Yalnız Mesajı Göster

Cevap : =>İslami Sözlük

Eski 01-03-2008   #75
gülgüzeli
Varsayılan

Cevap : =>İslami Sözlük



LİÂN:
Lânetleşmek, erkeğin zevcesini (hanımını) zinâ etmekle suçlaması veya bu çocuk benden değildir demesi hâlinde dört şâhid getiremezse, zevcenin isteği üzerine eşlerin hâkim huzûruna çağrılarak usûlüne uygun (âyet-i kerîmedeki bildirildiği şekilde) kar şılıklı yemîn etmeleri ve lânetleşmeleri Buna mulâane de denir
Liân için önce erkek "Sözüm doğrudur" diye yemin eder Dört kerre tekrar eder, beşincide; "Yalan söylüyorsam Allahü teâlânın lâneti benim üzerime olsun" der Sonra kadın dört defa; "Allah şâhidim olsun ki, bu adam bana zâni (zinâ edici) demekle yalan söyledi" diye yemin eder Beşincide; "Doğru söyledi ise, Allahü teâlânın gadâbı benim üzerime olsun" der Sonra hâkim bunları bir talâk-ı bâin ile ayırır Liân yapıldıktan sonra, adam sözünden dönerek veyâ başka bir afîfe kadını kazf ederek (zinâ isnâd edip isbat edemeyip) had cezâsı uygulanmadıkça eski hanımıyla tekrar hiçbir zaman evlenemez (M Mevkûfâtî)

LİFÂFE:
Kefenin bir parçası (Bkz Kefen)
Lifâfe baştan ve ayaklardan aşırı uzunlukta olup kefenin en geniş parçasıdır Baş üstünden ve ayak altından uçları büzülüp bezle bağlanır (Halebî)
Kadının kefeni beş parça olup sünnettir: Kamîs, izâr, lifâfe, himâr ve göğüs bezidir (Halebî)

LİVÂ:
Sancak
Peygamber efendimizin râyesi, bayrağı siyâh idi Livâsı daha küçük olup, beyaz idi (İmâm-ı Kastalânî)
Peygamber efendimizin livâsının üzerinde "Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah" yazılı idi (Ebü'l-Ferec ibni Cevzî)
Tebük seferinde Resûlullah efendimiz, en büyük livâsını hazret-i Ebû Bekr'e ve en büyük bayrağını da Zübeyr bin Avvâm'a verip taşıttırdı (Vâkıdî)

Livâ-i Hamd:
Hamd (şükür) sancağı Kıyâmet gününde, canlılar dirilip, Arasat meydanında toplanınca, Allahü teâlâ tarafından Peygamber efendimize ihsân edilecek olan ve altında bütün inananların toplanacağı sancak-ı şerîf
Kıyâmette herkes sustuğu zaman ben söyleyiciyim Kimsenin kımıldayamadığı vakitte onlara şefâat ediciyim Kimsede ümid kalmadığı zamanda onlara müjde vericiyim O gün her iyilik, her türlü yardım, her kapının anahtarı bendedir Livâ-i hamd benim elimdedir İnsanların en hayırlısı en cömerdi en iyisiyim O gün emrimde binlerce hizmetçi vardır Kıyâmet günü peygamberlerin imâmı, hatîbi ve hepsine şefâat edici benim Bunları öğünmek için söylemiyorum (Hadîs-i şerif-Tirmizî, Dârimi-Mişkât)
Allahü teâlâya sığınarak ve O'ndan yardım dileyerek bildiriyorum ki, Muhammed aleyhisselâm Allahü teâlânın resûlüdür, peygamberidir Âdemoğullarının seyyidi, efendisidir Kıyâmet gününde kendisine uyarak Cehennem'den kurtulanların en cömerdidir Kıyâ met günü kabirden ilk önce o kalkacaktır İlk önce o şefâat edecektir İlk önce O'nun şefâati kabûl olunacaktır Cennet kapısını önce o çalacaktır Kapı O'na hemen açılacaktır Livâ-i hamd denilen sancak O'nun elinde bulunacaktır Âdem aleyhisselâm v e O'nun zamânından Kıyâmete kadar gelen her mü'min, Livâ-i hamd sancağı altında toplanacaktır (İmâm-ı Rabbânî)

LİVÂTA:
Erkekler arasındaki cinsî sapıklık Homoseksüellik
Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
Sizden önce âlemlerden hiçbirinin yapmadığı hayâsızlığı mı yapıyorsunuz? (A'râf sûresi: 80) Tefsîr âlimleri buradaki çirkin işin livâta olduğunu bildirdiler (Celâleyn)
Lût kavmi gibi livâta yapanları, suç üstü yakalarsanız, ikisini de öldürünüz (Hadîs-i şerîf-Birgivî Şerhi)
Erkek, erkek ile livâta yaparken arş titrer, sallanır Melekler de bu iğrenç işe muttali (haberdâr) olup, yâ Rabbî emr etsen de, yeryüzü o ikisini ta'zir etse (cezâlandırsa), gökyüzü onların üzerine taş yağdırsa derler Allahü teâlâ; "Ben (hilm sâhibiyim) acele etmem Benden bir şey kaçmaz" buyurur (Hadîs-i şerîf-Hüsn-üt-Tenebbüh)
Üç şeyden dolayı, Allahü teâlâ gadaba gelip Arş titrer Haksız yere adam öldürme, erkeğin erkeğe, kadının kadına gidip livâta yapmasıdır (Ebû Tâlib Mekkî)
Livâta yapanlarda çok tehlikeli olan İt uru ve Aids hastalığı hâsıl olmaktadır (Seâdet-i Ebediyye)

