Yalnız Mesajı Göster

Cevap : =>İslami Sözlük

Eski 01-04-2008   #228
gülgüzeli
Varsayılan

Cevap : =>İslami Sözlük




EHL-İ KİTAP

İslâm literatüründe yahudiler ve hristiyanlar için kullanılan bir tâbir, kitab ehli
Kur'ân-ı Kerîm, birçok yerde yahudiler ve hristiyanlardan, ehl-i kitap diye bahseder; hadislerde de bu tâbir sık sık kullanılmıştır Böylece vahiy yoluyla nâzil olmuş Tevrat, Zebûr ve İncil'e sahip bulunan yahudiler ve hristiyanlar, bu kitaplar tahrif edilmiş olmasına rağmen, müşriklerden ayırdedilmiş ve kendilerine farklı bir statü tanınmıştır
İslâm ahkâmına göre, İslâm idâresini kabul edip bağlandıktan sonra ehl-i kitaba ibadetlerini serbestçe yapabilme hürriyeti tanınır Antlaşma şartlarını tamamen yerine getirmeleri ve âdil ölçülerde kendilerine konan cizyeyi (baş vergisini) ödemeleri hâlinde İslâm idâresinin himâyesinde olup can ve nal güvenlikleri sağlanır
Bu hususlara muhâlif davranan müslümanlar, büyük bir günâh işlemiş sayılırlar Hz Peygamber ve Râşid Halifeler döneminden itibaren tüm âdil İslâm idârelerinde ehl-i kitaba bu hakların eksiksiz verildiği, antlaşma metinlerine bu hususların hassâsiyetle yazıldığı ve uygulanmasında büyük titizlik gösterildiği, tarihî bir gerçektir Bu hassâsiyet, Peygamber efendimizin, "Bir zımmîye zulmedenin kıyâmet gününde hasmı benim!" hadislerinde en güzel şekliyle ifadesini bulmuştur (Ebû Dâvûd, İmâret, 33; ayrıca bkz Ebû Dâvûd, Cihad 153) Sefere çıkan ordu komutanlarına ve valilere halifeler tarafından verilen tâlimâtlarda, muâhedûn, ehlü'z-zimme veya zimmîler sıfatıyla ehl-i kitabın haklarına riâyet etmeleri, kendilerine ibadet hürriyeti verilmesi ve insânı muâmelede bulunulması sıkı sıkıya emredilmiştir İmâm Ebû Yûsuf'un Kitâbü'l-Harâc'ı, Ebû Ubeyd Kasım b Sellâm'ın Kitâbü'l-Emvâl'ı ve diğer İslâm hukukçularının kaynak eserleri bu tâlimatları ile ehl-i kitaba uygulanacak ahkâm ve verilecek haklar konusunda geniş bilgiler ihtivâ ederler
İlk halifeler döneminde ehl-i kitabın, Arap Yarımadası'ndan sürülüp çıkarılması, Hz Peygamber'in, "Arap Yarımadası'nda iki din birarada bulunmayacaktır" (Muvatta', Medine, 18,19) şeklindeki bir hadisine dayandırılırsa da bunun yanında ehl-i kitabın, antlaşma şartlarına uymamaları ve huzursuzluk çıkarmalarının da bu uygulamaya esas teşkil ettiğini göz önünde bulundurmak gerekir
