meLankoLik_asaLet
|
Cevap : İmâm-ı Ahmed Rabbâni Kimdir?
İmam-ı Rabbani hazretleri, daha önce babası Abdülehad'dan da Ahrariyye yolunun ve bu yolda bulunanların üstünlüklerini ve kıymetini duymuştu Bu yolun büyüklerinin kitaplarını okuyup onların güzel hallerini bildiği için; "Bu Hicaz yolunda, böyle büyük bir âlimden, bu büyükler yolunun Zikr ve usullerini almaktan daha iyi ne olur?" diyerek Muhammed Baki-billah hazretlerinin huzuruna gitti
Huzuruna girince kalbinde bir nur parladı Mıknatıs iğneyi çeker gibi çekildi Kalbi şimdiye kadar hiç duymadığı, bilmediği şeylerle doldu Hacdan sonra uğrayıp istifade etmeyi niyet etti ise de, kalbindeki sevgi ve arzu, kendisini bırakmadı Ertesi gün huzuruna gelip, Ahrariyye feyzine kavuşmak şevkini arzusunu bildirdi ve hizmetinde kaldı Edeble ve can kulağı ile sözlerine ve hallerine bağlandı Böylece Kâbe'ye gitmekten vazgeçip, Kâbe sahibini istedi Üstadının da lütuf ve himmeti ile iki ay içinde kimsede görülmeyen hallere kavuştu
İmam-ı Rabbani hazretleri, Muhammed Baki-billah hazretlerini tanıdıktan sonra, edeple ve can kulağı ile bu hocasının sözlerine ve hallerine bağlandı Birkaç ay sonra, hocası ona icazet verdi Böylece Tasavvuf ilminde ve hallerinde de yüksek dereceye kavuştuktan sonra, memleketi olan Serhend'e dönmesi emrolundu Hocası, talebesinden çoğunun yetiştirilmesini de ona bırakıp, onları da arkasından Serhend'e gönderdi Hocası onun için şöyle buyurdu: "Kalblere deva, ruhlara şifa olan bu tohumu, Semerkand ve Buhara'dan getirip Hindistan'ın bereketli toprağına ektim Taliblerin yetişip kemale gelmesi için uğraştım O (İmam-ı Rabbani), her dereceyi aşıp, üstünlüklerin sonuna varınca, kendimi aradan çekip, talebeyi ona bıraktım "
İmam-ı Rabbani hazretleri, memleketine gelince ilim ve edep öğretmeye isteklileri yetiştirmeğe ve yükseltmeğe başladı Şöhreti her yere yayılıp, her taraftan aşıkları, onun ilminden ve feyzinden faydalanmaya geliyordu Talebelerine Beydavi Tefsiri, Sahih-i Buhari, Mişkat-i Mesabih, Avarif-ül-Me'arif, Üsul-i Pezdevi, Hidaye ve Şerh-i Mevakıf gibi bazı din kitaplarını ders olarak mükemmel bir şekilde okuturdu Ömrünün son zamanlarında dahi talebelerine ilim tahsilini sıkı sıkı emreder, buna çok önem verirdi
Herkesin kalbini ilim ve nur ile dolduruyor, Muhammed aleyhisselamın dinini canlandırıyor ve kuvvetlendiriyordu Zamanının padişahlarını, vali, kumandan, âlim ve hakimlerini, çok tesirli mektupları ile, dine, sünnet-i seniyyeye teşvik ediyor, çok âlim ve veli yetiştiriyordu
ALLAHü teâlâ ona öyle manevi ilimler ihsan etmişti ki hocası da bu yeni ilimlere kavuşmak için huzuruna gelir, hürmetle otururdu Hatta bir gün geldiği zaman, İmam-ı Rabbani'yi kalbi ile meşgul görüp, odaya girmedi, hizmetçiye de haber verip; "Rahatsız etme!" dedi ve sessizce kapıda bekledi Bir müddet sonra İmam-ı Rabbani hazretleri kalkıp; "Kapıda kim var?" deyince üstadı; "Fakir Muhammed Baki " dedi Bu ismi duyunca kapıya koşup, edep ve tevazu ile karşıladı
