suskun
|
Tarihte Bilinen İlk Kadın Şair!
Tarihteki hemen hemen her şeyin ilki Sumer’de olduğu gibi , kadın şairi de Sumer topraklarında buluyoruz Bu şair bayan hem bir prenses, hem de önemli bir mabedin baş rahibesi O ilk Akad kralı birinci Sargon’un kızı (İ Ö 2400) Sargon, kendinden hemen hemen 1000 yıl sonra onun ağzından yazılmış bir şiire göre, bir rahibenin çocuğu imiş Bu şiir şöyle:
Ben Agade’nin kralı büyük kral Sargon!
Annem yüksek bir rahibe idi, babamı bilmiyorum
Yüksek rahibe annem beni gizlice doğurdu
Beni bir kamış sepete koydu, onu ziftle kapladı
Beni nehre bıraktı, dışarı çıkamayacaktım
Nehir beni sürükleyerek su çekici Akki’ye götürdü
Akki beni sudan çıkardı, kendi oğlu gibi büyüttü beni
Görüldüğü gibi, Sargon’un annesi rahibe olduğundan onu gizlice doğurup, Musa gibi sepet içinde suya bırakmış Çünkü Sumerlilerde rahibeler tanrının karısı olarak kabul edildiğinden doğan çocuklar tanrının çocuğu sayılıyor ve onun yaşamasına izin verilmiyor Bunun için annesi onu gizlice doğuruyor ve birisi alır düşüncesiyle suya bırakıyor Sepeti bulan Akki adındaki sucu onu byütmüş ve Kiş sarayına içkici başı olarak vermiş Sargon çok akıllı olmalı ki, sarayda yaşarken Kiş kralı Zababa’nın hastalığından ve güçsüzlüğünden yaralanarak önce Kiş krallığını ele geçirmiş Daha sonra Sumerlilerden öğrendiği askerlik tekniği ve bilgilerle diğer şehir krallıklarını da yavaş yavaş ele geçirerek sınırları Anadolu’ya kadar uzunan bir imparatorluk kurmuştur Bu imparatorluğun kuzeyi Akad, güneyi Sumer olarak adlandırılmış onun tarafından Bir de bu imparatorluk için Agade isimli körkemli bir başkent yaptırmış o Fakat ne kadar güçlü olursa olsun idare ettiği halk oranın yerlisi Sumerlilerdi ve onlar yazılarıyla , sanatlariyla ,bilimleriyle büyük bir uygarlık kurmuşlardı Bu halkı yıkmak kolay değildi Bu yüzden onların beğenisini kazanması, onlarla dost olması gerekti Bunun için onların tanrılarını, özellikle aşk tanrıçası İnanna’ya İştar adı vererk kendi koruyucu tanrısı olarak kabul etmiş ve başkent Agade’yi bu tanrıça kurmuş gibi göstermek için bir de şiir yazdırmıtır Bu şiir şöyle:
İnanna Agade’yi, kendi evini altınla doldurdu
Parlak evini , kendi evini gümüşle doldurdu
Onun anbarlarını nasıl da bronz ve lacivert taşla doldurdu!
