gülgüzeli
|
Cevap : =>İslami Sözlük
KALENDER:
İbâdetlerin görünmesine önem vermeyen, herkese tatlı söyleyerek kalb kazanmağa çalışan, farzları yapmaya dikkat eden ve dünyâya düşkün olmayan kimse
Kalenderler herkese tatlı söyleyerek, güler yüzlü davranarak kalb kazanmaya çalışırlar Farzlara dikkat ederler Dünyâya düşkün değildirler Bunlar riyâ, gösteriş yapmadıkları için melâmilere benzerler (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
Kalenderler zamanla bozulmuş, Allahü teâlânın emirlerinden uzaklaşmışlardır Zamânımızda kalender ismini taşıyan birçok kimse bu saydığımız şeyleri yapmıyor Bunlara kalender yerine haşevî (Allahü teâlâyı mahlûklara benzeten, madde, cisim diyen kimse ler) dense yerinde olur (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
KALENSÜVE:
Takke ve her çeşit başlık
İmâme yâni sarık, kalensüve ve her başlık ve bürka' yâni peçe ve maske üstüne ve eldiven üstüne mesh etmek câiz değildir (İbrâhim Halebî, İbn-i Âbidîn)
KÂLİB ALEYHİSSELÂM:
İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden Yâkûb aleyhisselâmın on iki oğlundan Şem'ûn'un neslindendir Babasının ismi Yuknâ'dır Kendisine Yûşâ aleyhisselâmdan sonra peygamberlik verildi Mûsâ aleyhisselâma bildirilen dînin emir ve yasaklarını ins anlara tebliğ etti (bildirdi)
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
Allahü teâlâya îmân edip, O'ndan korkanlardan (Yûşâ bin Nûn ve Kâlib bin Yuknâ adındaki) iki kimse, İsrâiloğullarına dediler ki: "Ey İsrâiloğulları! Cebbârların (zâlimlerin) şehrinin kapısından hemen girin (onların iri cüsseli olmalarından korkmayın) Bir defâ kapıdan girdiniz mi (Allahü teâlânın yardımıyla) elbette siz gâliblerden olursunuz Siz gerçekten mü'min kimseler iseniz Allahü teâlâya tevekkül ediniz, güveniniz (Mâide sûresi: 23)
Mûsâ aleyhisselâm Allahü teâlânın emriyle İsrâiloğullarını arz-ı mev'ûd (Filistin ve Sûriye) denilen yere götürmek üzere yola çıkınca, İsrâiloğullarının her kolundan birer temsilci seçerek, Filistin bölgesinde yaşayan cebbârların (zâlim hükümdârların ) ve ahâlisinin durumu hakkında haber getirmeye gönderdi Bu temsilciler arasında Kâlib aleyhisselâm da vardı Gidenler, cebbârların ve ahâlinin iri cüsseli ve kuvvetli olduklarını görerek korktular Gördüklerini İsrâiloğullarına anlatıp onları harbe gitmekten vaz geçirdiler Temsilciler arasında bulunan Yûşâ bin Nûn ve Kâlib bin Yuknâ aleyhimesselâm gidip gördükleri kimselerin, görüldüğü gibi kuvvetli olmadıklarını, görünüşte kuvvetli olsalar bile korkak ve kalblerinin zayıf olduğunu söylediler İsrâiloğullarının, Allahü teâlânın yardımıyla o beldeleri feth edebileceklerini anlattılar İsrâiloğulları, Yûşâ ve Kâlib aleyhimesselâma karşı çıkarak taşa tuttular Kâlib aleyhisselâm daİsrâiloğullarının karşısında Mûsâ aleyhisselâmı yalnız bırak mayıp, yardımcı oldu İsrâiloğullarının Tih çölünde kaldığı kırk sene içinde Mûsâ aleyhisselâmın yanından ayrılmayan Kâlib aleyhisselâm, Mûsâ aleyhisselâmın vefâtından sonra, Yûşâ aleyhisselâma yardım etti Yûşâ aleyhisselâm vefât etmeden önce Kâlib aleyhisselâmı yerine halîfe bıraktı Yûşâ aleyhisselâmın vefâtından sonra İsrâiloğullarından ordu hazırlayıp, zâlim hükümdârlarla savaşıp, onları mağlûb eden Kâlib aleyhisselâm daha sonra Mısır'a gitti Hazkîl aleyhisselâmla birlikte İsrâiloğullarının Mûsâ aleyhisselâmın dîni üzere kalmaları ve Allahü teâlâya îmân ve ibâdet etmeleri için gayret sarf etti Kâlib aleyhisselâm Mısır'da vefât etti (Mirhaund, İbn-ül-Esîr, Nişancızâde)
KÂLÛBELÂ:
Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselâmı yaratınca, kıyâmete kadar bütün zürriyetini zerreler hâlinde onun belinden çıkarıp; "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye buyurup, onların da; "Evet, sen Rabbimizsin" diye verdikleri cevâbı ifâde eden söz (Bkz Ahd ü Mîsâk)
KAMER SÛRESİ:
Kur'ân-ı kerîmin elli dördüncü sûresi
Kamer sûresi Mekke'de nâzil oldu (indi) Elli beş âyet-i kerîmedir Ayın yarılıp bölünmesi mûcizesi anlatıldığından Sûret-ül-Kamer denilmiştir Sûrede, kıyâmetin yakın olduğu, buna rağmen müşriklerin nefislerine uyarak gerçekleri yalanladıkları, vak ti gelince, zillet içinde kabirlerinden çıkacakları ve Resûlullah efendimizi yalanlamalarının cezâsını çekecekleri anlatılmaktadır Ayrıca bâzı peygamberlerin kıssaları da bildirilmektedir (Râzî, Kurtubî, İsmâil Hakkı Bursevî)
Allahü teâlâ Kamer sûresinde meâlen buyurdu ki:
(Bedr'deki) bu topluluk yakında muhakkak bozulup hezîmete uğrayacak ve arkalarına dönüp kaçacaklar Daha doğrusu onların asıl azâb vakti, kıyâmettedir O vaktin azâbı daha müthiş ve acıdır (Âyet: 45-46)
KAMERÎ AYLAR:
Hicrî takvimde kullanılan on iki ay Arabî aylar da denir (Bkz Hicrî Sene)
Kamerî ayın hesaplanmasında, gökteki ayın dünyâmızın çevresindeki döndüğü zaman esas alınmıştır Kamerî aylar bâzan 29, bâzan da 30 gün çeker İslâm dîninde ibâdetlerin bu aylara göre yapılması emredilmiştir Bunun sebeblerinden biri, Ramazan ayıdır Zîrâ Ramazan ayı hicrî kamerî aylardandır Mîlâdî seneye göre her yıl 10-11 gün evvel başlamaktadır Onun için 33 senede tam bir devir yaparak senenin bütün günlerinde oruç tutulmuş olmaktadır
Hicrî takvimde kullanılan arabî ayların adları sırasıyla şunlardır:
1) Muharrem, 2) Safer, 3) Rebî'ül-evvel, 4) Rebî'ül-âhir, 5) Cemâziyel evvel, 6) Cemâziyel âhir, 7) Receb, 8) Şâban, 9) Ramazan, 10) Şevval, 11) Zilka'de, 12) Zilhicce (M Sıddîk Gümüş)
__________________
|