gülgüzeli
|
Cevap : =>İslami Sözlük
KÖTÜ HUY:
Dînin ve aklın beğenmediği huy
İnsanların hiç çekinmeden, sıkılmadan yaptıkları günah, kötü huylu olmaktır (Hadîs-i şerîf-Berîka)
Sıcak su buzu erittiği gibi, iyi huy da, hatâları eritir Sirke balı bozduğu gibi, kötü huy; hayrâtı, hasenâtı (iyilikleri) mahveder (Hadîs-i şerîf-Berîka)
Bir kulun ibâdetleri çok olsa da, kötü huyu, onu Cehennem'in dibine götürür Bâzan küfre götürür (Hadîs-i şerîf-Berîka)
Kötü huylar, kalbi, rûhu hasta eder Hastalığın artması, kalbin, rûhun ölümüne sebeb olur Kötü huyların en kötüsü olan şirk, küfür (Allahü teâlâya ortak koşmak) ise, kalbin, rûhun en büyük zehiridir, hemen öldürür Îmânı olmayanın kalbi temiz olmaz Ölmüş, kokmuş olan kalbin temiz olması düşünülemez (Muhammed Hâdimî)
Her müslüman, kalbinden kötü huyları çıkarıp, iyi huyları yerleştirmelidir Bir kaçını çıkarıp, birkaçını yerleştirmekle, insan güzel huylu olmaz Tasavvuf, insanı olgunlaştıran yoldur Böyle olmayan yola tasavvuf denmez (Muhammed Hâdimî)
KUBÂ MESCİDİ:
İslâm târihinde Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) hicreti sırasında Medîne-i münevvere yakınında bulunan Kubâ'da ilk defâ inşâ edilen mescid
Bir kimse evinde güzel bir gusl abdesti alarak Kubâ mescidine gelir de bu mübârek mescidde namaz kılmaktan başka bir niyeti olmazsa bir umre etmiş gibi kendisine sevâb verilir (Hadîs-i şerîf-Meşârık)
Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem Mekke'den Medîne'ye hicret buyururken, Medîne-i münevvereye yakın olan Kubâ köyünde birkaç gün misâfir kaldı İlk iş olarak müslümanlarla birlikte Kubâ mescidini yaptı Cumâ günü Medîne'ye doğru yola çı ktı Raûna vâdisinden geçerken öğle vakti olmuştu Burada ilk Cumâ namazını kıldı ve ilk hutbeyi okudu (Abdülhâk-ı Dehlevî)
KUBBE-İ HADRÂ:
Medîne-i münevverede bulunan Peygamber efendimizin kabr-i şerîfinin üzerindeki yeşil kubbe
Kubbe-i hadrâ, müslümanların göz bebeğidir Müslümanlar, kubbe-i hadrânın altında bulunan mübârek hücre-i seâdeti ziyâret etmeyi, kurtuluşlarına sebeb bilirler Çünkü Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem; "Kabrimi ziyâret edene şefâatim vâcib olmuştur" buyurmuştur (Abdullah-ı Mûsulî, Tâcüddîn Sübkî)
Mısır Türkmen sultânı Seyfeddîn Sâlih Klâvûn rahmetullahi aleyh, 1279 (H 678) senesinde Hücre-i seâdet üzerine bugünkü Kubbe-i hadrâyı ilk olarak yaptırıp kurşun ile kapattı (Abdülhak-ı Dehlevî)
KUBÛR:
Kabirler, mezârlar
İnsanların ölünce defnedilmeleri, gömülmeleri için dîne uygun kazılan yerler (Bkz Kabir)
KUDDİSE SİRRUH:
Daha çok Allahü teâlânın sevdiği kullar olan evliyâdan birinin ismi anılınca veya yazılınca, onun sırrı (içi) temiz ve mübârek olsun mânâsına söylenen veya yazılan duâ, hürmet ve saygı ifâdesi İki kişi için "Kuddise Sirruhümâ" ikiden çok için "Kuddi se sirruhüm" denir
İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin babası Abdülehad hazretlerinin üstâdı (hocası) ve Hindistan evliyâsının büyüklerinden Abdülkuddûs kuddise sirruh, oğluna yazdığı bir mektubunda buyuruyor ki: "Oğlum! Vaktin kıymetini bil Gece-gündüz ilim öğrenmeye çalış Her zaman abdestli bulun Beş vakit namazı sünnetleri ile ve ta'dîl-i erkân (rükûda, kavmede yâni rükû'dan kalkıp ayakta iken, iki secdeyi yaparken ve celsede yâni iki secde arasında oturmada bütün âzâlar, organlar hareketsiz kaldıktan sonra, Sübhân allah diyecek kadar durmak) ile, huzur (kalben Allahü teâlâ ile berâber olmak) ve huşû (Allahü teâlâdan korkmak ve tevâzu hâli) ile ve şerîatin sâhibinin (Peygamber efendimizin) bildirdiği gibi kılmaya çalış Bunları yapınca, dünyâda ve âhirette sayısız nîmetlere kavuşursun " (M Hâşim-i Keşmî)
KUDDÛS (El-Kuddûs):
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) Azamet ve celâline, büyüklüğüne lâyık olmayan, noksanlık ve eksiklik getiren şeylerden, his organlarının anladığı, hayâl gücünün hayâl ettiği, hâtıra gelen ve düşünülebilen her türlü vasıftan v e özellikten münezzeh, pâk ve temiz olan
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Allah'tan başka ilâh yoktur O, mülkü hiç yok olmayan bir Mâlik (sâhib) tir Kuddûs'tur  " (Haşr sûresi: 23)
Her gün bin defâ el-Kuddûs ism-i şerîfini söyliyen kimsenin gönlü dağınıklıktan kurtulur (Yûsuf Nebhânî)
KUDRET:
Güç, güçlü olma
1 Allahü teâlânın sıfat-ı sübûtiyyesinden biri Allahü teâlânın her şeye gücünün yetmesi
Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyuruyor ki:
Gerçekten, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, akıl sâhipleri için, Allah'ın varlığını, kudret ve azametini gösterir, kesin delîller vardır (Âl-i İmrân sûresi: 190)
Ebû Mes'ûd el-Bedrî anlattı: Hizmetçimi kamçı ile dövüyordum Arkamdan; "Ey Ebû Mes'ûd! Sen bil ki  " diye bir ses işittim Öfkemden, bu sesin mânâsını anlayamadım Bana yaklaşınca, bir de ne göreyim Resûlullah efendimiz bana hitâben; "Ey Ebû Mes'ûd! Allahü teâlânın senin üzerindeki kudreti, senin bu hizmetçiye karşı kudretinden daha büyüktür" buyurdu Bunun üzerine ben; "Bundan sonra hizmetçimi bir daha dövmeyeceğim" dedim (İmâm-ı Müslim)
Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmin birçok yerinde; "Sizden evvel gelip geçenlerin hayatlarını, gittikleri yolları ve başlarına gelenleri, gözden geçirip, onlardan ders alınız Yerleri, gökleri canlıları, cansızları ve kendinizi inceleyiniz! Gördükleriniz in içini, özünü araştırınız Bütün bunlarda, yerleştirmiş olduğum kuvvetimi, kudretimi, büyüklüğümü ve hâkimiyetimi bulunuz, görünüz, anlayınız" meâlinde emirler buyurmaktadır (İmâm-ı Gazâlî)
Kıyâmet günü bütün canlılar, mahşer yerinde toplanacak Her insanın amel defterleri uçarak sâhibine gelecektir Bunları; yerleri, gökleri, zerreleri, yıldızları yaratan, sonsuz kudret sâhibi olan Allahü teâlâ yapacaktır (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)
