07-02-2008
|
#5
|
b@ron
|
Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!
vOsmanlı alimlerinin sonuncularından olan Hüsrev hoca, Fatih Camii’nde ders okuturken bir gün geç kalmış, nefes nefese içeri girmiş kusura bakmayın çocuklar demiş, bugün bizim 17 yaşında bir kızımız vefat etti; onun defin işlerini yakınlarına havale ettim, onlar hazırlayacaklar Ben de derse acele geldim yine de geç kaldım, diyor
vBüyük Türk Düşünürü İbn-î Sinâ, dünyaca meşhur olan “Kitabu’ş-Şifa” isimli eserini, her gün sabah namazından sonra, Bağdat’ta ki bir caminin büyük kandili altında oturarak kuşluk vaktine kadar, yani takriben iki saat çalışmak suretiyle vücuda getirmiştir
vGençlerin enerjisi, azim ve iradesi ile ihtiyarların tecrübesi mutlaka birleştirilmelidir Bazı kimseler 60-70 yaşına varınca, irade zaafına uğruyor, kendi kendisine fena bir telkinle hiç bir işe yaramayacağını zannediyor ve köşesine çekiliyor Bu yanlıştır Ebû Eyyüb El-Ensari (R A ) Hazretleri 85-90 yaşları civarında genç mücahitlere katıldı Emevi orduları ile İstanbul’a kadar geldi cihad yaptı ve orada şehit oldu, geri dönemedi Mimar Sinan da 85 yaşında Edirne’de Selimiye Camii gibi en değerli eserini yaşlılığında ortaya koymuştur İhtiyar büyüklerimiz bunu örnek almalı da irade pısırıklığına düşmemelidirler
vİhtiyar piri fani bir zat bahçesine meyve ağacı dikiyordu Oradan geçen bir genç baktı ve gülerek dedi ki, “dede bu yemiş ağaçlarını kimin için dikiyorsun? Kaç günlük ömrün var ki?” Dede: “Yavrum bu meyveler bana yetişmezse torunuma yetişir ya diyerek gence cevap verdi” Zaten insanın dünyaya gelişi şu üç gaye içindir Birincisi, halife olarak gönderilmiştir, yani insan, yeryüzünde Allah'ın vekilidir İkincisi, ibadet için gönderilmiştir Üçüncüsü, dünyayı ziğnetlendirmek için, gelecek nesillere bir şeyler bırakmak, böylece de ölünce bıraktığı hayır müesseselerinden dolayı rahmet almak içindir İhtiyar da bu niyetle ağaç diktiğini vurguladı
vRivayet olunur ki, iki arkadaş ilim öğrenmek için uzak yerlere gitmişler Ve seneler sonra memleketlerine dönmüşlerdi Birisi güzel bir âlim, fakih olmuş, diğeri bir şey olamamış Bunun sebebi araştırılmış, ikisini bir araya getirmişler Âlim olan kıbleye karşı oturmuş, diğeri de kıbleye arkasını dönmüş Bu haller sorulunca: Alim olan demiş ki, “ben hiç bir vakit kıbleye arkamı dönmedim Ve okuduğum şehre dahi hürmeten sırt çevirmedim ” Âlimler, o zatın bu vera’sı sebebiyle diğerinden üstün olduğuna ittifak etmişler Hem de hürmet ettiği şehir de ilminden istifade ettiği hocaları oturuyorlardı
__________________
|
|
|