Yalnız Mesajı Göster

Cevap : =>İslami Sözlük

Eski 01-03-2008   #140
gülgüzeli
Varsayılan

Cevap : =>İslami Sözlük




İLKA':
Atma, bırakma
1 Öğretme
Abdullah bin Zeyd radıyallahü anh şöyle anlattı: "Bir sabah Resûlullah'a geldim O gece gördüğüm ezânla ilgili rüyâyı O'na haber verdim Buyurdu ki: "Gerçekten bu bir hak (doğru) rüyâdır Bilâl-i Habeşî ile kalk; çünkü o, senden daha yüksek ve uzun seslidir Sonra söyleneni ona ilka' et! Bilâl bununla (müslümanları namaza) çağırsın" (Hadîs-i şerîf-Sünen-i Tirmizî)
2 Bırakma, yerleştirme
Vahyin (Kur'ân-ı kerîmin) geliş (indiriliş) şekillerinden biri de; Peygamber efendimiz uyanık iken, Cebrâil aleyhisselâm, görünmeksizin, Peygamberimizin kalbine ilâhî vahyi ilka' ederdi (İmâm-ı Süyûtî)




İLLET:
Bir şeyin veya hükmün meydana gelmesine doğrudan te'sir eden iş, sebeb
İlletin bulunduğu yerde; te'sir ettiği, meydana getirdiği şey veya hüküm de bulunur İllet bulunmayınca bunlar da bulunmaz Satış akdi, mülkiyet için illettir Akd yapılınca, satıcı sattığı eşyânın bedeli olan şeye, alıcı da mala sâhib olur Satış ak di olmayınca, alıcı da, satıcı da hiçbir şeye mâlik olamazlar Yâni mülkiyet denen şey meydana gelmez Aynı şekilde, nikah da evliliğin meydana gelmesinin illetidir Nikâh varsa, evlilik vardır Nikâh yoksa, evlilik de yoktur, yâni evlilik hâli yaşansa bile meşrû (dîne uygun) değildir (Serahsî)




İLLİYYÎN:
1 Yedinci kat gökte, arşın altında bulunan bir yer veya Cennet
Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
Hayır (o kâfirler gibi olmayın) Çünkü itâatkâr olan iyilerin kitâbları (amelleri), hiç şüphesiz İlliyyîn'dedir (Mutaffifîn sûresi: 18)
Hafaza (koruyucu melekler) yâni Kirâmen kâtibîn, bir kişinin amel defterini Allahü teâlâya arz ettiklerinde; "Siz kullarımın üzerine hafazasınız Kalbini bilen benim Amelini hâlis ettiğinden (yâni amellerini ihlâsla, Allah rızâsı için yaptığından), onun defterini İlliyyîn'e koyun Çünkü onu af ve mağfiret ettim" diye Allahü teâlâ vahyeder (bildirir) (Zemahşerî)
2 Mü'minlerin, öldükten sonra rûhlarının, nîmetler ve lezzetler içinde bulunduğu yer
Mü'min ölüm döşeğine yattığı vakit, melekler çeşitli misk kokulu ipek mendil ile gelip, yağdan kıl çeker gibi, rûhunu bedeninden ayırırlarken; "Ey mutmainne (Hakîkate ermiş, bu sebeble kendisinde hiçbir şüphe ve tereddüt kalmamış) nefs, sen Rabbinden, Rabbin de senden râzı olduğu hâlde, Allah'ın rahmet ve keremine dön!" derler Rûh çıktığı vakit, o kokular arasına konur, ipek mendil üzerine bağlanır ve İlliyyîn'e götürülür (Hadîs-i şerîf-İhyâ-ül-Ulûm)
Mü'min ölenlerin, İlliyyîn'deki rûhları, arasıra yâni Allahü teâlâ dileyince, mezarlardaki cesedlerine red olunurlar (gönderilirler) En çok Cumâ geceleri böyle olur Birbirleri ile buluşur, konuşurlar Rûhlar İlliyyîn'de iken, cesed olmaksızın da, n îmetlenir, lezzetlenir (İmâm-ı Yâfiî)
İnsanı, şehvetler, Allahü teâlânın düşmanı olan nefsin arzû ve istekleri kaplamıştır O, bunlarla mücâdele etmekle vazîfelidir Şehvetlerin düşkünü oldukça, esfel-i sâfilîne (aşağıların aşağısına, hayvanların ve şeytanların seviyesine) iner Şehvetle rini yendikçe, İlliyyîn'e ve meleklerin derecesine yükselir (İmâm-ı Gazâlî)