Hz Peygamber'in, yahudi ve hristiyan olmadıkları halde Hecer ve Bahreyn'deki İranlılardan cizye almış olması, ilk dönemlerde mecûsîlerin de ehl-i kitap adı ile anılmalarına değilse bile, ehl-i kitaba uygulanan ahkâm ile muâmele görmelerine yol açmıştır Ayrıca Arap Yarımadası'nın dışında kalan bölgelerde yahûdilik ve hristiyanlıktan başka dinlere mensup olanların ehl-i kitaba tanınan haklara sahip olup olamayacakları hususu, İslâm âlimlerince farklı şekillerde yorumlanmıştır Bu sebeple İslâm tarihinin çeşitli dönemlerinde Arap Yarımadası'nın dışındaki putperestlerden ve diğer din mensuplarından da cizye* alınıp kendilerine ehl-i kitab gibi muâmele edildiği olmuştur Ancak bu husus, ehl-i kitab tâbirinin zamanla anlam değiştirdiği ve şümûlünün genişletildiği manasına gelmez
Kur'an; yahudi ve hristiyanlar gibi, -sonradan bozulmuş da olsa-, bir hak dine inananların yiyeceklerini müslümanlara helâl kılmıştır:
"Bugün size temiz ve faydalı şeyler helâl kılındı Kitap verilenlerin yiyecekleri size, sizin yiyecekleriniz de onlara helâldir" (el-Mâide, 5/5)
Bu âyetin manası genel olup, domuz, şarap, içki, ölü hayvan gibi aslı haram olan yiyeceklerin dışında kalanları içine alır
Yahudi ve hristiyanlar dışında kalanlar müşrik hükmünde olup, kestikleri yenmez Yahudi ve hristiyanların kesim şekli kendi dinlerinin kabûl ettiği bir şekilde oluyorsa, böyle kesilen hayvanlar yenir; dinlerinin kabûl etmediği bir kesme ve öldürme şekliyle öldürülmüşse, böyle hayvanların etleri yenilmez
İslâm, müslüman bir erkeğin kâfir veya müşrik bir kadınla evlenmesine izin vermezken, kitap ehlinden olan, yani yahudi veya hristiyan bir kadına evlenmesine izin vermiştir Çünkü bunların dini, aslı bozulmuş olsa da semâvî bir dindir Bu konuda Kur'an'ı Kerim'de şöyle buyurulur:
"Kitap verilenlerin yemeği size helâl, sizin yemeğiniz de onlara helâldir Mehirlerini verdiğiniz takdirde, iman eden hür ve iffetli kadınlar ve sizden önce kitab verilenlerin hür ve iffetli kadınları, zina etmemek ve gizli dost tutmamak şartıyla size helaldir" (Maide 5/5)
Bu, kitap ehline İslâm'ın bir müsâmahasıdır Kitâbî kadınlarla evlenmek bir ruhsattır, azîmet değildir Yani aslolan, müslüman bir erkeğin kitâbî kadınla evlenmesi değil, evlenebilir olmasıdır Fakat müslüman bir kadın, yahudi ve hristiyan da olsa gayr-i müslim bir erkekle evlenemez, bu haramdır Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, müslüman bir erkek için mümin bir kadın şüphesiz, kitâbî bir kadından daha iyidir Doğacak neslin inanç, terbiye ve yetiştirilmesinde tehlike görülürse kitâbî kadınlarla evlenilmemelidir Müslümanların azınlık durumunda olduğu memleketlerde müslüman nüfusun artması, kitâbî erkeklerle evlenemeyeceklerinden müslüman kızların açıkta kalmaması için, kitâbî kadınlarla evlenebilme hükmünün geçici olarak kısıtlanması da mümkündür

