Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Açıklamalı Deyimler Sözlüğü

Eski 04-17-2009   #4
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Açıklamalı Deyimler Sözlüğü



Ağzı (bir karış) açık kalmak: Çok şaşırmak, şaşakalmak "Onca seneden sonra sevdiği arkadaşını birden karşısından görünce ağzı açık kaldı"

Ağzı kalabalık: Çok ve manasız, saçma sapan, tutarsız sözler söyleyen"Ağzı kalabalık insanlara tahammül etmek çok güç bir iş"

Ağzı kulaklarına varmak: Çok sevinmek, sevindiği her hâlinden belli olmak "Takdirname eline verilince sevincinden ağzı kulaklarına vardı"

Ağzı laf yapmak: Güzel, inandırıcı söz söyleme yeteneği olmak"Politikacı mı olacaksın, ağzın laf da yapmalı"

Ağzına (veya ağzının içine) bakmak: 1 Ne diyeceğini beklemek 2 Onun sözüne göre hareket etmek"İyi, yemek için de onun ağzına bak bari!"

Ağzına baktırmak: Etkili, güzel konuşarak kendini zevk ile dinletmek, dinleyenleri kendisine hayran etmek"O, ağzına baktırmasını bilen ender hatiplerdendi"

Ağzına bir parmak bal çalmak: Amacına ulaşmak için birini tatlı sözlerle bir süre oyalamak, kandırmak; umut verip ikna ederek işini yaptırmak"Öyle bir insan ki ağzına bir parmak bal çal, sonra her istediğini yaptır"

Ağzına girmek: Dinlenirken konuşana doğru oldukça fazla yaklaşmak"Çocuklar, masal anlatan dedenin, neredeyse ağzına gireceklerdi"

Ağzına lâyık: Bir yiyeceğin tadı anlatılırken kullanılır, çok lezzetli yiyecek anlamında"Haydi durma, uzan, tam ağzına lâyık bir tatlı!"

Ağzında bakla ıslanmamak: Sır saklamayı becerememek, sırrı hemen açığa vurmak"Ağzında bakla ıslanmayan bu adama nasıl oluyor da açılıyorsun?"

Ağzında gevelemek: Açık olarak söylememek, belirli konuşmamak"Lütfen lafı ağzında geveleme de ne söyleyeceksen söyle, çok işim var"

Ağzından bal akmak: Çok tatlı, hoşa gider biçimde konuşmak"Konuş, konuş hele; ağzından bal akıyor"

Ağzından çıkanı kulağı işitmemek: Sözlerini tartmadan, düşünmeden, öfke içinde, nere varacağını hesaplamadan konuşmak"İyice çıldırmış olmalısın Çünkü ağzından çıkanı kulağın duymuyor"

Ağzından düşürmemek: Bir kimseden veya bir şeyden her zaman söz etmek"Ölünceye kadar torunu Esma`nın adını ağzından düşürmedi"

Ağzından girip burnundan çıkmak: Çeşitli yollara başvurarak birini bir şeye razı etmek; veya kandırmak"Ağzından girip burnundan çıktı ve ondan para koparmayı başardı"

Ağzından kaçırmak: Söylemek istemediği bir şeyi, boş bulunup söyleyivermek"Dikkatli ol, lafı ağzından kaçırıp da gideceğimiz yeri söyleme"

Ağzından laf almak (çekmek): Bir kimseyi değişik yollarla ve ustalıkla konuşturup birtakım gizli şeyleri öğrenmek"Boşuna uğraşma, ağzımdan laf alamazsın"

Ağzından yel alsın: Olumsuz, kötü şeylerden bahsedenlere karşı "ağzını hayra aç" anlamında söylenir"Bugün kötü şeyler mi bekliyorsun? Ağzından yel alsın, o ne biçim beklenti?"

