01-03-2008
|
#104
|
gülgüzeli
|
Cevap : =>İslami Sözlük
Kazâ-i Muallak:
Allahü teâlânın yaratılmasını şarta bağlı olarak takdîr ettiği ve şart meydana gelince yarattığı şeyler
Kazâ-i muallakı hiçbir şey değiştiremez Yalnız duâ değiştirir ve ömrü yalnız, iyilik artırır (Hadîs-i şerîf-İhyâu Ulûmiddîn)
Kazâ, iki kısımdır Kazâ-i muallak, kazâ-i mübrem Birincisi şarta bağlı olarak yaratılacak şeylerdir ki, bunların yaratılma şekli değişebilir veya hiç yaratılmaz Kazâ-i muallak da iki kısımdır Birincisinin bağlı olduğu sebepler levh-i mahfûzda gös terilmiş, meleklere bildirilmiştir İkincisinin sebeplerini ancak Allahü teâlâ bilir Levh-i mahfûzda kazâ-i mübrem gibi görülen bu kazâ-i muallak da birincisi gibi değiştirilebilir (İmâm-ı Rabbânî)
Kazâ-i muallak levh-i mahfûzda yazılıdır Eğer bir kimse iyi amel yapıp duâsı kabûl olursa, o kazâ değişir Hadîs-i şerîfte buyruldu ki: "Kader tedbîr yâni sakınmakla değişmez Fakat kabûl olan duâ o belâ gelirken korur " Duânın belâyı defetmesi de kazâ ve kaderdendir Kalkan oka siper, sulu yer otun yetişmesine sebeb olduğu gibi duâ da Allahü teâlânın merhametinin gelmesine sebeptir (İmâm-ı Gazâlî)
Kazâ-i Mübrem:
Allahü teâlânın şarta bağlı olmaksızın yaratılmasını takdîr ettiği, yaratılması muhakkak olan şeyler
Kazâ, yâni Allahü teâlânın yarattığı şeyler iki kısımdır: Kazâ-i muallak, kazâ-i mübrem Kazâ-i mübrem hiçbir zaman değişmez Muhakkak yaratılır Kaf sûresinin "Sözümüz değiştirilmez" meâlindeki yirmi dokuzuncu âyet-i kerîmesi kazâ-i mübremi bildirme ktedir (İmâm-ı Rabbânî)
Necmeddîn-i Kübrâ hazretleri, 1221 (H 618) yılında Harezm'e Cengiz askeri Tatarlar hücum edince, talebelerine; "Memleketinize gidiniz Şarktan (doğudan) fitne ateşi geliyor Her tarafı yakacaktır İslâm târihinde bu kadar fitne görülmemiştir" buyurd u Talebeleri; "Duâ buyurun da bu belâ müslüman memleketlerinden uzaklaşsın" deyince; "Bu, kazâ-i mübremdir Duâ bunu gidermez" buyurdu (Molla Câmi)
Kazâ Namazı:
Vakti çıktıktan sonra kılınan namaz
Tertîb sâhibi olup bir namazı uykuda geçiren veya unutan kimse, sonraki namazı cemâat ile kılarken hatırlasa, imâmla namazı bitirip, sonra önceki namazını kazâ etsin Bundan sonra imâmla kıldığını tekrar kılsın (Hadîs-i şerîf-Dürr-ül-Muhtâr)
Farz namazı, İslâmiyet'te bildirilen bir özrü olmadan kazâya bırakmak haramdır, büyük günâhtır Bu günâh kazâ edince affolmuyor Kazâ ettikten sonra ayrıca tövbe etmek de lâzımdır Kazâ edince sâdece namazı kılmamak günâhı affolur Kazâ kılmadan tövb e edince namazı terk günâhı affolmadığı gibi, te'hir (geciktirme) günâhı da affolmaz Çünkü tövbenin kabûl olması için günahtan sıyrılmak şarttır (Alâüddîn-i Haskefî)