O, yaşlı kadınlara danışılma hediyesi verdi
O, yaşlı erkeklere danışılma hediyesi verdi
Genç kızlara dans eğlencesi verdi
Delikanlılara silah kullanmayı verdi
Koçüklere kalp sevinci verdi
Onların dadıları tanbur çaldı
Şehrin içinde arp sesleri yükseliyordu
Şehrin dışında flüt ve davul sesleri yankıyordu
Gemiler görkemli görünüyordu
Bütün ülke güvenlik içinde idi
Halkın gördüğü hep güzelliklerdi
Sargon kızı Enheduanna’yı tanrıça İnanna’nın babası Ay tanrısı Nanna’nın Ur şehrindeki görkemli Ekişnugal adlı mabedine baş rahibe yapmıştı Enheduanna , yalnız birçok din adamlarının başı olarak bu mabedi ve Uruk şehrindeki gök tanrısı An’ ın mabedini yönetmekle kalmıyor,ayni zamanda Sumer tanrı ve mabetlerini öğen birçok ilahiler yazıyor Sistematik bir teolog olduğunu gösteren bu ilahiler kendisinden en az 600 yıl sonraya kadar varlığını sürdürmüştür Onların kopyaları yapılarak çeşitli şehirlerin ve okulların kitaplıklarınaalınmış, oralarda okunmuş , üzerlerinde çalışılmış ve şarkı olarak söylenmiştir Enheduanna’nınvarlığını yalnız şiirleriyle değil, arkeolojik bulgularla da biliyoruz Onun adı bulunan iki mühürle bir de taştan yapılmış disk bulundu Bu disk üzerinde hem kendisinin, hem de 3 yardımcısının kabartmaları var Kendisi profilden görünüyor, üzerinde rahibe kıyafeti olan saçaklı elbisesi bulunuyor Fakat bunlardan en etkili olanı kuşkusuz edebi yazıları, daha doğrusu şiirleridir Bunlar hem Sumerce , hem de kadın dilinde yazılmıştır Sumerde kadınların yazdığı veya onların ağzından yazılan edebi eserler kadın dilindedir Hatta hadımlara ait olanlar da öyle
Biz burada l53 satırlık bir şiirden bölümler vereceğiz Bu şiir enaz 50 kopyaya ait parçalar toplanarak tamalanabilmiştir Yine de arada kırıklıkları ve bozuklukları dolayısıyla tamamlanamayan, anlaşılmayan yerleri vardır Bu şiir dinsel, tarihsel ve politik bakımdan önemlidir Bu şiirden verdiğimiz bölümleri şöyle sıraladık:
1-Aşk ve savaş tanrıçası İnanna me’ lerin hanımı olarak öğülüyor
2-Başkaldıran bir dağın yola getirilişi anlatılıyor(orada yaşayan insanları İnanna yola getirmiş)
3- Uruk şehrinde Lugalanne adlı biri kral Sargon’a baş kaldırıyor
4-Enheduanna Uruk’dan sürülüyor
5-Uruk şahri lanetleniyor
6-Enheduanna , fena durumundan kurtarması için, tanrıça İnanna’ya yakarıyor
Tanrıça İnanna me’ lerin hanımı olarak öğülüyor
Bütün me’lerin kraliçesi, görkemli ışık,
Parıldayan giyisi içinde görkemli kadın,
Gök ve yerin sevgilisi,
An’ın (gök tanrısı) fahişesi, mücevherle donanan,
Yüksek rahibeliğe uygun olan,
Tiara giyisi içinde çekici olan,
Elinde 7 me tutan,
Bütün me’lerin koruyucu kraliçem!
Sen dağlardan tufan getirensin!
Sen İşkur (fırtına tanrısı) gibi gürlersin
Göğün ve yerin İnannası, sen biriciksin!
Ülkeye ataş, alev gibi yağmur olan
An’ın kutsal emri ile tanrısal sözleri söyleyen,
Yabancı ülkeleri yıkan
Fırtınaya kanat takan
Enlil’in sevgilisi
Sen ülkede uçarsın!
Şahlanmış Sin’in (Ay tanrısının diğer adı)kızı
Sen An’dan da yücesin
Başkaldıran bir dağın yola getirilmesi
Saygı göstermeye dağda
Bitkileri lanetledin,
Onun yüce kepısını küle çevirdin!
Onun nehirlerinden kan akıttırdın
Onun ordusu sana gönüllü tutsak oldu
Dağılan güçleri isteyerek sana geldi
Onun güçlü adamları isteyerek önünden geçit yaptılar
Kentin eğlence yerleri kargaşalıkla doldu
Onun delikanlıları tutsak olarak sana getirildi
Başkaldıran Uruk şehri ve İnanna
“bu ülke senindir” demeyen şehir!
“seni meydana getiren babanındır” demeyen şehir!
