10-18-2008
|
#1
|
KRDNZ
|
Tutku
Uyuyan erkek görüntüsünden kadınların pek hoşlanmadıklarını bilecek kadar görmüş ve geçirmiş bir adamdı
Ama bilirdi:erkekler sevdikleri kadını uyurken izlemeyi severler  
Severler değil mi?
Peki şimdi ne oluyordu ona?
Neden kaç gecedir ateşi birdenbire kırka fırlamış gibi uyanıp Merve’yi uyurken görmekten huzursuzlanıyordu?
Neden Merve’nin dudaklarının kenarında biriken salgıya eskisi gibi sevecen bakamıyordu?
Ve aklına hep o uğursuz konuşma geliyordu
Bir ay kadar önceydi:Merve telefonda bir arkadaşına gördüğü rüyayı anlatıyordu
Ancak şu kadarını işitebilmişti
“   Yanaklarımdan süzülen yağmur sularını parmaklarıyla siliyordu,sonra o suları dudaklarına götürüyordu sabah kendime gelemedim ”
Bunları anlattıktan sonra kıkırdayarak gülüşmüşlerdi
Kalktı mutfağa gitti
Işıkları yakmadan buzdolabındaki no frost yazısını seçmeye çalıştı
Dolabın kapısı açıldı
Süt mü?Cola mı?
Midesi süt diyordu beyni cola 
Colayı seçti
Önce soğuk kutuyu avcunda dolaştırdı,ardından alnına ve şakaklarına sürdü
Hiçbir derecenin saptayamadığı ateşini düşürürdü belki o keskin soğuk
Kutuyu elinde döndürerek yatak odasına doğru yürüdü Merve dizlerini karnına çekmişti Uykusunun derinlerindeydi
Koyu renkli ojelerine bakılırsa kadındı,fakat ellerini sağ yanağının altına sıkıştırma biçimine bakılırsa çocuktu o anda,misafirlikte yorulup uyuyakalmış bir çocuk!
Tam o anda mırıldandı,bir şeyler söyledi Tuhaf sesler çıkardı
Ve adam atmaca gibi atladı yatağa,kulağını Merve’nin ağzına dayadı
Tutkulu bir adam yapabilirdi ancak bunu  
Uzun süreli bir ilişkinin bağlarını ikide bir çekip uzatmayı alışkanlık edinmiş bir adam ise “aman uyandırmayayım “ deyip odadan sıvışırdı
Ama tutku tehlikelidir
Tutku iki yanı keskin bıçaktır Tutacak yeri de yoksa eğer bıçağın ,bazen kanamayı göze almak gerekir
En berbat özelliği nedir tutkunun ?
Bağlandığınız kişinin ,gücü elinde tutan kişi olduğunu bilirsiniz
İşte bu bilgi berbattır ve öfkeyi besler
O da birdenbire öfkeye kapıldı!
Kendine öfkelenir gibiydi ama,iki eliyle Merve’yi kollarından tutup silkelerken anladı ne yaptığını 
Ve ancak birkaç dakika sonra fark etti nasıl bağırdığını,bütün evi nasıl inlettiğini  
“Rüyalarını ver bana ! “ diye bağırmıştı Merve’yi sarsarak uyandırırken
“Bana rüyalarını veeeer! Rüyalarını istiyorum!”
Ne saçma
Ne delice
Nasıl umarsız ve umutsuz bir arzu 
Böyle düşünmeye başladığında iş işten geçmişti
Genç kadın şoktan sıyrılmış,hüngür hüngür ağlamaya başlamıştı
Bu olaydan bir yıl kadar sonraydı,ilişkileri acıta acıta sona erdi
Merve doğup büyüdüğü şehre geri dönmüştü
Aslında Merve’nin hep kaçmak,onun ise günün birinde sürekli orada yaşamak istediği o sahil şehrine 
Ayrıldıktan birkaç ay sonra,iş yerine gelen postalar arasında kalın ve ağır bir zarf çıktı
Merve göndermişti
Heyecanla açtı zarfı ,yırtar gibi
Bez ciltli bir hatıra defteriydi
Etiketindeki yazıyı görünce üşüdü,titremesini bir türlü durduramadı
Etikette “Rüyalarım “ yazıyordu
Kendine gelir gibi olduğunda hızla sayfaları çevirdi Hangi tarihi,hangi rüyayı aradığını çok iyi biliyordu
Buldu da  
Ve okudu  
“11/05/1997 yağmur vardı Sırılsıklamdım Evden kaçar gibi üzerime bir şey almadan çıkmıştım Arkamdan geldi ’Seni korkuttum mu bebeğim’ dedi ,özür dileyerek 
Beni neden uyandırdın, dedim
Uyurken beni terk etmenden korkuyorum ,dedi
Yanaklarıma akan yağmurları parmaklarıyla sildi ve sonra dudaklarına götürdü parmaklarını
Boynuna atıldım,sımsıkı sarıldım
Seni seviyorum,diye fısıldadım kulağına
O sırada uyandım,rüyaymış Gerçekten daha gerçekti sanki”
__________________
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
|
|
|