gülgüzeli
|
Cevap : =>İslami Sözlük
LÂİM:
Levm eden, kınayan, iyi ve güzel bulmayan
Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
Ey îmân edenler! Dinden çıkarsanız Allahü teâlâ sizin yerinize başkalarını getirir Onları sever Onlar da Allahü teâlâyı severler Mü'minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı şiddetlidirler Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir lâimin levminden korkmazlar İşte bu, Allah'ın bir ihsânıdır ki, onu dilediğine verir Allah, ihsânı bol olan, (her şeyi) çok iyi bilendir (Mâide sûresi: 54)
Siz Allahü teâlânın hadlerini (cezâlarını) yakın ve uzak olan herkes hakkında dosdoğru infaz ediniz (uygulayınız) Sakın hiçbir lâimin kınaması sizi Allahü teâlânın emirlerini yerine getirmekten alıkoymasın (Hadîs-i şerîf-Müsned-i Ahmed bin Hanbel)
LAÎN:
Lânet edilmiş, kovulmuş Allahü teâlânın rahmetinden mahrum olan şeytân (Bkz Lânet)
LAKAB:
Bir kimseyi övmek veya yermek (kötülemek) için takılan adlar
Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
Ey îmân edenler! Bir takım kimseler diğerleri ile alay etmesin Olur ki, alay edilenler, Allah indinde alay edenlerden daha hayırlıdır Kadınlar da, diğer kadınlarla alay etmesinler!Olur ki, alay edilen, eğlenceye alınan kadınlar, onlardan daha hayırlıdırlar Birbirinizi ayıplamayınız ve birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayınız Bir kimse îmân ettikten sonra, fâsıklık ne çirkin bir addır Kim ki bu yasak edilen şeylerden tövbe etmezse, işte onlar zâlimlerdir (Hucurât sûresi: 11)
Müslüman bir kimseye kötü lakap takmak veyâ takılan kötü lakabla onu çağırmak dil âfetlerindendir İyi lakabla çağırmakta bir beis, sakınca yoktur (İmâm-ı Birgivî)
LAKÎT:
Geçim sıkıntısı veya nâmus korkusu (zinâ ithamlarından kaçınmak) için terkedilmiş, bir yere bırakılmış çocuk
Lakîti terketmek günâh, görünce alıp ölümden kurtarmak şehirde sünnet, tenhâ yerde ise farzdır Kuyuya düşen âmâyı (körü) kurtarmak da böyledir Dâr-ül İslâm'da (İslâm diyârında) bulunan çocuk, hür ve mü'min olur Lakît için, bu benim çocuğum diyen b ir adamın sözü kabûl edilir Kadın söylerse iki şâhid istenir İlim öğretilir Sonra san'ata verilir Hükûmetten izin almadan sünnet ettirilmez, malı satılamaz Hükûmetten izinsiz yapılan masraflar, çocuğa teberrû yâni hediyye olur (Kâşânî)
LA'NET (Lânet):
Bedduâ; bir kimsenin kötülüğünü, Allahü teâlânın af ve merhametinden mahrum olmasını, ihânet edenlerin veya kötülüklerin gerektiği cezâya çarptırılmasını istemek
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruluyor ki:
Allahü teâlâ ve Resûlüne eziyyet edenlere, dünyâda ve âhirette de lânet olsun (Ahzâb sûresi: 57)
Ben, lânet etmek için, insanların azab çekmesi için gönderilmedim Ben, herkese iyilik etmek için, insanların huzûra kavuşması için gönderildim (Hadîs-i şerîf-Ahmed ibni Hanbel)
Kadın elbisesi giyen erkeğe ve erkek elbisesi giyen kadına lânet olsun (Hadîs-i şerîf-Zevâcir)
