gülgüzeli
|
Ecelsiz Çiçekler Büyütüyorum Ölüm Kıyısında
"Şehid Fidan Güngör’e…"
Serin bir eylülün hazan değmiş ikliminde,
Yürekler yanan ateşlerin küle dönüşünde,
Yürekler son nefesini veren yaprağın titreyişinde,
Ve solgun ufukların korkusunda,
Gözler kör, gönüller sağır, diller lal kesilmiş…
Herşey buğuk geliyor
Her yan soluk renkli ve kan kokusunda,
Matem düşmüş yeryüzünün kucağına,
Ölüm düşmüş aşk ehlinin ocağına,
Gökler gürleyecek, yer kızacak gibi
Kin sokulmuş bulutların koynuna,
Ölüm yağdıracak ilim kokan bedenlerin bağrına…
***
"Bunalıyorum, sis ve duman sarmış yeryüzünü
Neredesin, ey dolunay ufuklu günlerin êgidi?"
***
Yağmur yağmamak için direnecek,
Bağlar, bostanlar aşktan yoksun kalıp çatlayacak,
Bahar gelmeyecek ,
Güvercinler hür ufuklara kanat çırpmayacak,
Ölüm sorgusuz ülkelerden gülüp gelecek,
Alıp götürecek ruhları,
Ve sensizlik boynumu bükecek,
Yüreğimi delecek…
***
"Yeryüzü kurak, ruhlar sensiz kalmış çorak
Ülkemin çocukları mahzun, dillerinde yanık nağmeler…
Annelerin ciğerleri dağlanmış, dillerinde acı ağıtlar…
Ey ateşten gömlek giymiş!
Dağlarda, kar düşmüş gönüllerde büyüyen fidan,
Hangi mazlum bölgelerde yeşerdin?
Coğrafyam kurak, alem çorak…
Ve
Yanık bedenlerden yükselen et kokuları sarmış her yanı…
***
Hüzünler, masmavi göğün önünde duran bulutlar ihanetinde,
Vuracaklar susuzluktan kurumuş dimağların üzerine,
Ve sen yine olmayacaksın!
İçim üşüyecek,
Gönlüm titreyecek
Yangınlar saracak sinemi,
Ve sen yine kayıp olacaksın,
Ben öyle sensizliği yudumlayacam,
Sensizliğe gün sayacam,
Ölüm bir reyhan kokusuyla uçurup götürecek beni benden
Beni senden…
***
"Yüreğim üşüyor, neredesin sen?
Gül kokusunda,
Altın kaselerde,
Bengisu tadında getir bana yudumladığın ölümü, ey yiğidim!"
***
Ey yiğidim!
Toprak susuzluktan kurak,
Ve damarları çatlayacak
Bülbül gülden ırak,
Yokluğuna hasret iplikleri dokuyor
Siyamend bir dağın başında,
Xecin sevdasında ölüm tadıyor
Kekik, burnumda ecel kokusunda,
Garip yüreğime son yolculuk diyor…
Aşk yoksunu yüreğime ölüm sunuyor
***
"Sen yine yoksun!
İçimde bir gariplik var ki anlatmak ,
Anlatamamaktır, asıl yakıp kavuran beni…"
***
Ruhumda gözyaşından ırmaklar kurulur,
Gelme, ben gül solgunluğunda olsam da
İçimde yeşeren güller kurusa da,
Artık gelme, dayanılmaz bir yürek şimdi büyütüyorum ölüm kıyısında 
Ve ecelsiz çiçekler, fidanlar büyütüyorum aşkın yamacında
“Ve seni görüyorum düşümde, ey Fidan!
Meleklerin rahmet kanatları altında
Ölümün sesine uzak, şehadet baharında…
Baharın altın renginde, sonsuzluğun sevdasında…
Resulün, ve sahabenin hemen yanı başında
Selsebil ırmağının kenarında…”
__________________
|