07-25-2008
|
#1
|
sudenaz
|
AŞk Olsun Efendİm....
Dervişin biri, yine bir dervişler topluluğu içerisine
gelip, selam vererek oturduktan sonra, topluluk gelen
dervişe "Merhaba!!" yerine "Aşk olsun!!" dermiş…
Derviş de "Aşkınız cemal olsun efendim!!" diye
mukabele edermiş… Bu sefer topluluk "Cemaliniz nur
olsun!!" dediğinde, derviş "Nurunuz ayn olsun!!"
dermiş ve böylece selamlaşma bitermiş…
Tasavvufta aşk o derece içselleştirilmiş , o derece
özümsenmiş ki… Selamlaşma bile aşk üzerine kurulmuş…
Tasavvufta bütün diyalogların böyle kalbi incelikler
içerisinde cereyan etmesi ne kadar hoş değil mi?…
Bir de günümüzdeki selamlaşma diyaloglarını düşünün…
" – Nabers lan !!"
" – Selam moruk !!"
Tasavvuftaki aşk anlayışı, elbette "televole aşkı"
türünde bir aşk anlayışı değildir… Günümüzde, bir çok
temel kavramda olduğu gibi "aşk" kavramı da "kavram
kargaşası" içerisine sokularak, gerçek anlamından
kopartılmış ve çok daha farklı anlamlarda kullanılır
olmuştur… Artık yaşanan bazı edepsizliklerin bile
"aşk" olarak nitelendirildiğ i hepimizin malumudur …
Yine bahse konu yazıda; Tasavvufta "Aşk nedir" diye
sorulsa, "Aşk, Maşukun rızasıdır" cevabının alınacağı
kayıtlıdır… Kanaatimce "aşk", en kısa ve öz olarak
ancak bu şekilde tanımlanabilirdi… Maşuk ise, hakiki
aşkta elbette ALLAH'tır…
Düşünceler davranışları, davranışlar da düşünceleri
etkiliyorsa; ve insan… ki onun ruhi, fikri ve hatta
bedeni yapısı böyle bir etkileşim sonucu
şekilleniyorsa; Tasavvufun, hayatın her bir anını
hiçbir boşluk bırakmadan neden çepeçevre kuşattığını
çok daha iyi anlıyorsunuz… Velev ki, bu bir
selamlaşma anı olsa bile… Boşluğa asla izin yok…
Size atılan "irtibatı koparmayalım" formatı
dolayısıyla, siz artık bir pergelsiniz… Bir ayağınız
olması gereken noktada sabit, diğer ayağınız yetmiş
iki milleti dolaşmakta… Ama irtibatı koparmadan…
Boşluk bırakmadan …
Yukarıdaki selamlaşmada dikkatimi çeken en önemli
husus, selamlaşmayı sona erdiren "Nurunuz ayn olsun"
cümlesidir…
NURUNUZ AYN OLSUN !!! …
Belki bir kaç farklı anlamda açıklama yapmak mümkündür
amma, benim kalbime gelen şudur: Aşkın yüz güzelliği
olması ya da yüze yansıması temennisine, yüz
güzelliğinin nur olması ve nihayet, nur ile görmek ya
da bakışın nur olması temennisi dile getirilmektedir
İşte tam bu noktada hemen, Peygamber Aleyhisselamı n
"Müminin ferasetinden sakınınız; şüphesiz o, Allah'ın
nuruyla bakar " şeklindeki sözlerini hatırlamamak
mümkün değildir   
Grubun değerli üyeleri!!  Aranızda olmaktan
mutluyum…
Hepinizi Allah'ın selamıyla selamlıyor ve diyorum ki:
AŞK OLSUN !!!   
|
|
|