EHL-İ SÂLİB

Ehl-i Kitâb'tan hristiyanlar, Haçlılar
Arapça Sâlib kelimesi "haç" (istavroz, çarmıh) demektir Ehl-i sâlîb, Haçlılar için kullanılır Haç, Hristiyanlığın sembolü olan ve Hz İsa (as)'ın gerildiğine inandıkları birbirini dikey kesen iki çizgidir
Mukaddes şehir Kudüs İslâm'ın hâkimiyetindeyken onu müslümanlardan almak için Papa'nın teşvikiyle Avrupalı hükümdarların ortak Hıristiyan ordularının askerlerine, elbiselerinin üstüne büyük kırmızı haçlar diktirdiklerinden dolayı "Haçlılar" (Ehl-i Sâlîb, Celibâ, Croises) denilmiş, ve bunların sekiz büyük seferle (H 5-7/M11-13 yüzyıl) Kudüs'e saldırmalarına "Haçlı Seferleri" (Ehl-i Sâlîb Muhârebeleri) adı verilmiştir 1096-1270 yılları arasında 174 yıl süren bu seferler birçok can ve mal kaybına sebep olmuş, ancak sonuçta kutsal topraklar müslümanların elinde kalmıştır Avrupa askerî tarihi açısından başarısız sayılan Haçlı seferlerinde iki büyük din karşılaşmış, savaşlarda Hıristiyan vahşetine karşı Türkler büyük kahramanlıklar göstermişler, Salahaddin Eyyubi büyük bir İslâm mücâhidi olarak tarihe geçmiş, Akkâ savaşı, gemicilik sanatının ilerlemesi, hristiyanların müslümanlardan birçok bilgiyi Avrupa'ya taşımaları gibi sonuçlara yol açmıştır İnsanlık tarihinde din savaşlarının en büyüğü olan "Haçlı Seferleri" İslâm'ın, ilâ'yı kelimetullah amacıyla, Hristiyanlığın altta iktisadi-sosyal sebepler yatan kutsal savaş adı altındaki saldırısına karşı İslâm topraklarını müdafaasıdır Ehl-i Sâlîb, müslümanların Kur'an-ı Kerîm'de zikredilen ehl-i kitaba ilişkin âyetlerde açıklandığı şekliyle kendilerine en yakın olan bir tevhid dininin muharref savunucularının din adına yahudileri katletmeye baslamalarıyla ve Kudüs'ü fethetmek gayeleri ile de İslâm'la çarpışması sonucunda yenilmiş, 13 yüzyıldan sonra 20 yüzyıla kadar ehl-i sâlîb ile ehl-i hilal (İslâm) arasında yüzyıllarca savaşlar yapılmıştır
Ehl-i Sâlîb'in, seferler sırasında tüm Anadolu'da vahşet sahnesi bırakmasına rağmen, müslümanlar onlara karşı merhametli olmuştur Bu yüzden birçok "Haçlı askeri" seferlerde müslüman olmuştur Birinci Haçlı seferini düzenleyen keşiş Pierr L'Erminete'nin hıristiyan hacılarına zulmedildiği yalanını söylemesi üzerine Papa II Urbain 488/1095 yılında Fransa'nın Clermont şehrinde din adamları ve komutanları toplamış Hristiyanları Kudüs'ü "kâfirlerden" kurtarmaya çağırmış, yüzbinlerce hristiyan ehl-i sâlîb bu emre uymuştur Papa, her gönüllünün sağ kolu üzerine bir haç asmış ve böylece haç, savaşların sembolü olmuştur Bütün derebeylik Avrupa'sı bu "kutsal savaş" çağrısıyla birleşmiştir Batı Avrupa'da da İslam Hristiyanlık çatışması, İspanya'da devam etmiştir
Birinci haçlı seferinde ehl-i sâlîb, ayaktakımı çapulculardan oluşan yüzbinlerce inananın zalimce saldırısı ile Kudüs'ü istilâ etmiş, şehirde katliâm yapmışlar ve Kudüs Krallığı'nı kurmuşlardır Haçlı teşkilatı, Saint Şövalyeleri'nin ortaya çıkışı da bu sırada olmuştur İkinci savaşta müslümanlar galip gelmişler, üçüncüsünde Filistin'in batısını Selahaddin Eyyûbî kurtarmış, dördüncü seferde haçlılar kutsal savaşı amacından saptırarak dünya çıkarları için yapmışlar, hattâ Kudüs'ü bırakıp Kostantiniyye ve Mısır'a yönelmişlerdir
Haçlı seferlerinin dünya tarihinde önemli sonuçları olmuştur Bunlardan, İslâm-Hristiyanlık ilişkileri ile ilgili olanların başında her iki medeniyetin birbirine kültür alış-verişine vesile olması gelir Avrupa'ya müslüman dünya yoluyla birçok mal gittiği gibi, Kur'an-ı, Kerîm Latince'ye tercüme edilmiş Avrupalılar dünyaya açılmış, kilise ve Papalık, derebeylik kurumunda, iktisâdi düzende değişim meydana gelmiştir (Ayrıca bk HAÇLILAR)





__________________
Alıntı Yaparak Cevapla