| 
Şengül Şirin  | 
				  Ata Sözleri 
 
            •   ATA SÖZLERİ ( A-B ) 
 Abanın kadri, yağmurda bilinir
   Abdestsiz sofuya namaz dayanmaz
   Acele ise, şeytan karışır
   Acele yürüyen yolda kalır
   Acemi katır kapı önünde yük indirir
   Acı acıyı bastırır, su sancıyı
   Açık yaraya kurt düşmez
   Acıkan doymam, susayan kanmam sanır
   Acındırırsan arsız, acıktırırsan hırsız olur
   Aç ayı oynamaz
   Aç bırakma hırsız edersin, çok söyleme arsız edersin
   Aç koynunda azık durmaz
   Aç köpek fırın yıkar
   Aç tavuk rüyasında kendini darı ambarında görür
   Aça dokuz yorgan örtmüşler, yine uyuyamamış
   Açın imanı olmaz
   Açın karnı doyar gözü doymaz
   Açlık ile tokluğun arası bir dilim ekmek
   Adam eşeğinden, kadın döşeğinden belli olur
   Adamak kolay, ödemek güçtür
   Adamakla mal tükenmez
   Adamın iyisi iş başında belli olur
   Ağaca balta vurmuşlar "sapı bedenimden" demiş
   Ağaca çıkan keçinin doğurduğu oğlak dala bakarmış
   Ağaca dayanma kurur, insana güvenme ölür
   Ağaç ne kadar meyve verirse, dalı o kadar yere eğilir
   Ağaç ne kadar uzarsa uzasın göğe değmez
   Ağaç ne kadar yüksek olsa da yaprakları yere düşer
   Ağaç yas iken eğilir
   Ağaçtan maşa Yörükken paşa olmaz
   Ağır kazan geç kaynar
   Ağır tas batman döver
   Ağız yemeyince yüz utanmaz
   Ağlama ölü için, ağla deli için
   Ağlamayan çocuğa meme vermezler
   Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar
   Ağlayak da gözden mi olak?
 Ağrısız baş mezarda gerek
   Ağzı açık ayran delisi
   Ahmak misafir ev sahibini ağırlar
   Ak akçe kara gün içindir
   Ak koyunun kara kuzusu da olur
   Akan su yosun tutmaz
   Akçe bulsam, çıkı yok
 Akıl akıldan üstündür
   Akıl yasta değil baştadır
   Akıllı düşünene kadar, deli oğlunu evermiş, torunu olmuş
   Akıllı evladın var, neylersin mali, akılsız evladın var neylersin mali?
 Akılsız bastan sefil taban ne çeker
   Akılsız başın cezasını ayaklar çeker
   Akılsız köpeği yol kocatır
   Akılsızın şaşkını beyaz giyer kış günü
   Akrabanın akrabaya ettiğini akrep etmez
   Akranıyla konuşmayanın sesi, semadan gelir
   Akşam gelen misafirin, yiyeceği bulgur sıkısı, yatacağı ahır sekisi
   Akşamın hayrından sabahın şerri hayırlıdır
   Al elmaya tas atan çok olur
   Al yakışırken, el bakışırken
   Alacağın bir iğne, çeliğin okkasını orantıya vurursun
   Alışmış kudurmuştan beterdir
   Alim unutmuş, kalem unutmamış
   Allah aptala eşeğini kaybettirir, sonra buldurup sevindirir
   Allah şaşırttı mı, dayıya hala dedirtirmiş
   Allı yelek, pullu yelek, canfes neye gerek?
