Şengül Şirin
|
Cevap : Osmanlı Tarihi
OSMANLI - VENEDIK MÜNASEBETLERI
Baslangiçta, Osmanlilarla dostça geçinmeyi iyi bir tedbir olarak kabul eden ve ekonomileri açsindan bunu lüzumlu gören Venedikliler, daha sonra bu fikirlerini degistireceklerdir Zira, Türklerin Mora ve Sirbistan'a sahip olmalari, Arnavutluk'ta faaliyet göstermeleri ve Ege denizini ele geçirmek istemeleri, Venedik devlet adamlarini Osmanlilara karsi farkli bir sekilde düsünmeye sevk etmistir Bu yüzden onlar, Türkleri bu faaliyetlerinden vazgeçirmek ve hatta bunlari durdurmak için sür'atle bazi tedbirlerin alinmasi gerektigine karar verirler Onlar, ya harb edecekler veya Yunanistan ile Balkanlar'daki bütün mevzilerinden geri çekileceklerdi Bu durum karsisinda Venedikliler, Fransa, Burgonya, Milano, Papa, Macaristan, Uzun Hasan ve müttefikleri olan Karamanlilara bas vururlar Böylece Osmanlilari iki cepheli bir savasla tehdid etmek istiyorlardi Onlar, 1463'te, Arnavutluk Prensi Iskender ile Osmanlilarin aleyhine bir ittifak kurdular Bu arada Macarlarla da ayri bir ittifaka girerler Bununla beraber, takriben 16 sene devam edecek savaslar sonucunda Venedik hükümeti, en agir sartlar karsiliginda bile olsa, Osmanlilarla baris yapmayi daha kârli görecektir Bu sebeple Venedik Senatosu'nun 25 Nisan 1479'da tasdik ettigi Osmanli-Venedik barisi, 25 Ocak 1479'da imzalanmis olur 14 maddeden meydana gelen bu baris anlasmasi, Osmanlilarin lehine ve Venediklilerin aleyhine olmustu Denebilir ki, bu kadar yil devam etmis olan muharebeler, Venedik ve müttefiklerine maglubiyet, Osmanlilara ise dünyanin en büyük devleti olma gibi bir gâlibiyet temin etmistir
BOGDAN MESELESI:
1455'te Osmanli hakimiyetini tanimak ve yilda 12 000 altin vermeyi kabul etmek zorunda kalan Bogdan, Osmanlilarin, karada ve denizde birçok devletle ugrasmak zorunda kaldiklarini görünce bu hakimiyetten kurtulmak isteyecektir Daha sonra temas edilecegi gibi Osmanlilar, 1473 yilinda Uzun Hasan üzerine yürümek zorunda kalmislardi Sayet bu savasta maglub olsalardi, Bogdanlilar Macarlarla birleserek Osmanlilar aleyhine müstereken harekete geçeceklerdi Ancak Osmanlilarin büyük bir galibiyet elde ettiklerini görünce bu düsüncelerinden vaz geçerler Bununla beraber, daha sonra Osmanlilar ile Bogdanlilar arasinda savaslar olacak ve Fâtih, bizzat Bogdan'a girecek, Bogdan Voyvodasi ise kaçacaktir Bununla beraber bir müddet sonra Bogdan Voyvodasi, Pâdisaha müracaat ederek, simdiye kadar vermekte oldugu "üçbin sikke-i efrencî" yerine alti bin flori verecegini, Osmanlilarin dostuna dost, düsmanina düsman olacagini bildirir Pâdisah bunu kabul etmis ve Bogdan'i bu sartlarla affetmisti
FÂTIH'IN EGE DENIZI SIYASETI
Istanbul'u feth eden Osmanli Pâdisahi, Çanakkale Bogazi'na ve Türk sahillerine yakin olanlardan baslamak üzere, Ege'deki adalara nüfuz etmeye çalisir Böylece, yabancilara siginacak bir yer birakmamaya, ve kendi sahillerine yapilabilecek korsanlik hareketlerini önlemeye çalisiyordu Gerçekte, Anadolu topraklarinin bir devami telakki edilen bu adalarin bir kismi Bizans'a, bir kismi da Venedik ve Cenevizlilere ait bulunuyordu Yalniz Rodos Adasi bunlarin disinda idi Istanbul'u fethetmeye muvaffak olan Fâtih, Bizans'a ait olan bütün topraklarin kendi idaresi altinda tekrar