Yalnız Mesajı Göster

Cevap : İhlas Suresi'nin Getirdikleriyle Gidenler

Eski 07-29-2008   #2
sudenaz
Varsayılan

Cevap : İhlas Suresi'nin Getirdikleriyle Gidenler



III Politeizm ve Panteizm:

Birincisi, Putperestlik Çok tanrıcılık
İkincisi, Evrenle tanrıyı aynı şey kabul eden akım
Bunların panzehiri, ikinci kelâm olan 'Allah'ın Ehadiyeti'dir
Varlık sahnesinde boy gösteren her ne varsa eşsiz dir, 'tek'tir Yine madem ki her şey hareket halindedir, öyleyse her bir şey her an yaratılıyor demektir Öyle ise her bir şey ve her bir iş; her bir şeyin her haline her an, mütemadiyen nazar edebilen Birinin işi olabilir Bu ise her bir şeydeki ehadiyyetin ifadesidir Bu ifadeler varlıklardaki 'Ehadiyet mührü'nün tâ kendisidir

Gözümüzle görüyoruz ki; mahlukatın türleri farklı farklı olduğu gibi, her bir ferdin dahi kendisini diğerlerinden ayıran bir alâmeti bulunmaktadır Simalarımızın farklılığı, karakterlerimizin çeşitliliği, parmak izlerimizin sonsuzda bire uzayan eşsizliği hep bu 'Ehadiyyet' cilvesinin mühürleridir Öyleyse, ister zerre olsun ister kürre olsun, isterse semek(balık) olsun ya da melek olsun, her şey hilkat ağacının farklı birer meyvesi konumundadır Haliyle eşsiz dir, varlığıyla tek tir

Kısacası, her bir mahluk 'Bismillah' diyerek başladığı hayat serüveninde, gösterdiği her bir poz için manen 'HüvAllahü ehad' demektedir Bizim evrende gözlediğimiz eşsizlik ve mükemmelliğin hâl dilindeki tercümanlığını etmektedir

Ehadiyyetin varlık alemindeki yansıması bile böyle eşsizliği ve tekliği netice vermişken, Yaratıcıyı birden çok farzetmek veya evrenle tanrıyı aynı şey kabul etmek, gözlediğimiz evrende yeri olmayan hezeyanlardır Maddeye o derece kıymet verip, her şeyi maddede görmek ve hatta uluhiyeti dahi onda meczetmek, insanda var olan ibadet etme eğiliminin adresini şaşırmasından başka bir şey değildir İnsanlarda ibadet, fıtri bir kanundur, bundan kurtulamazlar Fakat gerçek ma'budu, ibadet edilecek olan gerçek Yaratıcıyı göremeyince, gözlerinin gördüğü, ellerinin eriştiği her şeyden mecburen kuvvet dileneceklerdir Hiç olmazsa bir öküz veya öküzün altında buzağı arayacaklardır İşte politeizm'in ve panteizm'in zavallı düsturları bu yanılgıdan kaynağını almaktadır!

IV Materyalizm:

Maddeperestlik Her şeyi maddeyle açıklamaya çalışan ve maddi varlıkların dışında hiçbir varlığı kabul etmeyen düşünce sistemi
Bu zehirin panzehiri, üçüncü kelam olan 'Allah'ın Samediyeti'dir
Her bir mahluk, varlığını devam ettirebilmek için, sonsuza uzayan bir ihtiyaç silsilesine muhtaçtır Vücut sahasında kalabilmek için gerekli olan ihtiyaç listesini alt alta yazmaya kalksaydık, ne kalem yeterdi ona, ne de kütüphaneler dolusu defter! Ömrümüz tükenirdi de o listenin sonunu yine getiremezdik

Mahlukatın varlık sahnesinde yaptıkları tesbihatlar, o sonu gelmeyen listeyi terennümleri değil de nedir? Demek hiçbir maddi silsile ezeli değildir Çünkü 'imkan' bırakmaz İmkan bulamayan, yani kendi başına oluşlara giremeyen bir şeyse, varlık aleminde boy gösteremez Madem ki, hiç bir şey kendi başına var olamadığı halde bu kainat varlıklarla ve var oluşlarla doludur Öyleyse her bir şey 'hudus' tur, yani sonradan olmadır

Madde dediğimiz şeyse; hareket ederken veya şekil değiştirirken, olayın içinde yer alır, kendisini ondan soyutlayamaz Demek, 'hudus'u muhakkaktır Hal böyleyken, nasıl olur da maddenin bu âlemdeki her türün farklı farklı özünü ve özelliklerini meydana getirdiği iddia edilebilir? Maddenin ezelî olduğunu iddia etmek, maddenin özelliklerini bilmemektir Her bir karesi hikmet dolu ve mükemmellik fışkıran şu evreni, şuursuz kanunlara ve kör tesadüfe havale etmektir Oysa dikkatli bakan bir göz, en küçük şeyde bile rastlantıya rastlayamamaktadır

