18 Mart Genelkurmay - Sehitleri Anma Gunu Mesaji
Çanakkale Deniz Zaferi Törenlerle Kutlanıyor
Cumhuriyetimizi kuran Büyük Önderimiz ATATÜRK’ün aziz hatırası önünde
bir kez daha saygıyla eğiliyor, vatan topraklarının kurtarılmasında canlarını feda eden
şehitlerimizi rahmetle ve minnetle, gazilerimizi şükranla anıyoruz
Mustafa Kemal 3
Ordu Erkanı ile
Düsman Çıkarmasını önledikten sonra Anafartalar Grup Komutanlığına getirilen
Albay M
Kemal Gr
Kh
önünde arkadaşları ile birlikte
Anafartalar Kahramanı M
Kemal, İstanbul'dan gelen milletvekillerine
muharebelere ilişkin bilgi veriyor
1915
Kurmay Albay Mustafa Kemal, Çanakkale’de
1915
Kurmay Albay Mustafa Kemal, Gelibolu Yarımadası
Mustafa Kemal Çanakkale'de
18 Mart 1915, Çanakkale deniz savaşlarında
215 okkalık (275 kg) top mermisini taşıyan Edremit-Havanlı Mehmet oğlu Seyit Onbaşı
Corporal Seyit from Edremit-Havanlı, who carried a 275 kg shell for a gun battery
during the Gallipoli naval attack on March 18, 1915
"Siz vatanı için, milleti için, namusu için canını
ortaya koyan böyle insanları bu kadar mı tanıyorsunuz?
Eğer onları tanımazsanız; geleceğinizi göremezsiniz,
hedeflerinizi bilemezsiniz
"
Mustafa Kemal Atatürk
Bir Yolcuya
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,Bu toprak, bir devrin battığı yerdir
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,Bir vatan kalbinin attığı yerdir
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,Gördüğüm bu tümsek, Anadolu’nda,İstiklal uğrunda, namus yolunda,Can veren Mehmed’in yattığı yerdir
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,Son vatan parçası geçerken ele,Mehmed’in düşmanı boğuldu sele,Mübarek kanını kattığı yerdir
Düşün ki, hasrolan kan, kemik, etinYaptığı bu tümsek, amansız, çetin,Bir harbin sonunda, bütün milletin,Hürriyet zevkini tattığı yerdir
NECMETTİN HALİL ONAN
Çanakkale'yi simgeleyen "Şehitler Abidesi"
Çanakkale Savaşları sırasında büyük cesaret gösteren şehit olan
birlikler ve şahıslar adına bugün Gelibolu Yarımadası'nda çok sayıda şehitlik vardır
Her biri ayrı bir kahramanlık örneği olan bu şehitliklerin en önemlisi Morto Koyu'nda,
Hisarlık Tepe üzerinde tüm şehitlerimizin anısına dikilen Çanakkale Şehitler Abidesi'dir

Çanakkale Zaferi'nin 90
Yıldönümü

Çanakkale Türk siperleri
Nusrat Mayın Gemisi
Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi
Çanakkale Savaşı
18 Mart 1923
Atatürk, Tarsus'ta Çağlayan Bahçesi'nde
Ataturk during a visit to Tarsus on March 18 1923
1936 - Atatürk'ün, akşamüzeri ismet İnönü'yle beraber Gazi Orman Çiftliği'ne gidişi, akşam Çankaya'ya dönüşü
1934 - İçişleri BakanıŞükrü Kaya'nın, Çanakkale şehitleri için yapılan törende, hayatlarını kaybeden diğer millet askerlerine de hitap edilmek üzere Atatürk'ün yazdırdığı söylevi okuması: "

Bu memleketin topraklan üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız
Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz
Sizler, mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız
Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz, evlâtlarınız bizim bağrımızdadır
Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır
Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizin evlâtlarımız olmuşlardır
"(Kaynaklarda bu olayın yılı belirtilmesine rağmen ayı ve günü gösterilmemiştir
1934 yılına ait gazetelerde de -Şükrü Kaya'nın başka bir görevle Gelibolu'ya gidişi dışında- açıklayıcı bir bilgi bulunmamaktadır
Biz gerçek tarih tespit edilinceye kadar bu konuşma tarihini ihtiyatla- 18 Mart 1934 olarak kabul ediyoruz)
[Kocatürk]
1923 - Atatürk'ün, Tarsus Çiftçiler Yurdumda konuşması: "

Memleketimiz şu iki şeyin memleketidir; biri çiftçi, diğeri asker
Biz çok iyi çiftçi ve çok iyi asker yetiştiren bir milletiz, iyi çiftçi yetiştirdik; çünkü topraklarımız çoktur
İyi asker yetiştirdik; çünkü o topraklara kasteden düşmanlar fazladır
"
Atatürk'ün, Tarsus Gençlik Yurdu'nda konuşması: "

Muhterem gençler, hayat mücadeleden ibarettir
Hayatta yalnız iki şey vardır: Galip olmak, mağlup olmak
Size, Türk gençliğine bıraktığımız vicdanî emanet, yalnız ve daima galip olmaktır ve eminim daima galip olacaksınız!"
1922 - Atatürk'ün, Akşehir'de, posta ile gelen İstanbul ve Avrupa gazetelerini okuması
1921 (17-18) - Gürcü Hükümeti'nin Batum'u terk etmesi ve Albay Kazım Bey'in Batum Mutasarrıfı olarak göreve başlaması
Diyarbakır'a gelen Şeyh Sunusî'nin, Atatürk'e teşekkür telgrafı: "Salimen Diyarbakır'a vardım
"
Ermeni Misak Torlakyan, Azerbaycan İçişleri Bakanı Cevanşir Han'ı, Tepebaşı'ndaki Pera Palas Oteli önünde öldürdü
1920 - Meclis-i Mebusan'ın son toplantısını yaparak çalışmalarına ara verme kararı
Meclis-i Mebusan, bir kapanış toplantısı yaparak ebediyen faaliyetlerine son verdi
Meclis-i Mebusan reisi Celalettin Arif, Halide Edip (Adıvar), Dr
Adnan (Adıvar) ve Çerkez Reşit gibi kişiler ise kılık değiştirerek, Anadolu'ya kaçmaya başladı
Atatürk'ün, komutanlara Ankara'da bir meclis toplanması hakkında acele görüş isteyen telgrafı: "

