gülgüzeli
|
Cevap : =>İslami Sözlük
HESÂB (Hisâb):
Öldükten sonra, dünyâda yaptıkları işlerden dolayı insanların sorguya çekilmesi
Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
(Ona şöyle diyeceğiz): Oku kitâbını, bugün üzerine hesâb görücü olarak nefsin sana yeter (İsrâ sûresi: 14)
Âhirette hesâba çekilmeden önce, dünyâda iken hesâbınızı görünüz ve amelleriniz tartılmadan önce, kendinizi tartınız (Hadîs-i şerîf-Risâle-i Münîre)
Kıyâmet günü herkes, dört suâle cevâb vermedikçe hesâbdan kurtulamıyacaktır: Ömrünü nasıl geçirdin İlmin ile nasıl amel ettin Malını nereden nasıl kazandın ve nerelere sarfettin Cismini, bedenini nerede yordun, hırpaladın? (Hadîs-i şerîf-İmâm-ı Tirmizî)
Dünyâyı helâldan kazanana, âhirette hesâb vardır Haramdan kazanana, azâb vardır (Hadîs-i şerîf-Berîka)
Hesâb, mîzân (amellerin tartılması) ve cehennem üzerine kurulacak olan ve nasıl olduğunu bilmediğimiz sırat köprüsü haktır Muhbir-i sâdık (her sözü doğru olan Resûlullah efendimiz) bunları haber vermiştir (İmâm-ı Rabbânî)
Riyâzet çekmenin yâni nefsin isteklerini yapmamanın ve mübâhları yâni yapılması emrolunmayan ve yasak da edilmeyen şeyleri zarûret miktârı kullanmanın, büyük bir faydası da; kıyâmet günü hesâbın kısa ve kolay olmasıdır Âhiretteki derecelerin yükselm esine de sebeb olur  (İmâm-ı Rabbânî)
Bir insan, alış-veriş yaptığı kimse ile olan sözlerini, hareketlerini, aldığını, verdiğini iyi ve doğru yapmalıdır Kıyâmette, bunların hepsinden hesâb vereceğini bilmelidir Bir kuruş hîle yapan, bir kuruş hak yiyen, cezâsını çekecektir (İmâm-ı Gazâlî)
Hesâb Günü:
Öldükten sonra, dünyâda iken yapılan işlerden dolayı insanların sorguya çekilecekleri gün Kıyâmet günü
HEVÂ:
Nefsin arzu ve istekleri
Nefsini hevâsına tâbi kılıp şehevî arzularının peşinde ömrünü tükettikten sonra Allahü teâlâdan Cennet isteyen ahmaktır (Hadîs-i şerîf-İhyâ)
Nefsin arzû ve isteklerine hevâ denmesi, kimde bulunursa onu Cehennem'e düşürdüğü içindir Hevâ sâhiblerine de ehl-i hevâ denmesi, bunlar Cehennem'e düşeceği içindir (İmâm-ı Şa'bî)
Dünyâ (haramlar, mekruhlar, Allahü teâlâyı unutturan şeyler), insanı hevâ ve hevesine kaptırır, nefsin arzularına uydurur Netîcede Cehennem'e götürür (Şems-i Tebrîzî)
Allahü teâlâ insanı beyhûde, boş yere yaratmadı ki, insan kendi hâline bırakılsın, istediğini yapsın ve nefsin hevâsına uysun İnsan emirlere uymakla ve yasaklardan sakınmakla emrolunmuştur (Muhammed Ma'sûm)
HEYÛLÂ:
Eski felsefecilere göre, cisimlerin aslı kabûl edilen madde
Allahü teâlâya, kâinâtın heyûlâsı ve aslı demek kadar alçaklık olmaz (Muhammed Ma'sûm)
HIDÂNE:
Çocuğu kucağa almak, besleyip büyütmek üzere yanında bulundurmak İslâm nikâhının bozulmasından sonra (ayrılıkta), çocuğu, selâhiyetli (yetkili) olan kimsenin yâni başkası ile evli olmayan annenin belirli bir yaşa gelinceye (oğlan çocuğu yedi, kız ye tişkin oluncaya) kadar yanında alıkoyması ve terbiye etmesi Buna anneden sonra anneanne, sonra babaanne selâhiyetlidir