Samed olan Allah, maddenin sonsuzluğunu reddeden 'imkan' ve türlerin birbirini doğurması vehmini bertaraf eden 'hudus' hakikatini, her şeyin cephesinde damgalamıştır İşte bu, 'Samediyet mührü'dür Öyleyse her bir mevcut, haliyle 'HüvAllahü ehad' derken, endamıyla da 'Allhüssamed' gerçeğini ilan etmektedir Madem ki ihtiyaçlarımız sonsuzdur, elbette onları her an karşılayan Birisi vardır O ise ancak, bitmek tükenmek bilmez hazinelerin sahibi 'Allahüssamed'tir Almadan vermek ancak O'nun işi olabilir

Demek, evrenin her tarafına dağılmış olan ihtiyaçlarımız, birden ve kolaylıkla hayat dairemize böylece yetiştirilmektedir Değilse dünyaları versek, mesela sadece bir elmayı elde etmemiz mümkün olamayacaktır Nerde kaldı ki, kendi bekâmızı sağlayabilmek bizim ellerimizin işi olabilecektir!

V Naturalizm:

Tabiatperestlik Her olayı tabiat kanunlarına indirgeyerek açıklamaya çalışan akım
Bu zehirin panzehiri, dördüncü kelam olan 'doğmamış ve doğurulmamıştır' anlamındaki tevhid-i İlâhî'dir
Bir şey hem yaratan hem yaratılan, hem hâkim hem mahkum olamaz Bu açık bir çelişkidir Doğan ve doğuran bir şeyin öncesi ve sonrası vardır Sebepler de, sebeplerin materyali olan madde de ezeli değildir

Madem ki maddenin cephesinde, sonsuz olmadığını ilan eden 'imkan' ve 'hudus' hakikatlerinden oluşan bir 'samediyyet mührü' damgalanmıştır Ve hiçbir kanun da kendi kendine ortaya çıkamaz Öyleyse varlığı başkasına bağlı, yalnız ilmî bir vücudu olan şu tabiat kanunlarına yaratıcılık isnat etmek, kanunsuzluktan mükemmellik beklemektir Aklın kabul edemeyeceği bir imkansızlığa bel bağlamaktır Kusursuzluğa ve düzene apaçık bir delil olan varlık zincirine en büyük hakarettir, iftiradır

Natüralistlerin 'tabiat' dedikleri şey, olsa olsa bir sanattır, sanatkâr olamaz Ancak bir nakıştır, nakkâş olamaz Ahkamdır, hâkim olamaz Fıtrî bir kânundur, kânun koyucu olamaz Çok yönlü hikmetler için yaratılmış bir perdedir, kendisi yaratıcı olamaz Bir kudret eseridir, kadîr olamaz Hülâsa, tabiat gökkuşağı gibidir, adı var da kendi yoktur Yani, tabiat kanunları îtibaridir Hariçte bir vücutları yoktur Varlıkları, maddenin varlığıyla ve hareketiyle devam eder

Her şey ve her bir mahluk eğer tek bir yaratıcıya nispet edilmezse; o takdirde tabiat, icat için her şeyde görünmez makine ve matbaaları bulundurmak zorundadır Veyahut her şey, evreni yaratıp idare edecek bir kudret ve hikmeti içinde, zâtında barındırmak zorundadır Bu durumda her bir varlıkta sınırsız bir kudret ve irade, sonsuz bir ilim ve hikmet olması gerekir ki, böyle bir düşünce bir imkansızlık halidir Zira, sonsuz kudret ve hikmet sahibi olan ve dolayısı ile her şeyi idare edebilme yetisine ve hürriyetine sahip olan o şey, bir başka şeyin hükmünün önünde eğilmesi geriklidir ki, birlitelik sağlanarak vücutlar oluşuturulabilsin Bu ise ilâhların aynı zamanda köle olmasını gerektirir ki, aşikar bir çelişki halidir Aynı zamanda bir ilâha bağlanmaya bedel sonsuz sayıdaki ilâhlara köle olmayı netice veren bir saçmalığa onay vermektir!
Öyleyse, şu varlık âlemi, doğmamış ve doğurulmamış özelliklere sahip bir Yaratıcı'nın icraatıdır, sanatıdır

Alıntı Yaparak Cevapla