Görüşünüzü makine başında bekliyoruz
Bu konuda acele karar vermek ve hemen gereğine başlamak zorunluğunu hissediyoruz
"[Kocatürk]
İngilizler tarafından tutuklanan 30 kadar Türkün İstanbul'dan Malta'ya gönderilmesi
İngilizler aralarında Rauf Bey, eski Harbiye nazırı Mersinli Cemal Paşa, Çürüksulu Mahmut Paşa, Esat Paşa, Galatalı Şevket, Vasıf Bey ve Numan Usta gibi kişilerin olduğu mebusları bir gemi ile Malta'ya götürdü
Balıkesir'de, Kastamonu'da, İstanbul'un işgalini protesto mitingleri yapıldı
1920 - Ottoman parliament adjourns
1917 - Mustafa Kemal, Diyarbakır'daki 2
Ordu Komutanlığı'na asil olarak atanması
1917 - Mustafa Kemal is appointed Commander of the 2nd Army
Meets with Colonel İsmet (later İnönü), Chief of Staff of the 2nd Army
1916 - Diyarbakır'a gitmekte olan Atatürk'ün, trenle sabah Pozantı'ya gelişi, trenin saat 11
00'de Pozantı'dan hareketi, saat 17
00'de Gülek istasyonuna gelişi, burada diğer bir trene aktarma yaparak saat 18
20'de Mamure'ye hareketi ve 18/19 Mart gecesi saat 01
00'de Mamure'ye gelişi
1915 - Çanakkale Boğazı'nı geçmeye teşebbüs eden Amiral J
de Robeck komutasındaki İngiliz ve Fransız donanmalarının, ağır zayiat vererek başarısız kalışı (Düşman donanması 7 saat süreyle tüm boğaz tahkimatını ateş altına almışsa da, bu girişim, kıyı topçusunun etkili karşı ateşi sayesinde sonuçsuz kalmıştır
Bugünkü deniz savaşında Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlar düşman donanmasına ağır kayıplar verdirmiştir)
Atatürk'ün, Maydos (Eceabat)'a gelen Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Cevat (Çobanlı) Paşa ile -Seddülbahir kıyı bölgesinin korunmasında aldığıönlemleri göstermek üzere- Kirte'ye gidişi, daha sonra tekrar Maydos'a dönüşleri (Kirte'de iken düşman donanmasının boğaz girişini ateş altına aldığını görmüşlerdir)
18 Mart 1915 - Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü

İngiliz-Fransız Donanması'nın Boğaz'a hücumu, ağır kayıplarla geri çekilmesi
Çanakkale Boğazı'nı geçme girişiminde bulunan İngiliz ve Fransız donanmalarının, ağır kayıplar vererek başarısız kalışı
ÇANAKKALE DENİZ SAVAŞLARI
(19-ŞUBAT 1915 18 MART 1915)
I

Dünya Savaşı'nda çarpışmaların ve kahramanlıkların en üst düzeyde gösterildiği Çanakkale Cephesi Savaşları Türk ve Dünya tarihleri arasında önemi yadsınamayacak bir yere sahiptir

Kuşkusuz tarihte hiçbir cephe Çanakkale Cephesi gibi dünya tarihinin akışını değiştirmemiştir

Bağımsız Türk Cumhuriyeti'nin kurulmasının temel taşlarından birini teşkil eden ayrıca Emperyalizme karşı verilen bu üstün direnişin tarihi Türk milletinin cesareti sayesinde zaferle sonuçlanmıştır
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA
ÇANAKKALE CEPHESİ VE DENİZ SAVAŞLARI
(19 ŞUBAT 1915-18 MART 1915)
Birinci Dünya Savaşı, 19

yüzyıl ile 20

yüzyılın başlarında meydana gelen olay ve gelişmelerin bir sonucudur

Bu bakımdan sebeplerini bu dönemde aramak gerekir

Birinci Dünya Savaşı, Avrupa'da dört merkezi devlete karşı, Avrupa ve diğer kıtalarda bulunan yirmi beş devletin giriştiği, o tarihe kadar görülmemiş ilk dünya savaşıdır

I

Dünya Savaşı Avrupa'da ittifak ve merkezi devletler diye adlandırılan Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanlı Devleti ile itilaf devletleri diye adlandırılan İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya, Yunanistan, Sırbistan, Karadağ, Belçika, Portekiz, Romanya, A

B

D, Brezilya vb

meydana gelmiştir

I

Dünya savaşının genel ve özel olmak üzere iki nedeni vardır
a) GENEL NEDENLER:
Fransız ihtilalinin getirdiği yeni anlayış ve görüşler siyasi ve sosyal hayatta büyük
değişiklikler yapmıştı

Milliyetçilik düşüncesi özellikle 20

yüzyılın başlarında etkisini göstermiştir

1815 yılında Viyana Kongresi ile Avrupa'ya yeni statü getirilmiş ve buna göre de güçler dengesi kurulmuştu

Özellikle 1870 Sedan Savaşı ile Alman ve İtalyan birliklerinin kurulması ve bu devletlerin girişimlerde bulunmaları Viyana Kongresi statüsünü ve güçler dengesini büyük ölçüde değiştirmiştir

19

yüzyıl içinde önem kazanmış diğer bir gelişmede sanayileşmedir

Sanayileşme sonuç olarak sömür geliciliği doğurmuş, büyük devletlerin çıkar çatışmaları Afrika, ve Uzakdoğu'ya kadar yayılmıştır

Hammadde ve Pazar arayışı hızlanmış, bütün devletler sömürge yarışına girmiştir

Bazı devletlerin siyasi birliklerini geç kurmaları blokları ortaya çıkmasına neden olmuştur

Bloklar hızla silahlanarak yeni bir savaşın şartlarını hazırlamıştır
b) ÖZEL NEDENLER:
Devletlerin izledikleri politikalar ve çeşitli çıkarlar özellikle bu devletleri karşı karşıya
getirmiştir

Rekabet ittifak ve itilaf devletleri arasında meydana gelmiştir

Savaş öncesi devletlerin durumuna bakıldığında ;
Almanya:
Siyasal birliklerini kurduktan sonra (1871) ekonomisinde büyük bir canlanma meydana gelmiştir

Biriliğini geç kurduğundan dolayı sömürgeciliği geç başlamıştır

Özellikle İngiltere ile rekabete girişmiştir
İngiltere:
Almanya'nın siyasal ve ekonomik açıdan güçlenmesinden rahatsız olmuştur

Kendisine rakip olabilecek güçlerden kurtulmayı istemektedir

Buna karşı deniz kuvvetlerini arttırmıştır
Fransa:
1870 Sedan Savaşı ile Almanya'ya kaptırdığı Alsance-Loren bölgelerini geri almak istemektedir

Bundan dolayı Almanya'ya karşı bir düşmanlık içindedir
Rusya:
Rusya, Panislavizm'i gerçekleştirme amacındadır
İtalya:
Sömürgecilikte geri kalmıştır

Amacı yeni sömürgeler ele geçirmektir
Avusturya-Macaristan:
En büyük tehlikesi Rusya'dır

Panislavizm'e karşı mücadele etmiştir
SAVAŞIN BAŞLAMASI:
Avusturya BÜYÜK Sırbistan'ı kurmak isteyenlere gücünü göstermek üzere 1914 yılı Haziran ayında Bosna da bir manevra yapmaya karar vermiştir