İmam-ı Rabbani hazretleri bir müddet Serhend'de talebe yetiştirmekle meşgul olup, insanlara doğru yolu anlattıktan sonra, hocasını ziyaret için Delhi'ye gitti Bir müddet hizmetinde kaldı ve hocası ile çok hoş sohbetleri oldu Hallerini bulunduklarından daha yukarıya götürdüler Bütün bu lütufları ile çok yüksek hallere, faziletlere kavuşmasına rağmen, hocasına yapılması mümkün olmayan bir edeble davranıyordu Muhammed Haşim-i Keşmi şöyle anlatmıştır: "Hace Hüsameddin Ahmed'den işittim Hocam İmam-ı Rabbani'yi medhedip övdükten sonra; "Mertebesi yüksek, fazileti çok olmakla beraber, edebe riayette, hocamız Muhammed Baki-billah hazretlerinin talebelerinden hiçbiri, İmam-ı Rabbani gibi değildi Bunun için bereketler herkesten önce ona nasib oldu " buyurdu
İmam-ı Rabbani hazretleri şöyle buyurmuştur "Biz dört kişi, hocamız Muhammed Baki-billah hazretlerine hizmette diğerlerinden ilerdeydik Hepimizin ayrı bir bağlılığı, ayrı bir düşüncesi vardı Bu fakir yakinen biliyorum ki, böyle bir sohbet ve cem'iyyet, terbiye ve irşad kaynağı, Peygamber efendimizin zamanından sonra dünyada çok az görülmüştür Gerçi insanların en hayırlısı olan Resulullah efendimiz zamanında bulunamadık, sohbetine kavuşamadık ama, Muhammed Baki-billah hazretlerinin saadetli sohbetinden de mahrum kalmadık Bunun için bu büyük nimetin şükrünü yerine getirmek lazımdır Onun huzurunda herkes kendi bağlılığına, muhabbetine göre bir şeylere kavuştu "
İmam-ı Rabbani hazretleri, hocası Muhammed Baki-billah hazretlerinin ikinci defa huzuruna gidip bir müddet kaldıktan sonra, tekrar memleketine döndü Bir müddet daha taliblere, isteklilere feyz vermekle meşgul oldu Bu sırada pek yüksek derecelere kavuştu Bu hallerini hocasına mektuplar yazarak bildirdi Bundan sonra üçüncü defa hocasını ziyarete gitti Bu ziyaretinden sonra Delhi'den Serhend'e dönüp birkaç gün kaldı ve Lahor'a gitti Lahor şehrinde herkes, İmam-ı Rabbani hazretlerinin teşrifini büyük bir ganimet bildi
Talebelerinin en meşhurlarından olan; Mevlana Muhammed Tahir, Hace Muhammed, Mevlana Esgar Ahmed ve Mevlana Ravh Hüseyin gibi zatlar bu sırada talebesi olup, sohbetinde pişip yüksek derecelere kavuştular İmam-ı Rabbani hazretleri Lahor'da bulunduğu sırada, oranın meşhur âlimleri kendisine çok hürmet ve edep gösterdiler Nice bilinmeyen ve çözülmesi zor meseleleri ondan sorup doyurucu cevaplar aldılar
İmam-ı Rabbani hazretlerinin Lahor'daki sohbetleri devam ederken, hocası Muhammed Baki-billah hazretlerinin vefat haberi geldi Kalblerdeki huzur ve ferahlığın yerini, elem ve keder aldı Bu haber üzerine, hemen Delhi'ye gidip mübarek mezarlarını ziyaret etti Oğullarına ve talebelerinin büyüklerine taziyede bulundu
Muhammed Baki-billah hazretlerinin talebeleri, üzüntülerini ve kalblerindeki elemi, onun terbiyelerinin ve sohbetlerinin bereketleriyle gidermek için, huzurlarına gelip, Muhammed Baki-billah hazretlerine gösterdikleri gibi, İmam-ı Rabbani hazretlerine de; muhabbet, hürmet ve teslimiyet gösterdiler Küçük büyük hepsi onu kabul edip bağlandılar
