01-23-2008
|
#7
|
mate
|
Cevap : Türbanın Traji Komik Hikayesi..
Türban ya da başörtüsü  Bu hassas konuda yapılacağım yorumlarımdan önce bu iki terim arasında ne gibi fark gördüğünüzü merak ediyorum açıkcası
Kur'an-ı Kerim'de başörtüsü 24 sıra numaralı Nur suresinin 30 âyetinde geçmektedir “Kadınlar, başörtülerini, göğüslerinin üzerinden bağlasınlar; yani başörtüleriyle göğüslerini de örtsünler” mealindeki bu âyette geçen “humur” kelimesi, başörtüsü manasına gelen “hımâr” kelimesinin çoğuludur
Hz Peygamber zamanından bu güne kadar “hımâr”a bu mana verilmiş ve uygulama da bu manaya göre olmuştur
İbn Manzûr, Fîrûzâbâdî gibi kaynak luğatçıların eserlerinde kelimeye “başörtüsü” manası verilmiştir
Türban ya da başörtüsü ikiside “hımâr” anlamı taşımaktadır ve biraz önce bahsettiğim nur suresinin 30, ayetine göre şarttır
Burada kimsenin bir çelişki taşımadığını düşünerek, her zaman kullandığımız "Atatürk'ün kurduğu laik cumhuriyet" söylemine gelirsek;
Dini meseleler hakkındaki görüşlerini öğrenmek isteyen Fransız gazeteci Maurice Perno'ya Atatürk kesin bir şekilde şu cevapları vermiştir:
M Perno:Şu halde yeni Türkiye'nin siyasetinde dine aykırı hiçbir temayül ve mahiyet olmayacak demek?
Atatürk: "Siyasetimiz dine aykırı olmak şöyle dursun, din bakımından eksik bile hissediyoruz "
M Perno: Zat-ı asilaneleri, düşündüklerini bendenize daha iyi izah buyururlar mı?
Atatürk: "Türk Milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır, demek istiyorum Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum Şuura muhalif, terakkiye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor Halbuki Türkiye istiklalini veren bu Asya milleti içinde daha karışık, sun'i, batıl inanışlardan ibaret bir din daha vardır Fakat bu cahiller, bu acizler sırası gelince aydınlanacaklardır Eğer ışığa yaklaşamazlarsa kendilerini mahv ve mahkum etmişler demektir Onları kurtaracağız "
(Atatürk ve Din Eğitimi, Ahmet Gürbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, s 32)
Örneği yanında büyük önderimiz Mustafa Kemal 'in şu söylemleride sanırım bizlere ışık tutacaktır;
"Bizim dinimiz en makul ve en doğal bir dindir Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur Bir dinin doğal olması için akla, tekniğe, ilme ve mantığa uygun olması gerekir Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur   İslam'ın sosyal hayatı içinde hiç kimsenin, bir özel sınıf halinde varlığını sürdürme hakkı yoktur Kendilerinde böyle bir hak görenler dini kurallara uygun harekette bulunmuş olmazlar Bizde ruhbanlık yoktur, hepimiz eşitiz ve dinimizin kurallarını eşit olarak öğrenmeye mecburuz"
(Atatürk"ün Söylev ve Demeçleri, 1959, c 2, s 90)
Bilhassa bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır Bu ölçü ile hangi şeyin bu dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz Hangi şey ki akla, mantığa halkın menfaatine uygundur; biliniz ki o bizim dinimize de uygundur Bir şey akıl ve mantığa, milletin menfaatine, İslam'ın menfaatine uygunsa kimseye sormayın O şey dinidir Eğer bizim dinimiz aklın mantığın uyduğu bir din olmasaydı mükemmel olmazdı, son din olmazdı
(Atatürk'ün S D II, 1923, s )
Son olarak diyorum ki;
Evet laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır, Fakat bu, dinine bağlılığı gereği başını örten kızlarımızın okuma isteklerine engel çıkarmak olarak algılanmamalıdır
|
|
|