08-08-2008
|
#1
|
hayatyolu
|
Çok Hoş bi hikaye...!
Bu hikayede yasanan her olay, bire bir benim basımdan geçmistir  kişileri korumak adına sadece isimler degiştirilmistir  
askerden geldiğim 2003 yılının subat ayıydı
herşey arkadaşım hakanı'ın sizi bizimle basket oynamaya davet etmesiyle başlamıştı 
izmir kış ayının son günlerini yaşıyordu ama sanki yaz mevsiminden bir gün gibi hava günlük güneşlik ve sıcaktı 
hakanla ikimiz basket sahasında potaya atış yapıyorduk
diğer potanın orda ise parkın serserileri futbol oynuyordu biz hakan'la pek konuşmazdık onlarla aramızda gizliden gizliye hep bir rekabet olurdu çünki
yazları, onlar parkta 15-20 kişi birleşir futbol oynardı ve gelip geçen kızlara laf atardı biz ise parktaki hemen her kızı tanır 2-3 erkek en az 5-6 kız bir gurup olusturur muhabbet ederdik top oynardık tabi onların "onlarca" bu ezik hali sürekli bize karsı kin gütmelerine yol acardı
sonra siz geldiniz parka arkadasın nazan'la sen siyah saçlı hafif kilolu ama çok sevimli bir kızdın küçüçük ellerin vardı ve çok derin bakışların
bizim pota dolu olduğu için mecburen diğer potada atış yapmaya başladınız sürekli futbol oynuyan çocukların size laf çakması ve arada bilerek topu size atmaları sizi rahatsız ediyordu ben hakan'a "sunları davet edelim, birlikte oynayalım" dedim oda sizin yanınıza gelip,
"arkadaşlar isterseniz birlikte maç yapalım nedersiniz" dedi?
sen "hiç davet etmiceksiniz sanmıştım" dedin ve gülümsedin gülüşünü ilk ozaman görmüştüm
bende hemen lafa girip "aslında sizi daha önce davet edicektim ama yanlış anlarsınız diye bişi demek istemedim" dedim 
daha sonra çok güzel bir maç yaptık ben seninle hakanda nazanla takım olmuştuk tabi biz yendik
sonra bakkaldan kola alıp geldik ikimiz çok susamıştık biraz muhabbet ettik aynı yerde oturdugumuz halde seni ilk kez görüyorum oysa sen beni daha önceden tanıyormussun lise 2ye gittiginide o gün ögrendim 
sonra vedalaşıp ayrıldık 
ertesi gün biz yine aynı parkta aynı potada hakan'la maç yapıyorduk yanımızda bir kaç kız arkadasımız daha vardı ama ben sürekli senin apatmana bakıyordum acaba gelirmisin diye
bir saat kadar sonra sen geldin yanında çağla isminde arkadaşınla karşıki banka oturdunuz sürekli beni izliyor bir yandanda arkadasınla bana bakıp bakıp gülümsüyordunuz neyseki maç bitti ve ben hemen yanınıza geldim kısa bir selamdan sonra maç yapalım dedim ve yine senle ikimiz, hakanla çagla takım olduk tabi yine biz kazandık yine çok güzel bir gündü ve hava güneşli ışıl ışıldı
veda zamanı geldiğinde ben telefon numaranı istedim
bahanemde hazırdı;
"parka çıkarken beni çaldırırsınız bize geliriz "
böylece 2 yıl sürecek aşkımızın ilk tohumları atılmıs oldu
o akşam sabaha kadar seninle çağrılastık mesajlaştık hiç durmadı telefonum 
benden çok hoşlanığını anlamıştım 
daha fazla uzatmanın pek anlamı yok diye düşündüm 
ve sana bir mesaj çektim 
k= "sanırım ikimizde aynı şeyi düşünüyoruz aslına gerek vamı bilmem ama ben yinede prosedür gereği sormak istiyorum senden çok hoşlandım benimle çıkarmısın ?"
