|
[KAPLAN]
|
Boks
Boks
Boks, zor ve çok yorucu bir spordur Boksörler antrenman yaparak karşılaşmaya hazırlanırlar Antrenman bir başka boksörle yapılan çalışmanın yanı sıra, gölge boksu, kum torbasıyla çalışma, ip atlama ve kondisyon için koşu gibi başka çalışmaları da kapsar
Boksta duruş çok önemlidir Çünkü bir boksörün saldırı ve savunma gücü ile hızı, dengesine ve harekete her an hazır olmasına bağlıdır Boksörün duruşu rahat olmalıdır İyi bir duruşta sağ ayak, biraz öndeki sol ayakla bir denge oluşturacak biçimde sağa doğru biraz açılmalıdır Her iki ayağın ucu da hafifçe sağa dönük olmalıdır Böylece bedenin yalnızca sol yanı rakibe açık tutulur Hafifçe sıkılmış sol yumruk biraz ileride ve çene hizasında olmalıdır Sağ kol da çene hizasında, ama çeneden yaklaşık 15 cm önde tutulur Her iki kolun dirseği, bedeni korumak için içe doğru çekilmelidir Bedenin öne doğru biraz eğik tutulması, rakibin yumruğu karşısında denge yitirilmeksizin geriye kaçmayı kolaylaştırır
Doğru vuruş boksun temelini oluşturur Rakibe atılan yumruğun eldivenin içinde iyice sıkılmış olması gerekir Başlıca vuruş biçimleri şunlardır:
direkt yumruk (staright punch)
sol direk
sol kroşe (hook puch)
aparkat (uppercut punch)
swing
dış el yumruk (backfist)
Direk vuruş adından da anlaşılacağı gibi düz bir şekilde atılır Sol kroşe ise sol kol ile gövde arasında 45-90 derece arasında açı yapılarak atılan vuruştur (Aynı durumun tersi sağ kroşe için geçerlidir) Aparkat çok fazla kullanılmayan,yani genelde vurma fırsatı bulunmayan bir vuruş türüdür Fakat böyle bir durum yakalandığında çok sert etki bırakır Genelde çeneyi hedef alır Swing ise kroşelerin uzatılmış şeklidir Devamlı hareketlerle rakibi şuursuz bir hücuma zorlamak ve hemen kontraataklara geçmek üzere yapılır
Kurallar ve puanlama
Boks simgesi
Bir boks maçı üç biçimde sonuçlanır Karşılaşmada daha fazla puan alan boksör maçı sayıyla kazanır Yere düştükten sonra 10 saniye içinde ayağa kalkamayan ya da raundun başında ringe yeniden dönemeyen boksör nakavt’la yenilmiş sayılır Ring hakemi ya da doktor boksörün maça devam edemeyecek durumda olduğuna karar verirse, rakibi karşılaşmayı teknik nakavt’la kazanmış olur
Bir boksör yere düştükten sonra, maçın yeniden başlaması için ring hakeminin sekize kadar sayması gerekir Her iki boksör ayakta olsa bile hakem sekize kadar saymayı sürdürür Bu kurala zorunlu sekize kadar sayma denir ve pek çok maçta uygulanan bir kuraldır ABD'deki maçlarda bir rauntta üç kez düşen boksör yenilmiş kabul edilir
Boks karşılaşmalarında bazı davranışlar kural dışıdır ve faul olarak değerlendirilir Belden aşağıya vurmak, bir elle vururken öbür elle rakibi tutmak, yerdeki ya da yerden kalkmakta olan rakibe vurmak, rakibi itmek, kafa, omuz ya da dizle vurmak, enseye vurmak gibi davranışlar kural dışıdır Faul yapan boksör uyarılır, bazı faullerde puanı geri alınarak boksör cezalandırılır Bazı durumlarda da faul yapan boksör yenik sayılabilir
Boks karşılaşmalarında yaygın olarak raunt ve sayı sistemleri uygulanır Raunt sisteminde, rauntların çoğunda daha iyi dövüşen boksör maçı kazanır Sayı sisteminde, her raundun sonunda boksörlere başarı oranlarında sayı verilir Rauntların toplamında daha çok sayı alan boksör maçı kazanır
Amatör karşılaşmalar kısadır ve bazen yalnızca ikişer dakikalık üç raunt sürer Profesyonel maçlar ise, her biri üç dakikalık olmak üzere en çok 15 raunt yapılabilir
Tarih
Yunan Santorini adasında bir Minos freskinde boks yapan gençler
