Yalnız Mesajı Göster

Cevap : =>İslami Sözlük

Eski 01-03-2008   #105
gülgüzeli
Varsayılan

Cevap : =>İslami Sözlük



KAZF:
Atmak İffetli (temiz) erkek veya kadına zinâ isnâd etmek
Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
İffetli müslüman kadınlara kazf edip sonra (bunu isbât için) dört şâhit getiremeyenler (var ya), işte bunlara seksen değnek vurun (Hiçbir şey hakkında) bunların şâhidliklerini ebediyyen kabûl etmeyin Bunlar asıl fâsıklardır (günâhkârlardır) (Nûr sûresi: 4)
İnsanı tehlikeye düşüren yedi şeyden sakının Allahü teâlâya şirk (ortak) koşmak, sihirle (büyüyle) uğraşmak, haksız yere adam öldürmek, fâiz yemek, yetim malı yemek, harbde düşmandan kaçmak ve muhsan (nâmuslu, temiz, evli) müslüman kadınlara kazf etmek (Hadîs-i şerîf-Buhârî)
İslâmiyet'te muhsan (evli) olan erkek veya kadına kazf büyük günâhtır (Alâeddîn-i Haskefî)
Kazf edilen kimsenin istemesi ile, kazf edene had (seksen sopa) vurulur (İbn-i Âbidîn)

Kazf Haddi:
Muhsan olan erkek veya kadına zînâ isnâd edenlere (iftirâda bulunanlara) verilen sopa cezâsı (Bkz Had)

KEBÂİR:
Büyük günâhlar Müfredi (tekili) kebîredir
Kebîre sâhibi îmândan çıkmaz Kebîre sâhibinin hâli Allahü teâlânın irâdesine kalmıştır Dilerse bağışlar, dilerse azâb eder (İmâm-ı Rabbânî)
Kebîre işlemek küfr değil, fısktır, emre itâattan çıkmaktır (İmâm-ı Rabbânî)
Büyük günâh işleyenin îmânı gitmez Harama helâl derse, îmânı gider Günâhlar ikiye ayrılır: Kebâir, büyük günâhlardır Meselâ: 1) Bir şeyi Allahü teâlâya ortak etmek Buna şirk denir Şirk, küfrün en kötüsüdür 2) Bir insanı veya kendini öldürmek 3 ) Sihir yâni büyü yapmak 4) Yetim malı yemek 5) Fâiz alıp vermek 6) Muhârebede düşman karşısından kaçmak 7) Temiz kadınları kazf etmek, yâni nâmuzsuz demek Her günâhın büyük olmak ihtimâli vardır Hepsinden kaçınmak lâzımdır (Teftâzânî, Reyhâvî)

KEBÎR (El-Kebîr):
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) Varlığından önce yokluk geçmemiş olan
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
O'ndan (Allah'tan) başka tapdıkları hiç şüphesiz bâtıldır, yok olucudur Şüphesiz Allahü teâlâ yücedir, Kebîr'dir (Lokman sûresi: 30)
El-Kebîr ism-i şerîfini söyliyene, ilim ve mârifet kapısı açılır (Yûsuf Nebhânî)

KEFÂLET:
Kefillik Kefîl olmak Bir kimsenin, borcunu ödememesi, taahhüdünü (verdiği sözü) yerine getirmemesi hâlinde onun yerine borcu ödemeği, sözü yerine getirme mes'ûliyetini (sorumluluğunu) alacaklıya karşı üzerine almak
Kefâletin ihtivâ ettiği (taşıdığı) birçok güzel taraflar vardır Bunlardan birisi, malının zâyi (yok) olacağı, alamayacağı korkusunda bulunan alacaklı kişinin bu düşüncesini ondan atma; ödeyemediği takdirde şahsına bir zarar geleceği korkusu taşıyan borçlunun bu korkusunu gidermek her iki tarafın karamsar (kötü) düşüncelerini yok etmesi gibi faydaları taşır Bu da her iki taraf için bir nîmettir Kefâlet, âlicenâblığın gereği bir iştir (İbn-i Hümâm)
Ukûbâtta (cezâlarda) kefâlet sahîh değildir (olmaz) Birinin yerine, kefîli îdâm edilmez (Ali Haydar Efendi)