ve cevap;
b= "seni henüz tanımıyorum yeni bir ilişkiden çıktım ve kalbim çok kırık üzgünüm arkadas kalalım "
şok olmustum kendimden okadar emindim ki ilk kez biri beni reddediyordu telefonumu kapatıp ogece bir daha açmadım
ertesi gün öğleye dogru uyandım hala sana kızgındım bunu neden yaptığını anlayamamıştım belkide ilk kez reddelilmiş olmanın verdiği bir kızgınlıktı 
akşam üstü sen yine çagrı attın ve bizi baskete çagırdın 15 dakka sonra hakanla geldik yanında yine çağla vardı seninle pek fazla konuşmadım sürekli çağlayla uğraştım maç boyunca 
çağla uzun boylu, balık eti esmer ve çok güzel bir kızdı ve senin en yakın arkadaşın 
maçtan sonra vedalaşıp evlerimize döndük akşam yine telefonum hiç susmadı bir yandan sen bir yandan çağla çagrı atıp duruyordunuz sonra seninle mesajlaşmaya başladık yine 
b= "bugün parktaki halin neydi "
k= "hiç"
b= "bana kızgınmısın"
k= "hayır belki biraz kırgın hakkım var mı?"
b= "çok yanlış bir zamanda karşıma çıktın aytaç "
k= "peki benden daha ne istiyorsun ozaman "
b= "hiç "
tabi bu arada mesajı zar zor yazabiliyordum çünki sen sürekli hiç durmadan çağrı atıyordun ben meşkule çevirip bir kelime yazıyordum sonra yine sen çagrı atıyordun mesajı gönderdikten sonra bu sefer ben sürekli seni arıyordum ve sen meşküle çeviriyordun bana cevap yazıyordun 
k= " benden hoşlanmıyormusun beyza ?"
b= " sen safmısın aytaç? ordan nasıl gözüküyo?"
k= ": )"
k= "o halde çıkıyoruz "
b= "çıkıyoruz : )"
böylece
sen hayatının en acı,
ben ise en garip aşkına başlamış olduk 
aynı gece arkadaşım nazım'la onların bakkalda oturup muhabbet ediyorduk senden ve çağla'dan bahsettik nazım'la çağla aynı apattımanda oturuyorlardı parktaki her erkek gibi nazım'nda gözü çağladaydı nazım çağladan çok hoşlandığını ve ona teklif edeceğini söyledi ben "ne bekliyorsun ozaman isitiyorsan hemen bas teklifi olursa olur" dedim ama konturu yoktu ben kendi telefonumu uzattım al dedim burdan çek nazım ne yazacağını bilemiyordu 
"peki" dedim "ver telefonu ben hallederim  "
k= "slm çağla ben nazım, belki çok şaşıracaksın ama senden uzun zamandır hoşlanıyorum benimle çıkarmısın?"
çağla'dan o gece hiç cevap gelmedi
ertesi gün ben biraz erken çıktım parka seni beklemek için birazda nazım'ım aceleci tavri nedeniyle 
parktaki potaların tam karşınında her zaman otuurduğumuz bankta çağla'tek başına oturuyordu hemen nazım'la yanına gittik selamlaştık 
ben hemen dünki mesajımı alıp almadığını sordum çağlaya "aldım" dedi "ama eksik geldi şimdi hanginiz teklif ediyor bana ?senmi? nazım mı?"
ben, tabiki nazım dedim, ve seninle çıkmaya başladığımızı söyledim suratı bir anda değişti "bana ismailde teklif etti dün gece" dedi 
ben "peki kalbin kimden yana" diye sordum 
gözleri "senden yana" desede,
dili "ismailden yana" olduğunu söyledi 
böylece o ismail'le ben ise senle dolu dizgin bir aşk yaşamaya başladık 
kaç kez kavga ettik kaç kez yanlış anladık birbirimizi, kaç kez kıskandık ve kaç kez tekrar tekrar aşık olduk bilemiyorum 
ailen çok sıkı olduğundan dolayı karşıyaka'da yada her hangi bir yerde gezemiyorduk sadece parkta 
tam iki ay böyle geçti her anı seninle her anı tutkuyla dolu iki ay bir kez bile seni öpmeme izin vermediğin iki ay sadece elini tutuyordum ve biliyormusun bu bile bana yetiyordu
karşıyaka maçlarına gidiyordum o hafta eski şehir deplasmanı vardı çarşıdan otobüs kaldırıyordu kulüb bizim eküri yine tam kadro o maça gidecektik
akşam üstü seninle parkta buluştuk bankta oturduk ve sarıldık birbirimize sana eskişehir'e gideceğimi söyledim sen çok kızıdın ve göndermek istemedin "bir kaç gün bile olsa senden ayrı kalmak istemiyorum" demiştin 
kavga etmeye başladık
ben gidecektim
gitmeliydim
çünkü arkadaşlarıma söz vermistim
"gidicem" diye bağırdım !
