gülgüzeli
|
Cevap : =>İslami Sözlük
KÂRİN HACI:
Hac ile ömreye birlikte niyyet eden Önce ömre için Kâbe-i muazzamayı tavaf ve sa'y edip, sonra ihrâm elbisesini çıkarmadan ve traş olmadan, hac günlerinde hac için, tekrâr tavaf ve sa'y yapan (Bkz Hac)
Kârin hacılar taş atıp, tıraş oluncaya kadar ihrâmı çıkarmayacağı için, ihrâmın men ettiği şeylerden her gün sakınmaları lâzım olur Bu şeylerden sakınamayacak kimselerin mütemettî' hacı olması uygundur (İbn-i Âbidîn)
KARÎNE:
Emâre, alâmet Bir şeyin hakîkatine delil olan şey
Ağızda şarap kokusu, içki içildiğine karînedir (Lübâb)
KARZ-I HASEN:
Ödünç verme, çarşıda benzeri bulunan herşeyi, belirsiz bir zaman sonra, aynısı geri verilmek üzere verme
Bir adam Cennet'e girince, Cennet kapısının üstünde; "Sadaka veren, on katını alır; karz-ı hasen veren de, verdiğinin on sekiz katını alır" yazısını görür (Hadîs-i şerîf-Câmi-us-sahîh, Müsned, Mu'cem-ül-Kebîr)
Karz-ı hasen verirken; şu gün ödeyeceksin şeklinde zaman tâyin etmemeli (bildirmemelidir) Çünkü zaman tâyin ederse, malı, misli yâni benzeri ile veresiye satmış olur ki, bu fâizdir (Hamzâ Efendi)
Allahü teâlâ kendisine karz-ı hasenle borç verenleri bol bol mükâfâtlandıracağını ve onları Cennetlere koyacağını bildirmiştir (İmâm-ı Şâtıbî)
KASAS SÛRESİ:
Kur'ân-ı kerîmin yirmi sekizinci sûresi
Kasas sûresi, Mekke'de nâzil oldu (indi) Seksen sekiz âyet-i kerîmedir Mûsâ aleyhisselâmın kıssası geniş şekilde bildirildiği için sûreye Sûret-ül-Kasas denilmiştir Ayrıca Mûsâ aleyhisselâmın çocukluğundan îtibâren hayâtı, mücâdeleleri, tevhîd ehl inin zaferi ve dünyâ servetine güvenilmemesi bildirilmektedir (Senâullah Dehlevî, Taberî, Râzî)
Allahü teâlâ Kasas sûresinde meâlen buyuruyor ki:
(Resûlüm!) Sen sevdiğini hidâyete kavuşturamazsın Allahü teâlâ dilediğini doğru yola kavuşturur (Âyet: 56)
Kim Kasas sûresini okursa, Mûsâ aleyhisselâmı tasdîk (kabûl) ve tekzîb (inkâr) edenlerin adedince ona sevâb verilir Gökte ve yerde hiçbir melek yoktur ki, kıyâmet günü onun sâdıklardan olduğuna şâhid olmasın (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)
KASD:
Teşebbüs, niyet; bilerek, isteyerek, kalbe gelen bir fikri, düşünceyi yapmak için karar verme
Allahü teâlâ, kullarına merhâmet ederek, onların işlerinin yaratılmasını, onların kastlarına, arzûlarına tâbi kılmıştır Kul isteyince, kulun işini yaratmaktadır Bunun için de, kul mes'ûl (sorumlu) olur İşin sevâbı ve cezâsı, kula olur (İmâm-ı Rabbânî)
Kerâhet-i tahrîmiyye (harama yakın olup, amelin sevâbını gideren şeyi) işleyen, eğer kast ile işlerse âsî (isyân edici) ve günâhkâr olur (Kutbüddîn İznikî)
KASEM:
Yemîn Bir işi yapmak veya yapmamak için Allahü teâlânın ismini söyleyerek söz verme (Bkz Yemîn)
