Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Selçuklu Tarihi /Kümbet Ve Türbeler

Eski 04-21-2009   #30
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Selçuklu Tarihi /Kümbet Ve Türbeler



KÜMBET VE TÜRBELER

Anadolu Selçuklulari tarafindan yapilan kümbetler Büyük Selçuklu mimarisinin bir uzantisi olarak kabul edilmektedir Çok mütevazi ölçüde yapilmakla beraber mimarî bakimdan inanilmaz bir zenginlige sahiptir XII yüzyilda insa edilen ilk kümbetler önceleri sadece tugladan daha sonra ise tastan yapilmaya baslanmistir

Sekil olarak sekiz, on, oniki köseli veya silindirik gövde üzerine piramit yahut külahli kümbetler basta olmak üzere dilimli gövdeli kümbetler, kare planli ve kubbeli, ya da dikdörtgen plan üzerine tonozlu türbeler olarak karsimiza çikmaktadir Distan bakildiginda bir kule seklinde görünen kümbet genelde iki katlidir Birinci kata birkaç merdivenle çikilir Burada sanduka mezar bulunur Asil mezar ise alt katta yani toprak seviyesinin altinda mumyalik denilen bölümdedir Üst katta bulunan sanduka sembolik bir mezar seklindedir Burasi daha çok bir ziyaretgâh veya mescit seklinde düsünülebilir

Kümbetler çogu zaman bagimsiz bir mimarî eser olmakla beraber bazen de cami ve medreselere bagli olarak insa edilmistir Erzurum'da Yakutiye Medresesi'ne bagli olarak insa edilen kümbet (1310) tas isçiliginin en güzel örneklerindendir XII yüzyilda yapilan Selçuklu kümbetlerinden sadece II Kiliç Arslan kümbeti zamanimiza kadar kalmistir Kayseri'deki Çifte Medrese kümbeti (1206) en eski Anadolu Selçuklu eserlerinden biridir I Izzeddin Keykâvus'un 1217 tarihinde Sivas'ta yaptirdigi Dâru's-sifa'nin saginda bulunan türbenin üzerinde tugla kubbenin örttügü mekân üstünde distan on kenarli bir kümbet yükselmektedir

Bu Anadolu Selçuklu tugla, çini ve mozaik süslemelerin ilk abidevi eseri olup çini mozoik sanatinin daha sonra ulasacagi parlak gelismenin ilk isaretleri olarak kabul edilebilir Isparta Atabey'de Medreseye bagli olarak yapilan Ertokus Kümbedi (1223) sekizgen gövde üzerine içten kubbe, distan piramit külahla örtülü bir yapidir I Alaeddin Keykubâd'in emirlerinden Ali Tusî'nin sagliginda Tokat'ta yaptirdigi türbe (1234)'de distan sekizgen bir kümbet biçiminde yükselmektedir

Kayseri'deki II Giyaseddin Keyhüsrev'in annesi Mahperi Huand Hatun türbesi (1238) camiin medreseye bitisen kösesine sonradan eklenmistir Kayseri'deki Çifte Kümbet ise Alâeddin Keykubâd'in hanimi Melike Adiliye için 1247'de yaptirilmistir Amasya'da Torumtay'in 1266'da yaptirdigi Gök Medrese Camiine bitisik kümbet kesme 70 tastan kare seklinde bir alt yapi üzerine tugladan sekizgen bir gövde ve kivrimli bir piramit içindedir Muzafferüddin Bürûcirdî'nin türbesi Sivas Bürûciyye Medresesi içerisindedir Amasya'daki Torumtay türbesi (1278) digerlerinden farkli bir özellik arz eder

KÖSK VE SARAYLAR

Anadolu Selçuklu sultanlarinin yaptirdigi saray ve köskler oldukça mütevazi yapilardir Kaba tas ve tugladan yapdiklari için uzun ömürlü olamamislardir II Kiliç Arslan'in yaptirdigi II Kiliç Arslan Köskü'nün günümüzde sadece dogu cephesindeki duvari kalmistir I Alâeddin Keykubâd tarafindan tamir ettirildigi için onun adini alan kösk kare bir mekân üzerine yerlestirilmistir I Alâeddin Keykubâd Beysehir gölü kiyisinda Kubadâbâd adiyla meshur bir saray yaptirdi

Yine ayni hükümdar Kayseri'de Keykubâdiye adiyla bilinen yazlik bir saray yaptirmisti Keykubadiye sarayi bir kaynaktan çikan sularin olusturdugu küçük gölün kuzey tarafinda siralanmis üç köskten ibarettir Muhtemelen 1224-1226 yillari arasinda yapilmistir Kayseri Erkilet yakininda Hizir Ilyas adiyla bilinen Selçuklu köskü de muntazam kesme tastan saglam bir yapidir Yine Kayseri Argincik köyünde Haydar Bey adiyla meshur bir Selçuklu köskü bulunmaktadir