sende "gitmiceksin" diye bağırdın
sonra birden sustuk ilkez birbirimizi bu kadar kırıyorduk hemde sudan bir sebepten 
gözüm basket sahasında maç yapan çocuklara takıldı bir süre hiç konuşmadan onları izledim o sırada yanımızdan bir adam geçmişti ben olayın pek farkında değildim 
sen hiç bir şey söylemeden yanımdan kalktın ve yürümekte olan adama doğru koşar adımlarla gittin bir şeyler konuştunuz ve sen koşarak evine doğru çıktın ben bankta öylece kalakalmıştım 
o akşam telefonunu hiç açmadın
yolculuk boyunca onlarca kez seni aradım, ama bir türlü ulaşamamıştım ertesi gün ben Eskişehir'den geri dönüyordum 
telefonuma senden bir mesaj geldi  
"üzgünüm ama herşey buraya kadarmış bana hiç bir sey sorma ayrılmalıyız gülgüzeli "
bana hep "gülgüzeli" derdin neden bunu söylerdin yada "güzgüzeli" ne demekti o zmanlar hiç anlamazdım ama hoşuma giderdi 
çok sonraları benim için yaptığın bir cd de leman sam'ın gül güzeli şarkısını dinlediğimde anlamıştım
"Elini son defa yanağıma koy İstemiyorsan giderim giderim
Serin bir sonbahar akşamında söz İsmini unutur silerim silerim 
Tuttuğun kalem olsa yüreğinin elleri
Bir defa daha yazsa bebeğim bebeğim bebeğim
Eğer bir masal perisi girerse rüyalarına
Öldü dersin gül güzeli tılsımını kaybetti
Uğruna döktüğüm gözyaşlarım için Yağmurdan özür dilerim dilerim
Kuruttuğum kızıl gülleri alıp Senin için senden geçerim geçerim "
"ne kadarda anlamlı bir şarkı yazmış, leman sam 
sanki bu aşk için, senin bu aşk için döktüğün gözyaşları için yazmış "
mesajı okuduktan sonra ki halimi sanırım tahmin edersin yine yarım kalmış bir aşk, yine kırık kalbim, yine hayal kırıklığı 
hiç aramadım seni o mesajdan sonra 
ama her anım yine senle geçti gözüm hep telefondaydı o gecelerce bitmek bilmeyen mesajlarını çağrılarını çok özlemiştim 
bana çektiğin o mesajdan tam iki hafta sonraydı telefonum çalmaya başladı arayan sendin içimde bir çok şey öldü seni unuttum sanarken yine içimde ince bir sızı başladı ama bir yandanda yediremiyordum bu açıklama yapmadan ve ani terkedilişi kendime açmadım telefonu defalarca aradın ben meşkule çevirdim, defalarca mesaj çektin ben cevap yazmadım ama en sonunda dayanamadım ve bir mesaj çektim 
k= "bunca zamandan sonra aramazsın sanıyordum gitmen için sebep neydi ve ne değiştiki şimdi burdasın ?"
