Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Niçin Müslüman Oldular ?

Eski 12-25-2007   #25
[KAPLAN]
Varsayılan

Cevap : Niçin Müslüman Oldular ?



LADY ZEYNEB EVELYN COMBOLD (İngiliz)

Benim niçin müslimân olduğum benden mütemâdiyyen sorulur Ben meşhûr bir âilenin kızıyım ve zevcim de meşhûr ve mühim bir kimsedir Niçin müslimân olduğumu süâl edenlere, müslimânlık nûrunun ne zemân rûhuma doğduğunu kat’î olarak bilmediğimi söylerimBana, sanki her zemân müslimânmışım gibi geliyorBu da, hiç acâib bir şey değildir Zîrâ müslimânlık, tabî’î ve hak bir dindir Her çocuk, müslimân olarak doğarKendi başına terk edilirse, müslimânlıkdan başka bir din seçmez Avrupalı bir muharririn dediği gibi, (Müslimânlık, akl-ı selîm sâhiblerinin dînidir)

Bütün dinleri birbiri ile mukayese edecek olursanız, bunların en mükemmeli, en tabî’î, en mantıkî olanının, islâmiyyet olduğunu derhâl görürsünüzMüslimânlık sâyesinde, dünyânın birçok müşkil mes’eleleri kolayca hâl olur ve insan sulh ve sükûnete kavuşur Müslimânlık, insanların günâhkâr olarak doğduğunu ve dünyâda keffâret vermeleri îcâb etdiğini hiç bir zemân kabûl etmez Müslimânlar, bir olan Allahü teâlâya inanırlar Onların nazarında Mûsâ, Îsâ ve Muhammed Mustafâ “salevâtullâhi teâlâ aleyhim ecma’în”, bizim gibi insanlardır Allahü teâlâ, onları, insanlara doğru yolu göstermek için, Peygamber olarak seçmişdirTevbe etmek, afv dilemek, düâ etmek için, Allahü teâlâ ile kul arasında hiç kimse yokdur Biz her zemân kendiliğimizden Allahü teâlâya yaklaşabiliriz ve ancak kendi yapdığımız işlerden dolayı mes’ûlüz

(İslâm) kelimesi, hem Allahü teâlâya teslîm olmak, hem de Muhammed aleyhisselâma îmân etmek ma’nâsına gelirMüslimân, bu dünyâyı halk eden Allahü teâlânın emrlerine uyan, bütün varlıklarla sulh ve selâmet içinde yaşayan kimse demekdir İslâmiyyet iki esâs hakîkat üzerine kurulmuşdur:

1)Allahü teâlânın birliği ve Muhammed aleyhisselâmın Onun gönderdiği son Peygamberi olduğu

2)İnsanların bütün hurâfelerden, aslsız dogmalardan, temâmen halâs olması İslâmiyyetin esâs şartlarından biri olan Haccın insanlar üzerindeki te’sîri çok büyükdür Dünyânın dört köşesinden gelen yüzbinlerce müslimânın, hiç bir sınıf, ırk, memleket, renk ve rütbe farkı olmadan, yalnız bir ihrâm ile örtünerek, Allahü teâlânın huzûrunda birlikde secdeye kapanması kadar ulvî bir ibâdet tarzı, hangi dinde vardır?Büyük Peygamberin “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, islâmı neşr etdiği, İslâm düşmanları ile mücâdele etdiği, kudretli bir azm ve sebât ile uğraşdığı bu mubârek yerlerde, birlikde ibâdet eden müslimânların birbirlerine dahâ fazla bağlanacakları, birbirlerinin derdlerine çâre bulmağa çalışacakları, Allahü teâlânın gösterdiği yolda el birliği ile yürümeğe bir kerre dahâ and edecekleri muhakkakdır Hac, aynı zemânda dünyâdaki bütün müslimânları birbiri ile tanışdırmağa, birbirlerinin derdlerini öğrenmeğe, birbirlerine kazandıkları tecrîbeleri öğretmeğe yaramakdadır Kendi memleketlerinde ibâdet ederken yüzlerini çevirdikleri yerde, şimdi bütün müslimânlar ictimâ’ etmekde, Allahü teâlânın huzûrunda tek bir kitle, tek bir vücûd olarak kendilerini Ona teslîm etmekdedirler

Haccı bir kerre görmek, müslimânlığın büyüklüğünü isbât etmek için kâfîdir İşte müslimânlık budur ve ben de bu büyük dîne katılmış olmanın neş’e ve sürûru içindeyim

Alıntı Yaparak Cevapla