DIL VE EDEBIYAT


XIII yüzyil Anadolu Selçuklulari'nin siyasî bakimdan büyük sikintilari maruz kaldigi bir dönem olmasina ragmen Türk edebiyatinin ilk kuvvetli gelismesi de yine bu dönemde olmustur Bu dönemde yetisen büyük mutasavviflarin kismen Arapça ve büyük bir çogunlukla Farsça olarak kaleme aldiklari ilmî ve edebî eserler yaninda Selçuklu hükümdarlari ve ileri gelen devlet adamlari için kaleme aldiklari eserler de vardir Iste Anadolu'da islâm kültür hayatinin büyük bir gelisme gösterdigi XIII yüzyilda Ahmed b Muhammed et-Tûsi I Izzeddin Keykâvus adina, Kelile ve Dimne'yi, Kadi Siraceddin Urmevî Mesud b Izzeddin Keykâvus adina Kistasü'l-adalet fî kavaidi's-saltanat'i, Muhammed b Mahmûd da Siyasetnâme tarzinda bir eser yazmistir

Ibn Bibî de Anadolu Selçuklu tarihinin baslica kaynaklarindan olan el-Evâmirül'lGAlaiyye'yi bu dönemde telif etmistirAnadolu Selçuklullari daha ilk zamanlardan itibaren sûfîlere karsi büyük bir saygi göstermistir Tasavvuf erbabinin Selçuklu sultanlari ve devlet adamlarindan gördükleri yakin ilgi muhtelif yerlerdeki Sûfîlerin akin akin Anadolu'ya gelmelerine sebep olmustur Bu dönemde Fahreddin-i Irakî, Seyh Neicmeddin Daye, Sadeddin-i Fergani ve Mevlâna gibi Islâm aleminin taninmis simalari Anadolu'daki sehirlerde yasiyorlardi
Mevlâna Celâleddin-i Rûmi Farsça yazmakla beraber Anadolu'da gelismekte olan Islâmi Türk edebiyati üzerinde sürekli etki yapmistir Sultanü'l-Ulema Bahaeddin Veled'in oglu olan Mevlâna Belh'te dogmus ve 1273'te burada ölmüstür Eserleri arasinda Muineddin Pervane'ye ithaf ettigi Fîhî Mâfih, Mesnevî ve Divan-i Kebîr sayilabilir

XIII yüzyilda Anadolu'da yasayan ve özellikle halk kitleleri üzerinde çok tesirli olan sahsiyetlerden biri de Haci Bektas-i Veli'dir O islâmî ilimlere ve tasavvuf esaslarina vakif bir âlim idi XIII yüzyilda Türkçe eser yazan sairler arasinda Hoca Ahmed Fakih, Seyyâd Hamza, Sultan Veled, Hoca Dehânî ve Yunus Emre'dir Mevlâna'nin oglu Sultan Veled Divan, Ibtidânâme, Rebâbnâme ve Intihânâme gibi eserlerini babasinin etkisinde kalarak yazmistir

Hoca Ahmed Fakih XIII ve XIV yüzyilda Anadolu'da büyük söhrete kavusan Türk seyhlerindendir O yasca Mevlâna'dan büyük olup babasi Sultanü'l-ulema Bahaeddin Veled'den fikih tahsil etmis, sonra ilâhî cezbeye kapilarak kitaplarini yakip daga çikmis ve Bahaeddin Veled'in ölümünden sonra geri dönmüstür Ahmed Fakih'in günümüze intikal eden iki eseri Çarhnâme ile Kitab-i Mesâcidi's-serîfe'dir Bunlar Anadolu Türkçesinin en güzel örneklerini teskil eder

Seyyâd Hamza dinî ve tasavvufî siirleriyle Ahmed Fakih'i takip etmistir Türk tasavvuf edebiyatinin gelismesinde büyük bir tesiri olan Seyyâd Hamza'nin eserleri ve hatirasi bu siir tarzinda güçlü simalarin yetismesini saglamistir Seyyâd Hamza'nin Anadolu'da köy köy dolasarak dinî-tasavvufî siir ve hikayelerle halki aydinlattigi söylenebilir Yusuf u Züleyha adli mesnevisi meshurdur

Hoca Dehhânî de Horasan'dan Anadolu'ya gelen sairlerden olup Sultan III Alâeddin Keykubad'a bir kaside sunmus ve günümüze ulasmayan manzum bir Selçuknâme yazmistir Dehhanî daha çok din disi konularda yazmistir XIII yüzyil sonlariyla XIV yüzyil baslarinda yasayan Yunus Emre ile Anadolu'da yetisen tasavvufî Türk edebiyatinin en büyük temsilcisidir Daha sonraki dönemlerde yasayan pek çok edip ve sair onun etkisi altinda kalmistir

Yunus Emre'nin Divan'i ile Risâletü'n-nushiyye adli bir mesnevisi vardir O Türkçe divan sahibi ilk sairdir Yunus siirlerini aruz ve hece vezniyle yazmistir Yunus emre ilâhî aski yasamis ve duygularini siirlerinde dile getirmis, Islâma bagli, tarikat yoluyla halka ulasmis bir büyük insandir Türkçe'nin ifade gücünü isbatlamis büyük bir dil ustasidir Türk halki arasinda en çok sevilen ve siirleri Anadolu'da zevkle okunan Yunus Emre aradan asirlar geçtigi halde canliligi ve güzelligini kaybetmeyen siirleriyle Islâmî Türk edebiyatinin en seçkin temsilcisidir

Alıntı Yaparak Cevapla