İLM (İlim):
Bir şeyi hakkıyla bilmek, anlamak Cehlin zıddı
1 Allahü teâlânın subûtî sıfatlarından Her şeyi bilmesi
Allahü teâlânın sıfatları, işleri, kendi gibi akılla anlaşılmaz ve anlatılamaz İnsanların sıfatlarına, işlerine hiç benzemez ve uymaz On sekiz sıfatı vardır Bunlara sıfat-ı sübûtiyye denir Bunlardan biri İlim sıfatıdırBu sıfatı da kendi gibi kad îmdir, yâni sonradan olma değildir (İmâm-ı Rabbânî)
2 Bir şeyin sûretinin, görünüşünün zihinde şekillenmesi, bilme, bilgi
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Kendilerine ilim ve hidâyet verdiğimiz kimseler, ilimlerini insanlardan saklarlarsa, Allah'ın ve lânet edenlerin lânetleri bunların üzerine olsun (Nisâ sûresi: 30)
Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek, sabaha kadar ibâdet etmekten daha sevâbdır (Hadîs-i şerîf-Dürr-ül-Muhtâr)
İlim, Çin'de de olsa onu alınız Zîrâ ilim öğrenmek, kadın-erkek her müslümana farzdır (Hadîs-i şerîf-İbn-i Mâce)
İlmi ile amel edene, Allahü teâlâ bilmediklerini öğretir (Hadîs-i şerîf-Berîka)
İlim maldan hayırlıdır Çünkü malı sen koruyacaksın, ilim ise seni korur Mal sarf etmekle azalır, ilim sarf etmekle çoğalır (Hazret-i Ali)
Hiçbir şey ilimden üstün değildir Çünkü sultanlar, insanlara hükmederler Âlimler ise, sultanlara hükmeder (Ebü'l-Esved)
Ey oğlum! Dünyânın sevinç ve neş'elerini tecrübe ettim İlimden lezzetli bir şey bulamadım (Lokman Hakîm) İlimsiz bir şey olmaz, ilim her şeye baştır Karanlık yollarda o, en aziz arkadaştır İlim, uçsuz bucaksız bir ummanı andırır İlimden başka her şey insanı usandırır
(M Sıddîk bin Saîd)

İlm-i Ahlâk:
İyi huylar edinme ve kötü huylardan sakınma yollarını öğreten ilim (Bkz Ahlâk)

İlm-i Âlet:
Ulûm-i âliyye denilen sekiz yüksek din bilgisini öğrenebilmek için lâzım olan yardımcı ilimlerdir Bunlara ulûm-i ibtidâiyye, başlangıç ilimleri de denir Ulûm-i âliyye şunlardır:Tefsîr, usûl-i kelâm, kelâm, usûl-i hadîs, ilm-i hadîs, usûl-i fıkh, fı kh, ilm-i tasavvuf Böylece din bilgileri yirmi olmaktadır

İlm-i Bâtın:
Kalb ilmi, mânâ ilmi, tasavvuf ilmi
İlm-i bâtın evliyânın yükseklerinin ilmidir Bu ilim, kötü huylardan arınıldığında kalbe doğan bir nurdan ibârettir Bu sâyede çok şeyler görülür, derin ve ince mânâlara vâkıf olunur Geniş ufuklar açılır (İmâm-ı Gazâlî)

İlm-i Bedî':
Lafz (söz) ve mânâ ile ilgili bâzı san'atlar yaparak sözün süslenmesini öğreten ilim

İlm-i Belâgât:
Düzgün ve yerinde söz söyleme yolunu öğreten ilim

İlm-i Beyân:
Belâgât ilminin hakîkat, mecaz, kinâye, teşbîh (benzetme) ve istiâre gibi konularından bahseden ilim

