sahip Yüksek Savcılar Kurulu oluşturmuştur Yüksek Savcılâr Kurulu Adalet Bakanının başkanlığında Cumhuriyet Başsavcısı, Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulunca seçilen üyeler ile Adalet Bakanlığı Müsteşarı ile Özlük İşleri Genel Müdüründen kurulur
k) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi: Anayasanın Danıştayla ilgili 140 maddesinde 22 Eylül 1971 tarihinde yapılan bir değişiklikle eklenen son fıkra Askeri Yüksek İdare Mahkemesi adı altında, asker kişilerle ilgili idarî eylem ve işlemlerin yargı denetimini yapmak üzere bir yüksek mahkeme kurulmuştur
I) Yüksek Hâkimler Kurulu: Anayasa madde 143 ve 144 yeni bir organ olan Yüksek Hâkimler Kurulu'nu düzenlemektedir: Bu Kurul, Yargıtay tarafından, kendi üyeleri arasından seçilen 11 asıl va 3 yedek üyeden oluşur Kurul adliye mahkemelerinin hakimlerinin özlük işleri hakkında kesin karar verir Bir mahkemenin , veya hâkimin kadrosunun kaldırılması veya mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi Kurul'un uygun görmesine bağlıdır
m) Anayasa Mahkemesi: Anayasa'nın 145-152 maddelerinde yeni bir yargı organı olan Anayasa Mahkemesi düzenlenmiştir Kanunların ve Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüklerini Anayasaya, Anayasa değişikliklerinin de Anayasa'da gösterilen şekil şartlarına uygunluğunun denetlemek üzere kurulan bu yüksek mahkeme 1961 Anayasası'nın getirdiği önemli yeniliklerden biridir
|