b= "seni unutmak için kendimle çok mücadele ettim imkansız bir aşk bu sonumuz yok ama her parkta gördüğümde içim cız etti dayanamadım affet "
k= "inanmıyorum sana, sen hiç bir zaman sevmemişsin beni sevsen bu kadar çabuk bitirebilirmiydin defol git arama bir daha "
son mesajım çok sertti ve amacına ulaşmıştı seni ne kadar sevsemde artık unutmak isitiyordum başarıyordumda belki
ama kader işte ben herşey bitti derken aslında herşey dönülmez ve içinden çıkılmaz bir olaya bizi sürüklüyormuş
bilmiyordum 
o mesajdan sonra beni bir daha aramadın
mevsim ilkbahardı, insanlar kırlarda mangal yapıyor, çocuklar parklarda neşeyle oyunlar oynuyordu bense hakan'ların evinin balkonundan karşıyaka'yı seyrediyordum 
karşı sahildeki yanıp sönen binlerce ışıkta seni arıyordum bir gözümde telefonumda, "nasılsa dayanamaz ararsın" diye bekliyordum 
evet aradın 
ama beni değil hakan'ı 
ben şaşkın şaşkın hakan'ın yüzüne bakarken hakan yüzüme gülümsüyordu sana en son çektiğim mesajdan beri sürekli hakan'ı arıyormusun 
işte bunu öğrendiğim an beynimden vuruldum beni kıskandırmak için en yakın arkadaşımı kullanıyordun 
ilk hakan'la kavga ettim neden aramana izin verdiğini sordum sana mesaj çekmiş ama sen tınmamışsın bile aramaya devam etmişsin 
hemen sana kendi telefonumdan bir mesaj çektim 
k= "sen ne yapmaya çalışıyorsun ? benden ve arkadaşlarımdan uzak dur "
cevap vermedin sadece bir çağrı 
tekrar bir mesaj çektim 
k= " sana benden uzak dur dedim       
      
     "
ne cevap verdin, ne çağrı 
ertesi gün ben yine aynı parktaydım güneş henüz batmamıştı ve park cıvıl cıvıldı o kalabalıkta gözlerim seni aradı ama sen yoktun
potalarda atış yapmaya başladım yanıma parktan tanıdığım kızlardan ikisi geldi birinin adı cansu'ydu 
cansu hafif çekik gözlü siyah saçlı uzun boylu zayıf ve güzel bir kızdı hemen her fırsatta bana olan ilgisini belli ederdi ama o gün başka türlü gelmişti sanki parka
"seni dün rüyamda gördüm" dedi bende "nasıl gördün" dedim sadece gülümsedi
"bu gece yine gir rüyama "
"tamam giricem ve sana bir soru sorucam " yarın cevabını parkta verirsin ok?"
"ok" 
onlar gitti çok geçmeden çağla geldi üzgündü ismail'le ayrılmışlardı ismail benden 1-2 yaş ufaktı ve çok korkak bir adamdı parkın seserileri haber yollamış çağla'dan ayrıl biz çıkıcaz onunla 
tabi bu haber ismail'in kulağına gider gitmez dizleri titremeye başlamış ve hemen terketmiş çağlayı bir iki saat kadar bankta oturup dertleştik çok başka bir kızdı çağla devrimciydi
che'den bahsettik
siyaset yaptık
sistemin çocukları zorladığı ezberci zihniyetten
Amerika'nın ırak'a yaptığı zulümden 
o gece sabaha kadar çağlayı ve seni düşündüm hakan'lardaydım ve sen hala onca lafa rağmen hakan'ı ısrarla arıyordun bu canımı çok yakıyordu seninde canın yanmalıydı
yaktımda 
ertesi gün hakan'ında gazıyla çağlaya bir mesaj çektim
tarih 4 nisan 
k= "mrb çağla ben düşündüm taşındım ve sana bu mesajı çekmeye karar verdim sana karşı olan hislerimi bil istedim senden çok hoşnalıyorum gördüğüm ilk günden beri "
biraz yalan biraz gerçek yolladım mesajı 
yanıt:
ç= "aytaç sen ciddimisin yoksa bu şakamı ?"
k= "hiç bu kadar ciddi olmamıştım cevabını öğrenebilirmiyim?"
ç= "o halde bunu yüz yüze konuşalım akşam üstü parkta "
k= "tamam saat 4 te basket potalarının orda "
saat 2 gibi parktaydım 
cansu geldi yanında yine o şişman arkadaşı vardı, hani senin hiç sevmediğin 
azımı aramaya başladı yine
