Yalnız Mesajı Göster

Cevap : =>İslami Sözlük

Eski 01-03-2008   #96
gülgüzeli
Varsayılan

Cevap : =>İslami Sözlük




KIYÂS:
Bir şeyi diğer bir şeyle ölçme, bir şeyi başka şeye benzetme; hakkında nass (âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîf) bulunmayan bir mes'elenin hükmünü, buna benzeyen ve hakkında nass bulunan başka bir mes'elenin hükmüne benzeterek anlama
Haşr sûresi ikinci âyet-i kerîmesinde meâlen; "Ey ilim sâhipleri! Îtibâr ediniz (yâni bilmediklerinizi bildiklerinize kıyâs ediniz) " buyurulmuştur Îtibâr etmek, benzetmek demektir Bu âyet-i kerîme, kıyâs ve ictihâdı emr etmektedir (Beydâvî)
Kıyâsı, müctehîd (Kur'ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden mânâ çıkarabilen) âlimler yapar Böyle olmayanlar kıyâs yapamaz Hicrî dördüncü asırdan sonra kıyâs yapacak derin âlim kalmadı (İbn-i Âbidîn, İmâm-ı Gazâlî, Yûsuf Nebhânî)
Kur'ân-ı kerîmden her ince bilgi elde edilir Abdullah ibni Mes'ûd radıyallahü anh; "Onda, öncekilerin ve sonrakilerin bütün ilimleri vardır" buyurdu Kur'ân-ı kerîmdeki bilgiler, hükümler sonsuzdur Ancak bu bilgilerin bir kısmı kapalı ve örtülüdür Ehli olanlar bunları ilim ve ihlâsı kadar anlayabilir İşte, sünnet, icmâ' (müctehid denilen âlimlerin bir hususta sözbirliği etmeleri) ve kıyâs ile; Kur'ân-ı kerîmdeki kapalı bilgiler meydana çıkarılıyor Kıyâmete kadar, bütün insanlara lâzım olacak hükümleri, dört mezheb imâmı anlamış ve kitaplarına yazmışlardır (Seyyid Alizâde)
Kıyâs, bid'at (dinde sonradan ortaya çıkan bir yenilik) değildir Çünkü kıyâs, nüsûsun yâni âyet-i kerîmelerin ve hadîs-i şerîflerin mânâlarını meydana çıkarmaktadır Yoksa bu mânâlara başka şey eklememektedir (Ahmed Fârûkî)
Dînî hükümlerin isbâtında; Kitâb(Kur'ân-ı kerîm), sünnet (Peygamber efendimizin sözleri, işleri ve görüp de mâni olmadıkları şeyler), icmâ-ı ümmet (müctehid denilen, derin âlimlerin bir mes'elenin hükmünde sözbirliği etmeleri) ve kıyâs mûteberdir (ge çerlidir, kıymetlidir) (Ahmed Fârûkî)
Zarûrî olarak bilinen îtikâdî mes'elelerde yâni inanılacak şeylerde kıyâs yoktur (olmaz) (Serahsî)
Nass (âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîf) bulunan yerde kıyâs yapılmaz Biz, zarûret olmadıkça kıyâs yapmayız Bir suâl (soru) sorulunca, onun cevâbını, önce Kur'ân-ı kerîmde ararız Bulamazsak, hadîs-i şerîflerde ararız Yine bulamazsak, Resûlullah efen dimizin sohbetinde yetişmiş Eshâb-ı kirâmın herhangi birinin sözlerini ararız Bu suâlin cevâbını bunlarda da bulamazsak, kıyâs yaparak cevâbını buluruz (İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe, Hamevî, Hâdimî)
Bir kişinin haber verdiği hadîs-i şerîfleri veya kıyâs ile anlaşılan bilgileri kabûl etmeyen, beğenmeyen kâfir olmaz ise de, bid'ât ehli yâni doğru yoldan sapmış olur (İbn-i Âbidîn)

