Ölmek üzereydi onu bulduğumda
nefes nefese soluyordu
kanaması vardı
ağlıyordu
binlerce yerinden kırılmış
hoyratça kullanılıp kıymet bilmeyen ellerde
belki de
eskidi diyerek bir köşeye atılmıştı
gülüşü hala sıcaktı
gecenin soğuğuna karşı geliyordu
titrek bir sesle birşeyler söylemeye çalıştı
bütün cümleleleri devrilmiş
özneleri vurulmuş
sadece
sevdim dedi
kırılmıştı
yorgundu
üşüyordu belki
ama hala yaşıyordu
herşeye rağmen geri çağırsa
aldırmadan yorgunluğuna koşacaktı belki de
seviyordu
ne kadar acısa da ne kadar kırılsa da
sevecekti
yaşamak için sevecekti
ama
ama


sordum "neden"
gözlerime bakamadı
belki utanıyordu
belki de kendine kızıyordu
anlayamadım
kanaması artmıştı
ağlaması da
eğildim sildim gözlerini
tuttum
ellerime alıp göğsüme koydum
vur dedim
sevgisiz geçen dakikaların inadına
vur
aşkı vur
ihaneti nefreti
seni acıtan herşeyi bende vur
ses kesildi
kanaması durdu
ağlaması durdu
nefes alıp vermesi durdu
zaman acıyı vurdu hiç vurmadığı kadar

[alıntı]