Şengül Şirin
|
Cevap : Osmanlı Tarihi
ANADOLU HAREKÂTI
Çelebi Sultan Mehmed, Eflâk harekâtindan sonra askerî harekâtini bir müddet için Anadolu'ya çevirmek zorunda kaldi Bu harekât, plânli bir harekattan ziyade bölgede Osmanli hâkimiyetine karsi ortaya çikip yükselen tehdidlerin sonucu olmustu Nitekim Candar beyleri ile olan münasebet de böyle bir endisenin sonucunda baslamisti
Candaroglu Isfendiyar Bey, Ankara muharebesinden sonra Timur'un yardimi ile, daha önce Osmanlilar'in eline geçmis olan yerlerini geri almisti Kardesler arasinda meydana gelen mücadelede, Isfendiyar Bey'in, Mehmed Çelebi'nin rakiplerini desteklemesi, aradaki dostane münasebetleri bozmus ise de sonradan anlasarak pek çok olayda birlikte hareket etmeye basladilar Nitekim Isfendiyar Bey, Karaman ve Eflâk seferlerinde oglu Kasim Bey komutasinda birlikler göndererek Çelebi Sultan Mehmed'i desteklemisti
Osmanli tarihçilerinin bildirdigine göre Osmanlilar'la birlikte hareket eden Kasim Bey, Eflâk seferinden dönüste babasi Isfendiyar Bey'in, ülkesinin en verimli yerlerini, sevdigi oglu Hizir Bey'e verecegini duyarak Mehmed Çelebi'ye bas vurmus ve onun araciligi ile bazi yerlerin kendisine verilmesini istemistir Bunun üzerine Mehmed Çelebi, Isfendiyar Bey'e bir mektup yazarak Kastamonu, Tosya, Çankiri, Küre ve Kalecik'in Kasim Bey'e verilmesini istemisti Bu isteginin reddi üzerine harekete geçen Osmanli ordusu, Isfendiyar Bey'i Sinop'ta muhasara altina almisti Osmanli hükümdari ile basa çikamayacagim anlayan Isfendiyar Bey, Çelebi Mehmed namina hutbe okutup para bastirmak suretiyle onun hâkimiyetini kabul etmek zorunda kalmisti Ancak, Kastamonu ile Küre hariç olmak üzere adi geçen yerleri oglu Kasim Bey'e degil, Çelebi Sultan Mehmed'e birakan Isfendiyar Bey, Kastamonu'ya dönmüs ve bütün camilerde Mehmed Çelebi adina hutbe okutmustur(1416)
CANIK BÖLGESININ ZAPTI
Osmanlilar'in, Canik bölgesini ilhak etmek üzere ugrastiklari dönemde dogu sinirlarinda Karakoyunlu ve Akkoyunlu Türkmen devletleri vardi Bu iki devlet, devamli olarak birbirleri ile mücadele edip bölge halkina zarar vermekte idiler Hayati boyunca Timur'a düsman olmus ve onunla mücadele etmis olan Karakoyunlu Devleti'nin beyi Kara Yusuf, Osmanlilar'in dostu idi Kara Yusuf, Erzincan'i Akkoyunlular'dan alarak kendi adamlarindan olan Pir Ömer Bey'e vermisti Pir Ömer Bey, kendi sahasini genisletmek için Sarkî Karahisar Bey'i Melek Ahmed Bey'in oglu Hasan Bey'i tehdid ederek burayi alip kendi bölgesine katmak istiyordu Bu tehdid üzerine Hasan Bey, yardim istemek üzere o dönemde Amasya valisi bulunan Sehzade Murad'a bir heyet göndermisti Fakat henüz yardim gelmeden harekete geçen Pir Ömer bu beyi yakalayarak Sarkî Karahisar'i da zapt etmisti Bundan sonra biri Sivas, digeri de Karahisar'a tabi iki Canik (bunlardan Samsun ve Çarsamba taraflari Sivas Canik'ine, Ordu taraflari da Karahisar Canik'ine aittir) bölgesinde de faaliyette bulunan Pir Ömer'in bu hareketi, Osmanli Devleti'ni endiseye sevk etmisti Nitekim, 1418 yilinda Pir Ömer'in Karahisar Canik'ini, mahallî beylerden Alparslan oglu Hasan'in da Çarsamba taraflarim almasi, nihayet Candaroglu Isfendiyar Bey'in de Müslüman Samsun'u alarak Bafra Bey'i olan oglu Hizir Bey'e vermesi, Çelebi Sultan Mehmed'in harekete geçmesine sebep olmustur
