02-22-2009
|
#4
|
VANDETTA
|
Cevap : Abdülhamid'in Siyonizm'le Dansı
II Abdülhamid 24 Nisan 1909’da tahttan indirildi, vefat ettiği 10 Şubat 1918’de ise Jön Türklere devrettiği, yüzölçümü neredeyse 5 milyon kilometrekareye ulaşan koca imparatorluk kayıplara karışmış sayılırdı “Hürriyet kahramanı” Enver Paşa’nın 1 Kasım 1918 Cumartesi gecesi saat 23 00’de bir Alman istimbotu ile kurtarmaya kalktığı ülkeden kaçmadan evvel, yaveri Mersinli Cemal Paşa’ya yaptığı şu acı itiraf, İttihatçıların nasıl büyük bir oyuna geldiklerini geç de olsa fark ettiklerini göstermektedir:
“Turan yapacaktık, viran olduk Bizim en büyük günahımız, Sultan Hamid’i anlayamamaktır Yazık Paşam, çok yazık! Siyonistlere alet olduk ve onların hıyanetine uğradık!” Yıllar geçtikçe haklılığı daha iyi anlaşılan “Son Sultan” II Abdülhamid’in bütün mücadelesini, bir yandan kurtlarla dans edip ülkeye zaman kazandırmaya, öbür yandan ülkenin yetersiz altyapısını gelmesi kaçınılmaz emperyalist kıyamete hazırlamaya ve insan gücünü yetiştirmeye teksif etmişti İlk denizaltı gemilerimizi donanmaya kazandırması da, imparatorluk sathında binlerce okulu açması da bu gayenin yansımalarıydı Çobanlara bile okul açtırmasını, mezuniyet törenlerine hediyeler göndererek memleket evlatlarını okumaya teşvikini ancak bu gaye çerçevesinde anlamak mümkündür
Ona kızanların öfkesini anlıyoruz Osmanlı’nın postunu pahalıya deldirmişti emperyalizme Acısız bir ameliyatla gövdeyi paylaşacaklarını düşünenlerin, bu paylaşımın onun gayretleriyle ertelenmesi ve Birinci Dünya Savaşı’nda milyonlarca Avrupalının ölümüyle sonuçlanması karşısında öfkelenmelerinden daha doğal bir şey olamazdı Dinmeyen öfkelerinin sebebi budur Tabii Kızıl Sultan iftirasının da 
İyi güzel, anlıyoruz İngilizin, Fransızın, Yahudinin, Ermeninin, Masonun şunun bunun hıncını Peki bizim içeridekilere ne oluyor? Onlar da mı ülkeyi erkenden bölüp parçalatmadığına kızıyorlar yoksa?
Orta Doğu’da haritaları yeniden çizme tartışmalarının yapıldığı şu günlerde dikkatle okumamız gereken bir kitap gibidir Sultan II Abdülhamid’in 33 yıllık iktidarı Ben bu direnişe, sessiz Çanakkale diyorum Şehitsiz, gazisiz, topsuz, tüfeksiz Çanakkale 
Yok, yok, bir şehidi var bu sessiz Çanakkale’nin Hem de hakkı yenmiş, garip bir şehidi: O şehid, Abdülhamid’in ta kendisidir Rahmet onun üzerine yağsın 
|
|
|