GöKKuŞaĞı
|
Bu Da Geçer Yahu
Bu da geçer yahu!
Çanakkale şehidlerine
Yıl 1909
Selanik'ten bir lav gibi aktı Payitaht'ın üzerine Hareket Ordusu
Hareket değil, hakaret, habaset ve felaket ordusuydu Yaktı, yıktı, kül etti
İstanbul'u "Hürriyet! Hürriyet!" diye tempo tutanların gözlerini faltaşı
gibi açtı Yağma ve talan hürriyeti getirdi Kapı tokmaklarına kadar soydu,
soğana çevirdi Bağrına saplanan baltaya, "sapı benden" diyen bir ana
gibiydi İstanbul
Biz hepimiz o gün İstanbul'duk; "Bu da geçer yahu!" dedik, sineye
çektik
Her şeyi yakıp yıkan bu güruh, 600 yıllık Osmanlı çınarının en cins
meyvelerinden birini düşürdü dalından: Sultan II Abdülhamid Dersaadet'in
üzerine düştü Sultan Abdülhamid'in laneti Bu lanetin üç zehirli meyvesiydi
Enver, Talat ve Cemal Kanda bittiler, kanda büyüdüler, kanda boğuldular
Biz hepimiz o gün kanadık; "Bu da geçer yahu!" dedik, sineye çektik
Kendileri boğulsa ne gam Koca bir Memalik-i Osmaniyye'yi de boğdular
Bir kadronun işleyeceği ne kadar yanlış varsa, hepsini işlediler İşlediler
Ne kadar soylu kavram varsa, hepsini
soysuzlaştırdılar: Hürriyet müsavat ittihat terakki meşrutiyet
Biz hepimiz o gün iğrendik; "Bu da geçer yahu!" dedik, sineye çektik
Trablusgarb, Balkan derken, Çanakkale geldi çattı Üç buçuk soysuzun
elinde esir olan Halife-i rûy-i zemin "cihad" ilan etti Cihad dendi mi,
duramazdık Halife'nin ölüsü dahi değerliydi bizim için "Alaman gâvuruyla
omuz omuza cihad mı olur?" demedik "Liman von Sanders'ten komutan mı olur?"
demedik "İttihatçı çeteler, pisledikleri gibi temizlesinler!" demedik
"Sultan Hamid'in ahı tuttu, bin beter olsunlar!" demedik "Yaktıkları ateşte
cayır cayır yansınlar!" demedik
Biz hepimiz o gün cepheye koştuk; "Bu da geçer yahu!" dedik, sineye
çektik
Çanakkale'de biner biner, onbiner onbiner öldük Ne yiyecek ekmeğimiz,
ne giyecek çarığımız, ne su içecek mataramız vardı Bir tek imanımız vardı
"İman en büyük imkândır" dedik
Bizi "Ölün!" komutuyla cepheye sürenlere,
"Önce siz ölün!" demedik "Şimdiye kadar hep biz öldük, sıra sizde!"
demedik "Ben öleyim de, sen paşa keyfince yaşa, he mi?" demedik Ölümün
üstüne yürüdük göz kırpmadan Ölüm üstümüze yürüdü, yaşımıza, başımıza,
yarimize, yavuklumuza bakmadan
Biz hepimiz o gün bedence öldük, ama ruhça ölmedik Şehidler ölmezdi
"Bu da geçer yahu!" dedik, sineye çektik
Bayrağı altında savaşıp öldüğümüz koca Osmanlı, gözümüzün içine baka
baka gitti Gözü arkada kaldı, gözümüz arkasında kaldı Çığlığı cihanı tutan
bir dev gibi göçtü Üstelik, ihanet eden evlatlarının öz elleriyle Elimiz
kolumuz döküldü Biz bunun için mi ölmüştük? Bilmedik ki, bizi ölüme
sürenler, aslında Osmanlı'nın ipini çekmişler Ölen biz değil, aslında
Osmanlı'ymış Endülüs geldi aklımıza "Hafazanallah!" çektik Daha önce kaç
kere ölüp dirildiğimizi hatırladık, teselli bulduk
Biz hepimiz "Yiğit ölür, ama yiğitlik ölmez!" dedik, "Bu da geçer
yahu!" dedik, sineye çektik
Ölümüz bile çok para ederdi Üç buçuk Yunan'a meze olacak değildik ya
Ne bileydik saldıranın "Üç buçuk palikarya" olmadığını? Biz hilenin enva-i
çeşidini görmüştük de, böylesini görmemiştik Bu, hilenin İngilizcesiydi
Millet biz, Kuvva-yı Milliye bizdik Aydın'da, Ödemiş'te, Nazilli'de,
Maraş'ta, Antep'te küllerimizden yeniden doğduk Hiçbirimizin rütbesi, namı,
nişanı yoktu Teşkilât-ı Mahsusa'nın Son Mohikan'ı Kuşçubaşı Eşref'in
sakladığı silahları bulduk Çakar almaz martinilerle gâvuru durdurduk
Tam "İşte şimdi sahiden kurtulduk!" diyeceğimiz bir Meclis'imiz oldu
Kur'an'larla, salevatlarla, tekbirlerle açtık Heyecan dalga dalga yayıldı
Ta Mısır'a, Hind'e, Yemen'e, İran'a, Turan'a kadar
Öyle ki, içimizden kimileri "Siyaset-i Nebeviye 1300 yıl ayrılıktan
sonra geri döndü" bile dedi Libya'dan Şeyh Ahmed Senusi koştu geldi Kazan'dan
Abdürreşid İbrahim coştu geldi Cezayir'in allâmesi Bin Badis, I Meclis'i
"Ey İslâm'ın halaskârı!" diye tebcil etti Şair Şevki Bey, en güzel medhiyesini yazdı Filozof İkbal övgü dizdi
Fakat, bir fecr-i kâzibmiş Çok sürmedi, sevincimiz kursağımızda
kaldı I Meclis susturuldu Cephelerde kazanılanlar, masalarda kaybedildi
Ve en beteri, bu dünyanın yaşayan en uzun ömürlü kurumu olan Hilafet, 1335
yıl sonra diri diri gömüldü Şair Şevki Bey, methiyesinin yerine "gerdek
gecesi gelinliğiyle gömülen" Hilafet'e "mersiye" yaktı
Yıl 2006
Çanakkale'de, Maraş'ta, Urfa'da, Antep'te, Aydın'da, Dumlupınar'da
savunduğumuz ne kadar değer varsa, hepsi bir bir elimizden uçtu Şimdi, şu
geldiğimiz noktada, Maraş'ta Fransız'ın elinden kurtardığımız örtümüz yasak
Antep'te uğruna öldüğümüz kimliğimiz kayıp Dumlupınar'da yoluna baş
koyduğumuz İslâm 'ayıp' Çanakkale'de göğsümüzü siper ettiğimiz Kur'an 15
yaşın altındakine yasak
Biz hepimiz bildik ve inandık ki, Çanakkale savaşı bitmedi; "Bu da
geçer yahu!" dedik, sineye çektik
ARİF ÇEVİKEL
__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK
GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
|