Buna katılmak üzere veliaht Ferdinant da Saray Bosna'ya gelmiştir

Ancak veliaht 28 haziran 1914 günü bir Sırplı tarafından öldürülür

Buda I

Dünya savaşına yol açan olayın başlangıcı olur

Avusturya bu olaya Sırbistan'a savaş açarak karşılık verir

Bunun üzerine Almanya, Avusturya-Macaristan'ın, Rusya da Sırbistan'ın yanında yer alır

Böylece savaş kısa bir zaman içinde bütün Avrupa'yı etkilemiştir

I

Dünya savaşına Osmanlı Devletinin Almanya'nın yanında girmesinin nedenleri ilk bakışta devletin ileri gelenlerinin Alman hayranlığı ve daha sonra Trablusgarp ve Balkan savaşlarında kaybedilen yerlerin geri alınabileceği, Kars, Ardahan ve Batum'un yeniden alınabileceği, Mısır'ın yarım yeniden İngiltere'den alınabileceği, Rus, Mısır ve İngiltere sömürgeleri olan Türk ve İslam ülkelerinin istiklale kavuşabileceği, Girit ve Kıbrıs adalarının tekrar devlete bağlanabileceği gibi düşünceler mevcuttu

Osmanlı Devleti bu toprak beklentilerinin yanı sıra yalnızlıktan da kurtulma istiyordu

Almanya ile 2 ağustos 1914 te gizli bir ittifak anlaşılmasının yapılması, Alman desteği ile ülkenin kalkınabileceği ve iki Alman gemisinin (yavuz ve Midilli) Osmanlı topraklarına sığınması savaşa girmemizde etkili olmuştur
Almanya'nın Osmanlı Devleti'ni Savaşa sokmak istemesinin Nedenleri:
Almanya, Avrupa'nın Doğusunda Rusya, Batısında ise İngiltere tarafından sıkıştırılmıştır

Bundan dolayı Avrupa'daki savaş yükünü hafifletmek, Osmanlı Devleti'nin Jeopolitik konumundan yararlanmak istiyordu

Almanya özellikle geçiş yollarının tutularak Rusya'ya ulaşılmasına engel olmak düşüncesindeydi
OSMANLI DEVLETİ'NİN SAVAŞA GİRMESİ:
Osmanlı Devleti'nin tarafsız kalması en çok itilaf devletleri istemekteydiler

Özellikle Rusya boğazların kullanılması ve kendisine yardımın kolay yapılabilmesi için bu durumun devam etmesini istiyordu

Almanya, ittifak anlaşmasından sonra Osmanlı Devleti üzerindeki baskılarının savaşa girmesi yönünde arttırmaya başladı

Bu arada Alman askeri heyetinden bazı subaylar Osmanlı ordusunda önemli bazı görevlere getirilmişlerdi

Sonuçta, Yavuz (Goesa) ve Midilli (Breslav) gemileri Amiral Sovchen komutasında 28-29 Ekim 1914 gecesi Rusya'nın Odessa ve Sivastopol Limanlarını topa tutması fiilen Osmanlı Devletini savaşa sokmuş oldu

Bu olay üzerine önce Rusya ardından İngiltere ve Fransa Osmanlı Devleti'ne savaş açtılar

Böylelikle savaşa resmen katılan Osmanlı Devleti I Dünya savaşında bir çok cephede savaşmıştır

Savunma Cephesi olarak kurulan ve oldukça öneme sahip bulunan Çanakkale Cephesi'nin açılmasının nedenleri ve meydana gelen Deniz savaşları üzerinde duracağız
SAVAŞ ÖNCESİ DÜŞÜNCE VE İTİLAF DEVLETLERİNİN SAVAŞ PLANLARI:
1) Baltık Denizine Egemen Olmak Planı:
"Baltık Denizine egemen olmak ve hem Ruslara silahla cephane yetiştirmek, hem de Almanya'nın mesafelerce düz kumluk halinde bulunan Pomeranya kıyılarına, Berlin'den 150-200 km uzaklıkta olan yerlere, büyük bir Rus ordusu çıkarmak

Lora Fiser'e göre ayrıca üç yere üç ordu çıkarılacak biri asıl çıkış ordusu, diğer ikisi gösteriş ve şaşırtma orduları olacaktır

Planın esaslarına göre İngiliz donanması, Almanya Frizon (Frize) adalarından Batı'da bulunan Bordum adasını ele geçirip onu Çanakkale önündeki Limni, İmroz ve Bozcaada gibi bir üs olarak kullanacak, o bölgede denize dökülen Alman ırmaklarının ağızlarını tıkayacak, Kiel kanalını tahrip edecek ve genel olarak Almanya'nın kuzey deniz kıyılarını torpille kuşatacaktır
2) LOYD CORC Planı:
Loyd Corcc planının esası ilkbaharda kuvveti 700 bin kişiye varacak olan yeni birliklerin Fransa'da Batı cephesine gönderilmeyip Balkanlar'da kullanılmasıdır

Loyd Corc ayrıca Türklerin Süveyş kanalına saldırdıkları sırada, Suriye'ye 100 bin kişilik bir kuvvet çıkararak 80 bin kişilik Türk ordusunu mağlup etmeyi'de düşünmüştür

Böylelikle Suriye ele geçirilmiş ve Kafkasya ile sıkışık durumda bulunan Ruslara yardım edilmiş olunur

Amiral Fişer Batı cephesini Baltık yolu ile Kuzeyden çevirmeyi, Loyd Corc ise aynı işi Balkanlar'dan veya Adriyatik kıyılarından yapmayı istemektedir
3) JOFR Planı:
Bu düşüncede olanlar her şeyi bir kenara bırakarak ilk olarak Almanya'yı ezmeyi istemektedirler

Buna klasik düşünce ve plan denilebilir

Bunu isteyenler, elde edilecek bütün kuvvetlerini, yani en çok İngiltere'de önce gönüllü sonra mecburi olarak silah altına alınan ve alınacak olan birkaç milyon askerin hepsini veya hemen hepsini Batı cephesine yığmak ve Alman ordusunu kemire kemire ezmek düşüncesindedirler

Bu düşünceler ileri sürenlerin başında Fransız orduları başkomutanı Jofr ile İngiltere İmparatorluk genel kurmay başkanı General (sonra mareşal) Robertson bulunmaktadır
4) Çörçil-Hankey'in Boğazları Zorlama Planı:
Baltık denizine girmek planı da kısmen deniz bakanının düşünceleri arasında olmakla birlikte Çörçil, hemen bütün gücünü Çanakkale'nin zorlanması üzerinde toplayacaktır

O sırada İngiltere'de Osmanlı Devleti, düşmanların en zayıfı sayılıyordu

O, Almanya'dan damla damla ve adeta kaçak gibi Romanya ve Bulgaristan yolu ile silah ve cephane alabiliyordu, dolaysıyla Türk'ün kahramanlığını göz önünde tutmayanlar Boğazları zorlamayı nispeten kolay sayabilirlerdi
Uzlaşma Devletleri Çanakkale'ye denizden saldırıya girişecekleri sırada Osmanlı Devleti'nin durumu onlar açısından böyle bir saldırı için elverişli görüntüdeydi