Daha önce de belirtildigi gibi Sivas Canik'i mintikasinda biri müslüman digeri Cenevizliler'e bagli olan ve kâfir (Gavur) Samsun denen, birbirine yakin iki Samsun vardi Yukarida belirtilen hadiseler cereyan ederken her iki Samsun'un alinmasina karar verilerek Amasya valisi Sehzade Murad'in lalasi Biçeroglu Hamza Bey, Cenevizliler'in elindeki Samsun'a almaya memur edildi Bu haberi duyan Ceneviz Samsun'u halki, sehri atese verdikten sonra gemilere binip buradan ayrilir Böylece bu Samsun, savas olmadan ele geçmis oldu Bundan sonra da Müslüman Samsun kusatma altina alinmisti Sehrin muhafizi Isfendiyar oglu Hizir Bey, mukavemet edemeyecegini anlayarak sehri bizzat sefere katilmis olan Çelebi Sultan Mehmed'e teslim eder Çelebi Sultan Mehmed, Hizir Bey'e kardesi Kasim Bey gibi kendisinin de Osmanli Devleti'nin hizmetine girmesini teklif etmis ise de Hizir Bey, aralarindaki düsmanliktan dolayi kardesi ile bir arada bulunamayacagini belirterek özür dilemis ve babasinin yanina dönmüstür(1419)
Çelebi Sultan Mehmed, Canik seferinden sonra Bursa'ya dönerken Iskilip taraflarinda bir Tatar cemaatine rastlar Bunlar, Mogol istilasi zamaninda buralara getirilip yerlestirilmislerdi Padisah, bunlarin kim olduklarini ve reislerinin nerede bulundugunu sorunca, kendilerinin Samagar Tatarlarindan olduklarini, reislerinin de Minnet Bey adinda biri oldugunu ve su anda bir dügünde bulundugunu söylerler Bunun üzerine Çelebi Sultan Mehmed, "bakiniz, ben harb ederken bu Tatar beyleri dügün pesinde kosuyorlar ve bab-i hümayunumda görünmüyorlar" diyerek, ileride onlardan gelebilecek bir tehlikeye simdiden mani olmak maksadiyla onlarin Rumeli'ye göç ettirilmelerini emr eder Bu emir üzerine yol hazirliklarina baslayan Minnet Bey, yanindaki bütün Tatarlarla birlikte Rumeli'ye geçer Verilen emre göre bunlarin bir kismi Filibe taraflarina, diger bir kismi da Arnavutluk havalisine iskân edileceklerdi Emre uyularak, bunlardan bir kismi Filibe civarindaki Konushisar mevkiine, bir kismi da Arnavutluk tarafina yerlestirilmislerdi Filibe-Istanbul yolu üzerinde ve Filibe'ye yakin bir mesafede bulunan yere yerlestirilen ve sonradan Tatarpazari adini alan bu yer, adi geçen Tatarlar tarafindan kurulmustur Minnet Bey'in oglu Mehmed Bey, sonradan burada cami, imâret ve kervansaray yaptirmistir
IÇ ISYANLAR ve SIMAVNA KADISI OGLU SEYH BEDREDDIN MAHMUD'UN ISYANI
Çelebi Sultan Mehmed devrinin en önemli hâdiselerinden birisi, Seyh Bedreddin Mahmud ve taraftarlarinin çikardiklari isyandir Seyh Bedreddin, gerek memleket içinde, gerekse Kahire, Sam, Haleb gibi Islâm âleminin en namli kültür merkezlerinde uzun zaman dolasip; ciddi ve parlak bir tahsilden sonra Hüseyin b Ahlatî isminde bir zata intisâb ederek seyhlik sifati almis olmasina ragmen, memleketin siyasî ve sosyal bünyesine vurmayi tasarladigi darbeyi vurabilecek yikici bir zekaya sahipti O, ilim ve irfan üstadlarinin egitim ve terbiye nimazlarini kirarak, yerlesmis ve saglam sistemleri ezip geçecek kadar sakat bir yol seçmisti Bilgi bakimindan zamaninin ileri gelenlerindendi Onun bu özelligi daha önce temas edildigi gibi hayatini kurtarmis ve kendisine sürgün yerinde bile maas baglanmasina