 Alma mazlumun ahini çıkar aheste aheste
   Altın esik gümüş eşiğe muhtaçtır
   Altın yere düşmekle pul olmaz
   Altının kıymetini sarraf bilir
   Anan turp, baban şalgam, sen içinde gülbe şeker
   Ananın bastığı yerde yavru ölmez
   Anasına bak kızını al, astarına bak bezini al
   Anlayana Sivrisinek saz anlamayana davul zurna az
   Aptal düğünden çocuk oyundan usanmaz
   Aptalın karnı doyunca gözü yolda olur
   Ar gözden, kar yüzden anlaşılır
   Ar namus tertemiz
   Arap eli öpmek, dudak karartmaz
   Arayan belasını da devasını da bulur
   Ari satmış namusu tellala vermiş
   Arife günü yalan söyleyenin, bayram günü yüzü kara çıkar
   Arkadaş dediğinin gölgesinde suç islenir
   Arkadaşlık pazara kadar değil mezara kadardır
   Arkalı it kurdu boğar
   Armudu sapıyla, üzümü çöpüyle, pekmezi küpüyle
   Arpa ekinde buğday bekleme
   Asil azmaz, bal kokmaz, kokarsa yağ kokar, aslı ayrandır
   Aslan yattığı yerden belli olur
   Aslında olan tırnağına getirir
   Aş sabahın iş sabahın
   At alırsan yazın, deve alırsan güzün, avrat alırsan gezin ha gezin
   At binenin kılıç kuşananındır
   At ile avrat yiğidin ikbalindendir
   At karnından, yiğit burnundan bellidir
   At olacak tay yürüyüşünden belli olur
   At ölür de, itler bayram eder
 At sahibinin altında kişner
   At ver hısım ol, kız ver hasım ol
   At, sahibine göre kişner
   Ata et, ite ot verilmez
   Atasözü tutmayan, uluya uluya kalır
   Ateş düştüğü yeri yakar
   Atın iyisi arkadan gelmez
   Atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler
   Atın ölümü arpadan olsun
   Atlar tepişirken arada eşekler ezilir
   Atlı, itli sığmış, bir çocuk sığmamış
   Av alma, komşu al
   Avradı er zapdetmez, ar zapt eder
   Ay bozmaz, süt kokmaz
  Kokarsa ayran kokar, çünkü aslı süttür   Ayağa dokunmadık taş, başa gelmedik iş olmaz
   Ayağın sığmayacağı yere baş sokulmaz
   Aydan gelen halı üstüne, günde gelen kül üstüne
   Aylak sirke baldan tatlıdır
   Az sabırda, çok keramet vardır
   Az tamah, çok ziyan getirir
   Az yasa, uz yasa, akıbet gelecek basa
   Azıtmış, kudurmuştan beterdir
   Baba koruk yer oğulun dişi kamaşır
   Baba mirası yanan mum gibidir
   Baban bana öğüt verirken, ben inek gözünde kırk sinek saydım
   Babası ölen bey, anası ölen kadın olur
   Bağ dua değil, çapa dua ister
   Bağa bak üzüm olsun, yemeye yüzün olsun
   Bağlı aslana tavsan bile hücum eder
   Baht olmayınca basa, ne kuruda biter, nede yasta
   Bakacağın yüze sıçma, sıçacağın yüze bakma
   Bakkal ölenin borcunu, diriye ödettirir
   Bakmakla usta olunsa köpekler kasap olurdu
   Bal döksen yalanır
   Bal olan yerde sinek de bulunur
   Bal, bal demekle ağız tatlanmaz
   Bana benden olur, her ne olursa, başım rahat bulur, dilim durursa
   Bas basa, bas da padişaha bağlıdır
   Baskın basanındır
   Baskısız yongayı yel alır
   Bastığın yer bayram olsun
   Başıma uymayan takke elin olsun
   Başındaki fese bak, girdiği kümese bak
   Başını ecemi berbere teslim eden, cebinde pamuk eksik etmesin
   Bazen inek, erkek; bazen de dişi doğurur
   Bekâr gözü ile kız alınmaz
   Bekâra karı boşamak kolaydır
   Beleş peynir fare kapanında bulunur
   Belli düşman, gizli dosttan yeğdir
   Benden sana öğüt, ununu elinle öğüt
   Benim adım Hıdır, elimden gelen budur
   Benim sakalım tutuştu, sen cigara yakmak istersin
   Besledik büyüttük danayı, şimdi tanımaz oldu anayı, babayı
   Beş kuruşluk fener o kadar yanar
   Bilinmedik iş ya karın ağrıtır ya baş
   Bilmediği beş vakit namaz, bilirde yanına varmaz
   Bin bilirsen bir bilene danış
   Bir adamın adı çıkacağına, canı çıksın
   Bir ağaçtan, oklukta çıkar boklukta
   Bir bulutla kış gelmez
   Bir dalın gölgesinde bin koyun eğlenir
   Bir dirhem et, bin ayıp örter
   Bir elin verdiğini, öbür elin duymasın
   Bir koyun başı pişinceye kadar, kırk kuzu başı pişer
   Bir nalına vurur, bir mıhına
   Bir yerim diyenden birde yemem diyenden kork
   Biri eşikte, biri beşikte
   Bitli baklanın kör alıcısı olur
   Bize gelince yiyip içelim, size gelince gülüp gecelim
   Borcun iyisi vermek, derdin iyisi ölmektir
   Boşboğazı cehenneme atmışlar, ‘odun yaş’ diye bağırmış
   Boşboğazın sigarası yanmaz
   Bugünkü tavuk, yârınki kazdan iyidir
   Buyurulmadık yumuşu puşt oğlan tutar
   Büyük ekmek, büyük bezeden olur
   Büyük lokma ye, büyük laf etme
   |