Yalnız Mesajı Göster

Cevap : =>İslami Sözlük

Eski 01-04-2008   #155
gülgüzeli
Varsayılan

Cevap : =>İslami Sözlük




HÛD SÛRESİ:
Kur'ân-ı kerîmin on birinci sûresi Mekke-i mükerremede indi Yüz yirmi üç âyet-i kerîmedir
Hûd sûresi on beşinci ve on altıncı âyet-i kerîmelerinde meâlen buyruldu ki:
Kim dünyâ hayâtını ve onun zînet (ve ihtişâmını) isterse, onların yaptıklarının (çalıştıklarının) karşılığını burada tamâmen öderiz Onlar bu hususta bir eksikliğe de uğratılmazlar Onlar öyle kimselerdir ki, âhirette kendilerine ateşten başkası yoktur (Dünyâda) işledikleri şeyler (hattâ iyilikler) orada boşa gitmiştir Zâten yapageldikleri hep boştur
Hûd sûresi beni ihtiyârlattı (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı Ma'sûmiyye)



HUDÂ:
Varlığı kendinden olup, başkasına muhtâc olmayan Allahü teâlâ Niçin küfrân eder insan, Hudâ nîmet verir iken, Utanmayıp eder isyân, kâmûyu ol görür iken, Beher an hamd ü şükretmez, dahi insanı fikretmez, Her gün hakkı zikretmez, bedende can durur iken
(Niyâzi Mısrî) Hâşâ zulmetmez kuluna Hüdâsı Herkesin çektiği, kendi cezâsı
(Muhammed Sıddîk bin Saîd)
Hudâ dostlarının huzûrunda tevâzu eyleyiniz (alçak gönüllü olunuz), yalvarınız da sizin için duâ etsinler ve kabûl olsun (Ali Râmitenî)


HUDÛ':
Boyun eğmek, alçak gönüllülük Kalbde devamlı olan Allah korkusu Allahü teâlâya itâat etmek
Namazın kusûrsuz olması; dînî hükümleri bildiren fıkıh kitaplarında geniş olarak yazılmış olan farzlarını, vâciblerini, sünnetlerini ve müstehâblarını yerlerine getirmekle olur Namazı tamamlamak için, bu dört şeyden başka yapılacak bir şey yoktur N amazda huşû' yâni her uzvun (organın) tevâzû göstermesi, bu dört şeyi yapmakla hâsıl olur Kalbin hudû'u da, yine bunları tamam yapmakla olur (Ahmed Fârûkî)


HUDÛD:
Miktârı, dinde kesin ve açıkça bildirilmiş cezâlar (Bkz Had)



HUDÛR:
Allahü teâlâdan başka hiçbir şeyin kalbde bulunmaması Allahü teâlâ ile berâber olmak, O'nu unutmamak (Bkz Huzûr)



HUKEMÂ:
Din bilgilerini, fen bilgileri ile isbat eden mü'minler (Bkz Hakîm)



HUKÛK-UL-IBÂD:
İnsanlara âit haklar (Bkz Kul Hakkı)



HUKÛKULLAH:
Allahü teâlânın emri ve kulluk borcu olarak yapılan, kimsenin tasarrufta bulunamıyacağı, değiştiremeyeceği şeyler
Îmân, namaz, oruc, hac, cihâd, zekât, öşür, sadaka-i fıtr; hırsızlık ve yol kesicilik gibi suçlara verilecek cezâlar, kâtilin öldürdüğü akrabâsının mîrâsından mahrûm olması, kasten orucunu bozanın ve hac esnâsında av hayvanı öldürenlerin mükellef old uğu keffâretler hep hukûkullahtandır Bunlara hukûkullah denmesi, Allahü teâlâdan başkasının bu çeşit işlerde tasarruf edemiyeceği, beşerî hayâtın devâmının ve isikrârının temel şartlarından olması bakımından ehemmiyetini ifâde etmek içindir Erkek i le kadının nikahsız berâber olmaları, zinâ işinin haramlığını kaldırmaz Kadın ile erkek bu yetkiye sâhib değildir Çünkü bunlar, hukûkullahtandır İnsanlara âit haklardan değildir Haramlığını kimse değiştiremez (Serahsî, Teftâzânî)



