03-31-2009
|
#2
|
KRDNZ
|
Cevap : Osmanlı'da Son Tartışmalar:İşgal Altındaki İstanbul Basını (1918-1922)
2 Bölüm:1919 Yılı
Milli Mücadele döneminde en önemli yıl olarak gördüğüm 1919'u,belli başlı olaylarıyla kısaca hatırlayalım:
Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasından (30 Ekim 1918) hemen sonra İttihat ve Terakki Fırkası kendini fesh ederek "Teceddüt Fırkası" adı altında yeni bir parti olarak ortaya çıkar Teceddüt,yenilenme demekti Kabine değişse de Meclis'te Teceddütçüler yani İttihatçılar hala en büyük çoğunluğa sahiptir Bu yüzden Meclis-i Mebusan üyelerinin yenilenmesi amacıyla meclis Aralık ayında fesh edilir(21 Aralık 1918)ve anayasa gereğince 4 ay sonra yeni seçimlere gidileceği ilan edilir
Bu tarihten 1919 yılı Ocak ayına kadar tam 20 parti ve cemiyet kurulur Seçimlere kadar ise Damat Ferit,sadarete getirilir Damat Ferid'in ilk icraatı,mevcut Divan-ı Harp kadrolarını tamamen değiştirip,içinde biri savcı iki Ermeni ve iki de Rum bulunan bir Divan-ı Harp kurmak olur Bu Divan-ı Harp,eski sadrazam Said Halim Paşa'yı,Şeyhülislam Kazım Efendi'yi,Meclis Reisi Halil(Menteşe)Bey'i ve Fethi(Okyar)Bey gibi üst düzey İttihatçıları derhal tutuklayıp yargılamaya başlar
İttihatçılara olan düşmanlık bu kez Teceddütçülere yöneltilir Basında şahsiyata dönük karalamalar,iftiralar kol gezmekte;İttihatçı olan düşünür ve yazarlar ise suskun kalmaktadırlar Zira sansür,cevap hakkını kullanmalarına engel olmaktadır
1919 Şubat ayında Fransız General d'Esperay;Müttefik Doğu Orduları Başkomutanı sıfatıyla İstanbul'a gelir Rum ve Ermeniler tarafından yapılan büyük karşılama töreniyle İstanbul halkı,işgal donanmasının geldiği günden daha da büyük bir acı duyar
Şubat,Mart ve Nisan aylarında işgal güçlerinin desteğini alan birtakım Rum ve Ermeni çeteler ile haydutlar soygun,cinayet ve yangınlarla İstanbul halkını korku içinde bırakırlar Ekmek, hala vesikaya bağlıdır Devlet, memur maaşlarını ödemekte zorlanmaya başlar Üstelik seferberlik dolayısıyla asıl görevlerinden alınıp cepheye sürülen gençler,birliklerinin dağılması sonucu geri dönünce ortalıkta pek çok işsiz genç dolaşmaya başlar Bir dernek kursalar da sorunlarının çözümü için kimseden yardım görmezler (Milli Mücadele başlayınca bu gençlerin çoğu Ankara'ya sığınacaktır )
15 Mayıs 1919'da İzmir'in Yunan işgaline uğraması, tüm yurtta büyük bir şoka neden olduğu gibi bir taraftan da basın üzerinde eskisinden daha kuvvetli bir sansür başlar Sansür, hem hükümetin hem de işgalcilerin kontrolü altında yapılmaktadır İstanbul'un gayrımüslim cemaatlerinin gazeteleri de işgalcilere tam destek vermektedirler Sansüre rağmen Yunan işgalinden haberdar olan İstanbul halkı Sultanahmet Mitingi'yle işgalcileri protesto eder Darülfünun öğrencilerinin toplantı ve protesto bildirileri Damat Ferid Hükümeti tarafından derhal "İttihatçılık" damgası yer
Türk halkı,aydınların/yazarların bir kısmının-Ahmet Emin(Yalman),Halide Edip  - acilen Amerikan mandasının istenmesi fikri ile Ali Kemal,Refik Halid (Karay),Said Molla,Refi Cevad(Ulunay)  gibi bir kısmının İngilizlerin himayesini istemesi fikri arasında kalmıştır Saltanat ve Hükümet İngiliz yanlısıdır Damat Ferid hükümeti ise Paris'teki Barış Konferansı'na davet edilir
Bu ortam içinde M Kemal Paşa'nın yaklaşık 7 aydır beklediği görev isteği sonunda kabul edilir Aslında hepimizin bildiği gibi,direniş göstermeye başlayan Anadolu'yu- özellikle Karadeniz Bölgesi'ni- gezip gözlemlemek ve İstanbul'daki saltanatın devamı için gerekli tedbirleri almakla yetkilendirilen M Kemal'in İstanbul'dan bir an önce uzaklaştırılması hedeflenmişti
M Kemal Paşa'nın Samsun'a çıkmasını takip eden günlerde yaptıkları, Anadolu'da ittihatçılığı yeniden hortlatacağı düşüncesiyle İstanbul basınında endişeye sebep olmuş;Erzurum Kongresi'nin başlamasından beş gün sonra da Avrupa'dan dönen Damat Ferid ,Anadolu'daki milli direnci,Paris başarısızlığının nedeni olarak ilan etmiştir
"Devleti batıranlar,barış girişimlerine de çomak sokarak yeni bir felaketi hazırlıyorlar " mantığı yeniden canlanmaya başlamış;M Kemal Paşa ise Sivas Kongresi'nin açılışında bütün delegelere "Fırkacılık ve İttihatçılık yapmayacağım"diye yemin ettirerek karşı atağa geçmiştir
Sivas Kongresi’nin hemen ardından,İstanbul Hükümeti’nin verdiği tepki çok şiddetli olur(Biraz aşağıda Peyam gazetesinde, Anadolu ile olan tüm bağların kopartıldığını ve Milli Mücadele’nin,işgalcilerin ekmeğine yağ süren bir oluşum olarak görülerek,M Kemal Paşa’nın eşkıya başı olarak nitelendirildiğini okuyacaksınız )Ancak Damat Ferid’in izlediği bu politikadan yakınan aydınlar,padişaha daha çok umut bağlayarak onun görevden alınmasını dile getirirler Sonunda 1 Ekim 1919’da Abdülmecit Efendi’nin padişahı bu konuda ikna etmesiyle Damat Ferid istifaya zorlanır ve yerine Anadolu’ya daha yakın bir çizgide bulunan Ali Rıza Paşa atanır O güne kadar sansür nedeniyle Anadolu’daki olup bitenlerden farklı şekilde haberdar edilen İstanbul halkı,peş peşe gelen haberlerle adeta istihbarat bombardımanına tutulur Sansür hafifletilir ve Sivas Kongresi’nde alınan kararlar gazetelerde yayınlanır Hatta görevinden azledilmiş olsa bile M Kemal Paşa’nın fotoğraflarına da yer verilir
Ancak Vahidettin’in savaştan sonra Avrupa’daki bütün imparatorluk ve krallıkların cumhuriyete dönüştüğünü aklından çıkarması mümkün değildir Sivas Kongresi’nde alınan “milli iradenin hakimiyeti” meselesi, ilişkilerdeki yumuşamanın kısa sürmesine ve sansürün yeniden başlamasına sebep olacaktır
Bu bölüm ile ilgili dökümanlar:
__________________
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
|
|
|
|