Yalnız Mesajı Göster

Cevap : =>İslami Sözlük

Eski 01-03-2008   #89
gülgüzeli
Varsayılan

Cevap : =>İslami Sözlük




KELÎMULLAH:
"Allahü teâlânın kendisiyle konuştuğu zât" mânâsına Mûsâ aleyhisselâmın lakabı
Muhammed aleyhisselâm, Habîbullah (Allahü teâlânın sevgilisi)dır İbrâhim aleyhisselâm, Halîlullah (Allahü teâlânın dostu)dır Mûsâ aleyhisselâm, Kelîmullah'tır Îsâ aleyhisselâm Kelimetullah'tır (Ahmed Cevdet Paşa)
Hazret-i Mûsâ Kelîmullah, Tûr'a giderken; yolda namaz kılıp, Hakk'a ağlayıp, inleyen gözünden akan yaşı kan ile karıştırıp duâ eden bir zâta rastladı Mûsâ Kelîmullah Allahü teâlâya yalvarıp bu zâtın affedilmesini dileyince, Allahü teâlâdan nidâ geli p; "Yâ Mûsâ! Ben bu zâtın namazını ve duâsını kabûl etmem Zîrâ üstüne giydiği elbiseyi haram karışmış para ile aldı" buyurdu (Süleymân bin Cezâ)

KEMÂL:
Olgunluk, mükemmellik, eksiksiz olma, fazîlet
Kemâl, doğru konuşmak ve doğrulukla iş görmektedir (Hadîs-i şerîf-İhyâ)
Sünnetlerin farzları tamamlayacağından maksat; farzlar yapılırken bunların kemâllerine sebeb bir şey kaçırılırsa, sünnetler, kılınan farzın kemâl bulmasına sebeb olur (Abdülhâk-ı Dehlevî)
Namazın kemâl mertebesinde kabûl olmasının şartı; haramlardan sakınmak ve huşû (Allahü teâlâdan korkmak) ve mâlâyânîyi (dünyâ ve âhiretine fâidesi olmayan şeyleri) terke ve ezân-ı Muhammedî okunduğu vakit her işi bırakarak cemâate devâm etmeye bağlıd ır (Muhammed binKutbüddîn İznikî)

Kemâl Sıfatları:
Allahü teâlânın zâtında ve işlerinde hiçbir kusûr, karışıklık, değişiklik ve noksanlık olmadığını gösteren hayât (diri olmak), ilim (bilmek), sem' (işitmek), basar (görmek), kudret (gücü yetmek), irâde (istemek), kelâm (söylemek) ve tekvîn (yaratmak) sıfatları Bunlara Subûtî, Hakîkî ve Kâmil sıfatlar da denilmektedir
Her varlık, Allahü azîm-üş-şân'ın kemâl sıfatlarından bir eserdir (Muhammed bin Kutbüddîn İznikî)
Allahü teâlânın kemâl sıfatları, Allahü teâlânın zâtı ile kâimdirler, yâni ebedîdirler Allahü teâlânın bu sıfatlarının künhü (hakîkati) anlaşılamaz Çünkü sonradan yaratılan, sınırlı, zamanlı ve mekânlı olan; mahlûk olmayanı, sınırsız, zamansız ve m ekânsız olanı anlayamaz (Kâdızâde Ahmed bin Muhammed Emîn Efendi)

KEMÂLÂT:
Olgunluklar, fazîletler, ahlâk ve huy güzellikleri
Allahü teâlâ evliyâ kullarını öyle saklamıştır ki, kendileri bile kalblerindeki kemâlâttan habersizdir Nerede kaldı ki, başkaları onların hâlini bilsin (İmâm-ı Rabbânî)

Kemâlât-ı Nübüvvet:
Peygamberliğe âit üstünlükler olup, evliyâlığın çok yüksek makamlarından biri
Bir İslâm büyüğü, Allahü teâlânın ihsânı ile şerî'atin (İslâmiyet'in) hakîkatine kavuşur, İslâm-ı hakîkî ile şereflenirse, peygamberlere tam uymakla, o büyüklere vâris olarak Kemâlât-ı nübüvvetten pay alabilir O yüksek derecenin nîmetlerini bol bol elde edebilir (Şeyh Şihâbüddîn)

Kemâlât-ı Vilâyet:
Evliyâlığa âit üstünlükler, olgunluklar
Kemâlât-ı nübüvvet (peygamberlik kemâlâtı) kemâlât-ı vilâyetten çok üstündür Kemâlât-ı vilâyetteki ilerleme, nübüvvetteki ilerlemenin bir sûreti, görünüşüdür (İmâm-ı Rabbânî)

KEMEND-İ MAHBÛB-İ İLÂHÎ:
Allahü teâlânın sevdiklerini kendisine çekmek için gönderdiği sebebler, dert, belâ ve sıkıntılar
Belâ, kemend-i mahbûb-ı ilâhîdir Âşıkları mahbûba (sevgiliye) döndürüp, ondan başkasına yönelmelerine mâni olur (Ahmed Fârûkî)

KEN'AN DİYÂRI:
Sayda, Sûr, Beyrût, Filistin ve Sûriye'nin bir kısmını içine alan ve Fenike denilen bölge Nûh aleyhisselâmın torunu ve Hâm'ın oğlu Ken'an burada yaşadığı için Ken'an diyârı denilmiştir
Yâkûb aleyhisselâm Ken'an diyârı ahâlisine (halkına) peygamber olarak gönderildi Ken'an diyârına yerleşip o beldedeki insanları Allahü teâlâya îmân ve ibâdet etmeğe dâvet etti Kendisi ve oğulları için evler yaptırdı Ken'an diyârı ahâlisinden çok k imse ona îmân etti Ken'an diyârını idâre eden Şüceym bin Dârân adındaki kral, Yâkûb aleyhisselâma karşı çıktıysa da başarılı olamadı Yâkûb aleyhisselâm, oğlu Yûsuf aleyhisselâm Mısır'a mâliye nâzırı (bakanı) olunca, diğer oğulları ve torunlarıyla birlikte Ken'an diyârından ayrılarak Mısır'a gitti ve ömrünün sonuna kadar orada yaşadı (Taberî, İbn-ül-Esîr, Nişâncızâde)

KERÂHET:
İğrenme, tiksinme, istememe Harama yakın olma veya yapılmaması iyi olma Dinde terk edilmesi iyi olan bir şeyin terk edilmeyip yapılması Kerâhet, tahrîmiyye ve tenzîhiyye olmak üzere iki kısımdır (Bkz Mekrûh)

__________________
Alıntı Yaparak Cevapla