sebep olmustu Gerçekten Seyh Bedreddin Mahmud, hem zahirî, hem de batinî ilimlerdeki vukuf ve ihatasiyla mümtaz ve müstesna bir mevki isgal etmisti Islâm hukukunda zamaninin imami durumunda idi Bu hususta "Câmiu'l-Fusûleyn" adli eseri, onun degerini ortaya koyma bakimindan yeterlidir Bu eserinden önce fikha dair "Letâifu'l-îsârât" isimli eserini yazmisti Seyh Bedreddin'in, "Kitâbu't-Teshil" adi ile kaleme aldigi eseri, "Letâifu'l-îsârât"in serhidir Seyh Bedreddin bu eserini Edirne'de kadiasker iken yazmaya baslamis, 818 Cemaziyelâhir'in yirmi yedinci sali günü (3 Eylül 1415) Iznik'te ikamet ederken bitirmisti Bedreddin'in bu eserleri ulemaca muteber kabul edilmislerdir Seyh Bedreddin'in tasavvuf sahasindaki görüslerini ortaya koyan eseri, Vâridat adini tasimaktadir Seyh Bedreddin'in bunlardan baska eserleri de vardir
Ülkeye tek basina hâkim oldugu günden beri Seyh Bedreddin'in hareketlerini dikkatle takib eden Çelebi Sultan Mehmed, seyhin baslattigi dinî, siyasî ve ictimaî mahiyetteki ayaklanmayi bastirmaya muvaffak oldu
Seyh Bedreddin, Misir dönüsü Haleb, Konya ve Tire'de dolasmaya basladi Daha sonra Edirne'ye gidip ana ve babasina kavustu Burada, iki seneden daha fazla bir süre, Osmanli tahtini kardesleri ile paylasarak saltanat sürmekte olan Musa Çelebi'nin takdirlerini kazanarak kadiaskerlige tayin edildi Fakat Çelebi Sultan Mehmed'in kardeslerine galip gelmesi üzerine mevkiini kayb ederek Iznik'e gönderildi Göz hapsinde bulunmasina ragmen Seyh Bedreddin burada rahat durmuyor, gizlice adamlarini yetistiriyordu Bu dönemde Bedreddin'e, hareketlerinin sorumlulugunu yüklenecek ve kendisine yol açacak bir âlet lazimdi Bu gaye ile Bedreddin, Izmir körfezinin güney ucunda ve Sakiz adasinin karsisinda Karaburun'da (Çesme) (o zamanki adi ile Stylaryus dagi) üzerinde dogmus, asagi tabakadan birini seçti Bedreddin bu adamda, kendi görüslerini açiklayabilecek enerji ve heyecani buldugundan onu kendine kethuda, vekil ve dinî temsilci olarak seçti Börklüce Mustafa denilen bu hizli fanatik, derhal kendini baba ve ruhanî reis ilân etti Bundan dolayi da taraftarlari ona Dede Sultan adini verdiler Bedreddin'e Torlak Kemal denilen bir yahudi de yardim etti Bu yahudi, o zamanlarda Bedreddin'in görüslerini yaymaya çalisan dervislerin basina geçti Onun görüslerinin temeli, esitlik ve fakr gibi insana cazip gelen sloganlara dayaniyordu Buna göre kadinlar hariç olmak üzere her seyde ortaklik vardi Bu meczuplar söyle diyorlardi:
"Ben, senin evinde kendi evim gibi otururum Sen de benim elbiselerimi giyer, silahlarimi, arabalarini kullanirsin Sadece kadinlar müstesnadir "
Bu safhada Börklüce Mustafa, Aydin, Yahudi Torlak Kemal de Manisa taraflarinda Rafizî Bâtinî bir Sia'nin tehlikeli hüriyeti ile faaliyetlerine basladilar Bunlar, Seriat çerçevesi içine alinmis ahlâk degerlerini hiçe sayarak beser zaaflarina genis müsaadeler tanimak, bir taraftan da ferdî mülkiyeti, din farkini ve evlilik müessesesi gibi kanunun teminati altina alinmis sosyal barajlari da asip cemiyete yeni bir nizam tanimak yoluna koyuldular
