01-04-2008
|
#158
|
gülgüzeli
|
Cevap : =>İslami Sözlük
HIRKA-İ ŞERÎF:
Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem sağlığında büyük velî Veysel Karânî hazretlerine verilmesini vasiyet ettiği mübârek hırkası Veysel Karânî'ye hediye edilen bu hırka, İstanbul Fâtih'teki Hırka-i Şerîf Câmii'ndedir
Peygamberimize sallallahü aleyhi ve sellem vefâtı yaklaşınca, hırkanızı kime verelim? dediler "Üveys-i Karânî'ye verin Alıp giysin ümmetime de duâ etsin" buyurdu
Hazret-i Ömer ve hazret-i Ali, Hırka-i şerîfi Veysel Karânî'ye verdiler Hırka-i şerîfi hürmetle (saygıyla) alıp, öptü, kokladı, yüzüne gözüne sürdü Secdeye kapanıp şöyle duâda bulundu; "Yâ Rabbî! Sevgili Peygamber efendimiz, ben âciz kuluna hazret- i Ömer ve hazret-i Ali ile Hırka-i şerîflerini göndermiş" diyerek günâhkâr müslümanların affı için duâ etti Bir çok günâhkâr müslümanın affolduğu bildirilince, Hırka-i şerîfi hürmetle giydi (Molla Câmî, Ferîdüddîn Attâr, Ebû Nuaym)
Veysel Karânî, kendisine hediye edilen Hırka-i şerîfi savaşta dahi yanından ayırmayıp canı gibi muhâfaza ederdi Veysel Karânî'nin vefâtından sonra titizlikle muhâfaza edilen Hırka-i şerîf, Şükrullah Efendi isminde bir şahıs tarafından 1618'de Osmanl ı pâdişâhı Sultan İkinci Osman Hân'a getirilip hediye edildi Sultan Abdülmecîd Han bu Hırka-i şerîfin muhâfaza edilmesi için Fâtih civârında Hırka-i Şerîf Câmii'ni yaptırdı Her yıl Ramazân-ı şerîf ayında Şükrullah Efendinin torunları tarafından halka ziyâret ettirilen Hırka-i şerîf, üzerinde âyet-i kerîmeler yazılı altın işlemeli bir örtü içindedir (Yeni Rehber Ansiklopedisi)
HIRKA-İ SEÂDET:
Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem, Eshâb-ı kirâmdan (Peygamberimizin arkadaşlarından), Kâ'b bin Züheyr'e, yazdığı güzel kasîdesinden dolayı hediye ettiği bu hırka, İstanbul'da Topkapı Sarayı Müzesi Hırka-i Seâdet dâiresinde diğer kuts al emânetlerle birlikte muhâfaza edilmektedir Asırlardan beri İslâm devletleri tarafından büyük bir ihtimâmla (titizlikle) korunan Hırka-i Seâdet, Mısır'ın fethi üzerine Mekke Şerîfi tarafından diğer kutsal emânetlerle birlikte Yavuz Sultan Selîm Han'a teslim edildi Yavuz Sultan Selîm Han'ın mukaddes emânetlerle birlikte Mısır'dan İstanbul'a getirdiği Hırka-i seâdet bir müddet Harem dâiresinde kaldı Daha sonra Topkapı Sarayı'nda Hırka-i Seâdet dâiresi yaptırılarak orada muhâfaza edilmeye başlandı
Peygamber efendimize âit mübârek eşyâların, bilhassa Hırka-i Seâdet'in bütün müslümanların yanında çok büyük değeri ve özel bir yeri vardır Osmanlılar zamânında her yıl Ramazan ayının on beşinci günü pâdişâhın ve diğer devlet ileri gelenlerinin katı ldığı özel bir merâsimle (törenle) özel sandukası içinde bulunan Hırka-i Seâdet ziyâret edilirdi Önce pâdişâh, sonra işâret ettiği kimseler sıra ile Hırka-i Seâdet'e yüzlerini ve gözlerini sürerek öperlerdi Pâdişâh, üzerinde bir kıt'a yazılı buluna n tülbentleri Hırka-i Seâdet'e sürüp ziyârete gelenlere dağıtırdı Merâsim bittikten sonra Hırka-i Seâdet sandukasını pâdişâhın kendisi kilitlerdi (Yeni Rehber Ansiklopedisi)
HIRS:
Bir şeye aşırı düşkünlük, şiddetli istek
İki aç kurt bir koyun sürüsüne girdiği zaman yaptıkları zarardan, mal ve şöhret hırsının insana yapacağı zarar daha çoktur (Hadîs-i şerîf-Berîka)
Âdemoğlu helâk olsa, ihtiyârlasa bile, onda hırs ve emel (istek) yine kalır (Hadîs-i şerîf-Hilyet-ül-Evliyâ)
Hırslı insan, helâl haram demeden her istediğine kavuşmak, başkalarının zararına da olsa, beğendiği şeyleri toplamak, ister Hırs veya tamah, kalb hastalıklarındandır Hırs ve tamahkârlığın en kötüsü insanlardan (bir şeyler) beklemektir (İmâm-ı Gazâlî) Hırsı bırak da yorulma Geçimde tamaha kapılma Niçin malı cem' edersin Kime topladın bilemezsin Rızk vaktiyle ayrıldı Sû-i zan faydasız kaldı Her hırs sâhibi fakirdir Her kanâatkârsa zengin
(Behlül Dânâ)
HIRZ ÂYETLERİ:
Okunduğunda veya üzerinde taşındığında Allahü teâlânın muhâfazasına (korumasına) kavuşmaya vesîle (sebeb) olduğu bildirilen âyet-i kerîmeler (Bkz Âyât-ı Hırz)
HIYÂNET:
Hâinlik Birine kendini emîn tanıttıktan sonra, o emniyeti bozacak iş yapmak; vefâsızlık, îtimâdı kötüye kullanmak, sözünde durmamak
Kibirden, hıyânetten ve borçtan temiz olarak ölen kimsenin gideceği yer Cennet'tir ( Hadîs-i şerîf-Mişkât)
Allah'ım! Açlıktan sana sığınırım Açlık ne kadar acıdır Hıyânetten sana sığınırım Hâinlik ne kötü şeydir (Hadîs-i şerîf-Sünen-i Ebû Dâvûd)
Ticârete hıyânet karışırsa bereket gider (Hadîs-i şerîf-Kimyây-ı Seâdet)
Hıyânet haramdır Münâfıklık (iki yüzlülük) alâmetidir Hıyânetin zıddı emânettir, emin olmaktır Mü'min, herkesin malını, canını emniyet ettiği kimsedir Emânet ve hıyânet, malda olduğu gibi, sözde de olur (Muhammed Hâdimî)
HIYÂR:
Serbest olma Yapılan bir akdden yâni sözleşmeden vazgeçebilmek hakkı (Bkz Muhayyerlik)
__________________
|
|
|