birlesmesini istiyor gibidir O, kendi topraklarina yakin yerlerde bir yabancinin ticaret yapmasina degil, dolasmasina bile tahammül edemiyordu Zira böyle bir durum, zamanla kendi ülkesini tehlikeye sokabilirdi Korsanlik hareketleri ile kendisine ait sahil kentleri vurulabilirdi Bu sebeple o, Ege Denizi'nde Bizanslilar ile baska milletlere ait olan adalari almak üzere harekete geçer Çanakkale Bogazi'na yakin adalardan baslayarak yavas yavas Ege Denizi içlerine dogru ilerleyen Fâtih, bu deniz üzerinde iki istikamet (yön) takib eder Bunlardan birincisi onu Italya'ya götürecektir Gerçekten, bu yolun üzerindeki adalari teker teker aldiktan sonra Italya topraklarina asker çikarir Ikinci yol ise Anadolu sahillerinin yakinindan geçmekte idi O, bu yol üstündeki adalarin (Midilli, Sakiz, vs ) bir kismini haraca baglayarak bir kismini da ilhak ederek Rodos'a kadar gider
Surasi unutulmamalidir ki Ege adalarinin ilhaki, pek kolay olmamistir Zira Osmanlilarin bu tesebbüslerine karsi gerek Papalik, gerekse Venedikliler ile Napoli Kiralligi, donanmalariyla buna mani olmak istemislerdi Hatta zapt edilen bazi adalari tekrar geri almislardi Osmanlilar, buralari yeniden almak için yeni donanma sevk etmek zorunda kalmislardi Böylece elden ele geçen adalar, nihayet kesin olarak Osmanli idaresinde kalmistir
ENEZ, IMROZ, SEMADIREK VE TASOZ'UN ALINMALARI:
Sirbistan seferinden sonra Enez, Imroz ve Semadirek Beyi olan Dorya ile hükümet idaresinde ortagi olan yengesi arasinda çikan ihtilaf üzerine kadin, yüksek hakimiyetini tanidigi Osmanlilara müracaat ile sikâyette bulunmustu Gerek kadinin müracaati, gerekse Enez Beyi'nin devletle yapmis oldugu anlasmayi bozmasi, keza Enez halkinin Ipsala ve Ferecik taraflarindaki Müslüman Türklere ait köle ve cariyeleri kaçirarak satmalari üzerine Enez'in alinmasi kararlastirildi Bundan sonra Enez, karadan bizzat pâdisah ve denizden donanmanin tazyiki ile kisa bir sürede alindi * Bundan sonra diger adalar da alindi Bu adalarin Osmanli idaresine girmesi 1456 yilinda olmustu
LIMNI ADASININ ZAPTI
Enez, Imroz ve Tasoz'un alinmasindan sonra yine 1456 senesinde Limni halki ile Midilli Prensi Nikola Gateluziyo'nun kardesi olan Limni Prensi arasinda anlasmazlik çikar Ada halki, prensi istemeyerek onun yerine bir Türk beyinin gönderilmesini istediginden Osmanlilar da himayelerinde bulunan Limni adasina Gelibolu'nun eski Sancakbeyi ve kaptani olan Hamza Bey'i gönderirler
MIDILLI ADASININ ZAPTI
Osmanli sahillerinin yakininda bulunup korsan yatagi olan ve Aragon korsanlarinin Türk sahillerini vurup getirdikleri mallardan hisse alan, baska bir ifade ile korsanlarla birlikte hareket eden Midilli Prensi'nin hakkindan gelinmesi kararlastirildi Bu siralarda Fâtih Sultan Mehmed, Edirne'de bulunuyordu Edirne'ye davet ettigi deniz komutanlari ile görüstükten sonra büyük bir donanmanin hazirlanmasini emr etti
Bütün hazirliklar tamamlandiktan sonra 1462 senesinde Mahmut Pasa komutasindaki donanma irili ufakli ikiyüz parça gemi ile denizden ada üzerine yürüdü Mahmut Pasa, adanin merkezi olan Midilli önlerine asker çikararak sehri kusatir Bursa yolu ile hareket eden hükümdar, adanin karsisindaki Edremit körfezine inmis ve oradan da Ayvalik'in güneyindeki Ayazmend (Altinova)'e gelmisti Sultan Mehmed, muhasaranin iyice sikistigi bir zamanda bir harp gemisiyle adaya geçer Oradaki durumu inceledikten sonra tekrar Ayazmend'e döner