Eski Yunan'da ve Roma'da boks önemli sporlardan biriydi Ama bu spor acımasız bir biçimde yapılırdı ve dövüş genellikle boksörlerden biri ölünceye kadar sürerdi Daha sonra yasaklanan boks, 18 yüzyılın başlarında İngiltere’de yeniden ortaya çıktı 1719'da James Fig, Londra'da bir ring kurarak hem ders verdi, hem de bütün rakipleriyle dövüştü Çıplak yumrukla yapılan bu dövüşlerin kuralları yoktu ve çok acımasız biçimde bazen saatlerce sürüyordu İngiltere’de 1866'da Amatör Spor Kulübü kuruldu John Chambers ve VIII Queensburg markisinin yönlendirmesiyle eldivenle yapılan maçlar için kurallar getirildi Böylece çağdaş boksun temelleri atılmış oldu
ABD'de ise boks 19 yüzyıl başlarında ortaya çıktı ve boksa olan ilgi 1880'lerde John L Sullivan'la birlikte arttı Sullivan, Paddy Ryan'ı 1882'de nakavtla yenerek eldivensiz boksun tartışmasız şampiyonu oldu Daha sonra eldivenli olarak pek çok maç yaptı Dünya ağır sıklet boks şampiyonluğunu kazanan ilk siyah boksör Jack Johnson’dı 1937'de ağır sıklet şampiyonu olan Joe Louis, bu unvanı kazanan ikinci siyah boksör oldu Louis, bu unvanını 25 kez korudu ve 1949'da yenilmeyen şampiyon olarak emekliye ayrıldı
ABD’de 1950'lerin en ünlü şampiyonu olan Rocky Marciano, boks tarihine en sert yumruklara sahip boksörlerden biri olarak geçti Hiçbir profesyonel maçta yenilgi almamış tek boksör olarak 1956'da boksu bıraktı 1960'larda ve 1970'lerde dünya ağır sıklet boksunun efsanevi kişisi Muhammed Ali’ydi ABD’de ağır sıklet dışındaki sıkletlerde de önemli boksörler yetişti Henry Armstrong, George Dixon, Willie Pep, Joe Gans ve Benny Leonard bunların başında gelir
Türkiye'de boks
Türkiye'de boksa ilgi I Dünya Savaşı sonrasında başladı 1919'da İstanbul'da ilk boks kulübü kuruldu Türk boksörler ilk uluslararası karşılaşmalara 1928'de Moskova ve Bakû'da katıldılar 1940'ta ABD'de yapılan "Altın Eldiven" amatör boks şampiyonasında Melih Acba 66 kiloda birinci oldu
Türkiye'de profesyonel boks 1950'lerde başladı ve eski boksör Mahmut Kefeli, İstanbul Boks Kulübü adıyla ilk profesyonel kulübü kurdu Ne var ki profesyonel boks fazla bir gelişme göstermedi Daha önce amatör boksta başarılı biri olan Cemal Kamacı profesyonel boksa geçti ve 1970'te Avrupa şampiyonu oldu
1960'larda Seyfi Tatar, Celal Sandal, Cemal Kamacı, Nazif Kuran, Engin Yadigâr ve Kemal Yalçınkaya gibi boksörler yetişti Bu sporcular Akdeniz Oyunları, Balkan Şampiyonası ve Avrupa Şampiyonası'nda birçok madalya kazandılar 1970'lerde ve 1980’lerde de Türk boksörler özellikle Akdeniz Oyunları ve Balkan Şampiyonası'nda başarılı oldu Celal Sandal yedi birincilik ve iki ikincilik, Seyfi Tatar altı birincilik, sekiz ikincilik kazandı,Kemal Yalçınkaya Birinci Balkan Boks Şampiyonasında Türkiye'ye ilk altın madalyayı kazandırmıştır 1984’te Los Angeles’ta düzenlenen Olimpiyat Oyunları'nda Eyüp Can ve Turgut Aykaç üçüncü oldu Bunlar, Türk boksörlerin Olimpiyat Oyunları’nda aldıkları ilk derecelerdi Eyüp Can ayrıca 1985’te Dünya üçüncüsü, profesyonliğe geçtikten sonra da 1989’da Danimarka lisansıyla Avrupa şampiyonu oldu
Türk boksörler 1990’larda Akdeniz Oyunları’nda, Dünya ve Avrupa şampiyonalarında pek çok gümüş ve bronz madalya kazandı Nurhan Süleymanoğlu 1993’te Avrupa şampiyonu, Sinan Şamil Sam 1993’te Akdeniz Oyunları birincisi ve 1999’da Dünya şampiyonu oldu Malik Beyleroğlu 1996’da Atlanta’daki Olimpiyat Oyunları’nda ikincilik elde etti 2000’de yapılan Avrupa Şampiyonası’nda Agasi Agagüloğlu, Ramaz (Ramazan) Paliani ve Bülent Ulusoy altın madalya alırken, Türkiye de takım sıralamasında ikinci oldu
Tehlikeli bir spor olarak
Bazı düşünür ve yazarlar, boksun olimpiyat sporlarından çıkarılması ve açık gösterimden yasaklanması yönünde görüşler belirtmektedirler Boksun, insan değerini rencide ettiği yönünü savunmaktadırlar Fakat herhangi bir sonuç elde edilememiştir
|