KIYEMÎ:
Çarşıda benzeri bulunmayan, bulunsa da fiyatları farklı olan mal
Uzunluk ile ölçülenlerden tarla, elde dokunan kumaş, halı ve elbise, ev, dükkân, el yazması kitab, irili ufaklı olan karpuz kıyemîdirler (İbn-i Âbidîn)

KIYMET:
Değer, îtibâr, üstünlük
İnsanın kıymeti ilim ve edeb iledir Mal ve neseb (soy) ile değildir (İmâm-ı Şâfiî)
İnsanın kıymeti, îmân ve mârifetle (Allahü teâlâyı tanımak, bilmekle)dir Mal ve mevki ile değildir (Muhammed Ma'sûm Fârûkî)

KİBR (Kibir):
Kendini başkasından üstün görme
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruluyor ki:
Onu hatırla ki, meleklere; "Âdem'e (hürmet olarak) secde edin" demiştik de bütün melekler secde etmişlerdi Ancak iblis secde etmekten yüz çevirip kibirlendi ve kâfirlerden oldu (Bekara sûresi: 34)
Yeryüzünde haksız yere kibirlenenleri, âyetlerimi anlamaktan (Kur'ân-ı kerîmi kabûlden) çevireceğim Onlar her mûcizeyi görseler de onu kendilerine yol edinemezler Fakat sapıklık yolunu görürlerse, onu yol edinirler İşte böyle hareket etmeleri, âyetlerimizi yalan saymalarından ve onlardan gâfil bulunmalarından dolayıdır (A'râf sûresi: 146)
Kalbinde zerre kadar kibir olan Cennet'e girmeyecektir (Hadîs-i şerîf-Müslim)
Kibir, gurur ve övünme gibi duygular insanın içine çuvaldız gibi saplıdırlar İnsanın kibirlenmesi, kendinde gördüğü fazîletlerden ileri gelir Ancak, insan evliyâdan bir mübârek zâtı tanıdığı zaman, bütün bu fazîletlerin, kesinlikle ve gerçek olarak Allahü teâlâda bulunduğunu anlar Kendisinde bulunan her şeyin, Allah tarafından emânet olarak verildiğini görür (Ali Havvâs)
Kendisinden daha fazla ilmi olan bir kimseyi görüp de ondan kibir ve gururundan dolayı istifâdeye çalışmayan kimse, en büyük câhildir (Ahmed Rifâî)

KİBRİYÂ:
Allahü teâlâya mahsûs azamet, büyüklük, üstünlük, yücelik
Allahü teâlâ, hadîs-i kudsîde meâlen buyuruyor ki: "Kibriyâ, üstünlük ve azamet bana mahsustur Bu ikisinde bana ortak olanı Cehennem'e atarım, hiç acımam (Berîka)
Kibriyâ sıfatı Allahü teâlâya mahsûstur İnsan, nefsini ne kadar aşağılarsa, Allahü teâlânın yanında kıymeti o kadar yükselir Kendine kıymet verenin, Allahü teâlâ katında kıymeti olmaz (Muhammed Hâdimî)

KİLÂBİYYE:
Ebû Abdullah Kilâb'ın kurduğu bozuk fırka
Yetmiş iki bid'at (sapıklık) yolunun esâsı dokuz fırkadır Bunlar hâricî, şiî, mu'tezile, mürcie, müşebbihe, cehmiyye, dırâriyye, neccâriyye ve kilâbiyyedir Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem ve dört halîfesinin (aleyhimürrıdvân) zamâ nında bunların hiçbiri yoktu (Abdülkâdir Geylânî)

KİLE:
Ölçek Tahıllar için kullanılan bir ölçü
Birkaç kimse arasında müşterek, ortak olup, kile veya vezn (tartı) ile ölçülen bir malı, ölçmeden paylaşmak fâiz olur
Kile ile satılan şeylerden, aynı cinsten olmayanlar, birbiri ile (meselâ arpa buğdaya karşılık) satılırken, hacimleri aynı olsa da, veresiye satmak fâizdir (Ömer Nesefî)

__________________
Alıntı Yaparak Cevapla