Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Diriliş ve Hesap Verme

Eski 12-21-2007   #3
[KAPLAN]
Icon47

Cevap : Diriliş ve Hesap Verme



İNKARCILARIN ÇARESİZLİĞİ

İnkarcı o gün kendisinden her isteneni yapmak ister, ama başaramaz; gücü, kuvveti alınmıştır Secdeye davet edildiğinde secde etmek ister, ancak bunu bile başaramaz Tıpkı insanın kabus görürken bir şeyi yapmak isteyip de yapamaması, bağırmak isteyip de sesinin çıkmaması gibi Eli ayağı tutmaz hale gelir Korku, dehşet ve çaresizlikten adeta felç olmuştur:

Ayağın üstünden (örtünün) açılacağı ve onların secdeye çağrılacakları gün, artık güç yetiremezler Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük', kendilerini de zillet sarıp-kuşatmış Oysa onlar, (daha önce) sapasağlam iken secdeye davet edilirlerdi (Kalem Suresi, 42-43)

Kafirin secdeye davet edilmesinin amacı onun, bunu dünyadayken yapmamasından dolayı üzüntü ve pişmanlığının artması, bir daha da sonsuza kadar, ne kadar çok istese de bunu yapıp telafi etmesinin imkansız olduğunu görmesi, bunun keder ve ümitsizliğini ebediyen içinde taşıması içindir

Kuran'da mahşer günü müminlerin ve kafirlerin nasıl bir çehreye sahip olduklarından da haber verilir Müminlerin içlerindeki coşku yüzlerine yansımış, ışıl ışıl bakmaktadırlar İnkarcılar ise yaptıkları nankörlüğün ve akılsızlığın farkına varır ve kendilerine isabet edecek azabı beklerler Müminlerin coşkulu, ışıltılı ifadelerine karşılık onların yüzlerine karartı ve pislik çökmüştür:

Hayır; siz çarçabuk geçmekte olanı (dünyayı) seviyorsunuz Ve ahireti terkedip-bırakıyorsunuz O gün yüzler ışıl ışıl parlar Rablerine bakıp-durur O gün, öyle yüzler vardır ki kararmış-ekşimiştir Kendisine, beli büken işlerin yapılacağını anlamaktadır (Kıyamet Suresi, 20-25)

CEHENNEMİN GÖSTERİLİŞİ

Genellikle, ahirette cehennemle yalnızca inkarcıların muhatap olacağı sanılır Oysa bu ancak kısmen doğrudur Meryem Suresi'ndeki ayetler, mümin ya da kafir, tüm insanların cehennemin çevresinde diz çökeceğini haber vermektedir:

İnsan demektedir ki: "Ben öldükten sonra mı, gerçekten diri olarak çıkarılacağım?" İnsan önceden, hiçbir şey değilken, gerçekten bizim onu yaratmış bulunduğumuzu (hiç) düşünmüyor mu? Andolsun Rabbine, biz onları da, şeytanları da mutlaka haşredeceğiz, sonra onları cehennemin çevresinde diz üstü çökmüş olarak hazır bulunduracağız Sonra, her bir gruptan Rahman'a karşı azgınlık göstermek bakımından en şiddetli olanını ayıracağız Sonra biz ona girmeye kimlerin en çok uygun olduğunu daha iyi biliriz Sizden ona girmeyecek hiç kimse yoktur Bu, Rabbinin kesin olarak üzerine aldığı bir karardır Sonra, takva sahiplerini kurtarırız ve zulmedenleri diz üstü çökmüş olarak bırakıveririz (Meryem Suresi, 66-72)

Ayetlerden anlaşıldığı gibi, mahşer günü tüm insanlar "cehennemin çevresinde diz üstü çökmüş olarak" hazır bulundurulacaklardır Tüm insanlar, mümin ya da kafir, cehennemin korkunç uğultusuna ve içindeki akıl durdurucu görüntülere şahit olacaklardır Ancak sonra müminler kurtarılır ve kafirler diz üstü çökmüş olarak bırakılır Daha sonra da cehennemin içine atılırlar