Midilli halki, daha fazla dayanamayacagini anlayinca teslim olur Mahmud Pasa, ada idaresinin tanzimi ile görevlendirilmisti Üç kisma ayrilan ada halkinin bir kismi yerlestirilmek üzere Istanbul'a gönderilir
EGRIBOZ ADASININ FETHI
Venedikliler, Ege Denizinde Osmanlilara ait bazi adalar ile Foça'yi vurmuslardi Fâtih bu harekete karsi, Venedik'in Ege'deki en büyük müstemlekesi olan Egriboz adasini ele geçirmeye karar verir Böylece bu devlete en büyük darbeyi vurmus olacakti
Bu sebeple Mahmud Pasa'yi Derya Kaptanligi'na tayin ederek üçyüz parça gemi ile denizden göndermis, kendisi de 70 bin kisilik bir ordu ile karadan hareket etmistir Evripos kanalinin en dar yeri olan Kulkis'ten gemilerden bir köprü yaptirarak ordusunu derhal adaya geçirip birkaç hücumdan sonra kaleyi feth etmisti (1470)
Egriboz Adasi'nin, Osmanlilar tarafindan zapti, Avrupa'da büyük bir hayret ve teessür meydana getirmisti Bu hal, özellikle Venedik ve Italya'nin diger devletleri arasinda derin bir endiseye sebep olmustu Zira Dogu Roma (Bizans, Istanbul) gibi Bati Roma'nin da elden gidecegi telasina kapilan Papalik, her taraftan yardim taleb etmisti
FÂTIH'IN KARADENIZ SIYASETI
Bilindigi gibi Osmanlilar, eskiden beri Anadolu birligini kurmak ve burada güçlü bir Müslüman Türk Devleti meydana getirmek için ugrasiyorlardi Bu gayelerine ulasmak için gösterdileri gayretlerinin bir sonucu olarak onlar, Anadolu'nun büyük bir kismini hakimiyetleri altina almaya muvaffak oldular Bununla beraber, kuzeyde Karadeniz'e kiyisi bulunan kisimlar (Samsun hariç), baskalarinin elinde bulunuyorlardi Bunlar, Trabzon Rum Imparatorlugu, Isfendiyarogullari Beyligi ve Amasra (Amasteri) Cenevizlilerin idaresinde idi Karadeniz'in bu sahil bölgesinde büyük ve önemli birçok sehir bulunuyordu Istanbul'u feth etmis bulunan Osmanlilarin, gerek ekonomik, gerek siyasî gerekse dinî bakimdan buralara da hakim olmasi icab ediyordu Osmanlilarin bu niyetini fark eden Venedik ve Ceneviz gibi deniz ticareti ile geçinen devletler, Istanbul'un fethi üzerine büyük bir telasa kapilmislardi Dogrusunu söylemek gerekirse bu durum sadece onlari degil, Avrupa'yi da ciddi endiselere sevk etmisti Dogudaki bazi küçük beylik veya emîrlikler ise, siranin yavas yavas kendilerine gelecegini düsünüyorlardi Bu sebeple, Osmanlilara karsi bir dogu ve bati ittifaki tehlikesi ufukta görünüyordu Bir taraftan, Bati'nin böyle bir hareket için Anadolu emîrliklerini tahrik etmesini önlemek, diger taraftan da Anadolu birligine vücud vermek ve devlet merkezinin hem jeopolitik, hem de askerî emniyetini temin için, Karadeniz sahillerini elde bulundurmak gerekiyordu Bu sebeple Fâtih Sultan Mehmed, buralari elde edebilmek için bir plan hazirlar O, hazirladigi planinin geregi olarak ayni mevsimde arka arkaya üç sefer tertiplemek zorunda kalir
Fâtih, düsünce ve hareketlerini gizli tutmakla meshurdur Seferin nereye yapilacagini kendisinden baskasi bilmezdi Karadeniz seferinde de bu gizlilige riayet edilmisti O, donanmayi, Vezir-i a'zam Mahmud Pasa komutasinda sevk ederken, kendisi de karadan hareket etmisti Hedefin neresi oldugunu bir münasebetle soran kadiaskere "Hocam, eger sakalimin tellerinden biri, zihnimden ne geçtigini bilecek olursa onu bile hemen koparir yakarim" diyerek, askerî harekât esasinin gizlilik oldugunu göstermis olur
