|  04-21-2009 | #19 | 
	| 
Şengül Şirin  | 
				  Cevap :  Selçuklu Tarihi 
 
            II ALÂEDDIN KEYKUBAD (1220-1237)   
  Giyaseddin Keyhüsrev'in ortanca oglu olan I  Alâeddin Keykubad babasinin Istanbul'dan dönüp tahta çikmasi üzerine Tokat'a melik tayin edildi ve babasinin ölümüne kadar orada kaldi  I  Giyaseddin Keyhüsrev'in ölümü üzerine devlet adamlari Izzeddin Keykavus'u sultan ilân edince Alâeddin Keykubad kardesine karsi taht kavgasina giristi  Amcasi Tugrul Sah ve Ermeni krali Leon'dan yardim istedi  Fakat agabeyi karsisinda basarili olamadi  Izzeddin Keykâvus 1212 yilinda Ankara'yi ele geçirince onu esir aldi ve Malatya yakinlarindaki Minsar kalesinde hapsetti  Sultan onu öldürmek istiyordu, ancak hocasi Seyh Mecdeddin Ishak buna engel oldu  
 Izzeddin Keykâvus'un ölümü üzerine toplanan devlet adamlari ve kumandanlar onun ölümünü bir süre gizledikten sonra, hapse atilmasinda rol oynadiklari Alâeddin Keykubad'i tahta çikarmaktan çekiniyorlardi
  Fakat özellikle Seyfeddin Ayaba, Mübarizüddin Çavli ve Serefeddin Muhammed gibi devlet adamlari Alâeddin'in sahip oldugu yüksek nitelikleri ve yetenekleri dolayisiyla tahta çikarilmasinda israr ettikleri için Alaeddin Keykubad'in Anadolu Selçuklu sultani ilân edilmesi kararlastirildi  
 Seyfeddin Ay-aba daha önce Alâeddin Keykubad'i hapishaneye kendisi götürdügü için müjde haberini de kendisi vermek istedi ve Sultan Izzeddin Keykâvus'un yüzügünü alip Malatya'ya gitti
  Alâeddin Keykubad onu daha önceki faaliyetlerinden dolayi affetti ve dogruca Sivas'a geldi  Taziyeleri kabul etti ve emîrlere hil'atler verdi  Bu törenlerden sonra baskent Konya'ya hareket etti  Konya'da çok görkemli törenler yapildi  Konya büyükleri ve zenginleri sultana hediyeler yagdirdilar  Sultan Alâeddin de beylerine fermanlar gönderip payitahta gelmelerini emretti  
 Büyük emîrlerden olup Kastamonu yöresinde faaliyette bulunan Hüsameddin Çoban ve Seyfeddin Kizil, altin, gümüs ve köle vb
  hediyelerle, diger emîr ve beyler de koyun, at, deve ve kölelerle gelip itaat arzettiler ve sultanin ihsan ve ikramlarina nail olup mensurlari yenileyerek yurtlarina döndüler  Abbasi halifesi Nâsir Lidinillah seyh Sihabeddin Sühreverdî'yi hil'at, mensur ve diger hükümdarlik alâmetleriyle Konya'ya gönderdi  Elçi Aksaray'a gelince Sultana haber verildi   
 Sultan onu karsilamak üzere emîrlerini görevlendirdi
  Konya'daki kadi, âlim, mutasavvif ve ileri gelen kisiler de Seyh Sihabeddin'i karsilamaya gittiler  Daha sonra bizzat Sultan da hassa askerleriyle onu karsilayip elini öptü  Sehre birlikte girdiler  Ertesi gün sultana hil'at, giydirildi ve saltanat tevcihiyle ilgili diger âdetler icra edildi  Sultan halifenin gönderdigi murassa eyerli bir ata binip çetr, sancak ve mehter takimiyla bir gezinti apti  Daha sonra elçiyi kiymetli hediyelerle Bagdad'a yolcu etti  Halife Nasir Lidinillah elçisine gösterilen bu saygi ve itibardan dolayi çok memnun oldu  
 Mogol istilâsinin en tehlikeli bir döneminde tahta çikan Alâeddin Keykubad onlara karsi gerekli tedbirleri aldi
  Konya, Kayseri, Sivas ve diger bazi sehirlerin kale ve surlarini tamir ettirdi  Kardesi devrinde Eyyubîlerle bozulan münasebetleri de yeniden müsbet yönde kanalize etti  Eyyûbî hükümdari Melik Adil'in kiziyla evlenerek bu dostlugu daha da pekistirdi  
 Sultan Alâeddin Keykubad 1221 yilinda Kalonoros (Rumlar tarafindan kale bu adla aniliyordu) kalesini fethetti ve sehrin yeniden insa edilmesini istedi