Müminlerin de o topluluk içinde olmalarının hikmetlerinden birinin, Allah'ın azametini daha iyi kavramaları ve O'na şükretmeleri olduğu düşünülebilir Cehennem ortamını yakından gören mümin, Allah'ın kendisine verdiği imanın ne kadar büyük bir nimet olduğunu iyice kavrar Çünkü şahit olduğu cehennem o kadar korkunçtur ki, yalnızca o azaptan kurtulmuş olmak bile, insan için büyük bir mutluluktur

Mümin, cehenneme şahit olmakla, kıyas yapma imkanına sahip olur Böylece insana verilecek en güzel nimetleri barındıran, içinde ebedi kalacağı cennetin değerini daha iyi anlar Dünyada da acıdan kurtulmak büyük bir nimettir Örneğin dağ başında soğuktan donma tehlikesi geçiren biri için, içinde ateş yanan köhne bir baraka, o an için en lüks otel odasından daha güzeldir Günlerce yemek yememiş birisi için kuru bir ekmek, normal zamanda yiyeceği en mükellef ziyafetten daha lezzetli gelir Acının sona ermesi, başlı başına büyük bir sevinç, neşe, huzur ve dolayısıyla şükür kaynağıdır

Cehennemi yakından görüp ondan kurtulan mümin, işte bu sevince ulaşır Bir de bunun üzerine cennet ile ödüllendirilmesi, Kuran'da sözü edilen "felah"ı (büyük kurtuluş ve mutluluk) eksiksiz bir biçimde tadmasını sağlar Var olan en büyük azabı gördükten sonra, cennete girip hayal gücünün alamayacağı nimetlere kavuşan mümin cennetin değerini çok iyi bilir Geri kalan sonsuz hayatı boyunca da cehennem ortamını hiç unutmaz, bu sayede cennetten aldığı zevk aynı oranda fazlalaşır

Mahşer gününde insanlar, Araf (burçlar) üzerinde bulunan, mümin ve kafirleri yüzlerinden tanıyan kimselerin şu sözleriyle karşılaşırlar:

İki taraf arasında bir engel ve burçlar (A'raf) üstünde hepsini yüzlerinden tanıyan adamlar vardır Cennete gireceklere: "Selam size" derler, ki bunlar henüz girmeyen fakat (girmeyi) 'şiddetle arzu edip umanlardır' Gözleri cehennem halkından yana çevrilince: "Rabbimiz, bizi zalimler topluluğuyla birlikte kılma" derler

Burcun üstündeki adamlar, kendilerini yüzlerinden tanıdıkları (ileri gelen birtakım) adamlara seslenerek derler ki: "Ne (güç ve servet) toplamış olmanız, ne büyüklük taslamanız (istikbarınız) size bir yarar sağlamadı Kendilerine Allah'ın bir rahmet eriştirmeyeceğine yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı? (Cennettekilere de) Girin cennete Sizin için korku yoktur ve mahzun olmayacaksınız" (A'raf Suresi, 46-49)

Artık yaratılmışların en hayırlıları olan müminler (Beyyine Suresi, 7) ile yaratılmışların en aşağılığı (Beyyine Suresi, 6) olan inkarcıların birbirlerinden sonsuza kadar ayrılmaları vaktidir Ayırma günü Kur'an'da şöyle belirtilmiştir

Ve resuller de (şahitlik için) belli bir vakitte getirildiği zaman (Bu,) Hangi gün için ertelenmişti? Ayırma günü için Bu ayırma gününü sana ne bildirdi? O gün, yalanlayanların vay haline Biz, öncekileri helak etmedik mi? Sonra arkadan gelenleri onların izinde yürüteceğiz İşte Biz, suçlu-günahkarlara böyle yapıyoruz O gün, yalanlayanların vay haline (Mürselat Suresi, 11-19)