Osmanlıların Sarıkamış üzerine yaptıkları büyük saldırı bozgunla sonuçlanmıştı

Mısır'ı İngilizlerden kurtarmak amacıyla giriştikleri kanal harekatları umulanları getirmemişti

Bu arada Balkan Devletlerinden Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan'la Dünya Savaşı'nın başlamasından beri bir antlaşmaya varılması için sürüp gelen siyasal görüşmelerden de olumlu bir sonuç alamamıştı

Bulgarların çekingen davranışı Almanya ile Osmanlı arasında doğrudan bir bağlantının kurulmasını engellediğinden Osmanlı ordusunun yoksun bulunduğu Modern savaş gereçleri ile donatılmaması da gecikmekteydi
Bu durum uzlaşma Devletleri'nin Osmanlılara karşı bir saldırıya geçmelerine elverişli gibi görünmekteydi

Ne var ki aralarında bu maksatla hazırlanmış bir harekat alanları yoktu

savaş sonucunun batı cephesinde ve kısa bir zamanda alınacağına inanılmaktaydılar

Üstelik İngiltere'nin büyük bir kara ordusu kurmak için giriştiği hazırlıklar da tamamlanmış değildi

Çanakkale üzerine bir saldırı için ilgililer arasında kesin bir antlaşmaya henüz varılmamıştı
ÇANAKKALE'YE SALDIRI FİKRİ
Çanakkale'ye saldırı fikrinin bir Rus sorunu ile bir olup-bitti olarak ortaya çıktığı görülmektedir

Sarıkamış saldırısının Osmanlı çıkarına geliştiği sırada Rus Orduları Başkomutanı Grandük Nicolar, İngiliz Harbiye Nazırı Kitchner'den Osmanlı kuvvetlerinden bir kısmının Kafkas cephesinden uzaklaştırılmasını sağlayacak bir kara veya deniz gösterisinin yapılmasının mümkün olup olmadığını sormuştur (Aralık sonları 1914)

Grandük böyle bir gösteri için Çanakkale'den söz etmemişti

Grandük'ün sorusu Londra'ya ulaştığı sırada, Çanakkale seferi düşüncesi çoktan doğmuş bulunuyordu

Tartışılan yanı yapılacak seferin yalnız savaş gemileriyle mi yoksa aynı zamanda bunların kara kuvvetleri tarafından desteklenmesi suretiyle mi yapılacağıydı

1908'de İngiltere İmparatorluğu Ulusal Savunma Konseyi Boğazların yalnız savaş gemileriyle aşılması konusunu etüt etmiş ve XIX

Yüzyıl başlarında Lora Nelson'un bu konuda öne sürmüş olduğu bir fikre saplanıp kalmıştı

Nelson, "Bir kara kuvveti tarafından desteklenmeden istihkamlara saldıran gemici delidir" demişti

Fakat birinci dünya savaşı başladığı sırada İngiltere'de Nelson'un düşüncesini paylaşmayan bir insan yetişmiş bulunuyordu: Churchill
Churchill ve Çanakkale
Churchill düşüncesini Dünya Savaşı'ndan birkaç yıl önce Londra'yı ziyaret etmiş ve onunla görüşmüş olan Enver Paşa'ya şöyle anlatmaktadır; "Londra'da bulunduğum sırada Churchill ile bir dünya savaşı çıkması durumunu tartışmıştım

Böyle bir savaşta Türkiye'nin ne yapacağını bana sordu

Ve arkasındanda şunu dedi: "Eğer Türkiye Almanya tarafını tutarsa İngiliz filosu Çanakkale Boğazı'nı zorlayıp geçecek ve İstanbul'u alacaktır

"
Churchill'in Çanakkale seferi ile ilgili çalışmaları İngiltere'nin Osmanlı İmparatorluğuna savaş açmasından önce başlar

Churchill 1 Eylül 1914'te İngiliz filosunun Çanakkale'yi zorlamasına ve Yunanistan'ın Gelibolu'ya asker çıkarmasına dayanan bir tasarı hazırlar

Fakat Bulgarlardan kuşkulanan Yunanistan, tarafsızlığından ayrılıp İngiltere'ye yanaşmadığı için bu tasarı suya düşer

Ayrıca Churchill, Mısır'ın en iyi biçimde savunulmasının Gelibolu'ya saldırmakla mümkün olduğu yolundaki düşüncesini de savaş komitesi tarafından çok kuvvete ihtiyaç duyulacağı için iltifat görmez

Yukarıdaki sözü edilen Rus orduları Başkomutanının Osmanlı İmparatorluğu'nun her hangi bir yerinde bir gösteri yapılması isteğinin Londra'ya varması üzerine (31 Aralık) Churchill'in Başvekile sunduğu bir raporda "Savaşın duyurulmasından beri Gelibolu'ya saldırılmasını istemekte idim" demektedir

Bu kez Lloyd George ile Savaş komitesi genel sekreteri Hanway, Harbiye nazırı Kitchner ve Lord Fisher de Churchill'in fikrine katılmışlardır

Şu şartla ki kara kuvvetleri sağlanmadığı takdirde Çanakkale Boğazı sadece savaş gemileriyle zorlanacaktır

Bu suretle Rusya'nın "gösteri" isteği de yerine getirilmiş olacaktır
3 Ocak'ta Churchill, Çanakkale'yi abluka altında bulunduran Amiral Garden'den Boğazın yalnız denizden zorlanmasını mümkün görüp görmediğini sorar

Sorusuna bu iş için eski savaş gemilerinin kullanılacağını ve sağlanacak sonuçların, uğranılacak kayıpları haklı göstereceğini de ekler

5 Ocak'ta Amiral Garden'in cevabı gelir: Bir baskınla Çanakkale Boğazı'nın zorlanabileceğini sanmadığını fakat esaslı bir plana dayanılarak sayısı fazla gemilerle bunun yapılabileceğini bildirir

Bu cevap savaş komitesi üyelerini tatmin eder

Bu suretle Churchill'in Çanakkale seferi ile ilgili hazırlıkları başarı ile sonuçlanır

Bundan sonra 20 Ocak'a kadar sürecek bir zaman içinde sefer planı hazırlıklarına geçilir

Bu sırada sefere Fransa'nın da katılması sağlanır

Churchill, Fransa'dan önemli bir yardım dilemediklerini bu devletten ancak işbirliği, saldırı tasarısı üzerinde anlaşma ve onu birlikte hazırlama dileğinde bulundukların belirtmiştir
GARDEN'İN PLANI
Çanakkale'yi geçme planı Amiral Garden tarafından hazırlanmış ve 13 Ocak'ta Savaş komitesi tarafından onaylanmıştı