Senin söylediğin kutsal emri ,senin yolundan döndürdü,
Onun dölyatağından uzaklaştın!
Onun kadını kocasına sevgisini söyleyemedi
Gece onlar çiftleşemedi
Kadın kalbinin kutsallığını kocasına açamadı
Şahlanmış inek, Sin’in büyük kızı,
Kraliçe! Sana saygı gösteren An’dan da büyüksün!
Kraliçelerin büyük kraliçesi
Kutsal dölyatağından çıkar çıkmaz doğuran annenden de büyüksün!
Bilgili, akıllı, bütün ülkelerin kraliçesi
Yaşayan canlıları ve insanları çoğaltan senin için
Bu kutsal şarkıyı söylüydrum
Enheduanna’nın Uruk’dan sürülmesi
Kutsal giparu’dan önüne geldim
Ben yüksek rahibe, ben Heduanna,
Tören sepetimi taşıyarak bir neşeli şarkı söyledim
Fakat senin meydana getirdiğin o yerde oturamıyorum artık
Günün ışıkları yaklaşıyor
Benim üzerimdeki ışık yok oluyor
Gölge ışığa yaklaşıyor
Ve kum fırtınası gibi onu kaplayacak
Benim tatlı sesim bozuldu,
Bana zevk veren herşey toza döndü
Ey Sin!göğün kralı! Bana ne yaptı bu Lugalanne?
An’a söyle,İnanna beni kurtarsın!
O, Lugalanne’nin erkekliğini alsın!
Dağlar ve tufan onun elinde, o beni ve şehri titretti
Ona söyle! kalbi benim için sakinleşsin!
Ben Enheduanna ona bir dua yapayım
Gözyaşlarımı tatlı bir içki gibi İnanna için akıtayım
Ona bir selam, diyeyim
Uruk şehrinin lanetlenmesi
Lugalanne An’ın bütün törenlerini değiştirdi
An’dan Eanna’yı(An’ın mabedini)aldı
Güzelliği bozulamayan, sonsuz çekici evi
Lugalanne harabeye çevirdi
Yüce An’dan korkmadı
Uruk! Nanna’ya karşı başkaldıran!
An onu terk etsin!
Şehir An tarafından parçalansın!
Enlil tarafından lanetlensin!
Ağlayan çocuğu annesi susturamasın!
Ey hanımım! Ağıt gemisi düşman toprağına yanaştı
Orada kutsal şarkımı söylerken öleceğim
Çok kabaca bana saldırıldı,
Vaktiyle zafere erişen ben, mabetten atıldım
Bir kırlangıç gibi pençereden uçurdu beni
Yaşamım yitirildi
O beni dağlara sürdü
Yüksek rahibelik tacımı başımdan çıkarttı
Tanrıça İnanna’ya yakarış
Çok değrli hanımım, An’ın sevdiği,
Senin kutsal kalbin yücedir,
Benim için o sakinleşsin!
Uşumgalanna’nın (tanrıçanın kocası Dumuzi) sevgili gelini
Sen göğün temelinden tepesine kadar kıdemli bir kraliçesin
Büyük tanrılar, Anuna’lardan nasıl büyüksün sen!
Ey İnanna! Sen gök gibi yücesin, bilinsin!
Sen yer gibi genişsin, bilinsin!
Sen ülkede kükreyensin, bilinsin!
Sen başları vuransın, bilinsin!
Cesetleri bir köpek gibi silip süpürürsün, bilinsin
Sen birçok zaferleri kazanansın , bilinsin
Benim sözüm henüz bitmedi
Bana düşmanca bir yargı geliyor
Benim ellerim kavuşamıyor
Tören yastığında, Ningal tarafından söyleneni
O adama açıklayamam
Ben Nahha’nın parlak ve yüksek rahibesiyim
An tarafından sevilen kraliçem,
Kalbin bana acısın!
İşte bunlar enaz 4500 yıl önce prensses Başrahibe olan tarihin ilk kadın şairinin dizeleri
|