Yalnız Mesajı Göster

Cevap : =>İslami Sözlük

Eski 01-04-2008   #285
gülgüzeli
Varsayılan

Cevap : =>İslami Sözlük




CEBEL-İ NÛR

Mekke'de bir dağ Nûr dağı anlamına gelmektedir Hz Muhammed (sas)'in evine bir kilometre uzaklıktadır Hz Muhammed (sas)'e ilk vahiy Nûr dağının tepesinde bulunan Hira mağarasında gelmiştir Nûr dağı, kendisini çevreleyen dağlar arasında uzaktan farkedilmekte olup, özel bir yapı arzeder
Bu tepeye niçin Nûr dağı denildiği bilinmiyor Mekke'den Mina'ya giden yolun yakınındadır Hacılar Mina'da birkaç gün geçirirler O dönemde tatbik edilen bir adete göre, yolunu kaybedenlere yardım için bu dağın tepesinde ateş yakılmış olması ve bu nedenle Nûr dağı denilmiş olması mümkündür Nitekim o dönemde Müzdelife'de bir tepe üzerinde ateş yakıldığı bilinmektedir Başka tepelerde ve bu arada Cebel-i Nûr üzerinde de ateş yakılmış olması mümkündür (M Hamidullah, İslâm Peygamberi, I, 64-65)
Cebel-i Nûr ve onun üzerinde bulunan Hıra mağarası Hz Muhammed (sas)'e inen, insanlara ilim ve medeniyet yolunu gösteren ilk vahye beşiklik yapmıştır: "Yaratan Rabbinin adıyla oku O, insanı alâkdan (kan pıhtısından) yarattı Oku, Rabbın en büyük kerem sahibidir O, (insana) kalemle (yazmayı) öğretti İnsana bilmediğini öğretti" (el-Alâk, 96/1-5) ayetleri burada inmiştir
Hz Muhammed (sas) kendisine peygamberlik gelmeden önce de putperestlikten nefret ederdi Ramazan ayı gelince erzakını alır, Cebel-i Nûr'daki Hıra mağarasına çekilir, orada günlerce kalarak tefekküre dalardı Bundan büyük bir zevk alır ve manevi teselli bulurdu Cebel-i Nûr üzerinde bulunan ve günümüzde de varlığını koruyan Hıra mağarası ancak bir insanın ayakta durabileceği kadar yükseklikte ve yatabileceği kadar uzunluktadır


CEBEL-İ TÛR

Kur'an-ı Kerîm'de adı geçen ve Mısır civarında bulunan bir dağ Bazı müfessirlere göre Tûr, Süryânîce dağ demektir Fakat âlimlerin birçoğuna göre ise Tûr, Arapça bir kelimedir, muarraba (sonradan Arapçaya girmiş yabancı kelime) değildir (Şihâbüddin el-Hafâci, İnâyetü'l-Kâdî ve Kifâyetu'r-Râdî, Kahire 1283/VIII, 101) Kur'an-ı Kerîm'in muhtelif ayetlerinde geçen Tûr, mutlak manada dağ olmayıp, Hz Musa'nın Allah'ı Teâlâ ile konuşmaya mazhar olduğu dağdır Bu dağ Mısır ile Medyen arasında yer alır Tûr açık bir şekilde Kur'an-ı Kerîm'in on ayetinde geçer Allah'u Teâlâ, kadrini yüceltmek için et-Tûr (52) suresinin ilk, et-Tin (95) suresinin ikinci ayetinde Tûr dağına yemin etmiştir Ayrıca Tûr, el-Müminûn (23) suresinin yirminci ayetinde "Tûr-i Seynâ", et-Tin suresinin ise, ikinci ayetinde "Tûr-i Sînîn" tarzında geçmektedir Sînîn veya Seynâ, Tûr dağının yer aldığı bölgenin adıdır İbn Ebi Hatim, İbn Münzir, Abd İbn Humeyd, İbn Abbâs'tan Sînîn'in güzel anlamına geldiğini rivayet ederler Dahhak da buna benzer bir rivayette bulunur Îkrime ise Sînîn'in Habeş dilinde güzel manasında olduğunu ifade eder (el-Bağavî, Ma'âlimü'üt-Tenzîl Beyrut 1407/1987, IV, 236; Kadr Beydâvî, Envâri't-Tenzil ı,e Esrâru't-Te'vil, Kahire 1375/1955, II, 232; Muhammed Huseyn et-Tabatabaî, el-Mizân fi Tefsîri'l-Kur'an, Kum, (ty), XIX, 6)
Allah'u Teâlâ et-Tûr ve et-Tîn surelerinde Tûr dağı ile yemin etmek suretiyle onu yücelttiği gibi; "Biz onu (Musa yr), "Tûr"un sağ yanından çağırdık Onu çok münacât eden bir kimse olarak yaklaştırdık " (Meryem, 19/53) ayetinde Tûr dağının yüceliğini bir kez daha beyan etmektedir Ayrıca Allah'u Teâlâ Tûr dağı civarında yer alan vadiden söz ederken onun mukaddes olduğunu ifade eder ve şöyle buyurur: "(Ey Musa, şüphesiz, benim ben, senin Rabbin, haydi pabuçlarını çıkar Çünkü sen mukaddes vadide, "Tuvaâ " dasın " (Tâhâ, 20/12)
Tûr dağının kutsal bir dağ olduğunu gösteren başka bir ayet-i kerîme de şöyledir: "Derken oraya gelince, feyizli (ve mümtaz) bir yerdeki vadinin sağ kıyısından, ağaçtan" seslenildi:
"Yâ Musa, alemlerin Rabbi olan Allah benim ben " (el-Kasas, 28/30-31)
Tûr'un açık olarak zikredildiği diğer sure ve ayetler şunlardır: 2/63, 2/93, 4/154, 19/52, 20/80, 23/20, 28/29, 28/46, 52/1, 95/2