Plan önemli deniz kuvvetlerinin kullanılmasını öngörmeliydi

12 zırhlı, 3 savaş kruvazörü, 3 hafif kruvazör, 12 destroyer, 6 deniz uçağı, 12 torpil tarayıcı gemisi ve daha bir çok başka çeşit gemiler
Plana göre ilkin boğaz'ın girişini savunan dış bataryalar uzun mesafelerden bir ateşle tahrik edilecekti

Dış bataryaların ikisi boğazın Anadolu yakasında bulunan Orhaniye ile Kumkale'den, diğer ikisi de Rumeli yakasındaki Ertuğrul ile Seddülbahir'den ibaretti

Boğaz'ın bunlar arasındaki genişliği 4 km kadardı

Bundan sonra Boğaz'a girilerek Anadolu yakasında Kepez, Rumeli Kilitbahir'e kadar olan ve merkez savunma sistemi denilen tahkimatla bataryalar bombardıman edilerek tahrip edilecekti

Bu işte son bulunca, Çanakkale ile Nara arasındaki savunma sisteminin son kısmı ateş altına alınarak zararsız duruma getirilecek ve Marmara'ya girilerek İstanbul yolu tutulacaktı

Bu bombardıman aşamalarının her birinde savaş gemileri yol almaya başlamadan önce torpil tarlaları ayıklanmış olacaktı

Planın yürütülmesi için 15 şubat saptanması başarı ümitleri de havaların iyi gitmesine; yol, cephane sağlanmasına ve Türklerin savunmada göstereceği yılgınlığa bağlanmıştı
ENVER PAŞA VE BOĞAZLARI SAVUNMA SİSTEMİ:
Türk Başkumandanlığı Boğazın savunma sisteminde mayından faydalanmaya büyük önem vermiştir

Bundan ötürü mayın hatları kurulmuştur

Bunların bir kısmı sabitti

Ana mayın hatları Çanakkale Boğazı'nın 1,5 km genişliğinde bulunan en dar yerini korumak maksadıyla Soğanlıdere - Dardonos önünden başlamıştı

9 mayın hattı meydana getirilmişti

Kıyılarda da bu hatları koruyacak gizli obüs bataryaları yuvalanmış bulunuyordu

Ender Paşa yalnız denizden yapılacak bir saldır ile Çanakkale'nin geçilmezsinin olanaksızlığını göstermekteydi

Bu nedenle İstanbul'da halk arasında dedikoduların uyandırmış olduğu korku, kuşku ve telaşına anlamıyordu

Ona göre, düşman büyük istihkamları uzaktan ateş hattına olabilir, tahrip de edebilirdi

Fakat mayın tarlalarını savunma bataryaları tahrip etmek için bataryaların üzerine kadar gelmesi gerekliydi

Gelecek olan gemiler ufaksa, kolaylıkla batırılabilirdi

Büyük savaş gemileri ise batmak korkusundan oraya kadar yaklaşamayacaklardı

Şayet düşman donanması mayın tarlalarına geçip Çanakkale şehri önüne Boğazı kıvrılarak Nara'ya dönüp, Marmara'ya geçmeye girişirse karşısında bizim donanmamızı bulacaktı

Bizim donanmamız ufak olduğu halde büyük top düşmanın teker teker geçmeye mecbur olan gemilerine karşı üstündü

Düşman gemileri bu dönüş esnasında bizim gemilerimize karşı ancak 2 topla ateş edebileceği halde 5 kilometreden fazla olmayan etki menzili içinde bizim en aşağı 30 topumuz, onların karşılayabilecekti

Bu durumda en büyük dretnotlar bile batırılacaktı
ÇANAKKALE DENİZ SEFERİNDEN BEKLENENLER
Enver Paşa'nın Çanakkale deniz kuvvetleriyle zorlanamayacağı hususundaki düşünceleri, birinci Dünya savaşı başlarında İngiltere'de de aşağı kabul edilmişti

Fakat Charebill'in ilkin Mısır'ın savunması için ortaya atılan bu fikri zamanla kök tutmuş ve bunun eyleme konulup başarılmasıyla şu önemli istifadelerin sağlanabileceği İngilizlerce hayal edilmeye başlanmıştı:
İstanbul'un Ruslar tarafından ele geçirilmesi önlenerek İngiliz hakimiyetine geçecektir

Bu durumda Osmanlı Devleti toprakları ve ordusu ikiye bölünmüş olacağından barış yapmak zorunda kalacaktı

Buna yanaşmadığı taktirde de kısa zamanda savaş dışı bırakılacağına şüphe yoktu

Bu durumda Rusya ile batık dost devletler arasında bağlantı sağlanacak, karşılıklı ekonomisel ve savaşsal yardımlaşama sağlanacaktı

Bütün bunlardan başka Dünya savaşı'nın başlangıcından beri tarafsızlıkları ile sallantıda bulunan Bulgaristan ve Romanya, İngiltere ile Fransa'nın yanında savaşa gireceklerdi

Girince ve Almanya ile Avusturya'nın etrafındaki çember tamamlanmış ve kuvvetlenmiş olacaktı

Sözün kısası " can boğazdan gelir" atasözüne uygun olarak dünya savaşının bitirme yolu, Çanakkale Boğazından geçmekteydi
SAVAŞIN BAŞLAMASI (ŞUBAT 19)
Yukarıda sözü geçen Gordon planının eylemine 19 şubat saat 10'da başladı

Bu tarih 1807 yılında İngiliz filosuna başarı ile sonuçlanan Boğaz zorlaması 108

yıl dönümüne rastlamaktadır

Saldırı amacı ilkin boğazın girişini koruyan Anadolu yakasındaki Kumkale ile Orhaniye'de ,Rumeli yakasında Ertuğrul ile Seddülhisar'deki tabyaları yok etmekti

İkinci Fransız dördü İngiliz olmak üzere altı zırhlı bu işi başarmak için görevlendirilmişti

Bu gemiler 12

000 ile 10

000 metreden bataryalar üzerine ateşe başlamışlardı

İlk ateşi açan HMS Cornwasllis zırhlısının topçu subayı Yüzbaşı Harry Minchin, bunu büyük babasına yazdığı bir mektupta gururla anlatmaktadır

İlk topa ateş emrini verdim ve daha ilk ateşte isabet kaydettik

Onların menzillerini dışında olduğumuzdan ateş oranı çok ağardı, dakikada bir mermi falan

Öğlene kadar buna devam ettik

Öğleden sonra biz ve Vengeance 8

00 ile 5

000 yarda kadar yaklaştık ve Vengeance epey yoğun bir ateş altına girdi

Biz hemen onu desteklemeye koştuk ve gemideki bütün toplarla kaleye ateşe başladık

Her top yaklaşık olarak dakikada iki mermi atıyordu

Bu numaralı tabya sır taşı, duman, alev ve toz yığını halinde havaya uçtu

Ondan sonra başka bir tabyada üzerimize ateş başlayınca hemen o yana döndük ve yaşamım boyunca bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum

Birkaç kere çok yaklaştıysa da biz hiç isabet almadık

Ateş hızımız onların şaşırtmış olmalıydı

İnsanın çevresine dakikada 1500 kilo mermi yağması epey sinir bozucu olmalı

Türk bataryaları menzillerinin kısalığından susmak zorunda kaldılar

Saat 12'den sonra zırhlılar kıyılara yaklaşarak 7000 metreden ateş etmeye başlayınca bataryalar da karşıt ateşe geçtiler

Ateş şiddetliydi iki gemi isabet aldı

Amiral Garden saat 17:30 da geri çekilme emri verdi

Dış bataryaları bir günde tahrip etmek ümidi bu suretle suya düşmüş oluyordu

Ertesi gün başlayan fena hava saldırıyı 25 Şubat'a kadar geciktirdi
Bombardımana Devam Edilmesi (25 Şubat)
25 Şubat'a dış bataryalar üzerine yarıda kalmış olan saldırıya tekrar başladı

Bu kez saldırıya 12 Şubat gemisi katıldı

Bataryalar top menzillerini elverişsizliği alanına giren gemilere güçlü bir karşılık verdiler

İkisine önemli isabetler kaydetmeye muvaffak oldular

Ne var ki, bu yüzer kaleleri yürüyüşlerinden alıkoyacak olanaklara sahip bulunmuyorlardı

25 Şubat'tan beri artık susmak zorunda bırakılmışlardı

Düşman savaşın sonuçlarını anlamak için tabyalara deniz erleri çıkarmış ve henüz kullanabilecek gibi görünen bir iki topu tahrip ettirmişlerdi

Dış bataryaların susturulması işi bu suretle sona ermiş bulunuyordu

26 Şubat'ı izleyen günlerde ve havanın elverişliliği ölçüsünde saldırı planının ikinci ve üçüncü bölümlerine yani iç bataryaların tahrip edilmesine girişilmişti

Amaç Dardonos ve Erenköy tabyaların savaş dışı etmek için Boğazın içine girmekti

Savaş gemileri ateş ederken mayın tarama gemileri de kendilerine yol açacaktı

Planı bu bölümünün eylemini sağlamada hesapta olmayan engellerle karşılaşıldı

Kıyılarda yerleştirilmiş gizli ve hareketli sahra bataryalarıyla Dardonos tabyasının topçuları yapılacak işi güçleştiriyorlardı

Devamlı olarak yer değiştiren mayın tarama gemilerine nefes aldırmıyorlardı

Zırhlılara isabetler oluyordu

Kaydedilen başarılar umulanlara yaklaşık olmadığı halde Amiral Gorden, 2 mart'ta Churchill'e çektiği bir telgrafta Mart ortalarında İstanbul'a ulaşacağı ümidinde olduğunu bildiriyordu

11 Mart'ta Churchill, Gorden'le bu konumdaki düşüncesini bir kez daha sordu

Gelen cevap filonun Marmara'ya girmesi üzerine, geri güvenliğin korunması için kara kuvvetlerine ve bulunmadığı gibi Gelibolu'ya sır çıkartmakta planı da hazırlamıştı

Hemen kara kuvvetlerinin tedarike girişildi

Bu kuvvet general Hamilton komuta atandı ve Çanakkale'ye gönderildi

Amiral Gorden'in ordusuz bir komutana ihtiyacı yoktu

Edindiği bilgilere göre Türk'lere Almanya'dan mühimmat gönderilmesi ihtimali de vardı

Bu arada da Almanya'dan ve Avusturya ve Avusturya denizatlıları işe karışabilirdi

Buna zaman yoktu

Kaldı ki planın iç bataryaların susturulması ile mayınların toplanmasından ibaret olan ikinci kısmın tamamlanmış olduğuna dair de kanıtı vardı

15 Mart'ta saldırı için kararını verdi ,

Saldırı 17 ve 18 Mart'ta yapılacak yani Boğaz gerilecekti

Ne var ki, vermiş olduğu karardan bir gün sonra Gorden yorgunluktan, sinirden ve uykusuzluktan güçsüz düşmüştü

Doktorunun tavsiyesi İstanbul'dan vazgeçerek Londra'ya dönmesi merkezin deydi

Bu suretle Amiral hazırlanmış olduğu planın trajedi ile sonuçlanacak son perdesini görmekten kurtulacaktı

17 Mart'ta yerine Harmay başkanlığı yapmakta da Vis Amiral de Robeck atandı
İSTANBUL'U SAVUNMA TEDBİRLERİ
Üçlü uzlaşma devletleri savaş gemilerinin Çanakkale Boğazı'nın geçilme girişiminin Osmanlı Genelkurmayı'nın kuşkuya düşmesi normaldi

Kaldı ki bu girişime paralel olarak Ruslarında Karadeniz Boğazı'na bir saldırıda Bulunmaları olasılığı da büsbütün ortadan kalkmış değildi

Bu durum göz önünde tutularak Boğazların ve İstanbul'un savunulması için şu Askersel tedbirlerin alınması gerekli görülmüştü; Çanakkale Boğazı ile İstanbul doğrultusunu savunmak görevi Liman Von Sanders komutasında bulunan I

Orduya verilmişti

Bu ordudan I

Kolordu Gelibolu Yarımadasına, 15

Kolordu Çanakkale'nin Anadolu kıyılarına 6

Kolordu da Yeşilköy bölgesine yerleştirilmişti

Karadeniz Boğazı'nın savunması ile Vehip Paşa'nın komutasında bulunan 2

Orduya verilmiş bulunuyordu

Boğazların savunması ile görevli kuvvetlerin tümü , 200,000 kadardı
18 MART SALDIRSI ÖNCESİNDEKİ HAZIRLIKLAR
Saldırının yüksek komutası da Robeck'e verilmişti

De Robeck bir gün önce görevinde çekilmiş olan Gorden'in planını uygulayacaktı

Plan sade idi

Amaç Boğazın iki kıyısındaki bataryaların susturulması, torpillerin ayıklanması, bu suretle açılacak yoldan filonun Boğazı girilmesine olanak sağlanmasında ibaretti

De Robeck bu planı başarıyla gerçekleştirmek için savaş gemilerini üç kümede savaş düzenine getirmiş bulunuyordu

Birinci kümede Queen Elizabeth, Agamemnon, Lord Nelson ve İnflexible bulunuyordu

Bunlar güneye doğru sardırmışlardı

Bu üç savaş gemisinin sahra bataryalarına karşı güvenlikleri kuzey kanatta Lrince George ve güney kanatta Triumph tarafından sağlanacaktı

İkinci kümede Amiral Guepratte komutasında şu dört Fransız zırhlısından kurulmuştu; Buffren, Bouvet, Goulois ve Charlemagne

İlk ikisini boğazın Anadolu kıyılarını, diğer ikisi de Rumeli kıyılarını döveceklerdi