Farz ve vâcib olan namazlar vaktinde kılınmazlarsa, kazâ edilmeleri emr olundu Sünnet namazların yalnız vaktinde kılınmaları emr olundu Vaktinde kılınmayan sünnet namazlar, insanın üzerinde borç kalmaz Bunun için vaktinden sonra kazâ edilmeleri em rolunmadı Sabah namazının sünneti vâcibe yakın olduğundan, o gün öğleden önce farzı ile kazâ edilir Sabah sünneti öğleden sonra, başka sünnetler ise hiçbir zaman kazâ edilmez Kazâ olursa, sünnet sevâbı hâsıl olmaz Nafile kılınmış olur (Kara Çelebizâde)
Farz ve vâcib olan bir namazı, bile bile kazâya bırakabilmek için iki özür vardır Biri düşman karşısında olmaktır İkincisi üç günlük yol gitmeğe niyeti olmasa bile yolda bulunan kimsenin hırsızdan, yırtıcı hayvandan, selden, fırtınadan korkmasıdır (İbrâhim Halebî)
Üzerinde kazâ namazı borcu olanın nâfile namazı kılması câiz olmaz Çünkü Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem): "Farzlar yerine getirilmedikçe, Allahü teâlâ nâfileleri kabûl etmez" buyurdu (Mecma'-ül-Fetâva)
Kazâ Orucu:
Oruç tutmamayı mubâh kılan (dînde bildirilen) bir özür sebebiyle vaktinde tutulamayan veya tutarken bir özür sebebiyle yâhut kast (bilerek) olmadan bozulup, Ramazân bayramının birinci, Kurban bayramının birinci, ikinci ve üçüncü günleri dışındaki zam anlarda gününe gün tutması gereken Ramazân-ı şerîf orucu
Hasta hastalığının artmasından veya iyi olmasının gecikmesinden yâhut şiddetli ağrı gelmesinden, hasta bakıcı hastalanarak onlara bakamayıp helâk olmalarından korkar ise, oruç tutmayıp sonra orucu kazâ eder (İbn-i Âbidîn)
Kazâ orucu arka arkaya olduğu gibi ayrı ayrı günlerde de tutulabilir Hastalık veya ihtiyarlık (yaşlılık) sebebiyle orucunu tutamayıp fidye veren kimse, daha sonra kuvvetlenir veya sağlığına kavuşursa, Ramazan oruçlarını ve tutamadığı oruçlarını tuta r (İbn-i Âbidîn)
Kazâ ve Kader:
Allahü teâlânın meydana gelecek hâdiseleri ilm-i ezelîsi (başlangıcı olmayan ilim sıfatı) ile ezelde (başlangıcı olmayan öncelerde) bilip takdîr etmesi ve bu hâdiselerin zamânı gelince, Allahü teâlâ tarafından yaratılması ve meydana çıkması Allahü t eâlânın birşeyin varlığını ezelde bilip, takdîr etmesine kader, kaderin yâni varlığı dilenilen şeyin zamânı gelince yaratılmasına kazâ denir Kazâ ve kader kelimeleri birbirinin yerine de kullanılır
Kazâ ve kaderime râzı olmayan, beğenmeyen, gönderdiğim belâlara sabretmeyen benden başka Rab arasın Yeryüzünde kulum olarak bulunmasın (Hadîs-i kudsî-Mektûbât-ı Rabbânî)
Îmânın şartlarından biri de kazâ ve kadere hayr ve şerrin Allahü teâlâdan geldiğine inanmaktır Cenâb-ı Hak her kulunun başından geçecek her şeyi önceden bilir Kaderi değiştirmek kimsenin elinde değildir Dilerse cenâb-ı Hak değiştirir Kader, cenâb -ı Hakk'ın kullarından gizlediği bir sırrıdır (Kemâhlı Feyzullah Efendi)
__________________
|
|
|