02-27-2008
|
#1
|
gülgüzeli
|
Demlenmiş Yanlızlığını Yudumluyorum
Artık kalemimi kırdım gidişinle
Dudaklarımı kanatıp yüreğimin sesinidinliyorum
Baş ucumda sana yazdıklarım ve masada demlenmiş yalnızlığım
Kanayan çığlıklarımı yutkunup kırılmış hayallerimi topluyorum kentimin kaldırımlarından
Üzerimde suskunluğun yeni ütülenmiş elbisesi, yüreğime sunulmuş bir dostun dogum günü hediyesi  Şimdi karanlıklara sarılıp demlenmiş yalnızlığını yudumluyorum
Acılarımızın merkezkaç savrulmaları mıydı acının son kıyısında, "uçurum çiçekleri"nin yanı başında, bizi buluşturan?
Yoksa konuşa konuşa, yaza yaza acıları içselleştirme çabası mı?
Böyle ama böyle değil yine de 
Çünkü bekleyeceğiz bin yıl kendi yalnızlığımızın nehirlerinde!
Geceler  Gündüzden öte sığınaklar 
Yıldız koparma
yıldızlara boyama siyahlıkları ve nefes almayı öğrenme boğan dört duvarın yalnızlığına inat  Sonra o hangi gülümseyiştir yardan gelen ya da senden, gecenin emip gizlediği?
Açacaksın düş sayfasını, yaşanmışlıkların düş kırıklıklarını, sevgiler hatırına, sevgiye liyakat hatırına; umut renginde, bir sonraki yarına emanet edeceksin 
"Her şey burada kalsın"
"Gidiyorum Geldiğim Gibi Dünyandan"
diyeceksin ama heyhat; günler gecelere devrederken, bir sonsuzluğa evrilen ruhuna ezberlettiğin tatları, duyarlıkları yaşayacaksın her gece yeniden  
Tatlı bir çaresizlik, belki de
yorgunluk 
Yüreğin geceyle sarmaş dolaş iken, sabahı sayacak yelkovanın zaman çınıltıları 
Doğan her güne, her güneşe sevgilinin adıyla  
__________________
|
|
|