Ağzını açıp gözünü yummak: Kızgınlık ile sonunu düşünmeden ağzına gelen kötü sözleri söylemek, karşısındakine hakaret etmek"Eve geç gelen kızına ağzını açıp gözünü yumdu"

Ağzını aramak: Karşısındakini kurnazca konuşturarak ağzından söz almak, istediğini öğrenmek"Şunun ağzını ara da bahçeyi satıp satmayacağını öğren"

Ağzını bıçak açmamak: Kırgınlıktan, üzüntüden ya da herhangi bir sebepten ötürü söz söyleyecek durumda olmamak"Boşuna uğraşma, evin yanışına öyle üzülmüş ki ağzını bıçak açmıyor"

Ağzını havaya (poyraza) açmak: Umduğunu elde edememek, fırsatı kaçırdıktan sonra boş yere beklemek"Evi o zaman alacaktın, artık geçti, bundan sonra ağzını havaya aç"

Ağzını kapamak: 1 Susmak 2 Çıkarının elden gideceğini düşünerek birinin konuşmasını önlemek"Ağzını kapatamazsak konuşup bizi elâleme rezil edecek"

Ağzının içine bakmak: Konuşan bir kimseyi seve seve ve dikkatlice dinlemek"Konuşması onları öyle sarmıştı ki ağzının içine bakıyorlardı"

Ağzının kokusunu çekmek: Bir kimsenin dayanılmaz, çekilmez tutum ve davranışlarına katlanmak"Yeter artık, daha fazla senin ağız kokunu çekemem"

Ağzını öpeyim (seveyim): Sevindirici bir söz söyleyene "ne güzel, hoş söyledin" anlamında kullanılır

Ağzının payını vermek: Sert söz ve davranışlarla karşılık vererek bir kimseyi yaptığına pişman etmek"Demek öyle, ben de senin ağzının payını vermezsem bana da Hasan demesinler!"

Ağzının suyu akmak: Çok beğenip isteyecek duruma gelmek, imrenmek"Vitrindeki kızarmış tavuğu görünce ağzımın suyu aktı"

Ağzının tadı kaçmak: Rahatı kaçmak, huzurunu kaybetmek, bir kimsenin kurulu dirliği, düzenliği bozulmak"Şu vızır vızır işleyen yol burdan geçince ağzımızın tadı kaçtı"

Ağzının tadını bilmek: 1 Güzel yemeklerden anlamak 2 Bir şeyin güzelini, iyisini bilmek, anlamak"Şunlardaki güzelliğe bak, ağzının tadını da biliyorsun hani"

Ağzı sulanmak: İmrenmek"Karpuzları ağzını şapırdatarak yemeye başlayınca benim de ağzım sulandı"

Ağzı süt kokmak: Çok genç, toy ve tecrübesiz olmak"Şu ağzı süt kokan mı yarışacak benimle"

Ağzı var dili yok: 1 Oldukça sessiz, sakin, kendi hâlinde 2 Konuşmayıp susan, derdini anlatmayan"Telâşlanma sakın, ağzı var dili yok o çocuğun, seni hiç üzmez"

Ağzıyla kuş tutsa: "Ne kadar çaba gösterse, ne yapsa da" anlamında kullanılır"Ağzıyla kuş da tutsa, artık bu eve adım atamaz"

Ah almak: Birinin bedduasını üstüne çekmek"Zalimliğine devam edersen daha çok kişinin ahını alacaksın"

Ahı çıkmak: Eziyete uğrayan bir kimsenin yaptığı bedduanın etkisini göstermesi

Ahı tutmak: Zulüm görenin bedduasının yerini bulup gerçekleşmesi"Ahım bir tutarsa dünyanın kaç bucak olduğunu görecek o"

Ahı yerde kalmamak: Yaptığı ilenme (beddua) er geç etkisini göstermek"Şunu iyi bil ki ey zalim, ahım yerde kalmayacak; yüz üstü sürüneceksin"

Alıntı Yaparak Cevapla