tabi benim gözüm artık çağla'daydı
benden olumlu bir yanıt alamayınca öfkeyle gitti 
o gittikten 10 dakika sonra çağla geldi üzerinde mor badisi
hani tam göğsünde kocaman 83 yazan altında ise herzaman ki gri eşofmanı
yanıma oturdu
sohbet etmeye başladık
nerden çıktığını sordu bu fikrin 
biraz yalan biraz hikaye 
amacıma ulaşmak için onun duymak istediklerini söylüyordum 
aslında ilk ondan hoşlandığımı 
arada nazım olduğu için sana teklif ettiğimi 
falan filan 
kafası çok karışmıştı
şimdi teklif edersem kabul etmeyeceğini yada süre isteyeceğini biliyordum
bu geçen zaman içinde ismail'e aşık olmuştu çünki hatta konuşmamız sırasında ben sana hiç o gözle bakmadım demesi ortamı buz gibi etmişti 
geri adım attım tamam dedim üzülme bende artık seni arkadaşca sevicem 
bir süre hiç konuşmadım sadece onu seyrettim kıvır kıvır esmer saçlarını, toprak rengi gözlerini izledim
kafaya koymuştum ne yapıp edip ayarlıyacaktım onu 
havadan sudan konuşmaya başladım
ağaçlardan doğadan insandan dosttan düşmandan yaradandan yaratılandan 
anlıyacağın altından girdim üstünden çıktım
konuşmamın sonuna doğru ağladığını farkettim elimle göz yaşlarını sildim "tamam" dedim "üzülme artık "
sonra yanından kalktım biraz basket oynadım o sürekli beni izliyordu 
dayanamadım ve tekrar yanına gittim 
"eskisi gibi arkadas olalım" dedim 
"seni şimdiden arkadaş olarak görmeye başladım bile "
"ama şimdide ben seni arkadaş olarak göremiyorum" dedi "bu iş tamam" dedim kendimce ama hiç üstelemedim o gün oradan arkadas olarak ayrıldık 
ertesi gün yine parkta çağla'yı beklerken cansu geldi yanıma
çağlaya teklif etmekte çok kararsızdım 
kafam allak bulaktı daha nasıl olduğunu bile anlamadan cansu'yla çıkmaya başladık 
telefon numaralarımızı verdik bol bol çağrılaştık, araştık 
çağladan ses seda yoktu hiç 
bir iki gün çağladan haber yoktu cansuyla parka oturup müzik diniyorduk, abisiyle ve erkek kardeşiyle tanıştım hatta babası polisti ve en kısa zamanda onunlada tanışacaktım 
2-3 gün sonra yine bir akşam üstü cansu'yla parkta otururken çağla geldi parka üzerinde askılı siyah beyaz çizgili bir badi cansu'yla bizi o şekilde görünce bozuldu ve yan banka oturdu ben cansudan izin alıp çağlanın yanına gittim henüz çok samimi olmadığımız için bir şey diyemedi cansu 
çağla'nın yanına oturdum kaç gündür nerdesin diye sordum
"demek yokluğumun farkına varabildin" dedi sitemkar bir şekilde, bir gözüylede cansu'yu işaret ederek
ben onunla çıkmak üzere olduğumuzu söyledim
"iyi sevindim" diyebildi ama benim gözüm çağla'daydı artık
"sen hala beni ne gözle görüyorsun" dedim 
"arkadasca görmüyorum" dedi "ama cansu olduğu sürece başka gözlede göremem "
mesaj alınmıştı
hemen cansu'nun yanına gittim cansu sinirliydi ne konustuğumuzu sordu "ben nasıl başlıcağımı bilemiyorum cansu" dedim 
"çağla'ya senden önce teklif etmiştim ve bugün bana evet dedi üzgünüm ama benim hoşlandığım kız o "
çok üzüldü gözleri dolu dolu mutluluklar dileyip, evine doğru koşar adımlarla yürüdü
cansu defteri o günden sonra bir daha açılmıyacaktı
çünkü benden nefret edecek ve bir kaç gün sonrada en yakın arkadaşım hakan'la çıkacaktı
tabi ben buna kızacağıma daha çok mutlu olacaktım 
cansu gittikten sonra ben hemen çağlanın yanına gittim hafta sonu için saat 12'de karşıyaka'da, osman bey parkının tam karşısındaki otobüs durağında randevulaştık 