Aydin ve Karaburun'da etrafina binlerce insan toplayan Börklüce Mustafa'nin muvaffakiyetleri, seyhin Iznik'te kalmasini tehlikeli bir duruma sokmustu Bunun için ailesini Iznik'te birakarak Sinop'taki Isfendiyar Beyi'nin yanina kaçti Gayesi, oradan Tatar iline geçmekti Isfendiyar Bey, Çelebi Mehmed'den çekindigi için seyhe müsaade etmedi Bunun üzerine Seyh Bedreddin, gizlice bir gemiye binerek Rumeli yakasina geçip Zagra'ya gider Seyhin, nüfuz dairesi burada gittikçe genislemeye baslar Seyh, bir müddet sonra Zagra'dan Silistre'ye, oradan da Dobruca'ya geçer Sonra da halkinin çogunlugu Siî olan Deliorman'a yerlesir Deliorman'dan her tarafa mektup ve adamlar göndererek büyük bir propaganda faaliyetine girisir Asikpasazâde'nin ifadesine göre o söyle diyordu: "Bundan sonra padisahlik benimdir Sancak isteyen gelsin, subasilik isteyen gelsin velhasil her arzusu olan gelsin Ben, halifeyim Mustafa (Börklüce) da benim hizmetkârimdir "
Bedreddin ile sirdaslarinin gizli amaçlari, Avrupa ve Asya'da bir hükümet kurmak oldugundan Hiristiyanlari ve özellikle Rumlari elde etmek istiyorlardi Bu gayelerine erismek için de dervislerin görüsüne göre Hiristiyanlarin, Allah'a ibadet ettiklerini inkâr edenlerin kâfir olduklarini ilân ve kendilerine katilmak için gelen Hiristiyanlari gökten inen melekler gibi bereketli kabul ediyorlardi Gerçekten de Börklüce, Dukas'in da dedigi gibi gayr-i müslimi bol olan Karaburun (Çesme) havalisinde Türklerden ziyade Hiristiyan ve Yahudilere taviz vererek o suretle bu cemaatleri basina toplayabilmisti
Islâm tarihindeki, Batinî Hasan Sabbah hareketinin bir benzeri olarak karsimiza çikan bu hadise, devletin temelini kökten sarsmaya yönelik bir hadise idi Karaburun, Aydin ve Manisa çevresinde baslayan bu fesad hareketinden haberdar olan Çelebi Sultan Mehmed, gerekli tedbirleri almakta gecikmedi Fakat, baslangiçta bütün boyutlari ile büyüklügünün farkina varilamayan bu olay, Müslüman Türk kanina hayli pahaliya mal oldu
Siî karekterli olan bu isyani bastirmak üzere harekete geçen Osmanli hükümdari, önce bölge beylerini bunlarin üzerine gönderecektir Fakat bunlarin fazla bir varlik gösterememesi ve hatta maktul düsmeleri üzerine daha ciddi tedbirlerin alinmasi gerektigine kanaat getirip Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal ile târaftarlarini ortadan kaldiracaktir
Anadolu'nun bu bölgesinde büyük bir tehlike olarak ortaya çikan bu isyani bastirmak üzere harekete geçen yeni Aydin Beyi Süleyman (Aleksandr) Bey'in maglub ve maktul düsmesi üzerine, Manisa Sancak Beyi Kara Timurtas Ali Bey, asilerin üzerine yürümüs ise de muvaffak olamamisti Bunun üzerine Amasya sancak beyi ve henüz on iki yasinda bulunan Sehzade Murad ile lalasi Bâyezid Pasa, âsileri büyük bir bozguna ugratip Yahudi Torlak Kemal ile Börklüce Mustafa'yi öldürmüslerdi Öbür taraftan etrafina pek çok Hiristiyan ve Yahudiyi toplayan Seyh Bedreddin, üzerine gönderilen kuvvetlere mukavemet edemeyerek teslim olmus ve Serez'de bulunan Çelebi Sultan Mehmed'in yanina götürülmüstü Mehmed Çelebi'nin emri ile kurulan bir ulema divaninda durumu tesbit edilip toplum nizamini bozmakla suçlanan Seyh Bedreddin Mahmud, gayet âdilane cereyan eden bu muhakemede, Türk Islâm birligine karsi giristigi bozguncu hareketin zararini kabul etti Devrin en seçkin âlimlerinden mütesekkil bir mahkemenin karsisinda suçunu kabul eden Seyh Bedreddin için, Saadeddin Teftazanî'nin talebelerinden olan Heratli Mevlânâ Haydar Acemî'nin verdigi "Mali haram, kani helâl" fetvasi üzerine 1420 yilinda Serez pazarinda idam edilmisti