KEFEN:
Vefât eden kimsenin yıkandıktan sonra sarılarak defnedildiği beyaz bez parçaları
Âdem aleyhisselâm vefât edince, melekler Cennet'ten hanût ve kefen getirdiler Su ve sedr yaprağı ile yıkadılar Üçüncüsünde kâfûr koydular Üç kefen ile kefenlediler Namazını kıldılar Lahd yaptılar Defn ettiler Sonra çocuklarına dönerek; "Ey Âdemoğulları! Ölülerinize böyle yapınız" dediler (Hadîs-i şerîf-Fetevâ-i Fıkhıyye)
Ölülerin kefenlerini güzel yapın Zîrâ onlar kendi aralarında birbirlerini ziyâret ederler ve kefenlerinin güzelliği ile iftihâr ederler (Hadîs-i şerîf-Dürrü'l-Muhtâr)
Kefen, erkek için üç, kadın için beş parçadır Erkeğin kefeni; izâr (genişliği bir metreden fazla baştan ayağa kadar olan bez parçası), kamîs (entâri gibi uzun gömlek) ve lifâfe (başı ve ayakları geçecek uzunlukta, baş üstünden ve ayak altından uçlar ı büzülüp bezle bağlanan kısım) Kadınların kefeni ise, kamîs, îzâr, lifâfe, himâr (baş örtüsü) ve göğüs bezidir (Zeylâî)
Kefenin, meyyitin (ölenin) kendi helâl malından olması, başkasının vermesinden daha iyidir Diri iken helâl kefen hazırlamak iyidir (Halebî)
Sâlihlerin, velîlerin çamaşırından, elbisesinden kefen yapmak veya kefen içine bunlardan yüzüne göğsüne koymak faydalıdır (S Abdülhakîm Arvâsî) Bir kefendir âkıbet sermâye-i bây u fakîr Varlığa mağrur olan mecnûn değil de, yâ nedir
(Lâ Edrî)

Kefen-i Farz:
Erkek veya kadının vefât ettiğinde sarılarak örtüldüğü bezlerden bir parçası Buna kefen-i zarûret (lâzım olan kefen) de denir
Kefen-i farz, erkekler ve kadınlar için bir parçadır (Kutbüddîn-i İznikî)
Kefen-i farz olarak (zarûret hâlinde) erkeğe ve kadına yalnız lifâfe (başı ve ayağı geçen uzunlukta, baş üstünden ve ayak altından büzülüp bezle bağlanan kısım) lâzımdır (Halebî)

Kefen-i Kifâye:
Fakir veya çok borçlu olarak vefât etmiş erkek ve kadın için yeterli sayılan ve bedeni örtecek kadar olan kefen
Erkeklere kefen-i kifâye olarak îzâr (genişliği bir metreden fazla baştan ayağa kadar olan bez parçası) ve lifâfedir (Halebî)
Kadınların kefen-i kifâyesi; izâr, lifâfe ve himâr yâni baş örtüsüdür Çünkü kadınlar hayatta iken bu üçü ile örtünürler (İbn-i Nüceym)

Kefen-i Sünnet:
Vefât eden erkek için üç, kadın için beş parça olan bez parçası
Erkek için kefen-i sünnet üç parça, yâni izâr, kamîs (entâri gibi uzun gömlek) ve lifâfedir Kadın için, kamîs, izâr, lifâfe, himâr (baş örtüsü) ve göğüs bezidir (Halebî)

KEFFÂRET:
Örtmek Allahü teâlânın bâzı hususlarda kullarının kusur ve günahlarını affetmek ve örtmek için vesîle yaptığı şeylerden her biri Çoğulu keffârâttır Keffâretler, bir bakımdan ibâdet, bir bakımdan cezâ durumundadır Keffâret, katl (insan öldürme), z ıhar, yemîn, oruç ve hac keffâreti olmak üzere beş kısımdır
Büyük günahlardan kaçınmak şartıyla, beş vakit namaz ve Cumâlar, aralarındaki küçük günâhlara keffârettirler (Hadîs-i şerîf-İhyâ-u Ulûmiddîn)
Günâhın keffâreti pişmanlıktır (Hadîs-i şerîf-İhyâ-u Ulûmiddîn)
Devamlı hasta veya çok yaşlı olup, altmış gün keffâret orucunu tutamaz ise, altmış fakîri, bir gün sabah-akşam olmak üzere iki defâ, yâhut bir fakîri sabah-akşam altmış gün doyurur (Tahtâvî, Mehmed Zihnî)

Keffâret-i Salât:
Kazâya kalmış namazları bulunan ve bunları îmâ ile dahi kılması mümkün iken kılmayıp ölen kimsenin kılmadığı namazlar için verilen keffâret (Bkz İskât ve Devr)

Keffâret-i Savm:
Ramazân-ı şerîfte bilerek orucu bozmanın cezâsı (Bkz Oruç)

Keffâret-i Yemîn:
Bir işi yapmak veya yapmamak husûsunda Allahü teâlânın ismini söyleyerek yemîn eden kimsenin yemînini bozunca cezâ olarak yapması gerekli olan şey (Bkz Yemin)

Keffâret-i Zıhâr:
Bir erkeğin, hanımını veya onun yüz, baş, ferc gibi bir uzvunu, kendisine nikâhı ebedî haram olan bir kadına veya onun bakılması haram olan yerine benzetmesi yâni "Sen anam gibisin" veya "Senin sırtın anamın sırtı gibidir" demesinin affı ve onunla te krâr münâsebet kurabilmesi için olan çâre (Bkz Zıhâr)

__________________
Alıntı Yaparak Cevapla