GöKKuŞaĞı
|
Muhteşem Süleyman Ve Türk Ordusu
Düşünmeden edemem, maziyi zaman zaman
Nasıl bir ordu nasıl bir Muhteşem Süleyman?
Devlet-i Aliyye-i Osmani de ne demek?
Tarihleri çevirip, tekrar okumak gerek
O kutlu devir tekrar gelir mi ki bir daha?
Allah büyüktür tarih tekerrürlü bir saha…
Sanmayın ki ecdadım, yağmacı istilacı,
Zulmün hasmı idiler, mazlumun da ilacı
Eğitimli bir ordu, çağdaş modern donanım,
Korunurdu böyle bir güçle o gün vatanım
Kapayın gözünüzü, haydin geçit resmine,
Zaman altın devrinde mekanımız Edirne;
Gelen Sultan Süleyman, beraberdir askeri,
Şu ihtişama bakın, sarsıyor göğü yeri…
Gözler çevrildi önde, bölük bölük sakaya,
Arabalar atlar yan yana arka arkaya…
Levazımat taşınır, su erzak örtü çadır,
Saflar halinde geçer, binlerce güçlü katır
Hassa süvarileri dokuzarlı yüz sıra,
Bunlar refakat eder savaşta hünkarlara,
Yiğit atlar üstünde pehlivan gibi erler,
İkmal katarlarıyla beraberce giderler
Derken altı bin deve, cephaneyle muvazzaf,
Altı sıra halinde, geçiyor binlerce saf
Bak taburlar dizilmiş, ne kadar da estetik!
Lağımcı, nakliyeci, cebeci birlik birlik
Bunlar subaylar nasıl parlar elbiseleri?
Atlar şaha kalkıyor, geçmişler de ileri
Yağız atlara binmiş onbinlerce sipahi,
Bulutlar yürüyüşe geçmiş gibi billahi
Nişancılar, vezirler, kazaskerler, defterdar,
Haşmetle yaklaşıyor, nurlu alevden tuğlar
Sarayın askerleri, subaylar renk cümbüşü,
Daim konuşulacak bu tören yürüyüşü
İşte yeniçeriler, geçiyor tabur tabur,
Zırhlı silahlı asil, uygun adım vakur
Donanımları tüfenk, kılınç, sırtta ok ve yay,
Bu yiğitler bu heybet, bu haşmet! Vay anam vay!
Derken yedişer tuğla, altın sırmalı sancak,
Ondört babayiğit ki, yiğitlik budur ancak
Serdengeçtiler eller kılıçta sıra sıra,
Yan bakan çıkar mı ki, bu kutsal sancaklara?
“Allahü Ekber!” sesi, duyun “Allahü Ekber!”
Titriyor yerler gökler, bu gelen şanlı mehter
Mehterbaşı sanki bir efsane kahramanı,
Elde sihirli değnek; ayyıldızlı cevganı
Sazları boyunlara asan zincirler altın,
Kulağını fethetmiş bütün şu kainatın
Şunların ismi köstür ters dönmüş kubbe değil,
Kösleri taşıyor şu onlarca görkemli fil
Hassa taburu bunlar, sanki gerçek bir büyü,
Rüya gibi giysiler, sorguçlar tavus tüyü
Yüzlerce serdengeçti, hünkar özel hassası,
İhtişam sergilemek, bunların ihtisası
Taşlara vuran güneş ayrılır yedi renge,
Hayran olur görenler askerdeki ahenge
Cihanın kalbi burda, “çavuşbaşı” kolunda
Otuzbeşer saf yolun sağında ve solunda
Aralarında Ulu Hünkar, Sultan Süleyman,
Muhteşem Süleyman bu, aman Allah’ım aman!
Bindiği ata bakın, sanki kanatlanacak
İnsanlık yaşadıkça, bu Türk’ü hep anacak
Altın sırmalı kaftan, içinde sanki kartal,
Ulu çınar boy atmış, işte göğe eren dal…
Sultan Süleyman bu, nasıl anlatılır size?
Tek bir işaretiyle krallar gelirdi dize…
Sarık, kavuk ve külah dolu şu dağlar taşlar,
Dağ taş sabit dururken, yürüyor bütün başlar
Ferman var kutlu sefer, bunun için giderler,
Ardı arkası gelmez, bulutlarca askerler…
Avrupa Asya Rusya, Afrika Hind Çin Maçin,
Gidişleri İlay-ı Kelimetullah için…
Maddeyi mana ile taçlandırmıştı madem,
Muhteşem sıfatını çoktan haketmiş dedem!
Peygamberim her asra tutmuştur nurdan fener,
O’nu rehber edinmek, işte en büyük hüner!
Ekrem Şama
__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK
GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
|