Dinî vecibelerin kalkmasi, kanunlarin bozulmasi, haramlarin helal kilinmasi, bazi kimseler için göz boyayan hos müsaadelerdi Fakat bunlarin hepsinden cazip olani süphesiz ki memleketin muayyen bir zümre arasinda taksim edildi
Gerçekten, sayilari binleri bulan, mürid ve dervisler üzerinde seyhin nüfuzu o derece kuvvetli idi ki, bu adamlar, Allah birdir dedikten sonra peygamberligi sadece seyhlerine lâyik görüyorlardi Seyhe ve halifelerine uyanlar arasinda Türklerden çok Yahudi ve Hiristiyanlar görülüyordu ki, bu da onlarin bol huzur ve kolayca servet temini gibi vaadleri çok cazib bulmalarindan ileri geliyordu Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal gibi propagandacilar, seyhten aldiklari ilham ve hizla, kisa bir zamanda binlerce kisiyi ayaklandirmaya muvaffak olmuslardi Tarihî seyri ve neticesi ne olursa olsun, her kaynasma ve ayaklanmada mühim olan birer figüran rolündeki yiginlarin çikardigi gürültü degil, bu yiginlarin gizli veya asikâr istek, izdirap ve zaaflarini sezip bunlari sahis ve zümre menfaatleri adina kullanmasini bilen anarsi merkezlerinin gayesidir Bu belirli ihtiraslar etrafinda merkezlesen gayeler ise, sosyal sartlarin ve siyasî buhranlarin halk için sikintilar ortaya çikardigi devirlerde meydana gelen hosnudsuz ruh haletinden faydalanirlar Nasil ki, Babaî isyanlari Selçuklu inkirazinin ortaya çikardigi sosyal bir çalkantinin sonucu ise, Bedreddin Mahmud da sahne olarak ayni cografya parçasini seçip on yildan fazla süren sehzadeler mücadelesinin dogurdugu siyasî ve ictimaî huzursuzluktan faydalanmasini bilmistir
Büyük bir mücadele ve gayret sonucu, iç yaralari sarip memleket bünyesinin sagligini iade eden Çelebi Sultan Mehmed'in bu vatana en büyük hediyesi, Ikinci Sultan Murad gibi hükümdar namzedi bir sehzade yetistirip birakmasidir
MUSTAFA ÇELEBI'NIN ISYANI
Yildirim Bâyezid'in ogullarindan biri olan ve saltanat iddiasinda bulundugu için tarihlerde Düzme Mustafa denilen Mustafa Çelebi, Seyh Bedreddin'den sonra devletin ikinci kez sarsilmasina sebep olmustu Onun, bu sarsintida oynadigi rol, Çelebi Sultan Mehmed'in vefatindan sonra oglu II Murad'i da mesgul edecektir
Babasi ile birlikte Ankara savasina katilan Mustafa Çelebi (öl 1422), Hamideli ve Teke sancagi askerlerinin basinda bulunuyordu Ankara savasindan sonra Musa Çelebi ile birlikte kayb oldugu söylenmis, Yildirim Bayezid'in ricasi üzerine arattirilarak bulunmustu Kaynaklarin verdigi bilgiye göre Timur onu Semerkand'a götürmüstü Timur'un ölümü üzerine sehzade Mustafa da diger hükümdarlarin ogullari gibi serbest birakilmisti Yorucu ve zahmetli bir yolculuktan sonra Anadolu'ya gelebilen Sehzade Mustafa, Karamanoglu Ali Bey'e ait Nigde'de bir müddet kaldiktan sonra kardesi Musa Çelebi gibi Isfendiyar Bey'in yanina gider Onun tesviki üzerine Eflâk Bey'i Mirçe ile baglanti kurup o tarafa geçer Fakat, küçük yasta vefat ettigine dair çikarilan sayia ve Çelebi Sultan Mehmed'in siyasî tesebbüsü üzerine orada barinamayarak Bizans Imparatoru Manuel'e iltica edip ve ondan yardim ister Kendi menfaatini gözönünde bulunduran Imparator, görünüste Çelebi Mehmed'in dostu idi Hatta ona bir evlad gözü ile baktigini bile söyleyerek ona bu yönde teminat vermisti Fakat bütün bunlar, menfaat karsiligi idi Gerçekten Manuel, Musa Çelebi'ye karsi, Çelebi Sultan Mehmed'e yardim etmisti Çünkü o siralarda Musa Çelebi Istanbul'u kusatma altina almisti