  Kalonoros bu tarihten itibaren sultanin adina nisbetle Alâiye seklinde anilmaya baslandi ve Selçuklu sultanlarinin kislik merkezi haline geldi  Cami, medrese, hamam ve konaklar yapildi  Sultan Alâiye ve Sinop'ta insa ettirdigi tersanelerle güçlü bir Selçuklu donanmasi için önemli bir adim atmis oluyordu  I  Giyaseddin Keyhüsrev ve iki oglu I  Izzeddin Keykâvus ile I  Alâeddin Keykubad'in tahta çikisinda önemli rol oynayan emîrler devlet yönetiminde baslica söz sahibi haline gelmislerdi  
 Bunlarin basinda Seyfeddin Ay-aba, Zeyneddin Basara, Mübarizeddin Behramsah ve Bahaeddin Kutlugca geliyordu
  Sultan Alâeddin daha önce agabeyi Izzeddin Keykâvus'u desteklemis olduklari için bu emîrlere tam anlamiyla güven duymuyordu  Emîrler de sultana karsi memnuniyetsizliklerini dile getiriyorlardi  Sultanin Sivas surlarinin tamirini emretmesiyle bu memnuniyetsizlik daha da netlesti  Emîrler Seyfeddin Ay-aba'nin evinde bir komplo düzenleyip Celaleddin Keyferidun'u agabeyi Alâeddin Keykubad'in yerine tahta çikarmayi kararlastirdilar  Sultan bunu haber alip Antalya'dan Kayseri'ye hareket etti ve 24 kisi olduklari söylenen emîrlerin bazilarini idam ettirdi, bazilarini da hapse attirarak mallarini müsadere etti  
 Sultan kendisine karsi bir komplo tesebbüsünde bulunan Seyfeddin Ay-aba ve arkadaslarini muhtelif cezalara çarptirdiktan ve ülke dahilinde huzuru sagladiktan sonra fetihlere basladi
  Önce Ermeni kralligi üzerine bir sefer tertip etti ve pek çok Ermeni kalesini ele geçirdi (1225)  Selçuklu kuvvetleri daha sonra Haçlilarin elindeki bazi yerleri fethetmek üzere taarruza geçti  Mübarizeddin Çavli idaresindeki ordu bütün Içel bölgesini ve Silifke'yi ele geçirdi   
 Bu sefer sirasinda yaklasik 30 kalenin Selçuklular tarafindan zaptedildigi rivayet edilmektedir
  Bu zafer ve fetihlerden sonra Ermeni kralligiyla bir anlasma yapildi  Buna göre kral Selçuklulara ihtiyaç halinde 1000 süvari ve 500 çarkçidan olusan yardimci birlik gönderecek, daha önce Izzeddin Keykâvus zamaninda ödenmekte olan vergi iki katina çikarilacak ve Anadolu Selçuklularini metbu taniyacakti  Sultan daha sonra doguda meydana gelen olaylar nedeniyle dikkatini bu tarafa çekti  Artuklu hükümdarinin Anadolu Selçuklu sultani adina okuttugu hutbeyi Eyyûbî hükümdari Melik Kâmil adina çevirmesi sebebi ile Artuklular üzerine yürüdü  Onlara ait Adiyaman, Kâhta, Çemiskezek ve Malatya'daki bazi kaleleri ele geçirdi (1226)  
 Artuklu hükümdari Melik Mesud zor durumda kaldi ve kiymetli hediyeler gönderip baris teklif etti
  Sultan yaklasan Mogol tehlikesi ve Harezmsahlarin sinirlarina dayanmasi sebebiyle bu teklifi kabul ederek Eyyubîlerle de dostlugunu pekistirdi  
 Erzincan'daki Mengücük beyi Davud Sah Alâeddin Keykubad'a karsi dostane olmayan bazi hareketlerde bulunup bagimsizligini ilân etmek hevesine kapilinca sultan 1228 yilinda sevk ettigi ordu ile Erzincan'i kusatip teslim aldi
  Sultan Erzincan'dan Sivas'a dönünce oglu Giyaseddin Keyhüsrev'i Mengücük iline melik tayin etti  Antalya valisi Ertokus'u da onun atabegi olarak görevlendirdi  Ayrica Eyyubî melikesinden dogan küçük yastaki oglu Kiliç Arslan'i da veliahd ilan etti  Böylece Mengücük beyliginin Erzincan kolu sona eriyordu  Sultan Alâeddin Keykubad 1230 yili Agustos ayinda Erzincan yakinlarindaki Yassiçimen'de Harezmsah Celâleddin'i büyük bir bozguna ugratti
  Sultan daha sonra Dogu Anadolu ve Suriye'de Eyyubîlere ait birçok sehri ele geçirince Melik Kâmil karsi taarruza geçti ve 4 ay zarfinda bu sehirleri geri aldi (1236)   