KÂSİD:
İşlemez, revâçsız, kıymetsiz Çarşıda pazarda geçmez olan para (Bkz Kesâd)
KASÎDE-İ BÜRDE:
İslâm âlimlerinin meşhûrlarından ve evliyânın büyüklerinden Muhammed bin Saîd Busayrî hazretlerinin, sevgili Peygamberimizi öven meşhûr kasîdesi Bu kasîdeyi rüyâsında Peygamber efendimize okuduğu ve Peygamber efendimiz de ona bürdesini yâni hırkasın ı hediye ettiği için bu kasîdeye Kasîde-i Bürde denilmiştir
İmâm-ı Busayrî hazretleri felç olmuş, bedeninin yarısı hareketsiz kalmıştı Bu sırada Peygamber efendimizi medh eden, öven bir kasîde yazdı Rüyâda Resûlullah'a okudu Peygamber efendimiz kasîdeyi beğenip, arkasından mübârek hırkasını çıkardı ve İmâm -ı Busayrî'ye giydirdi Bedeninin felçli yerlerini de mübârek eli ile sığadı Uyandığında, Resûlullah efendimizin bereketiyle şifâ bulup, vücûdunda felç kalmadığını gördü Hırka-i Seâdet de arkasında idi Onun için bu kasîdeye Kasîde-i Bürde denildi Bürde, hırka palto demektir İmâm-ı Muhammed bin Saîd Busayrî 1295(H 695) senesinde vefât etti (M Sıddîk bin Saîd)
Çeşitli dillerde doksandan fazla şerhleri (açıklamaları) olan Kasîde-i Bürdeye, Kasîde-i Bür'e (Şifâ kasîdesi) diyenler de olmuştur (Kâtib Çelebi)
Kasîde-i Bürde'den bâzı beytlerin tercümesi şöyledir: Hazret-i Muhammed'in kerem (cömertlik) yağmurlarından, Bir damla olmak ister, bilcümle peygamberân Zâhirî ve bâtınî, rûhânî ve cismânî, Varlıkların hepsinden odur Hakk'a sevgili Hudutsuzdur zâtının fazîlet ve kemâli, Mümkün değil anlatma dil ile kemâlini
KASÎDE-İ EMÂLÎ:
Ehl-i sünnet vel-cemâat îtikâdını anlatan ve altmış yedi beytten meydana gelen meşhûr kasîde Kasîdenin asıl adı Bed-ül-Emâlî olup, yazarı Ali Ûşî'dir
Eskiden her din âlimi Kasîde-i Emâlî'yi ezbere bilirdi (Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî)
Kasîde-i Emâlî'nin çeşitli dillerde yazılmış şerhleri yâni açıklamaları vardır Bunlardan en kıymetlisi, Muhammed bin Süleymân el-Halebî'nin yazdığı Nühbet-ül-Leâlî'dir (Kâtib Çelebi, Muhammed Reyhavî)
Kasîde-i Emâlî'nin beytlerinden bâzısının Türkçe tercümesi şöyledir: Mevlâmız mahlûkların ilâhıdır biliniz Kemâl sıfatlarla muttasıftır (sıfatlanmıştır) Rabbimiz Münezzehtir Rabbimiz, hanımdan hizmetçiden, Oğlu ve kızı yoktur, berîdir her birinden Cennet ile Cehennem ebedî olacaktır İçlerinde olanlar devamlı kalacaktır Îmândan sayılmazlar bütün hayırlı işler, İbâdetler îmânın parçası değildirler Ehl-i sünnet üzere tevhîd hakkında yazdım, Fevkalâde bal gibi te'sirli oldu nazmım Bu nazm mü'min kalblere rahatlık, neş'e verir, Âb-ı zülâl gibidir, ruhlara hayât verir
KASR-ISALÂT:
Seferde, yolculuk hâlinde dört rek'atli farzları iki rek'at kılmak (Bkz Müsâfir)
__________________
|