biraz ordan burdan bahsederken sen geldin parka yanımızdan hızla geçip yan banka oturdun ben çağla'ya neden selam vermedin, yoksa öğrendinmi diye düşünürken, cevap çağla'dan geldi 
"biz beyza ile küsüs " "ben ismaille çıkarken beyzanın babası bizi parka sarmaş dolaş görünce "o kızla arkaslık etmeni istemiyorum" demiş bende kızdım ve küstük " dedi 
biz bunları konusurken telefonum çaldı arayan sendin sürekli çaldırıp duruyordun çağladan izin alıp senin yanına geldim 
çok garip duygular içindeydim sana ne kadar kızsamda ne kadar bir başkasıylada çıkıyo olsamda hala seni seviyordum yanına gelirken kalbim sanki gögsümden dışarı fırlıcaktı 
ne istediğini sordum çağla'ile kavga ettiğini söyledin ve bana bir mektup yazmışsın onu verdin bizi izleyen çağla senden mektup aldığımı görünce hızla kalkıp evine gitti seninle baş başa kalmıştık parkta
mektubu sen gittikten sonra okumamı söyledin içinde merak ettiğim herşey varmış 
on dakika bile durmadın ve evine gittin
ben bankta oturup heyecanla mektubu açtım 
mektupta; en son görüşmemizde yanımızdan geçen adamdan bahsediyordun  babanmış bizi birlikte görünce sana çok kızmış
telefonuna iki hafta el koymuşlar
parka çıkmanı yasaklamışlar
beni unutturmak için ellerinden ne gelirse yapmışlar
ama keşke bana veda mesajı çekmek yerine bunları yazmış olsaydın ozaman belkide ben senden ümidi kesmek yerine seninle br olup ailenle ve bize karşı olan herşeyle mücadele ederdim en yakın arkadasına gönlümde meğil vermezdi belki 
evet ben intikam hesapları yaparken bu arada çağladan hoşlanmaya başlamıştım ve bir anda herşey değişmişti sendende nefret etmem için bir sebep kalmamıştı 
ama şimdi daha zor bir durumdaydım çağla'dan hoşlanıyordum ve senide seviyordum hakan'ın baskısıyla bir süre bu şekilde devam etmeye karar verdim
çağlayla ertesi gün karşıyaka'da buluştuk önce bir cafeye giittik iki kola söyledik ve o arada teklif ettim oda kabul etti sonra biraz sahilde yürümek istedim el ele sahilde bir müddet yürüdük sonra sahildeki banklardan birine oturduk gelecek için hiç bir planımız yoktu sadece anı yaşamaya kara verdik ve ilk adımı ben attım küçük masum bir öpüücük kondurdum dudağının kenarına o gözlerini kapadı bu sefer daha büyük bir öpücük  karşılık verdi 
çağlayla ilişkimiz bu ilk çıktığımız gün gibi sahillerde parklarda bizim evde okuldan kaçtığı, eve dönmeden önce bize uğradığı her an delice sevişmekle geçti
tabi bu sırada seninle sabahlara kadar mesajlar mektuplar sonunu bilmediğim bir yere doğru gidiyordu herşey kendimi bırakmıştım olayların akışına 
sana hiç dokunamıyordum çok fazla görüşemiyorduk sadece hafta sonu dersane çıkışına geliyordum alsancağa birlikte cafelere veya karşıyaka maçına gidiyorduk oda topu topu haftada bir gün ve bir iki saat 
bir gün yine maç çıkışı alsancaktaki iskelede otururken yanımıza 6-7 tane göz tepeli geldi ve boynumdaki karşıyaka atkısını görünce almak istediler tabi ben vermedim baya bir bağrıştık tam kavga edecekken araya başka insanlar girdi ben atkımı vermemiştim ve sende ilkkez beni bu kadar sinirli görmüştün 
aylar ayları, yıllar yılları kovaladı
bu geçen zaman içinde kaç kez beni çağla'yla yaklalamıştın
her defasında beni çağlaya bırakmamak için sustun
yuttun sana yaptığım tüm haksızlıkları
aşkın için
bitmek tükenmek bilmeyen acılara attın kendini 
defalarca söz verdim onunla bir daha görüşmeyeceğime 
ve başımızdan geçen bir olaydan sonrada kesin kararlıydım 
hatırlıyormusun o olayı 
sana bugün parka çıkma dediğim günü ?