Fâtih Sultan Mehmed bakimindan Karadeniz sahillerinin fethi büyük bir önem tasiyordu Hatta o, simdiye kadar dedeleri tarafindan buralarin (Amasra gibi) fethedilmemis olmasini hayretle karsiliyordu Gerçekten o, Amasya için Mahmud Pasa'ya: "Mahmud! Ol hisar ne yerdir kim âni benim atam dedem almadi?" diyerek, atalarinin simdiye kadar burayi almamalarini adeta tenkid konusu yapar Zeki sadrazam, Fâtih'in bu sorusunu: "Sultanim bunun alinmadigina sebep ol kim Hak Teâlâ'nin takdirinde bu, feth olunmak sultanim elinden ola" diyerek, bu fethin, Allah tarafindan kendisine nasib olacagini söyleyerek cevaplamisti Bu cevabiyle o, bu ise hemen baslanabilecegini de ima etmis oluyordu
Amasra, Cenevizlilerin önemli bir ticaret merkezi idi Istanbul'un fethinden sonra müskül bir duruma düsmüs olmasina ragmen eskiden oldugu gibi hareketlerine devam etti Gerçi buradakiler, bir miktar vergi veriyorlardi Fakat bunu bazan zamaninda bazan da geç veriyorlardi Bununla beraber etraflarini vurmaktan ve bilhassa denizde soygunculuk yapmaktan da vazgeçmiyorlardi Böylece, bir yilda verdikleri vergiyi adeta bir günde geri aliyorlardi Bundan baska bu sehir, Anadolu'dan kaçan esirlerin sigindigi bir yerdi "Memâlik-i müslimine hayli zarar edüp nice kimseleri girift edüp diyar-i efrence gönderip bey'eden" ve Karadenizde sefer yapan Müslüman gemilerine bilhassa musallat olan Amasralilar, bu taarruzlarinin sebebi soruldugu vakit inkâr ediyor, bunu yapanlarin "levent gemileri" oldugunu ve bunlarin kendilerini de dinlemediklerini söylüyorlardi Aradaki anlasmalari birkaç defa bozan Amasralilarin, Istanbul'un zaptindan ve Osmanlilarla Cenevizlilerin arasinin açilmasindan sonra, etraftaki tecavüzleri daha çok artmisti Amasralilarin yaptiklarina son vermek ve problemi temelinden halletmek üzere kendisi karadan, Mahmud Pasa da denizden Amasra'ya gidip sehri kusatma altina alirlar Bu kadar muazzam bir ordu ile basa çikamayacagini anlayan Amasra idarecileri, Mahmud Pasa'nin ikna edici konusmasi karsisinda teslim olmuslardi Onlar, pâdisaha sehrin anahtarini teslim etmekle hayatlarini kurtardilar Böyle bir hareketten dolayi pâdisah onlari esir muamelesine tabi tutmamisti Fâtih, basta tekfur olmak üzere Amasralilarin ileri gelenlerini Istanbul'a gönderdi
Silah kullanmadan Amasra'yi ele geçiren Fâtih Sultan Mehmed, Bursa'ya dönmüsken tekrar Karadeniz'e yönelir Burada müstahkem bir kale olan Sinop'ta Isfendiyaroglu Ismail Bey hüküm sürüyordu Mahmud Pasa'nin teklifi ve idareci özelligi ile olsa gerek ki Mahmud Bey ile Isfendiyaroglu arasindaki konusmalardan sonra Ismail Bey, Fâtih Sultan Mehmed'e bey'at edecektir Halbuki o sirada, Ismail Bey'in idaresinde Sinop'ta 400 top, 2000 topçu, limanda demirli birçok gemi ve onbin muharip asker vardi Buna ragmen böyle bir kalenin, silah atilmadan teslim olmasini, Ismail Bey'in ne derece büyük bir iman sahibi oldugunu ve Anadolu birliginin kurulmasina taraftar bulundugunu, bunun da ancak Istanbul'un Fâtihi vasitasiyla mümkün olacagina olan inanci ile izah etmek mümkündür Ismail Bey, Fâtih'e bey'ata karar