Hıdâne, çocuğun anasına âittir Bu hususta bütün ümmetin (müslümanların) icmâ'ı (sözbirliği) vardır Çünkü anne şefkatlidir Anneden sonra kız kardeşe, sonra teyzeye verilir Oğlan çocuk yedi yaşına gelince, kız bâliga (ergenlik çağına gelince, yetiş kin) olunca babasına verilir (İbn-i Âbidîn, Molla Hüsrev)
HIDIRELLEZ:
Yazın başlangıcı sayılan altı Mayıs günü (Rûmî senede Nisan ayının yirmi üçüncü günü )
Yıl, Hızır ve Kasım olarak ikiye ayrılır Mayıs ayının altısında Hızır ile yaz başlar 186 gün sürer Kasım ayının 8'ine kadar devâm eder ve bundan sonra kış başlar 179 gün (Şubat'ın 29 çektiği artık yıllarda 180 gün) sürer Hıdırellez denmesinin se bebi; Mûsâ aleyhisselâmın ümmetinden bir velî veya peygamber olduğu bildirilen ve Kur'ân-ı kerîmde Kehf sûresi 65 âyet-i kerîmesinde: "Kullarımdan biri" ismi ile geçen Hızır'ın (Hıdır) kurak bir yerde oturması ile o yerin yeşerip dalgalanmaya başladığı, hadîs-i şerîfte (Peygamber efendimizin haber vermesiyle) bildirilmiştir Bu sebeple yaz başlangıcında ortalığın yeşermeğe başladığı güne yeşil mânâsına gelen Hıdır günü, yine bu günde Hıdır ile İlyâs'ın buluştukları rivâyeti sebebiyle de Hıdırellez (Hıdır+İlyâs) denilmiştir (Yeni Rehber Ansiklopedisi)
İslâmiyet, Hızır (Hıdır) ve hazret-i İlyâs'ın Allahü teâlânın sevgili kullarından olduğunu haber vermekte fakat onlar adına mukaddes bir günün varlığını bildirmemektedir Hıdırellez gününün İslâm dîninde dînî hüviyeti ve kudsiyeti yoktur Bundan dola yı 6 Mayıs'ta İslâmiyet'in beğenmediği, haram (yasak) ettiği şeyleri yaparak eğlenmek yasaktır (Abdülhakîm Arvâsî)
HIFZ:
1 Koruma, ezberleme, saklama
Kur'ân-ı kerîmi kıyâmete kadar Allahü teâlâ hıfz edecektir Târihte ne zaman insanlar küfür (îmânsızlık) karanlıklarına düştülerse, Allahü teâlâ onları peygamber göndererek sapıklıktan kurtarmıştır (S Abdülhakîm Arvâsî)
Îmân beş kal'anın içinde hıfz olunur 1) Yakîn, 2)İhlâs, 3) Farzları yapma ve haramlardan sakınma, 4) Sünnete yapışmak, 5) Edebi gözetmektir Her kim bu beş şeyi hıfz ederse, îmânını hıfz etmiş olur Şâyet birini bile terk ederse düşman gâlib olur (Kutbüddîn İznîkî)
2 Devâm etmek, yerine getirmek, gözetmek
Kim şu yedi kelimeyi hıfz ederse Allahü teâlâ ve melekler katında kıymetlidir Deniz köpüğü kadar günâhı olsa Allahü teâlâ affeder:
1) Bir işe başlarken Bismillah demek,
2) Her işin sonunda Elhamdülillah demek,
3) Dilinden lüzumsuz söz çıktığında, Estağfirullah (Allahü teâlâ'dan beni af etmesini, bağışlamasını istiyorum ) demek,
4) Yapacağı bir iş için inşâallah demek,
5) Kötü bir durumla karşılaştığında, Lâ havle velâ kuvvete illâ billah demek,
6) Bir musîbete uğradığında, İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn demek