Üçüncü küme, İrresistable, Albian , Vengeance, Swiftsare ve Magestic yedekte bırakılmışlardı

Üçüncü küme gemileri sırası gelince ikinci kümenin yerine alacaklardı

Son olarak Cornwallis, Conapus, Dorthmouth ve Dublin kruvazörleri geliyordu

Bunlardan ilk ikisinin görevi mayın taramak, doğu ilgisinin de aşırma ateş yapmak suretiyle sahra bataryalarını arkadan varmaktı

Dünya topraklarında güneşin batmadığı iki büyük imparatorluğun meydana getirdiği bu kudretli ve haşmetli savaş gücüne insan gücü ile karşı gelinemeyeceği konusuna İngiliz ve Fransız denizcilerinde genel bir kaç doğmuştu

18 Mart saat 10:58'de yukarıda işaret edilen savaş düzeni almış olan aramada da ilk bombardıman için suretle görev bölümü yapılmıştı:
Queen Elizabeth, Anadolu yakasında bulunan Hamidye I ve Çimenlik tabyalarını, Agamemnon, Lord Nelson ve İnfletible ise boğazın Rumeli yakasındaki Yıldız, Mescidiye, Hamidiye II ve Namazgah tabyalarını ateş edeceklerdi

Düşman ordusu büyük saldırışa geçeceği sırada Türk bölgesi savunma karargahında durum şöyleydi;
Karargah komutası Albay Cevat , 18 Mart'tan önce Bozcaada'da düşman savaş gemilerinin toplanmakta olduğunu haber almıştı

18 Mart sabahı da bir araştırıcı uçağımız Bozcaada'da büyük bir kaynaşma olduğunun haberini getirmişti

Ne var ki, komutanlık bu haberleri büyük bir saldıranın ilk işaretleri olarak kabul etmedi

O kadar etmedi ki komutan Albay Cevat, 18 Mart sabahı karargahta ayrılıp Kirte'deki birlikleri teftişe gitmiş ve ancak 16:30'da karargaha dönebilmişti

Bu nedenle savaşı Kurmay Binbaşı Selahattin Adil(paşa) yönetmişti

Savaş sırasında yanında bulunmuş olan yardımcıları Kurmay Kolağası Osman Zati ile Yüzbaşı Hamdi'dir

Bu kısa açıklama da göstermektedir ki, 18 Mart saldırısı bir baskın biçiminde başlamıştır
SALDIRININ BAŞLAMASI:
Birinci küme ile kendilerine hedef olarak gösterilmiş plan tabyaları arasında düello saat 11:15'te başlıyor

Queen Elizabeth, ağır toplarıyla uzak mesafeden ilkin Çimenlik'e sonra Çanakkale şehrine daha sonra da Hamidiye tabyasına ateş ediyor

Çimenlik'e iki isabet oluyor

Çanakkale'de yangın çıkıyor

Hamidiye'de yıkıntı meydana geliyor

Saat 11:35'te Lord Nelson, Rumeli yakasındaki Hamidiye II tabyasına; George ve Triumph, Mecidiye, Yıldız ve Dardonos tabyalarına açıyorlar

Fakat zırhlıların büyük şikayeti bu tabyalardan olmaktan çok, görünmeyen ve göründüğü anda hızla yer değiştiren sahar bataryalarındandı

12:30'da Amiral de Robeck Fransız gemilerinden kurulmuş olan ikinci küme gemilerine kıyılara yaklaşarak, yakın mesafeden bombardımanı sürdürmesi emrini veriyor

Bunlar Erenköy bizansında duran İngiliz gemileri arasından geçerek kıyıya 400 metre kadar yaklaşıyorlar

Bütün ağır toplarıyla Rumeli yakasında Kilitsihar ile Mesudiye tabyaları, Anadolu yakasında da Dardonos ile Beyaztepe mevkileri ateşe tutuyorlar

Büyük Aramada boğaz en dar olan Kilitsahir ile Çanakkale arasına yönelmişti

Buraya gelmeden önce birkaç gemi feda edileceği de hesaba katılmıştı

Bu kayıpları karşılıksız olmayacaktı

Boğaz geçilip İstanbul alınmakla, Osmanlı ile müttefiklerin bağlantısı kesilecekti, çember içine alınan Avusturya ile Almanya da pes demek zorunda kalacaklardı

Sözün kısası savaşın muhteşem armadanın birkaç kilometre daha ilerlemesine bağlı kalmıştı

Tarihsel Fransız cesareti ile İngiliz soğukkanlılığı Türk'ün alçak gönüllü kahramanlığı karşısına bu alınacak yerde bir sınav verecekti

Deniz savaşının en bunalımlı anı iki taraf içinde gelip çatmıştı

Dünya bu olaya kadar Türk'lerin fetihler savaşlarında tanımıştı

Yurt savunmasında ise güçlerinin neye yettiğini ilk kez hecelemeye başlayacaklardı

Hava şartları Türk'lerin lehineydi

Gemi bacalarından ve toplardan çıkan dumanlar sayesinde Türk bataryaları görünmüyordu

Türk savunma komutanlığı düşman zırhlılarının merkez bataryalarına 14 kilometre kadar yaklaşması üzerine bu bataryalar tarafından da ateş emri verildi

Türk'lerin ağır toplarıyla ötüşlerinin ateşi düşman üzerine şaşırtıcı bir etki yapmaktaydı

Kaptan köprüsünden isabet alan İnflexible'den geriye dön emri verildi

Bouvet'de de almış olduğu isabetten dolayı yangın başlamıştı

Geminin toplarının yarısı kullanılmaz hale gelmişti

Bir çeyrek saatte 14 isabet alan Suffren hemen hemen savaş dışı edilmişti

Ne var ki, bu arada da Çanakkale'de başlamış olan yangın genişlemiş, Dardonos, Namazgah ve Hamidiye bataryaları, Fransız gemilerinin ateşi karşısında susmuştu

Deniz ile kara arasındaki büyük düello taraflar ağır yaralar almışlardı

Fransız gemilerinin yıprandığını gören de Robeck geri dönmelerini ve üçüncü küme gemileri ile yedeklere onların yerine almalarını emrini veriyor

Saat 13:34 ne var ki, Boğazdan çıkmak girmek kadar kolay değildi

Donanmalara taranmış sandıkları karanlık limanın güney kısmına, Erenköy açıklarından Doğuya doğru da Nusrat adındaki mayın gemisi geceleyin, Ruslarca Karadeniz kıyılarımıza dökülüp tarafımızdan toplanmış olan mayınlardan 26 tane döker

İşte bu mayınlardan birine çarpan Bovvet bir buçuk dakikada 640-700 kadar mevcudu ile sulara gömülüyor

5 subayla 51 er ancak kurtarılıyor

Bu kurtarma işine karışmış olan Gaulios zırhlısına da iki ağır top mermisi ile yaralanıp su almaya başlayınca diğer iki Fransız gemisini yardımı ile savaş yerini terk ediyor

