suskun
|
Unutulmayan Sevdalar!
Bazen öyle bir ilişkiye tutulursunuz ki, ne sevebilir, ne terk
edebilirsiniz Kör kütük bağlanmışsınızdır aslında  En güzel
yıllarınızın, acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır; iç çekişmelerinizin
müsebbibi, yazılarınızın ilhamı, sohbetlerinizin konusudur Göz yaşlarınız
da, bilinçaltınızda, kahkahanızdadır Korkunca saklandığınız bir sığınak,
coşunca öptüğünüz bir bayrak  Sevdanız riyasız, çıkarsız, karşılıksızdır
Sınırsız ve nihayetsiz; "Ölmek var, dönmek yok"tur
Lakin gün gelir anlarsınız; içten içe bir şeylerin kanadığını Tutkulu
sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya Şurasından, burasından
eleştirmeye koyulursunuz: "Şöyle görünse, öyle demese, değişse biraz ya da
eskisi gibi olsa  " Başkalarını örnek göstermeye, "Bak onlar nasıl
yaşıyor" demeye başlarsınız Hem birlikte yaşayıp, hem özgür olmanın
yollarını ararsınız Aşkınızın gözü kör değildir artık, yanlışını görür
düzeltmek istersiniz "Eskiden böyle miydi ya  " diye başlayan sohbetlerde
açılır eleştirinin kapısı; açıldıkça, bastırılmış itirazlar yükselir
bilinçaltından  Böyle süremeyeceğini bilirsiniz Değişsin istersiniz O,
sevgisizliğinize yorar bunu  İhanete sayar Tutkulu ilişkilerde ihanetin
bedeli ölümdür "Ya sev böyle ya da terk et" diye gürler  Bir zamanlar bir
gülücüğüyle alacakaranlığı ışıtan o rüya, bir kabusa dönüşür birden 
Kapatır gönlünün kapılarını, yasaklar kendini size  Hoyrattır, bakmaz
yüzünüze  Zehir akar dilinden, konuşturmaz, suçlar, yargılar mahkum eder
Mühürler dudaklarınızı, yırtar atar yazdıklarınızı, siler sizi defterden 
"İyiliğin içindi hepsi, seni sevdiğim için  " dersiniz, dinletemezsiniz
Ayrılırsanız yaşamayacağınızı bilirsiniz, lakin böyle de sevemezsiniz
İhanetten kırılmıştır kaleminiz; severek, terk edersiniz  "Madem öyle  "
nin çağı başlar ondan sonra  Madem ki siz böylesine tutkunken, o hep
başkalarını seçmiştir, madem ki kıymetinizi bilmemiştir, o halde "günah
sizden gitmistir" Lanet ederek bu karşılıksız aşka, çekip gitmeleri
denersiniz Aşkın göçmenlik çağı başlar böylece  Daha özgür olacağınız
limanlara demirlerseniz bir süre  Ne var ki unutamaz, uzaktan uzağa
izlersiniz olup biteni  Etrafı bir sürü uğursuzla dolmuş, kurda kuşa yem
olmuştur Deli kanlılar, eli kanlılar, uğruna ölenler, sırtına binenler
sarmıştır çevresini  Gurur duyar onlarla, koynunda besler, gözünü
oysunlar diye  Uğruna kan dökenleri sever, yoluna gül dökenlerden fazla 
"Bana ne  kendi seçimi" diye omuz silkmeye çabalarsınız bir süre  
Ama sonra  ansızın kulağımıza çalınan bir şarkı ya da kapı aralığından
süzülüp gelen bir koku, hatırlatır onu yeniden  Yaban ellerde, başka
kollarda ondan bahseder ağlarsınız Kokusunu özlersiniz; türküsünü
söylemeyi, şarkısını dinlemeyi, yemeğini yemeyi, elinden bir kadeh rakı
içmeyi  Karşı nehrin kenarından hasret şiirleri haykırırsınız, sular
kulağına fısıldasın diye  Dönüp "Seni hala seviyorum" diye bağırmak geçer
içinizden  Dönemezsiniz Göremedikçe bağlanır, uzaklaştıkça
yakınlaşırsınız Anlarsınız ki bir çaresiz aşktır bu, ne onunla olur, ne
onsuz  Hem kollarında ölmek, kucağına gömülmek arzusu, hem "Ne olacak
sonunda" kuşkusu  
Böyle sevemezsiniz, terk de edemezsiniz
Sürünür gidersiniz  
Can Dündar
|