Bu ayırma günü, ölümle başlar, dirilişle ve hesapla devam eder ve insanların ebedi yurtlarına yollanmasıyla son bulur Kaf Suresi'nde kafirlerin ve müminlerin ebedi yurtlarına yaptıkları yolculuk, şöyle anlatılır:

O, ölüm sarhoşluğu, bir gerçek olarak gelip de, (insana) "İşte bu, senin yan çizip-kaçmakta olduğun şeydir" (denildiği zaman da)

Sur'a da üfürülmüştür İşte bu, tehdidin (gerçekleştiği) gündür

(Artık) Her bir nefis, yanında bir sürücü ve bir şahid ile gelmiştir

"Andolsun, sen bundan gaflet içindeydin; işte Biz de senin üzerindeki örtüyü açıp-kaldırdık Artık bugün görüş-gücün keskindir"

Onun yakını olan (ve yanından ayrılmayan melek) dedi ki: "İşte bu, yanımda hazır durumda olan şey"

Siz ikiniz (ey melekler), her inatçı nankörü atın cehennemin içine,

Hayra engel olan, saldırgan şüpheciyi,

Ki o, Allah'la beraber başka bir ilah edinmişti Artık ikiniz, onu en şiddetli olan azabın içine atın

Onun yakın-dostu (saptırıcı) dedi ki: "Rabbimiz, ben onu kışkırtıp-azdırdım Ancak kendisi (haktan) uzak bir sapıklık içindeydi"

(Allah buyurur "Benim huzurumda çekişip-durmayın Ben size daha önce 'kesin bir uyarı' göndermiştim

Huzurumda söz değişikliğe uğratılmaz ve Ben kullara zulmedici değilim"

O gün cehenneme diyeceğiz: "Doldun mu?" O da: "Daha fazlası var mı?" diyecek

Cennet de, muttakiler için, uzakta değildir, (o gün) yakınlaştırılmıştır

Bu, size vaat olunandır; (gönülden Allah'a) yönelip-dönen (İslam'ın hükümlerini) koruyan,

Görmediği halde Rahman'a karşı 'içi titreyerek korku duyan' ve 'içten Allah'a yönelmiş' bir kalb ile gelen içindir

Ona 'esenlik ve barış (selam)la' girin Bu, ebedilik günüdür (Kaf Suresi, 19-34)




Ölüm ile Başlayan Asıl Hayat

Ortalama 60-70 sene kadar kısa bir ömrü İslam'ın hükümlerini koruyarak geçiren müminler ile tutkularının peşi sıra koşarak, Allah'ı ve din gününü unutan kafirlerin alacağı karşılık çok farklıdır Bu farklılık ilk olarak ölüm anında ortaya çıkar Melekler müminlerin canlarını güzellikle alırken, kafirlerin canını zorluk içinde çıkarırlar Melekler müminlere selam verip, onları cennetle müjdelerler Ayetlerde bildirildiğine göre, ruhları bedenlerinden yumuşakça çekilip alınır İnanan her kişi, kaçınılmaz olduğunu bildiği ve bu yüzden yaşamı süresince hazırlık yaptığı sonsuz hayatın giriş kapısı olan ölümle artık karşılaşmıştır

İnkarcılar ise hayatı boyunca kendisinden kaçıp durdukları, varlığını bildikleri halde gözardı etmeye çalıştıkları ölümle, şiddetli sarsıntılar içinde karşılaşırlar Zebaniler ellerini onlara doğru uzatır, yüzlerine ve sırtlarına vurarak ruhlarını en derinden acıyla sökerler ve onları alçaltıcı, yakıcı bir azaba gönderirler Bir ayette şöyle buyrulur:

