gülgüzeli
|
Cevap : =>İslami Sözlük
KİLİSE:
Kenîse; hıristiyanlara mahsûs ibâdet yeri Hıristiyanlıktaki mezheblere de kilise denilmektedir
Hıristiyanlar, Romalılar zamânında ibâdetlerini gizli olarak mağaralarda, mahzenlerde yaparlardı Açık ibâdet yerleri yoktu Çünkü Roma imparatorları, hıristiyanlığı yasakladıkları gibi inananları da yakalayıp öldürüyorlardı Bizans imparatoru Konsta ntin'in, resmî din olarak hıristiyanlığı kabûl etmesinden sonra, kiliseler yapılmaya başlandı Konstantin'den sonra birçok kilise yapıldı ve kilise mîmârîsi ortaya çıktı (Harputlu İshâk Efendi)
Hıristiyanlığın çeşitli siyâsî sebeplerle mezheplere ayrılmasından sonra, kiliseler de ayrıldı Merkezi Roma'da bulunan ve rûhânî lideri papa olan katolik kilisesi, merkezi İstanbul'da bulunan ve rûhânî lideri patrik olan ortodoks kilisesi ve İngilte re'de gelişen Anglikan kilisesi bunlardandır (Harputlu İshâk Efendi)
Necs (pis) olmak ihtimâli bulunan yerlerde, meselâ kabristânda, hamam içinde ve kilisede namaz kılmak mekrûhtur Soğuk ve başka sebeble açık yerde namaz kılınamaz ve başka yer bulunamazsa, kilisede hem yalnız, hem cemâat ile kılmak câiz olur Namazda n sonra hemen çıkmalıdır Çünkü kilisede şeytanlar toplanır Kilisede bulunan küfür alâmetleri boşaltılırsa namaz kılmak mekrûh olmaz (İbn-i Âbidîn)
Bugün hıristiyanların kiliselerinde ve yahûdîlerin havralarında kalblerin ve ruhların değil de, nefislerin ve düşüncelerin birleştirilmesine çalışılmaktadır Bunun için kiliseler, havralar bir mâbed (ibâdethâne) değil, bir politika ve konferans yeri olup, insanları uyuşturarak, liderlerin, şeflerin arzû ve düşünceleri istikâmetinde sürüklenmektedirler (M Sıddîk bin Saîd)
KÎL-U-KÂL:
Dedi-kodu Gîbet (Bkz Gîbet) Geçirme ömrünü mü'min, sakın ki, kîl-ü-kâl üzre! Sözün mânâsını anla, ne yürürsün hayâl üzre
(M Sıddîk bin Saîd)
KİN:
Gizli düşmanlık (Bkz Hıkd)
Hiddet ve kin, hakîkatleri gören gözleri kör eder Öfke iyi düşünmeyi daraltır, insanı yanıltır (Hacı Bayram-ı Velî)
KİNÂYE LAFIZLAR:
Birkaç mânâda kullanılan kelimeler Hem boşamada hem de başka yerde kullanılan sözler
Erkek kinâye söyleyince, boşamağa niyet etti ise veya öfkeli ise karısını boşamış olur "Var yıkıl git Artık seni istemem, babanın evine git Seni boşamak istiyorum" gibi sözler, boşamak niyyet edilmedikçe talâk, boşama olmaz Bırakmak, terketmek la fızları (kelimeleri) kinâye iseler de boşamak için kullanılmaları âdet olduğundan boşamada kinâye değil, sarîh (açık) sözlerden sayılır Bunlarla derhâl boşama meydana gelir (İbn-i Âbidîn)
KİRÂ:
Bir malın, menfaatine yâni kullanılmasına karşılık olarak verilen ücret Bir evin, bir iş yerinin veya herhangi bir mülkün, taşıt veya binek hayvanının, sâhibi tarafından faydalanılmak ve kullanılmak üzere belli bir ücret karşılığında bir müddet için başkasına verilmesi (Bkz İcâre)
Kirâ müddeti bitince, mal sâhibi uzatmaz ise, kirâcı çıkar Malı olduğu gibi teslim etmesi lâzımdır Teslim etmezse, gasb etmiş olur Fakat kullanma sebebi ile herkes için meydana gelmesi âdet olan harâblık, yıkılmalar ve bozulmalar kabahat sayılmaz (Ali Haydar Efendi)
Mal sâhibi, kirâyı peşin alıp, malı teslim etmezse, geçen zamânın ücretleri mülkünden çıkar; kirâcıya geri vermesi lâzım olur (Fetâvâ-i Hindiyye)
KİRÂMEN KÂTİBÎN:
İnsanların iki omuzunda bulunup, onların sevâb ve günâhlarını yazan iki melek Hafaza melekleridir diyen âlimler de olmuştur
Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
Hâlbuki üzerinizde gözetleyici, amellerinizi yazan (Allah indinde) Kirâmen kâtibîn melekleri vardır (Ki onlar, hayır ve şerden) işlediklerinizi (yaptıklarınızı) bilirler (İnfitâr sûresi: 10-12)
Kirlenince çabuk gusl (boy) abdesti alın! Çünkü, Kirâmen kâtibîn melekleri cünüp gezen kimseden incinir (Hadîs-i şerîf-İhyâu Ulûmiddîn)
Kirâmen kâtibîn denilen meleklerden sağ taraftaki melek, soldakinin âmiridir ve iyi işleri, ibâdetleri yazar Soldaki melek, kötülükleri yazar (Kemahlı Feyzullah)
Kirâmen kâtibîn, insandan yalnız cimâda ve helâda ayrılırlar Helâda iken yapılanları, Allahü teâlâ meleklere bildirir Helâdan çıkınca yazarlar (Kutbüddîn-i İznikî)
Bir kimseye selâm verirken, çok kimseye verir gibi vermelidir Çünkü mü'min yalnız değildir Kirâmen kâtibîn adındaki iki melek, onunla berâberdir (M Muhammed Rebhâmî)
KÎSÂNİYYE (Keysâniyye):
Şiânın kollarından Muhtâr bin Ebî Ubeyd es-Sekâfî'nin kurduğu bozuk fırka Muhtâr bin Ebî Ubeyd es-Sekafî'nin bir adı da Keysân olması sebebiyle Keysâniyye denilmiştir Bu fırkaya Muhtâriyye veya Bedâiyye de denir
Hazret-i Ali'nin oğlu Muhammed bin el-Hanefiyye'nin babasından sonra imâmetini (halîfeliğini) kabûl eden Keysâniyye fırkası, Allahü teâlânın bedâ (önceki hükmünü değiştirme) sıfatı olduğunu söylerler Muhammed bin el-Hanefiyye'nin Radvâ dağlarında ya şadığına, sağında ve solunda birer arslanın ve bir parsın onu koruduğuna ve onun gelecek Mehdî olduğuna inanırlar (Abdülazîz Dehlevî)
Keysâniyye mensupları, dine, namaz, oruç, zekât v s gibi hükümlerin te'vilini (yorumunu) öğreninceye kadar uyar Farzların bir kısmını terk ederler (Abdülkâhir Bağdâdî)
__________________
|