HUL':
Zevceyi mal karşılığında boşamak
Hul' ile boşanmada nikâhta anlaşılan mehirden çok istemek mekrûhtur (Ebü'l-Leys-i Semerkandî)



HULD CENNETİ:
Sekiz Cennet'in dördüncüsü
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
(Ey Resûlüm!) de ki: Acabâ bu Cehenem mi hayırlı, yoksa takvâ sâhiplerine (Allahü teâlâdan korkup haramlardan kaçan kimselere) vâd olunan Huld Cenneti mi? Ki bu onlar için bir mükâfât, bir merci'dir (dönüş yeridir) Orada devâmlı kaldıkları hâlde, o takvâ sâhiblerinin her diledikleri vardır" (Furkân sûresi: 15-16)
Yâ Rabbî! SendenÎmân, tükenmeyen nîmetler, Huld Cenneti'nde Muhammed aleyhisselâma arkadaş olmayı isterim (İmâm-ı Gazâlî)


HULEFÂ-İ ERBEA:
Dört büyük halîfe (Bkz Hulefâ-i Râşidîn)
Hulefâ-i erbeanın birbirinden üstünlüğü hilâfetleri sırası iledir (İmâm-ı Rabbânî)



HULEFÂ-İ RÂŞİDÎN:
Her bakımdan olgun ve Resûlullah Efendimize uyan yüksek halîfeler mânâsına, Resûl-i ekremden (sallallahü aleyhi ve sellem) sonra sırasıyla halîfe olan hazret-i Ebû Bekr, Ömer, Osman ve Ali (radıyallahü anhüm) için kullanılan tâbir
Allahü teâlâdan korkunuz Başınızdaki emir, Habeşî köle olsa bile, itâat ediniz! Benden sonra müslümanlar arasında ayrılıklar olacaktır O karışıklık zamanlarında benim sünnetime ve Hulefâ-i Râşidîn'in sünnetlerine sarılınız Benim halîfelerim doğru yolu gösterirler Onların gösterdiği yolda olunuz! Sonradan çıkarılan şeylerden sakınınız! (Hadîs-i şerîf-Tirmizî)
Hulefâ-i Râşidîn'i sevmemek sûretiyle Peygamber efendimizi incitmek, hazret-i Hasen ve Hüseyn'i sevmemek sûretiyle incitmek gibidir (İmâm-ı Rabbânî)
Hutbede, Hulefâ-i Râşidîn'in isimlerini zikretmek, Ehl-i sünnetin şiârı (alâmeti)dır (İmâm-ı Rabbânî)


HULK (Huluk):
Huy
Allah'ım halkımı (yaratılışımı) güzel yaptığın gibi hulkumu da güzel eyle (Hadîs-i şerîf-Berîka)

Huluk-ı Azîm:
Kur'ân-ı kerîmin bildirdiği ve Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem sâhib olduğu güzel huylar
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde Muhammed aleyhisselâma hitâben buyurdu ki:
Sen huluk-ı azîm üzeresin (Kalem sûresi: 4)
Allahü teâlâ, sevgilisi ve huluk-ı azîm sâhibi olan, çok merhametli Peygamberine sallallahü aleyhi ve sellem, İslâm düşmanları ile cihâd ve muhârebe etmeyi ve onlara karşı sertlik göstermeyi emrediyor Demek ki, İslâm düşmanlarına sert davranmak hulu k-ı azîmdendir (İmâm-ı Rabbânî)



HULLE:
İslâmî nikâh hükümlerine göre üç defâ boşanmış bir kadının, tekrar aynı adam tarafından alınabilmesi için; başka bir erkek tarafından nikâhlanıp, düğün ve vaty olduktan sonra boşanması
Hulle, bir erkek için zillet ve aşağılıktır (Ahmed Zühdü Efendi)
Allahü teâlâ erkeklere boşanmak hakkını verdiyse de, bu hakkı gelişi güzel kullanmamaları ve kadınların erkekler elinde oyuncak olmamaları için erkeklere hulle zilletini yüklemiştir Hulle korkusundan müslüman bir erkek talâk (boşanma) lafını ağzına bile alamaz Âile arasında boşamak sözünü şakayla da olsa kesinlikle söylememelidir (İbn-i Âbidîn)