Melekleri, onların yüzlerine ve arkalarına vurarak: "Yakıcı azabı tadın" diye o inkar edenlerin canlarını alırken görmelisin (Enfal Suresi, 50)

Müminler hayatları boyunca bu gün için hazırlanmışlar ve Allah'a din gününde kendilerini küçük düşürmemesi için dua etmişlerdir Al-i İmran Suresi'nin 194 ayetinde müminlerin bu duaları şöyle haber verilmektedir:

Rabbimiz, elçilerine va'dettiklerini bize ver, kıyamet gününde de bizi 'hor ve aşağılık kılma Şüphesiz Sen, va'dine muhalefet etmeyensin (Al-i İmran Suresi, 194)

Din gününde yaşanacaklar, müminlerin Allah'a karşı korkularını artırmaktadır Ancak Allah, müminleri o zorlu günün şerrinden koruduğunu ayetinde şöyle bildirmektedir:

Çünkü biz, asık suratlı, zorlu bir gün nedeniyle Rabbimizden korkuyoruz Artık Allah, onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir (İnsan Suresi, 10-11)

Ayette de görüldüğü gibi Allah'tan korkan ve ahiret günü için hazırlık yapan müminler, yaptıkları hazırlığın bir karşılığı olarak din günü yaşanacak zorluklara karşı korunacaklardır Zorlu azap ise inkarcıları beklemektedir


Din Gününde Müminlerin Durumu

O gün, mü'min erkekler ile mü'min kadınları, nurları önlerinde ve sağlarında koşarken görürsün "Bugün sizin müjdeniz, içinde ebedi kalıcılar (olduğunuz), altından ırmaklar akan cennetlerdir" İşte 'büyük kurtuluş ve mutluluk' budur (Hadid Suresi, 12)

Din gününün korkusuna karşılık büyük bir güven içinde olan müminlerin yüzleri bekledikleri karşılığı almanın güveni ve sevinci ile nurludur; onlar mutluluk içindedirler (Abese Suresi, 39) Kuran'da müminler ile kafirlerin yüz ifadeleri arasındaki fark şu şekilde anlatılmaktadır:

Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır Onların yüzlerini ne bir karartı sarar, ne bir zillet, işte onlar cennetin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır Kötülükler kazanmış olanlar ise; her bir kötülüğün karşılığı, kendi misliyledir Bunları bir zillet sarıp kaplar Onları Allah'tan (kurtaracak) hiçbir koruyucu yok Onların yüzleri, sanki bir karanlık gecenin parçalarına bürünmüş gibidir İşte bunlar ateşin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır (Yunus Suresi, 26-27)

İnkarcılar ise iman edenlere yalvarmaktadırlar Dünya hayatında mücadele halinde oldukları müminlerin nurlarından istemektedirler Bu nurun anlamı bir aydınlık, güven ve bir sevinçtir Sadece cenneti hak eden insanlar üzerinde var olan bu nurdan, inkarcılar ne kadar isteseler de faydalanamayacaklardır Bu nurun kaynağı dünyada yapılan iyi işler olduğundan, arkalarında hiçbir salih davranışı olmayan inkarcının buna sahip olması imkansızdır Bu yüzden müminler tarafından onlara "Dünyaya dönün de bir nur arayıp bulmaya çalışın" cevabı verilir Konu ile ilgili olarak Kuran'da geçen ayet şu şekildedir:

O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman edenlere derler ki: " (Ne olur) Bize bir bakın, sizin nurunuzdan birazcık alıp-yararlanalım" Onlara: "Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp-bulmaya çalışın" denilir Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet, dış yanında o yönden azab vardır (Hadid Suresi, 13)

Müminler, dünyada Allah rızası için gösterdikleri çabaların karşılığını almışlardır Bu çabadan dolayı da hoşnutturlar (Gaşiye Suresi, 9) Allah kendilerine tüm yaptıklarının en güzeliyle karşılık vermiştir Zaten beklentileri ve umut ettikleri de budur Bundan dolayı Allah'a şükrederler "Bize olan va'dinde sadık kalan ve bizi bu yere mirasçı kılan Allah'a hamd olsun ki, cennetten dilediğimiz yerde konaklayabiliriz" (Zümer Suresi, 74) derler