İmam-ı Rabbani hazretleri, her sene, hocasının vefat ettiği ay olan Cemazil-ahir ayında Serhend'den hocasının nurlu kabrini ziyarete gider ve tekrar Serhend'e dönerdi İki üç defa da Akra'yı teşrif etti Bundan başka Serhend'den ayrılıp başka bir yere gitmedi Ancak, hayatının sonuna doğru, zamanın sultanının ısrarı üzerine, iki-üç sene kadar bazı beldelerde askerlerin arasında bulundu Bunda da birçok hikmetler vardı O yerlerin halkı bu vesile ile onun sohbetlerinde bulundular Bereketli nazar ve teveccühlerine kavuşup, nasiblerini aldılar
İmam-ı Rabbani hazretleri, Serhend'e döndükten sonra, Kadiri tarikatının büyüklerinden olan Şah Kemal Kadiri'nin ruhaniyetinden de icazet almakla şereflendi
Bu icazeti şöyle olmuştur: Bir sabah İmam-ı Rabbani hazretleri talebeleri ile murakabe halinde iken, Şah Kemal'in torunu ve onun bütün kemalatının vekili olan Şah İskender, Kehtel'den gelip, Şah Kemal'in bereketli hırkasını İmam-ı Rabbani hazretlerinin mübarek omuzuna koydu İmam-ı Rabbani gözlerini açınca, Şah İskender'i gördü Tam bir tevazu ile boyunlarına sarıldı
Şah şöyle dedi: "Birkaç zamandır, hal ve rüyamda dedem Şah Kemal'i görüyorum Bana, hırkasını size vermemi emrediyordu Fakat, onların bu bereketli hırkasını evden çıkarıp, bir başkasına vermek bana çok ağır geliyordu Ama tekrar tekrar emredince, emirlerine uymak lazım oldu " İmam-ı Rabbani, o hırkayı giyip hususi odasına gitti Bir müddet sonra odasından çıkınca, en yakın sırdaşlarına, mahremlerine şöyle söyledi: "Hazret-i Şah Kemal'in hırkasını giydikten sonra, şaşılacak çok garip hal zahir oldu Şöyle ki, hırkayı giydiğim zaman, insanların ve cinlerin seyyidi Abdülkadir-i Geylani'yi, hazret-i Şah Kemal'e kadar devam eden bütün halifeleriyle yanımda gördüm Hazret-i Gavs-i Rabbani Abdülkadir-i Geylani kalbimi kendi tasarruflarına aldı ve hususi nisbetlerinin ve yollarının nurları ve esrarı beni kapladı
Bense, o hallerin ve nurların denizine gömülüp o denizin dalgıcı oldum Bir müddet bu halde kaldım O hallerin beni kapladığı zamanda kalbime; "Beni Ahrariyye büyükleri terbiye ettiler ve işimin esası bu büyüklerin yolunda olmaktır, şimdi başka oluyor " diye geldi Böyle düşünürken, Ahrariyye yolunun büyüklerinin, hace-i cihan Hace Abdülhalık-ı Goncdüvani'den hocam Hace Baki-billah'a kadar bütün halifelerinin geldiğini gördüm Benim işim ve icraatım hakkında konuşmaya başladılar Ahrariyye büyükleri; "Bunu biz terbiye ettik Bizim terbiyemizle zevke, hale ve kemale erişti " dediler Kadiri büyükleri (Rahimehümüllah) da; "Daha çocukluğunda bizim ona teveccühümüz vardır Bizim nimet soframızdan tad almıştır Şimdi de bizim hırkamızı giymektedir " dediler
Onlar böyle konuşurken Kübreviyye, Çeştiyye yollarından da birer cemaat geldi Böylece anlaşmaya vardılar, bundan sonra bu iki şerefli nisbetten de kalbimde, büyük pay, tam bir şevk buldum " İmam-ı Rabbani hazretleri tasavvufda, bu yolların hepsinde talebe yetiştirip feyz verdi
|