HULÛL ETMEK:
Girmek, yer etmek; bir cismin başka bir cisme girmesi, iki şeyin birleşmesi Allahü teâlânın kula girmesi sûretiyle onun ilâhlaştığını kabûl edenlerin bozuk ve yanlış görüşü
Allahü teâlâ üzerinden, gece-gündüz ve zaman geçmesi düşünülemez Allahü teâlâda, hiçbir bakımdan, hiçbir değişiklik olmıyacağı için, geçmişte, gelecekte, şöyledir, böyledir denemez Allahü teâlâ, hiçbir şeye hulûl etmez ve etmemiştir (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)
Allahü teâlâ hiçbir şeyle birleşmez Hiçbir şey de O'nunla birleşmez O'na hiçbir şey hulûl etmez; O da bir şeye hulûl etmez O'nun benzeri, eşi yoktur Nasıl olduğu anlaşılamaz, düşünülemez (Ahmed Fârûkî)
İlâhın, bir cisme hulûl etmesi, imkânsızdır Eğer ilâh cism olsaydı, başka bir cisme de hulûl ederdi Cisme hulûl eden şey ise, cism olur ve hulûl edince iki cismin maddeleri birbirine karışır Bu da, ilâhın parçalanmasını îcâb ettirir Bu durum is e, cenâb-ı Hak için muhâldir (mümkün değildir, olamaz) O hâlde, Allahü teâlâ hiçbir şeye hulûl etmemiştir (Fahreddîn Râzî)


HULÛS:
Dünyâ menfaatlerini düşünmeden bütün iş ve ibâdetlerin yalnız Allah için olması, niyet temizliği (Bkz İhlâs)
Ma'lûm olsun ki, Hak teâlâ her şeyden evvel aklı yaratmıştır Ve ona ilim, zekâ, hulûs, doğruluk, cömertlik, tevekkül, korku ve ümit hasletleri vermiştir İşte, bu akılla şereflenen kimseler, bütün yaratılışındaki gâyeyi yâni Cenâb-ı Hakk'ın birliğin i tastik ederek, O'nun rızâsına kavuşurlar (Süleymân bin Cezâ)



HUMS (Humus):
Beşte bir; ganîmetten, mâdenlerden ve bulunan defînelerden beytülmâl denen devlet hazînesine ayrılan beşte bir hisse
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
Eğer Allah'a îmân etmiş ve hak ile bâtılın ayrıldığı günde (Bedr savaşında) kulumuza indirdiğimize inanmışsanız, biliniz ki; ganîmet olarak aldığınız herhangi bir şeyin humus'u; Allah'a, Resûlüne, O'nun akrabâlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmış yolcuya âittir Allah her şeye hakkıyla kâdirdir (Enfâl sûresi: 41
Rikazda (bulunan defînelerde) humus vardır (Hadîs-i şerîf-Buhârî)
Humus, Resûlullah efendimiz zamânında; Allah ve Resûlüne bir hisse, Resûlullah'ın akrabâlarına bir hisse, yetimlere, miskinlere ve yolculara birer hisse olmak üzere 5 hisseye ayrılırdı Sonra hazret-i Ebû Bekr, Ömer veOsman humusu üç hisse olarak tak sim ettiler Resûlullah'ın vefâtı ile kendisinin ve akrabâlarının hisseleri düştü Humus geri kalan üç gruba taksim edildi (Abdullah bin Abbâs)



HUMÛD:
Durgunluk, uyuşukluk; bir mâni olmadığı halde bekârlığı istemek Şehvet ve iffetin azlığı
Şehvetin (hayvânî rûhun kendine tatlı gelen şeyleri istemesi) lüzûmundan az olması humûddur Böyle kimse, hasta olduğundan veya hayâsından (utanmasından), yâhut korkusundan, kibrinden (büyüklük taslamasından), muhtâç olduğu şeylere kavuşmakta gevşek davranır (Muhammed Hâdimî)
Humûd sıfatı bulunan kimse, helâl olan zevkleri ve meşrû arzûları terk eder Böylece ya kendi helâk olur, yâhut nesli kesilir (Muhammed Hâdimî)