Bu defa onun karsisina Yildirim Bâyezid'in yasça kendisinden daha büyük olan (bazi kaynaklarda küçük) ve saltanat iddiasinda bulunan Mustafa Çelebi'yi çikarmisti Mustafa, Manuel'e Osmanli ülkesinden daha çok menfaat temin edecegi garantisini veriyordu Bu sebeple Imparator Manuel bu defa Mustafa'mn tarafini tutmaya baslamisti Ulahlar'dan ve iki defa isyan edip iki defa da af edilen Nigbolu Sancak beyi Izmiroglu Cüneyd Bey'den yardim gören Mustafa Çelebi, Teselya ve Selanik taraflarinda faaliyete geçer Burada faaliyette bulunmalarinin sebebi de herhangi bir muvaffakiyetsizlik halinde derhal Selanik kalesine siginabilmeleri içindi
Çelebi Sultan Mehmed, Mustafa ve Cüneyd Bey'in giristikleri hareketleri haber alir almaz derhal harekete geçer Selanik mintikasinda iki ordu karsi karsiya gelir Yapilan muharebede Çelebi Sultan Mehmed galip geldiyse de Mustafa ve Cüneyd'i yakalayip ortadan kaldiramaz Çünkü magluplar Selanik kalesine siginmislardi Selanik valisi Dimitrios Laskaris Leondarios, bunlara izaz ve ikramlarda bulunarak onlari teselli eder Talihlerinin degismis olmalarindan müteessir olmamalarini, cesaretlerini kayb etmemelerini ve Selanik'in Türklere teslimi tehlikesi olsa bile, kendilerini Mehmed'e teslim etmeyecegini bu bakimdan müsterih olmalari gerektigini söyler Onlar da Dimitrios'un teselli veren bu sözlerinden cesaret alarak rahat bir nefes aldilar
Selanik valisi Dimitrios'un, kaçaklari, korumasi altina almasi üzerine Çelebi Sultan Mehmed, maiyeti erkanindan birisini Selanik valisi Dimitrios Laskaris'e göndererek:
"Bizans imparatoru ile aramizda mevcut olan bozulmaz dostluk ve sevgiyi pek iyi bilirsin Bu dostlugu bozmaya ve Bizanslilara büyük zararlar yapilmasina sebep olma Bizimle Bizanslilar arasinda nifak ve düsmanlik sokmaya çalisma Bunun için avlamakta oldugum avi bana teslim et Bunu yapmayacak olursan, dostlugu birakarak düsmanligi ele alacagim Kisa bir zaman içinde sehri zapt edip halkini esir edecegim, senin hayatina da son verip düsmanlarimi avucumun içine alacagim " dedi Bu açik tehdide karsilik Selanik valisi Dimitnos Leondarios su yumusak cevabi verir:
"Ey padisah, pekâla bilirsin ki, ben despot degil bir kulum Yalniz Bizans Imparatorunun kulu degil, ayni zamanda senin de kulunum Zira sen, onun evladi makamindasin Tarafinizdan sadir olan bu emrin icrasi ve neticeye erdirilmesi size ait bir keyfiyettir Halbuki benim de vazifem cereyan eden hali imparatoruma haber vermektir Sunu da biliniz ki, imparatorun himayesine siginan ve bir atmacanin takip ettigi keklik gibi, hayatini kurtarmak isteyen zât, alelâde Türklerden biri degildir Haber aldigima göre o senin kardesindir Zaten alelâde biri olsa dahi yine imparatorun izni olmadikça onu size veremezdim Bu sebeplerden dolayi âbidane istirham ediyorum, biraz sabr ediniz Ben, su dakikada cereyan eden vak'alari imparatora yaziyorum Bu hususta emir vermek ona aittir Ben ise verilecek emri ifa edecegim " diyerek padisahtan özür diler