Müminlerin Alacağı Karşılık

İnkar edenlere dünya hayatı çekici kılındı (süslendi) Onlar, iman edenlerden kimileriyle alay ederler Oysa korkup sakınanlar, kıyamet günü onların üstündedir Allah, dilediğine hesapsız rızık verir (Bakara Suresi, 212)

Ayette de görüldüğü gibi görmedikleri halde Rabbimizden yana korku içinde olan ve kıyamet saatini içleri titreyerek bekleyen müminler o gün Allah'ın koruması altında olacaklardır Müminlerin din gününde güvenlik içinde olacaklarını müjdeleyen bir diğer ayet şu şekildedir:

O gün Allah, peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri küçük düşürmeyecektir Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşar-parıldar Derler ki: "Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla Şüphesiz Sen, herşeye güç yetirensin" (Tahrim Suresi, 8)

İnkar edenler benzeri görülmemiş bir aşağılanma içindeyken, müminler din gününde hiçbir korku yaşamazlar Allah'ın kendilerine vaat ettiğine kavuşmanın sevinç ve neşesi içindedirler Sağ ellerinden defterlerini alıp, huzur içinde cennete sevk edilecekleri anı beklerler Allah onlara dünyada ve ahirette hiçbir nimeti yasaklamamış, tam tersine sonsuz nimetlerle cevap vermiş, canlarını güzellikle almış ve din gününde de onları korumuştur Araf Suresi'nin 7 ayetinde Allah'ın tüm nimetleri müminlere bahşettiği şöyle bildirilir:

De ki: "Allah'ın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır?" De ki: "Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır" Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız (Araf Suresi, 32)

Hesap anı bitip ateşi çılgınca kızıştırılmış olan cehennem kendilerine gösterildikten sonra müminler cennete sevk olunurlar:

Rablerinden korkup-sakınanlar da, cennete bölük bölük sevkedildiler Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara (cennetin) bekçileri dedi ki: "Selam üzerinizde olsun, hoş ve temiz geldiniz Ebedi kalıcılar olarak ona girin" (Zümer Suresi, 73)

Kuran'da müminlerin sonsuz ahiret hayatında alacakları mükafatlar ayrıntılı olarak anlatılmaktadır Tur Suresi'nde ebedi yurdun nimetleri şöyle sayılmaktadır:

Hiç şüphesiz muttakiler, cennetlerde ve nimet içindedirler; Rablerinin verdikleriyle 'sevinçli ve mutludurlar' Rableri, kendilerini 'çılgınca yanan cehennemin' azabından korumuştur Yaptıklarınızdan dolayı afiyetle yiyin ve için" Özenle dizilmiş tahtlar üzerinde yaslanmışlardır Ve Biz onları iri-ceylan gözlü hurilerle evlendirmişiz İman edenler ve soyları kendilerini imanda izleyenler; Biz onların soylarını da kendilerine katıp-ekledik Onların amellerinden hiçbir şeyi eksiltmedik Her kişi kendi kazandığına karşılık bir rehindir Onlara, istek duyup-arzuladıkları meyvelerden ve etten bol bol verdik Orada bir kadeh kapışır-çekişirler ki, onda ne 'boş ve saçma bir söz', ne günaha sokma yoktur Kendileri için (hizmet eden) civanlar, etrafında dönüp dolaşırlar; sanki (her biri) 'sedefte saklı inci gibi tertemiz, pırıl pırıl' Kimi kimine dönüp sorarlar Dediler ki: Biz doğrusu daha önce, ailemiz (yakın akrabalarımız) içinde endişe edip-korkardık Şimdi Allah, bize lütufta bulundu ve 'hücrelere kadar işleyen kavurucu' azabdan korudu Şüphesiz, biz bundan önce O'na dua (kulluk) ederdik Gerçekten O, iyiliği bol, esirgemesi çok olanın ta kendisidir (Tur Suresi, 17-28)