HURÂFE:
Dîne, fenne, akla uymayan sözler ve işler
İslâm dîni, bütün hurâfelerden, efsânelerden temizlenmiş olan, yalancılığı reddeden, insanları günahkâr değil, bilâkis Allah'ın kulu olarak kabûl eden, onlara hayatta çalışma ve iyi yaşama imkânını veren, bedenin ve rûhun temizliğini emreden bir dind ir (Kemâhlı Feyzullah)
Bu günkü hıristiyanlık, putperestlik ve hurâfelerle doludur (HFFellow)


HÛRÎ:
Allahü teâlânın îmân edenlere mükâfat olarak yarattığı, nasıl oldukları bilinmeyen Cennet kızı
Kızdığı zaman istediğini yapabilecek bir mü'min kimse, kızmazsa, Allahü teâlâ kıyâmet günü onu herkesin arasında çağırır; "Cennet'te istediğin hûrînin yanına git" der (Hadîs-i şerîf-Et-Tâc)
Cennet'e girdim Bir köşk gördüm İçinde bir hûri gördüm; "Sen kimin içinsin?" dedim Ömer bin Hattâb için yaratıldım!"dedi (Hadîs-i şerîf-Buhârî ve Müslim)
Cennet'in güzel kokusu, beş yüz yıllık yoldan alınır Cennetliklerin, Cennet'te şimşekten at ve develeri vardır Yularları, eğerleri, heybeleri, kızıl yâkuttandır Bunlara binerek birbirlerini ziyâret ederler Âileleri hûrîlerdir Hûrîler ise, dizilm iş inciler gibidir Allahü teâlâ huylarını her türlü kötülükten temizlediği gibi, sümkürmek, abdest bozmak ve benzeri hallerden de bedenlerini arındırmıştır Bu gibi hâllerde kendilerinden misk gibi kokular çıkar (Hasen-i Basrî)
Can vermek acısı dünyâ acılarının hepsinden daha acıdır Fakat, âhiret azâblarının hepsinden daha hafiftir Mü'min, rûhunu teslim edeceği vakit, rahmet meleklerini, Cennet hûrilerini görür Onları görmenin zevki ile can verme acısını duymaz Rûhu, te reyağından kıl çeker gibi, kolay çıkar Nîmetlere kavuşur (Abdülhakîm-i Arvâsî)


HURMA:
Nahle ağacının meyvesi
Oruçlu olan kimse hurma ile iftar etsin Çünkü hurma bereketlidir (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı Rabbânî)
Mü'minin sahûrunun hurma ile olması ne güzeldir (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı Rabbânî)
Nahlenin meyvesi olan hurma yinince, insanın parçası, dokusu olur Oruçlu kimse iftar zamânında şehvetlerden ve dünyânın geçici zevklerinden temiz olduğu için, hurmadan pekçok istifâde eder (İmâm-ı Rabbânî)


HURMET-İ MÜSÂHERE:
Erkeğin herhangi bir kadın ile zinâ etmesi veya herhangi bir yerine unutarak ve yanılarak da olsa şehvetle (lezzet alarak) dokunması hâlinde, o kadının neseb (soy) ile ve süt ile olan anası ve kızları ile; kadının da o erkeğin oğlu ve babası ile evle nmesinin ebedî, sonsuz olarak haram, yasak olması
Kızlar, kendilerinden emîn olsalar da yabancı erkeklere dokunmaları câiz değildir Şehvet ile dokunurlarsa hurmet-i müsâhere hâsıl olur Kızın ve ihtiyarların şehveti, kalbin meyletmesi demektir (Dâmâd)
Dâmâd ile kayın vâlidesi arasında hurmet-i müsâhere meydana gelirse, bu kız yâni hanımı ile ebedî (sonsuz) olarak bir daha evli kalamaz (Kerderî)