İlm-i Ezelî:
Allahü teâlânın başlangıcı olmayan ilmi
Allahü teâlânın kazâsı, taktîri ve levh-i mahfûza yazması ilm-i ezelîsine uygundur Her şeyi ilerde ne zamanda ve nasıl olacak ise veya olmıyacak ise, ezelde (başlangıcı olmayan öncelerde) öylece bilmiştir Bu şeyler zamanı gelince ilm-i ezelisine uy gun olarak meydana gelmektedir (Muhammed Akkermânî)

İlm-i Ferâiz:
Vefât eden kimsenin bıraktığı malın kimlere verileceğini ve nasıl taksim edileceğini öğreten ilim (Bkz Ferâiz)

İlm-i Fıkıh:
Dînimizin emir ve yasaklarını bildiren ilim (Bkz Fıkıh)

İlm-i Hadîs:
Peygamber efendimizin mübârek sözlerini, işlerini ve görüp de mâni olmadığı şeylerden bahseden ilim (Bkz Hadîs)

İlm-i Hâl (İlmihâl):
Her müslümanın îmân, ibâdet ve ahlâk ile ilgili bilmesi gereken şeyler veya bu bilgileri anlatan kitap
Dînini bilen, seven ve kayıran mübârek insanların ilmihâl kitaplarını alıp, çoluk-çocuğuna öğretmesi, her müslümanın birinci vazîfesidir Kendilerine din adamı ismini ve süsünü veren, câhil ve sapık bir kimsenin sözlerinden ve yazılarından din öğrenm eye kalkışmak, kendini Cehennem'e atmaktır (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî) Önce ilm-i hâli öğren, çocuğuna da öğret Din bilgisi öğrenmezsen, olursun sonra pişman
(M Sıddîk Gümüş)

İlm-i Hey'et:
Astronomi ilmi

İlm-i Hudûrî (İlm-i Huzûrî):
Bir şeyi, zihinde onun sûreti (görüntüsü) meydana gelmeksizin bilmek
Bir kimsenin kendi dışında bulunan bir şeyi bilmesi için o şeyin sûretinin, şeklinin görüntüsünün zihinde meydana gelmesi lâzımdır Fakat ilm-i huzûrîde durum böyle değildir İnsan kendisini ilm-i hudûrî ile bilir Çünkü kendisi zâten zihninde vardır (İmâm-ı Rabbânî)

İlm-i Husûlî:
Bir şeyi onun sûreti, görüntüsü zihinde bulunduğu müddetçe bilmek O şeyin zihindeki sûreti yok olunca, o şey unutulur Bundan dolayı ilm-i husûlî devamlı değildir

İlm-i İlâhî:
Allahü teâlânın ezelî ilmi

İlm-i Kelâm:
Kelime-i şehâdeti ve buna bağlı olan îmânın altı temel bilgisini öğreten ilim
İlm-i kelâm, inanılacak bilgileri, Ehl-i sünnet îtikâdına göre geniş olarak ve delilleriyle anlattığı gibi, îtikâdı bozuk olanlara karşı Ehl-i sünnet îtikâdını da müdâfaa eder (İmâm-ı Gazâlî)

İlm-i Kesbî:
Çalışarak elde edilen ilim

İlm-i Kırâat:
Kur'ân-ı kerîmin kelimelerinin doğru olarak okunuşundan bâzı kelimelerin ise, farklı okunmasından bahseden ilim
İlm-i kırâat, Allahü teâlânın kelâmını bozulmak ve değişmekten korur (Taşköprüzâde Ahmed Efendi)

İlm-i Ledünn:
Allahü teâlânın ihsânı olup, çalışmadan kavuşulan ilim
İlm-i Ledünn verilmesinde Hızır aleyhisselâmın rûhâniyeti vâsıta olmaktadır (Muhammed Pârisâ)

İlm-i Lügat:
Bir dilin kelimelerinin tamâmını inceleyen ilim

İlm-i Meânî:
Sözün hâle uygunluğundan bahseden edebî ilim dallarından biri

İlm-i Nâfi':
İnsana aczini, kusurunu, Rabbinin büyüklüğünü bildiren, kalbde Allah korkusunu ve mahluklara karşı tevâzû, alçak gönüllülüğü artıran, kul haklarına ehemmiyet vermeyi temin eden sonsuz seâdeti (mutluluğu) ve Allahü teâlânın rızâsını kazanmaya vesîle o lan ilim