Validen bu sekilde bir cevap alan Çelebi Sultan Mehmed, imparatora müracaat ile Mustafa Çelebi'nin kendisine teslim edilmesini ister Bu istek karsisinda Bizans Imparatoru Manuel, Çelebi Mehmed'e gönderdigi mektubunda:
"Sen benim evladim, ben de baban makaminda olmayi kabul ederek ahd ettik Eger ettigin yemini tutmak istemiyorsan haksiz olani Allah'in adaleti cezalandirir Bana iltica edenleri teslim hakkindaki teklifini yapmak degil, dinlemek bile istemem Bununla beraber, biz Hiristiyanlarin itikad ettigimiz ekanim-i selâse (Hiristiyanlik'taki üçlü ilâh sistemi)'ye yemin ederim ki, hükümdarligin devam ettikçe ve sen hayatta bulundukça mülteci Mustafa ile arkadasi Cüneyd hapishaneden çikmayacaklardir Sen bu dünyadan göç ettikten sonra talihleri ne ise o olsun Eger isin böylece halline razi degilsen istedigin gibi hareket et " sözleri ile Mustafa ve Cüneyd'in teslim edilmesi teklifini red eder Bu arada, Selanik valisinden de Mustafa ile Cüneyd'in kendisine gönderilmesini ister
Mektuptaki ifadelerden anlasildigina göre Imparator, gerek Sultan Mehmed, gerekse ondan sonra gelecek olan Osmanli hükümdarlarina karsi bunlari, hem bir koz, hem de bir emniyet subabi olarak kullanmak arzusunu tasimaktadir O, bu arzusunu açikça dile getirmese bile "hükümdarligin devam ettikçe  " demek suretiyle zimnen buna isaret etmektedir
Sultan Mehmed, daha ileri gitmeyerek imparatorun teklifini kabul eder görünür Selanik kusatmasini da kaldirarak Edirne'ye döner Imparator, Istanbul'a getirilen Mustafa ile Cüneyd'i ve maiyetlerindeki otuz üç kisiyi Limni adasina gönderir
Bu mültecilerin masraflari için Osmanli Devleti, her sene üç yüz bin akça vermeyi, buna karsilik imparator da Çelebi Mehmed hayatta kaldigi müddetçe Mustafa'yi serbest birakmamayi ve Mehmed'in haleflerinin Bizans'a karsi takinacaklari tavra göre hareket etmeyi taahhüd ediyorlardi
Bu hadiselerden sonra Çelebi Mehmed, Mustafa Çelebi'ye yardim edip asker veren Eflâk topraklarina akinlar yaptirmak suretiyle intikamini almis oluyordu
Çelebi Sultan Mehmed, 1420 yilinda Istanbul yolu ile Anadolu'ya geçmek üzere gelir Bu arada Bizans casuslari, padisahin Anadolu'daki islerini bitirdikten sonra Istanbul'u almak üzere kusatacagi haberini getirmislerdi Bu haber üzerine Bizans'in bazi ileri gelenleri, padisah Istanbul yolu ile Anadolu'ya geçerken yolda yakalanip tevkif edilmesini imparatora teklif ettiler Fakat Imparator Manuel, bu teklifi kabul etmez Bununla beraber bu haber yüzünden ihtiyatî bir tedbir olmak üzere Çelebi Sultan Mehmed'i karsilamak için çocuklarini da göndermez Ama Bizans ileri gelenlerinden birçogunu padisahi karsilamak ve hediyeler takdim etmek üzere gönderir Elçiler, Çelebi Mehmed'i sehir disinda karsilayarak Bogaz kenarinda Çifte sutun (Besiktas) denilen yere kadar kendisine refakat ederler Dolmabahçe ve Tophane sahillerine gelen padisahi, burada üç sira kürekli kadirgada bulunan imparator bizzat kendisi karsiladi Padisaha tahsis edilen gemi ile imparatorun gemisi yanyana olmak üzere Üsküdar'a geçtiler Çelebi Sultan Mehmed, burada karaya çikarak çadira iner Aksam olunca maiyyeti ile birlikte Izmit tarafina hareket ederek Bursa'ya gelir
|