CEBERÛT ÂLEMİ

Ululuk ve azamet âlemi Kur'an'da geçmeyen bu terkip, bazı sufîlere göre Allah'ın kadîm zatıdır Kimilerine göre ise, ilâhî kudret âlemidir Melekût âlemi, Arş'tan aşağıya doğru bütün cisim ve arazlardır Ceberût âlemi ise, Melekût âleminin ötesidir
Bazıları da âlemleri üç kısma ayırırlar Bunlara göre en üstte Lahût âlemi, altında Ceberût âlemi ve onun altında da melekût âlemi yer alır
Ehl-i Sünnet'e aykırı inanç ve düşüncelerinden dolayı 587/1191 yılında idam edilen Yeni-Eflatuncu düşünür ve filozof Sühreverdî el-Maktûl'e göre, Ceberüt âlemi hakîm kişilerin cezbe halinde gördükleri âlemdir
Özellikle felsefeye bulaşmış kimi tasavvuf ehlinde bu tür İslâm itikadına aykırı düşüncelere çok rastlanır Meselâ bazı tasavvuf kitaplarında şeyhlerinin Levh-i Mahfûz'u okudukları, dolayısıyle geleceği bildikleri, hatta kaderler üzerinde tasarrufta bulundukları ileri sürülür ki bunların gerçekle hiçbir ilgisi yoktur Kur'an ve sahih sünnetle bağdaşmayan bu tür iddialar kimden gelirse gelsin reddedilmelidir



CEBÎRE

Kırık, yaralı ve hasta organ üzerine bağlanan bez, sargı
Abdest alırken, gusül yaparken zaruret sebebiyle sargı üzerine meshedilir Kırık organlar üzerine sarılan tahta ve madeni plâkalar da böyledir
Yıkanması gereken bir organ üzerinde sargı yoksa ve bu organı yıkamak zarar vermiyorsa yıkanır Eğer zarar veriyorsa organ üzerine sargı sarılır ve üzerine mesh* yapılır
Sargının tam bir temizlikten sonra yapılması şart değildir Cünüb bir halde bulunan kimsenin hasta organının üzeri sarılır Daha sonra gusleder, cünüblükten kurtulur Sargılı kısmın üzerini mesheder
Abdesti bozan şeyler meshi de bozar
Sargı, yara iyileştikten sonra namaz içinde düşerse namaz bozulur Sargılı yeri yıkar ve namazı iade eder
Abdest azalarından birinde sargı bulunan kimsenin yarasının iyileşmesinden sonra sargısı düşerse mesh bozulur Yeniden abdest alır, sargının altını yıkar Artık sargı sarmaz Yara iyileştiği için meshin hükmü kalkmıştır
Akıntılı bir yarada, akıntı sargı dışına çıkarsa, abdest bozulur, yeniden meshetmek gerekir
Mest üzerine meshin, belli bir müddeti vardır Sargı üzerine meshde, belli bir müddet yoktur Bu müddetin bitmesi hasta organın iyileşmesine bağlıdır Organ iyi olursa meshe son verilir Hasta ve yaralı organın iyileşmesi uzarsa, mesh müddeti de buna bağlı olarak uzar

__________________
Alıntı Yaparak Cevapla