Dil, şükretmek içindir Rabbini bilen, dilini gıybet için kullanmaz Kulak; Kur'ân-ı kerîm ve nasîhat dinlemek içindir Bâtıl ve boş sözler için değildir Göz; Allahü teâlânın kudret ve san'atını görmek içindir Eşin dostun ayıbını görmek için değild ir (Sa'dî Şîrâzî)
İnsanın esas özelliği; âcizlik ve muhtâç olmasıdır Hak teâlânın sıfat-ı zâtiyyesi ise; kudret ve gınâ (kimseye muhtâc olmamak) dır (Bursalı İsmâil Hakkı)
2 Kullara âit sınırlı olan güç, kuvvet
Kul her işinde, yapıp yapmamakta serbest olup, ikisinden birini elbette seçecek; iş, iyi veya fenâ olacak, günâh veya sevâb kazanacaktır Allahü teâlâ kullarına, emirlerini ve yasaklarını yerine getirecek kadar kudret ve ihtiyâr (beğenmek, seçmek güc ü) vermiştir Daha çok vermesine, lüzûm yoktur Lüzûmu kadar vermiştir Buna inanmayan, Kolay şeyleri anlamayan kimsedir Kalbi hasta olduğundan, İslâmiyet'e uymamaya bahâne aramaktadır (İmâm-ı Rabbânî) Bugün elinde var iken fırsat, Âhiret hazırlığı yap hemen Çünkü sende bulunan bu kudret Elden ele geçer gider dâim
(Sa'dî Şîrâzî)
KUDÜS:
Filistin'de, Süleymân aleyhisselâm tarafından inşâ ettirilen Mescid-i Aksâ'nın bulunduğu şehir Bu şehir târih kitaplarında İlyâ adıyla da zikredilir
Târihi çok eskilere dayanan Kudüs şehri, târih boyunca pekçok işgâl ve yağmaya uğradı Âsurlu hükümdârı Buhtunnasar (Nabukatnazar) Kudüs'ü zabt ettiği zaman şehri yakıp yıktı Mescîd-i Aksâ'da bulunan altın, gümüş ve diğer mücevherleri Babil'e götürd ü M S 70 senesinde Romalılar tarafından tekrar işgâl edilerek yakılıp yıkılan Kudüs şehri, 120 yılında tâmir, hazret-i Ömer'in halîfeliği sırasında da müslümanlarca fethedildi 1099 (H 492)'de haçlılar (hıristiyanlar) Kudüs'ü istilâ edince yakıp yı ktılar Pek çok müslümanı kadın ve çocuk demeden kılıçtan geçirdiler Bu arada Mescid-i Aksâ'yı da yağmalayıp üstüne haç diktiler İçerisine heykeller koyarak kiliseye çevirdiler Sultan Salâhaddîn-i Eyyûbî 1187 (H 583)'de Kudüs'ü haçlılardan kurtarıp, Mescid-i Aksâ'dan haçları ve putları kaldırttı Yavuz Sultan Selîm Han zamanında Osmanlı idâresine giren Kudüs, Birinci Dünyâ savaşından sonra, müslüman Türklerin elinden çıktı 1967 (H 1387)'deki Arap-İsrâil savaşında Kudüs, yahûdîler tarafından işgâl edildi (İslâm Târihi Ansiklopedisi)
Müslümanlar hicretten on altı ay sonraya kadar Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'ya yönelerek namaz kıldılar Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem mîrâca buradan yükseldi (Abdullah-ı Dehlevî)
Hazret-i Ömer Kudüs'ü feth edince, Kudüs'teki kiliselere dokunulmaması için emir verdi ve hıristiyanlarla anlaşma yaptı Kudüs ahâlisine bir de emannâme (emniyet belgesi) verdi Emannâmede buyurdu ki: "İş bu mektûb, müslümanların emîri Ömer bin Hattâ b'ın, İlyâ (Kudüs) ahâlisine verdiği emân mektubudur ki, onların; varlıkları, hayatları, kiliseleri, çocukları, hastaları sağlam olanları ile öteki milletler için yazılmıştır  " (Taberî)
__________________
|