İlm-i Nahv:
Arabî cümle bilgisi Kelimelerin cümle içindeki yerlerini ve buna göre sonlarının aldığı durumlardan (harekelerden) bahseden ilim
İlimlerden bir kısmı diğer ilimlere bir mukaddime (başlangıç) olup, o ilimleri elde etmeğe birer âlet, vâsıta durumundadırlar Lugat ve nahv ilimleri de böyledir Bunlar aslında dînî ilimlerden değildir Ancak Kur'ân-ı kerîm ve hadîs gibi dînî ilimle rin anlaşılmalarında lüzumludurlar Çünkü kitab (Kur'ân-ı kerîm) ve hadîs-i şerîfler, Arabça olduğundan, dînimizi anlayabilmek için bu ilimlere ihtiyâc vardır (İmâm-ı Gazâlî)
İlim öğrenirken, en mühim olanını öne almalıdır İlmin en önemlisi sâhibine doğru yolu gösterendir Bu sebeple akâid, fıkıh, tefsîr, hadîs ilimleri en önemli ilimlerdir Arabî ilimlerden önemlileri de nahv ve meâni (edebiyât) ilimleridir (Seyyid Alizâde)

İlm-i Sarf:
Kelime bilgisi Arabîde kelimenin aldığı şekillerden bahseden ilim Morfoloji
İlm-i Sarfın konusu isim ve fiil çekimleridir Bunların çekimlerinde alışkanlık kazandırarak hatâya düşmekten korur (Taşköprüzâde Ahmed Efendi)

İlm-i Tefsîr:
Kur'ân-ı kerîmdeki murâd-ı ilâhîyi, Allahü teâlânın kastettiği mânâyı açıklayan ilim

İlm-i Usûl-i Fıkıh:
Fıkıh bilgilerinin âyet-i kerîmelerden ve hadîs-i şerîflerden nasıl çıkarıldığını öğreten ilim

İlm-i Usûl-i Hadîs:
Hadîs-i şerîflerin çeşitlerini anlatan ilim
İlm-i usûl-i hadîsin ortaya koyduğu metodlar ile hadîs-i şerîflerin nev'ileri, çeşidleri ayırd edilir (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)

İlm-i Usûl-i Kelâm:
Kelâm ilminin, îmân bilgilerinin âyet-i kerîmelerden ve hadîs-i şerîflerden nasıl çıkarıldığını öğreten ilim

İlm-i Usûl-i Tefsîr:
Tefsîr ilminin metodlarından, kâidelerinden, müfessirde bulunması gereken şartlarından, âyet-i kerîmelerin; nâsih ve mensûhundan, hâss ve âmmından bahseden ilim

İlm-i Vehbî:
Çalışmadan öğrenilen, Allahü teâlâ tarafından ihsân edilen ilim (Bkz İlm-i Ledünnî)

İlm-ül-Yakîn:
Eserden müessire yol bulmak İşi görüp yapanı tanımak, bilmek Dumanı görüp, orada ateşin olduğunu anlamak böyledir




İLTİCÂ:
Sığınma
Teheccüd (gece namazı) ve sabah namazlarına uyanmak isteyen, yatsı namazını kılınca hemen yatmalı, gece, boş şeylerle uykusuz kalmamalıdır Teheccüd zamânında tövbe istiğfâr etmek, Allahü teâlâya ilticâ etmek, yalvarmak, günâhlarını düşünmek, ayıplar ını, kusurlarını hatırlamak, kıyâmetteki azâbları düşünüp korkmak, Cehennem'in sonsuz acılarından titremek lâzımdır Afv ve mağfiret için çok yalvarmalıdır (İmâm-ı Rabbânî)
Ey âsîlerin, günâhkârların sığınağı! Sana sığındım; sayısız hatâlar işledim Şimdi sana ilticâ eyledim (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî) Bu dünyâ bir köprüdür gelen bir bir geçer durmaz Hani âba u ecdâdın ne oldu kimseler sormaz Hani annen baban nerde bu dünyâ kimseye kalmaz Gelenler hep sefer eyler muhakkak dâr-ı Bekâya Yüzün dön ilticâ eyle Cenâb-ı zât-ı Mevlâya
(Tâceddîn-i Velî)





__________________
Alıntı Yaparak Cevapla