Bir kul, herhangi bir şeye lânet ederse, o lânet semâya yükselir Fakat göklerin kapısı bu fenâ söze karşı kapanır; yere iner, onun da kapıları kapanır Sonra sağa sola başvurur, girecek yer bulamayınca, lânete müstehak olana gider Eğer lânete lâyık değilse, bu defâ lânet edene rücû eder (döner) (Hadîs-i şerîf-Riyâz-üs-Sâlihîn)
Ey oğul! Hiç kimseye lânet etme Zîrâ lânet eylediğin adam, lânete müstehak değil ise, yaptığın lânet sana döner Hayvanlara dahi lânet etme Zîrâ, melekler sana lânet ederler ( Süleymân bin Cezâ)
Her kim bir binek ve yük hayvanına, lânet olsun derse, o hayvan (hal diliyle) der ki: "Âmin, lâkin yüce Allah'a hangimiz daha fazla âsî ise, lânet onun üzerine olsun " (Fudayl bin Iyâd)
LÂŞE:
Leş Kendiliğinden ölmüş veya İslâmiyet'in emrine uygun olmayarak kesilmiş veya öldürülmüş hayvan ve böyle hayvanın eti (Bkz Leş)
LATÎF (El-Latîf):
1 Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından Lütf ve ihsân edici, dâimâ güzel muâmelede bulunan
Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki:
Gözler O'nu idrâk edemez Ama O, gözleri idrâk eder O latîftir, (her şeyden) haberdârdır (En'âm sûresi: 142)
Allah kullarına çok latîftir Kimi dilerse onu rızıklandırır Kuvvetli, güçlü ancak O'dur (Şûrâ sûresi: 19)
Allahü teâlânın rahîm, hakîm ve latîf olduğuna inanmak, tevekkülün esaslarındandır O'nun inâyeti (yardımı), şefkati, karıncadan insana kadar, her mahlûka, yarattığına yetişir Kullarına olan merhameti, iyiliği; bir ananın yavrusuna olan merhâmetinde n daha çoktur Lütfu, merhameti o kadar çoktur ki, dünyâyı ve dünyâda olan herşeyi en iyi şekilde yaratmıştır (İmâm-ı Gazâlî)
El-Latîf ism-i şerîfini söylemeye devâm edenin üzüntü ve elemi gider, rahat ve huzur bulur (Yûsuf Nebhânî)
2 Yumuşak, hoş, güzel, nâzik Âdem oğlu aç gözünü, yeryüzüne kıl bir nazar, Gör bu latîf çiçekleri, hangi kuvvet yapar, bozar
(M Sıddîk bin Saîd)
3 Gözle görülmeyen
Melekler cismdir, latîftir Gaz hâlinden de daha latîftirler Nûrânîdirler Diridirler, akıllıdırlar, insanlardaki kötülükler meleklerde yoktur (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)
LATÎFE:
1 Hoş, tatlı söz, şaka
Arkadaşlarınıza latîfe yapınız Onlarla edebli ve hoşça vakit geçiriniz Kalb kırmayınız Lâkin şunu biliniz ki, bir topluluğu güldürenlerde hayır yoktur (İmâm-ı Mâverdî)
Latîfenin fazlası iyi görülmemiştir Çünkü, latîfenin çokluğu gülmeyi artırır Çok gülmek kalbi öldürür, heybeti giderir Böyle latîfelerden sakınmalıdır (İmâm-ı Gazâlî)
Resûlullah efendimiz latîfe yapmış ve söylemiş, latîfeleri hep hak üzere ve fâideli olmuştur (Muhammed Hâdimî)
2 Maddeli, zamanlı ve ölçülü olmayan Âlem-i emirdeki beş mertebeden her biri
Âlem-i emrde bulunan beş latîfenin insanda birer sûreti, benzeri vardır Bu beş latîfeye kalb, rûh, sır, hafî ve ahfâ isimleri verilmiştir Evliyânın çoğu bunları birbirinden ayırmamış ve hepsine rûh demişlerdir (İmâm-ı Rabbânî)
__________________
|