HURÛFÎLİK:
Acem yahûdisi Fadlullah-ı Hurûfî'nin v796 (m 1393) kurduğu bozuk yol Küfür ve sapık inançları sebebiyle Timur'un oğlu Mîrânşâh tarafından öldürülmüştür
Hurûfîlerin temel inanış ve fikirleri özetle şöyledir: Fadlullah-ı Hurûfî'ye tanrı derler Namazı bir kere kılmak, orucu ömründe bir gün tutmak farzdır Gusl edip de vücûdunuzu hırpalamayınız derler Hazret-i Ali'nin sözleri diyerek uydurdukları Hutb et-ül-Beyân ve başka kitaplarında hadîsler düzerek "Ali'yi sevenlere günâh zarar vermez İbâdete lüzûm yoktur, haramlar helâldir" derler Baba ve dede adı verilen hurûfî ileri gelenleri, papazlar gibi günâh çıkarırlar (Tokatlı İshak Efendi)
Hurûfîliğin kurucusu olan Fadlullah-ı Hurûfî, nokta ilmi diye bir şey uydurdu "Bu iş mübahtır, nokta çift geldi Falan şey haramdır, nokta tek geldi" gibi sözlerle insanları kandırmaya çalıştı Harflere bâzı mânâlar vererek bir takım işâretlerle, an laşılmayan şeylerle dolu olan Câvidân adındaki kitabını yazdı Önce peygamberlik, sonra da tanrılık iddiasında bulundu Bütün dinleri inkâr edip, İslâmiyet'le alay etti Haramlara mübâh, nefsin arzularına serbesttir dediği için Hurûfîlik câhil ve kötü insanlar arasında yayıldı (Tokatlı İshak Efendi)
Fadlullah-ı Hurûfî'nin öldürülmesinden sonra, yardımcılarından Aliyyül-a'lâ adlı birisi Anadolu'ya gelerek bir Bektâşî tekkesine girdi Hurûfîliğe âit bozuk fikirleri gizlice yayıp câhilleri aldattı Hacı Bektâş-ı Velî'nin yoludur diyerek haramlara m übâh ve nefsin arzularına serbesttir dedi İnsanları aldatabilmek için kendisine Bektâşî diyerek, Hûrûfîliği yaydı ZamanlaOsmanlı Devleti'nin Yeniçeri ordusuna da sızan Hûrûfîler, zaman zaman yeniçerileri isyâna teşvik ederek fitneler çıkarıp büyük karışıklıklara sebeb oldular (Tokatlı İshak Efendi)




HURÛF-I MUKATTAA:
Kur'ân-ı kerîmde bâzı sûre başlarında bulunan ve mânâsı açık olmayan ikisi üçü bir arada veya tek başına yazılı harfler Elif lâm mîm, Yâsîn, Elîf lâm râ gibi
Hurûf-ı mukattaa, bulunduğu sûreden bir âyettir Manâsı kapalı olan müteşâbih âyetlerdendir Müteşâbih âyetin gerçek mânâsını Allahü teâlâ ve O'nun sevgilisi Peygamber efendimiz ve Ulemâ-i râsihîn denilen derin âlimler bilir Çünkü bunların her harfi , Allahü teâlâ ile sevdikleri arasında gizli sır ve ince işâretlerdir (Ahmed Fârûkî)



HURÛMİYYE:
Bozuk Bâtıniyye fırkasının diğer bir adı Bu sapık fırkada bulunanlar, birçok haramlara helâl dedikleri için, Hurûmiyye adını almışlardır (Bkz Bâtıniyye)


HUSÛF NAMAZI:
Ay tutulduğunda kılınan namaz
Şüphesiz ki, güneş ile ay, Allah'ın âyet (işâret) lerindendir Bunlar, hiçbir kimsenin hayâtı veya ölümü için tutulmazlar Siz bunları tutulmuş (Husûf etmiş) görürseniz, hemen tekbîr alın, Allah'a duâ edin, husûf namazı kılın ve sadaka verin (Hadîs-i şerîf-Müslim)
Husûf ve kusûf namazlarından sonra güneş ve ay meydana çıkıncaya kadar Allahü teâlâya yalvarıp yakarılır (Seyyid Alizâde)



__________________
Alıntı Yaparak Cevapla