LOKMAN HAKÎM:
Allahü teâlâ tarafından kendisine ilim ve hikmet; akıl, anlayış, idrâk verilen peygamber veya velî Kur'ân-ı kerîmde ismi zikr edildi Dâvûd aleyhisselâm zamânında Arabistan Yarımadası'nın Umman taraflarında yaşadı Uzun bir ömür yaşadıktan sonra ibâ det hâlindeyken Kudüs ile Remle arasında vefât etti
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
Muhakkak biz Lokman'a hikmet verdik ve sana verilen hikmet nîmetine şükret dedik (Lokman sûresi: 12)
Lokman, oğluna nasîhat ederek dedi ki: "Ey oğulcuğum! Allahü teâlâya şirk (ortak) koşma Çünkü şirk elbette büyük bir zulümdür (Lokman sûresi: 13)
Lokman, peygamber olmayıp ibâdet eden bir kuldu Allahü teâlâ onu günâhlardan korudu Çok tefekkür ederdi Îmânı kuvvetli idi Allahü teâlâyı sever, Allahü teâlâ da onu severdi Allahü teâlâ ona hikmet (akıl, anlayış, idrâk, ilim) ihsân eyledi (Hadîs-i şerîf-Hilyet-ül-Evliyâ)
Lokman Hakîm, Dâvûd aleyhisselâm zamânında Arabistan Yarımadasının Umman taraflarında yaşadı Dâvûd aleyhisselâmın peygamberliğinden önce Lokman Hakîm müftî idi Davûd aleyhisselâm peygamber olduktan sonra, Lokman Hakîm ondan ilim öğrendi Dâvûd aleyhisselâma ümmet oldu Lokman Hakîm cenâb-ı Hak tarafından peygamberlik ve hakîmlikten birini seçmek için serbest bırakılınca, hikmeti seçti Sebebi sorulunca; peygamberlik büyük bir iştir, hakkını yerine getiremem diye korktum dedi Allahü teâlâ tarafından kendisine ilim, hikmet, akıl, anlayış verildi (Katâde)
Lokman Hakîm'in hikmetli nasîhatlerinden bâzıları şöyledir:
Ey oğulcuğum! Namazını dosdoğru kıl İyiliği emret Kötülükten nehyet Sana (bu yüzden) isâbet eden şeylere sabret Çünkü bunlar kat'î (kesin) sûrette farz edilen işlerdendir (Lokman sûresi: 17)
Ey oğlum! Dünyâ derin deniz gibidir Çok insanlar onda boğulmuşdur Takvâ (Allahü teâlâdan korkup haramlardan sakınmak) gemin, îmân, yükün, tevekkül (Allahü teâlâya güvenmek) hâlin, sâlih (iyi) amel, azığın olsun Kurtulursan Allahü teâlânın rahmetiy le, boğulursan, günâhın sebebiyledir
Ey oğlum! Borçlu olmaktan sakın Çünkü gündüz zillet (aşağılık), gece gam ve keder içinde olursun
Ey oğlum! Merhâmet eden merhâmet bulur Sükût eden selâmete erer Hayır söyleyen kâr eder Kötü konuşan günâhkâr olur Diline hâkim olmayan pişman olur
Çalış, kazan, çalışmayıp herkese muhtâc kalanın dîni ve aklı noksan olur ve iyilik etmekten mahrûm kalır ve herkesten hakâret görür (Ahmed Sâvî, İmâm-ı Gazâlî)

LOKMAN SÛRESİ:
Kur'ân-ı kerîmin otuz birinci sûresi
Lokman sûresi, Mekke'de nâzil oldu (indi) Otuz dört âyet-i kerîmedir Lokman aleyhisselâmın kıssası anlatıldığı için, sûre bu ismi almıştır Sûrede; Kur'ân-ı kerîmin iyilere hidâyet ve rahmet vesilesi olduğu, iyilerin husûsiyetleri ve mükâfâtları, k ötüler ve uğrayacakları azâb, Lokman Hakîm'in oğluna nasîhatları, Allahü teâlânın ilminin ve kudretinin sınırsızlığı bildirilmektedir
Allahü teâlâ Lokman sûresinde meâlen buyuruyor ki:
Lokman (aleyhimürrahme) oğluna nasîhat ederek dedi ki; "Ey oğulcuğum! Allahü teâlâya şirk (ortak) koşma! Çünkü şirk; elbette büyük bir zulümdür (Âyet: 13)
Kim Lokman sûresini okursa, Lokman'a (aleyhimürrahme) kıyâmet günü refîk (arkadaş) olur (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)

__________________
Alıntı Yaparak Cevapla