evet çıkmamıştın bende çağlayla buluşmuş sarmaş dolaş bankta otururken
karşı komsun bizi görmüş,
sana telefon açıp bildirmişti 
biz bankta öpüşürken sen öfkeyle yanımıza geldin 
ne diyeceğimi bilememiştim 
çünkü çağlayada seninle görüşmediğimi söylemiştim 
öfkeden deliye dönmüştün, karşıma geçip, "evet" dedin bir açıklama bekliyordun
çağla bana bakıyordu 
bütün park bana bakıyordu
"ne eveti" diyebildim
bankın boş olan yerini işaret edip "otur " dedim 
"allah belanı versin" diyerek parkın bana en uzak olan
bölümündeki komşunun yanına doğru koştun ağlayarak 
çağla bana bakıyordu hiç birşey diyemedim
oda ilkkez olayların farkına varmıştı sanırım 
ama onunla sadece anın tadını çıkarıyorduk 
zaten ankara'ya gidecekti üniversite sınavlarına hazırlanıyordu 
radyo televizyonculuk okumak istiyordu 
ben durumu kurtarmaya çalışırken, sen parkın öbür ucunda başını dizlerinin
arasına almış ağlıyordun 
ilkkez kendimi bir pislik gibi hissettim 
sen kendini yerlere atmış, tozun toprağın içinde çırpınıyordun 
sinir kırizi geçiiriyordun 
"neden" "neden" diye bağırıp duruyordun 
dayanamadım yanına geldim beni iterek defol git dedin
gitmedim elinden tutup ayağa kaldırdım sımsıkı sarıldım sana 
sende bana sımsıkı sarıldın ve "neden bunu bana yaşatıyorsun" dedin 
hiç bir şey diyemedim 
sonra beni itip evine doğru ağlayarak koştun
o olaydan sonra çok savaştım kendimle 
çağlaya ondan ayrılmak istediğimi söyledim defalarca ve kaç kezde senin için terkekttim 
ama hiç benden vazgeçmedi 
hep aradı 
bir defasında seninle bostanlı son duragında otobüs beklerken yine telefonum çalmıştı
arıyan yine oydu 
sen çılğına döndün yine ve elinden çantanı ve öğrenci kimliklerini yere fırlatıp
ağlayarak sahile doğru koşmaya başladın 
denize atacaktın kendini o sogukta tam sahilin ucunda seni yakaladım
yağmur yağıyordu ağlayarak isyan etmeye başladın 
sakinleştirmeye çalıştım 
beni iktiriyordun
yumrukluyordun 
bagırıp ağlıyordun 
sırılsıklam olmuştuk 
herkez bizi izliyordu 
sana sarıldım
ve sakinleştirdim 
benim onu aramağıdımı onun sürekli beni aradığını söyledim 
telefonumu istedin 
onun telefonunu sildin 
ve "birdaha görüşmücem" diye söz verdirdin 
ama birtürlü vazgeçemiyordum
ne ondan ne senden 
hergün parktaki serserilerden ondan ayrılmam için tehtitler geliyordu
kulak asmıyordum 
ama senide kaybediyordum 
ikinizin birden elimden kayıp gideceğini bilmiyordum 
2005 yılının temmuz ayıydı 
çağla tam istediği bölümü ankara radyo/televizyonculuk bölümünü kazanmıştı
sevinçten çılgına döndü
ben üzülsemde en azından seninle teselli buluyordum 
çünkü bana kendin söylemiştin izmirden başka bir yere tercih yapmıycam diye
edebiyat öğretmeni olmak istiyordun 
sevginden bana olan balılığından o kadar emindim ki
ona güvenerek hesapsız bağlandım sana 
ben artık uslu durunca
bir daha seni üzmeyince çok mutlu oluruz sandım 
artık çağlada yoktu çünkü 
zaten bu karmaşadan çok sıkılmıştım 
içinde açtığım yaradan, kırılılan bunca seyden sonra
bizim için hala bir umut vardır diye düşünüyordum 
yokmuş
ogün seni yine bostanlıya çağırdım 
üniversiteyi kazanıp kazanmadığını henüz bilmiyordum
ama önemlide degildi
nasılsa izmirdeydin
benimleydin 
kuyumcuya gittim
iki söz yüzüğü aldım
bir demette kırmızı gül alıp sahilde seni beklemeye başladım 
çok geçmeden sen göründün uzaktan 
içim heyecanla dolmutu 
banka oturduk 
sana seninle sözlenmek istediğimi söyledim 
bundan sonra çok değiştiğimi ve artık bir tek senin olacağını söyledim 
söylediklerime hiç bir tepki vermeden, "sana birsey söylemem gerekiyor" dedin 
"ben gidiyorum" 
nereye gidiyordun
neden gidiyordun 
nasıl gidiyordun 
"ankarayı kazandım" dedin
artık ankarada okuyacagım 
seni terkediyorum gülgüzeli "
elimde yüzüklerle kalakalmıştım 
sanırım "gül güzeli" de o gün tılsımını kaybetmişti 
bana hayatımın en büyük dersini vermiştin 
bu seninle son görüşmemiz oldu 
alInTıDıR  !!!
__________________
Ήéя Кâяéѕi
گiуâнâ ฿σуâимιş ฿iя bυŁмâcâуιм
Çözмéуé ÇâŁιşтιкçâ Ĭçiмđé КâуЪσŁυяѕυи!!! G!!ZZEEMM !!
|
|
|