Kafirler Zor, Müminler Kolay Bir Hesaba Çekilirler

Dünyadaki yaşamlarını Allah'ın gösterdiği yolu bırakarak, kendi istek ve tutkularına uyan ya da içinde bulundukları toplumun çarpık değer ve inançlarına göre yaşayan inkarcıların hesabı çok zorlu olacaktır O gün onlara karşı ne bir acıma, ne bir şefkat vardır, ne de azabı üstlerinden hafifletecek bir güç Bunun en büyük sebebi kendilerine dünyada Allah'ın varlığına dair hatırlatıcılar gelmesine rağmen Allah'ın sınırlarını korumamaları ve dünyaya tekrar gönderilseler de korumayacak olmalarıdır Bu, Kuran ayetleri ile haber verilmiş kesin bir gerçektir:

Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki: "Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimizin ayetlerini yalanlamasaydık ve mü'minlerden olsaydık Hayır, önceden saklı tuttukları kendilerine açıklandı Şayet (dünyaya) geri çevrilseler bile, kendisinden sakındırıldıkları şeylere şüphesiz yine döneceklerdir Çünkü onlar, gerçekten kafirlerdir (En'am Suresi, 27, 28)

Hesaplarını verirken bir yandan kızıştırılan cehennem onları bekler Hiçbir yaptıkları gözardı edilmeden yaptıklarının karşılığını görmek üzere cehenneme yollanırlar Bir ayette o büyük hesap şöyle anlatılır:

Sahifeler (amel defterleri) açıldığı zaman, Gök, sıyrılıp-yüzüldüğü zaman, Cehennem ateşi çılgınca kızıştırıldığı zaman, Cennet de yakınlaştırıldığı zaman (Artık her) Nefis, neyi hazırladığını bilip-öğrenmiştir (Tekvir Suresi, 10-14)

Müminler için ise oldukça kolay bir hesap olacağı, İnşikak Suresi'nde bildirilmiştir:

Ey insan, gerçekten sen, hiç durmaksızın Rabbine doğru bir çaba harcayıp durmaktasın; sonunda O'na varacaksın Artık kimin kitabı sağ yanından verilirse, O, kolay bir hesap (sorgu) ile sorguya çekilecek, Ve kendi yakınlarına sevinç içinde dönmüş olacaktır (İnşikak Suresi, 6-9)

Müminler dünyadaki yaşamlarını, kendilerini yaratan ve doğruya yönelten Rabbimiz'in istediği şekilde sürdürmüşlerdir Günahlarını ise sonsuz rahmet sahibi olan Allah affedecektir Allah pek çok ayette iman edip salih amellerde bulunanların, günahlarını iyiliklere çevirip bağışlayacağını bildirmiştir O gün Rabbimiz'in vaat ettiklerine kavuşan müminlere Allah şu şekilde buyurmaktadır:

Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis, Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön Artık kullarımın arasına gir Cennetime gir (Fecr Suresi, 27-30)

Böylece müminler Allah'ın kendilerine olan fazlı ve ihsanı sayesinde sonsuz ateş azabından kurtulur ve Rabbimiz'in sınırsız nimetleriyle dolu olan cennete kavuşurlar Kendisine "Cennete gir" denilen müminin cevabı Kuran'da şu şekilde haber verilmektedir:

(Onlar da) Dediler ki: "Bize olan va'dinde sadık kalan ve bizi bu yere mirasçı kılan Allah'a hamd olsun ki, cennetten dilediğimiz yerde konaklayabiliriz (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir (Zümer Suresi, 74)

Alıntı Yaparak Cevapla