 Eyyubîler'in ele geçirdikleri sehirlerde Selçuklu beylerine yaptigi zulümleri ögrenen Alâeddin Keykubad Âmid (Diyarbekir) üzerine bir ordu sevk etti
  Ancak sehrin surlarinin saglamligi yüzünden basari elde edemedi  1237 yilinda daha büyük bir ordu ile yeniden sefere çikmak düsüncesi ile askerlerini terhis eden Sultan Alâeddin 1 Haziran 1237'de Kayseri'de öldü  Cenazesi Konya'da Kümbedsarayda topraga verildi  Ölümünden önce büyük oglu Giyaseddin Keyhüsrev'i tekrar Erzincan meliki, Semseddin Altunaba'yi da ona atabeg tayin etti  En küçük oglu Izzeddin Kiliç Arslan'i veliahd ilan edip ve bütün kumandan ve devlet adamlarini ona biat ettirdi  
 Sultan Alâeddin Keykubad Türkiye'yi ilim, kültür, san'at bakimindan oldugu kadar iktisadî ve ticarî hayat itibariyle de gelismis ve müreffeh bir ülke haline getirmisti
  Onun döneminde Anadolu Selçuklu devleti kudret ve nüfuzunun zirvesine ulasmis, Alâeddin Keykubad'in heybet ve ihtisamindan çekinen Mogollar ve diger unsurlar onun ölümüyle saldirgan bir tavir içine girmislerdi  Ebü'l-Ferec (Ibnü'l-Ibrî) Alâeddin Keykubad'in emsalsiz bir hükümdar oldugunu, mükemmel bir kafaya ve yüksek bir siyaset anlayisina sahip bulundugunu, bütün hükümdarlarin ona boyun egdigini ve bu sebeple kendisine Sultanü'l-âlem (Dünya hükümdari)denildigini kaydeder  
 Ibn Bîbî de müslüman ve hristiyan hükümdarlarin ondan hükümdarlik mensûru alip adina para bastirdiklarini ve hutbe okuttuklarini belirtir
  Iyi bir egitim gören ve yüksek bir kültüre sahip olan I
  Alâeddin Keykubad âlim, sair, edip ve din bilginlerini daima himaye etmisti  Mogol istilâsi önünden kaçan Türkistanli ve Iranli bilginleri ülkesine almakla Türkiye'nin kültür seviyesini yükseltmistir  Horasan'dan yola çikip birçok yeri dolasan Mevlâna Celâleddin'in ailesini de Konya'ya davet ederek Türk-Islâm kültürüne önemli bir hizmette bulunmustur  Sultan âlim ve seyhleri ziyaret eder ve onlarin hayirli dualarini alirdi  Arapça, Farsça ve Rumca da bilen Sultan tarih kitaplariyla siyasetnâmeleri okumaktan hoslanirdi  Büyük Selçuklu veziri Nizamülmülk'ün siyasetnâmesi, Imam-i Gazâlî'nin Kimyây-i Saadet ve Ziyâriler'den Keykâvus b  Iskender'in Kabusnâme'si Sultanin okudugu kitaplar arasinda zikredilmektedir  
 Sultanin kudret ve otoritesi sebebiyle ülkenin her tarafinda huzur ve emniyet hakimdi
  Alâeddin Keykubad hazinenin gelir ve giderleri ile ilgili hesaplar konusunda çok dikkatli davranirdi  Zalimleri cezalandirmakta ve mazlumlarin haklarini almakta çok titizdi  Siir ve edebiyatla yakindan ilgilenen Sultan kendisi de Farsça siirler yazmisti
  Onun sair ve edipleri himaye ettigini duyan Türkistanli sair Kaniî Türkiye'ye gelmis ve rivayete göre 30 ciltlik bir Selçuklu Seh-nâmesini kaleme almistir  
 Sultan Alâeddin Keykubad bu kültürel faaliyetler yaninda ticarî ve iktisadî hayatin gelismesi için de yogun bir faaliyet baslatmistir
  Uluslararasi ticaret onun döneminde büyük bir gelisme göstermistir  1220'de Venediklilerle yaptigi anlasmayla Türk tüccarlarinin da onlarin ülkesinde ticaret yapma imkânini saglamistir  
 Yollarda emniyet saglanmakla beraber muhtemel soygunlara karsi tüccarlarin mallari devlet tarafindan sigorta ettirilmisti
  Zararlari derhal devlet tarafindan ödenirdi  Sultan ticaret kervanlarinin istirahati için kervansaraylar yaptirmisti  Buralarda yolculara zengin-fakir, hristiyan-müslüman ayrimi yapilmadan yemek verilirdi  Sultan büyük sehirleri surlarla çevirdigi gibi yaptirdigi cami, medrese, saray, hastahane, tersane, köprü ve kervansaraylarla Türkiye'yi imar etmisti
   
			
			
			
			 | 
	|  |   |