verirken kendisinin sahib bulundugu yüksek dinî suur ve fazileti ile birlikte, Sultan'in Istanbul'u fethetmek suretiyle Islâm âleminde kazanmis oldugu prestijin de etkisinin bulundugu söylenebilir Ismail Bey, vezir-i âzamin delâletiyle ordugahta Osmanli ricali tarafindan büyük bir merasimle karsilanmisti Hatta Fâtih bile çadirinda ayaga kalkip birkaç adim yürümek suretiyle onu karsilamisti Nitekim Dursun Bey "Erkân-i devlet, Ismail Beg'i izzet ü ikram ile pâye-i serir-i saltanata yitistürdiler Pâdisah dahi visaktan tasra bir kaç kadem istikbal edüp musafaha ma'nasi oldi " diyerek bütün bir devlet erkâni ile birlikte pâdisahin da onu karsiladigini anlatir Iskenderoglu'nun, Fâtih'in elini öpmeye kalkismasi üzerine hükümdar: "Ismail Bey, sen benim ulu kardasimsin, reva midir kim elim öpesin" diyerek bu hükümdari tahtinda kendi yanina oturtmustu Dirlik olarak Ismail Bey'e istedigi Yenisehir, Inegöl ve Yarhisar kazalari verilmistir
Pâdisahin, Koyulhisar seferine çikisini firsat bilen Karamanoglu Ibrahim Bey, Ismail Bey'e haber göndererek, isyan etmek için zamanin müsait oldugunu bildirir Karamanoglu'nun birlikte hareket edebilecekleri teklifine karsilik Ismail Bey, böyle bir seye riza gösteremeyecegini söylemisti Bu durumun Osmanlilarca duyulmasi üzerine bir ihtiyat tedbiri olarak, Ismail Bey'e dirlik olarak Filibe verilerek kendisi oraya gönderilmisti
Bizans Imparatorlugu'nu ortadan kaldiran ve Mora'daki Rum varligina son veren Fâtih Sultan Mehmed, Latinleri kendi aleyhine tahrik etmek isteyen Trabzon Rum Imparatorlugu'nu da ortadan kaldirmaya karar vermisti
Tek bir nefes sehid vermeden ve bir ok dahi atma ihtiyaci hasil olmadan Amasra, Kastamonu ve Sinop'u alan Osmanli hükümdari, birbirine bagli üç kisimdan meydana gelmis olan Trabzon kalesini hem denizden hem de karadan kusatir Bu durum, Imparator David Komnen'i ümitsizlige düsürür Hamisi olan Uzun Hasan'dan da yardim alamayacagini anlayan imparator, Mahmud Pasa'nin akrabasindan olan bas mabeyincisi Yorgi Amiruki vâsitasiyle Mahmud Pasa ile anlasarak sehir ve kaleyi teslime karar verir Imparator, Pâdisah adina Mahmud Pasa tarafindan yapilan teklifi kabul eder Böylece, 258 sene devam eden Trabzon Imparatorlugu 26 Ekim 1461 (21 Muharrem 866) günü tarihe karisir
Karadan Trabzon üzerine varmakta olan Fâtih Sultan Mehmed'e elçilik heyeti ile birlikte Uzun Hasan'in annesi Sâre Hatun da gelmisti Fâtih, Akkoyunlu hükümdari Uzun Hasan'in annesine büyük bir saygi göstererek ona "ana" diye hitab etmisti Ordusuyla Trabzon'u çeviren sarp daglari asarken zaman zaman yaya yürümek zorunda kalan pâdisaha Sâre Hatun: "Hey ogul! Bu Trabzon'a bunca zahmet nedendir?" diye sorunca, Fâtih su manidar cevabi vermisti: "Hey ana, bu zahmet din yolundadir Zira bizim elimizde Islâm'in kilici vardir Eger bu zahmeti çekmezsek bize gâzi demek yalan olur Bugün yahud yarin huzur-i Ilâhîye çikinca mahcub olurum" diyerek gazilik ünvani ile cihâd ve bu ugurdaki çalismaya nasil ehemmiyet verdigini anlatmak ister
Kurtulus ümidi görmedigi için teslim teklifini kabul eden imparator, sekiz oglu ile birlikte Edirne'ye göndermisti David'in en küçük oglu hak dini kabul ederek Islâm'la müserref olmustu Böylece Bizans'in son Anadolu bakiyyesi de Osmanli ülkesine katilmis oldu
|