7) Gece ve gündüz, dilinden kelime-i tevhîdi düşürmemek (Fakih Ebü'l-Leys Semerkandî)
3 Ezberlemek
HIKD:
Başkasından nefret etmek, kalbinde ona karşı kin, düşmanlık beslemek
Üç şeyden biri bulunmıyan kimsenin bütün günahlarının af ve mağfiret olunması umulur: Şirke (Allahü teâlâya ortak koşmaya), küfre (imânın gitmesi haline) yakalanmadan ölmek, sihir (büyü) yapmamak ve din kardeşine hıkd beslememek (Hadîs-i şerîf-Taberânî)
Hıkd eden kimse; iftirâ, yalan ve yalancı şâhitlik ve dedikodu ve sır ifşâ etmek (açıklamak) ve alay etmek ve haksız olarak başkasını incitmek, hakkını yemek ve ziyâreti kesmek günâhlarına yakalanır (Muhammed Hâdimî)
Gadab eden, kızan kimse, intikamını alamayınca, gadabı hıkd hâlini alır (Muhammed Hâdimî)
HINÂS:
Hünsâlar (Bkz Hünsâ)
HIRİSTİYANLIK:
Îsâ aleyhisselâmın getirdiği hak din olan Îsevîliğin bozulmuş şekli
Hazret-i Îsâ'ya İncîl isminde bir kitab nâzil oldu (indi) Fakat yahûdîler bu kitabı seksen sene içinde yok ettiler Asıl İncîl'i değiştirerek şahsî düşüncelerin ve bozuk inanışların yer aldığı yeni İncîller yazdılar, böylece hıristiyanlık dîni ortay a çıktı (Manastırlı Hâcı Abdullah Abdi Bey)
Zamanla hıristiyanlık büyük devletlerin resmî dîni hâline gelince, Ortaçağda korkunç bir karanlık devir başladı Hazret-i Îsâ'nın telkin ettiği insanlık, merhamet ve şefkât esasları tamâmen unutuldu Bunun yerine hıristiyanlar taassubu, kin ve nefret i, düşmanlığı ve zulmü ele aldılar Hıristiyanlık adı altında akla hayâle sığmaz mezâlim (zulüm ve haksızlıklar) yaptılar İlmin ve fennin karşısına çıktılar Galîle gibi dünyânın döndüğünü bildiren bir bilgini dinsizlikle ithâm ederek sözünü geri almazsa öldürmekle tehdit ettiler İspanyol doktoru ve teoloğu (din bilgini) Michel Serve'yi de teslîsi (üçlü ilâh sistemini) ve hazret-i Îsâ'nın ilâhlığını reddetmek için yazdığı kitaptan dolayı, 1553'de Geneve'de diri diri yaktılar Engizisyon mahkem eleri kurarak yüz binlerce insanı haksız yere dinsiz diyerek türlü türlü işkencelerle öldürdüler Ancak Allah'a mahsus olan günâh affetme kudretini, pazlara verdiler Hattâ para karşılığı Cennet'ten yerler sattılar (Şemseddîn Sâmi ve Harputlu İshâk Efendi)
Hıristiyanlık dînine göre; insanlar günâhkâr olarak doğar, hazret-i Îsâ insanları bu günâhtan kurtarmak için dünyâya gelmiştir Allah'ın oğludur İnsanlar doğrudan doğruya Allah'tan bir şey isteyemezler, ancak râhibler (din adamları) insanların yerin e Allah'a yalvarabilir ve onların günâhını affedebilirler Hıristiyanlığın başında papa bulunur, papa günâhsızdır İsmi İncîl'de bildirilmesine rağmen Muhammed aleyhisselâmın peygamberliğini kabûl etmezler Onlarca vaftiz yâni yüze su serperek veya vücûdu suya batırarak yıkamak, ekmek üzerine şarap dökerek yemek, ibâdettir (Harputlu İshâk Efendi ve El-Hac Abdullah bin El-Hac Destan Mustafa)
__________________
|