Fransız, tümden yok olmamak için savaş yerinden çekilmek zorundadır

Ve şimdi Türklerle İngilizler karşı karşıya geliyorlar

Bovvet'in batış anını anlatan Yarbay Worsley Gibson'un sözleri; Bovvet'in sancak tarafına yattığına dikkat ettim ve bunu McB'ye söyledim

Daha sözümü bitirmeden gemi daha fazla yatmaya başladı

Ağır yara aldığı belliydi

Çokta hızlı ileri gitmekteydi ve az sonra direkleri suya girdi, büyük bir duman ve buhar sütünü yükseldi ama herhangi bir patlama olmadı ve birkaç saniye sonra sulara gömüldü

Bovvet'in batması Golois'in yaralanması ve tüm Fransız gemilerinin geri çekilmesi Türklerin moralini yükseltiyor

Saat 14:00'ten sonra savaş 6 İngiliz zırhlısı ile bataryalar arasında tekrar başlıyor

15:15'te Irrsistable zırhlısı Beyaz tepe hizasında torpidoya çarparak yan yatmaya başlıyor

Makineleri su ile doluyor

Hareket edemiyor

Ocean zırhlısı imdada koşuyor

Onu geriye çekmek istiyor fakat akıntı iki gemiyi Anadolu kıyısına doğru sürüklüyor

Ocean'da Bovvet'in batmakta olduğu yerde bir mayına çarpıyor

İki yaralı gemi Türk Topçusunun ateşi altında gemiler boşaltılarak kendi hallerine bırakılıyor

Bu gemiler Çanakkale Savaşının son kılavuzları oluyor

Amiral de Robeck saat 17'de muhteşem aramadan geri kalan zırhlılara dönüş emrini veriyor

Çanakkale direnişinin ilk bölümü; İngiliz ve Fransız armadasının yenilgisi ve Türklerin zaferi ile son buluyor
İKİ TARAFIN KAYBI
18 Mart'ta Boğazı geçmek için 12 büyük zırhlı savaşa katılmıştı

Diğer gemilerden her biride az çok isabet almışlardı

Osmanlı kaybına gelince; Bataryalardan hepsi isabet almıştı

Boğazın girişindekiler susturulmuştu

İç bataryalardan da çok veya az yaralananlar olmuştu

176 Kaptan 8'i kullanılmayacak duruma gelmişti

İnsan kaybı 40 ölü ve 74 yaralıdan ibaretti

Yaralılarınsa 18'i Almandı

İki tarafında sahip bulundukları savaş güçlerine göre kayıplar önemli sayılamaz

İngiliz ve Fransız imparatorları engin servet kaynaklarına sahiptiler

Batan ve yaralanan gemilerini yerlerine kolaylıkla başkalarını koyabilirlerdi

Ne var ki, iki devletin normal kayıpları hiçbir suretle giderilemeyecek kadar ağırdı

Türklerin uğradığı nesnel kayıplara karşılık moral kazançları yüksekti

Aylardan beri İstanbul'da kuşku içinde yaşayan Türkler için Çanakkale deniz zaferi, kurtuluş anlarını taşıyordu

Türklerin İngiliz donanması için kökleşmiş bir hayranlığı vardı

bu donanmayı, yüz gemisi dönmeye zorlamanın büyük heyecanını duymaları doğaldı

18 Mart akşamı İstanbul ve zafer haberinin ulaştığı bütün Türk şehirlerinde, kasabalarında ve köylerinde evler bayraklarla süslenmiş, aydınlatılmış ve şenlik yapılmıştı

Çanakkale deniz zaferinin dünyada bulunan diğer Müslüman ülkelerinde de etkisi görüldü

Sömürge yaşamı süren Müslüman ve hatta Müslüman olmayan halklarda, Emperyalizme karşı bu üstün direnişi kendi kurtuluşları için değerli bir örnek gibi kabul eder oldular
Çanakkale deniz yenilgisi altında kalmak istemeyen ve olumsuz etkisini her ne pahasına olursa olsun silmek isteyen uzlaşma devletleri talihlerini bu kez de İstanbul'u almak için kara yolundan giderek denemeye karar verdiler

Bu yolun Gelibolu yarımadasından geçtiğini düşündüler ve kara ordularını oraya çıkartmakla ilgili işe giriştiler

18 Mart yenilgisi İngiliz ileri gelenleri arasında bir takım tartışmalara yol açmıştı

Amiral de Rocek ile Ian Hamilton arasında ortaya çıkan sorun; donanmanın Boğazı geçmek için yapacağı ikinci bir denemesinin ordu tarafından desteklenmesine karşılık, ordunun Gelibolu Yarımadasına yapacağı bir çıkartma hareketinin donanma tarafından desteklenmesinin daha uygun olup olmadığı nedeniyle ortaya çıkmıştır

İngiliz ileri gelenleri başvekil, savaş komitesi, deniz bakanlığı amirallik, savaş komisyonu da savaşa devam düşüncesindeydiler

Hatta Fransız deniz bakanı da aynı düşüncede olduğunu belirtmiştir

ilk başta amiral Robeck tekrardan boğazı zorlayarak İstanbul'u almayı düşünmüşse de bu kararında vazgeçerek ordunun Gelibolu Yarımadası'na yapacağı bir çıkartma hareketinin donanma tarafından desteklenmesi planına uymuştur

Bu nedenledir ki, 18 Mart saldırısı bir daha tekrarlanmayarak tarihte tek er bir olay olarak kalacaktır

Böylelikle 18 Mart yenilgisinin intikamını almak isteyen uzlaşma devletleri 15 Nisan da Gelibolu'ya ilk birlikleriyle çıkartma yaparlar
KAYNAKÇA
BAYUR, Yusuf Hikmet, Türk İnkılabı Tarihi cilt 3/2
Kısım TTK Ankara 1991
KARAL, Enver Ziya , Osmanlı Tarihi 9
Cilt TTK Ankara 1996
Nigel Steel ve Peter Hart , Gelibolu Yenilginin Destanı Çev
Mehmet Harmancı Medya Basım
Volkan VAROL
1915 - The Turkish naval victory at the Dardanelles
Allied fleet fails to force the Dardanlles
Vice Admiral de Robeck launches final Allied naval attack at the Dardanelles
The English and French attempt to break through the Turkish Straits with a large fleet, but are repulsed, suffering great losses
This was the second allied attempt to force a naval break through of the Turkish defences in the Dardanelles
Mustafa Kemal distinguishes himself in battles leading to allied withdrawal
Mustafa Kemal demonstrates outstanding skills as a soldier and commander throughout the battle at Canakkale
As a result, Turkey defeats the final attempt by the British and French fleet to force the Turkish Straits
Three battleships are sunk by mines
Three battleships and the battlecruiser HMS Inflexible are badly damaged