Şengül Şirin
|
Cevap : Tekmili Birden Iflas Ertelemesi
“…borca batıklık bilançosunun anonim şirketin gerçek malvarlığı değerlerini yansıtması gerekir Bunun için tüm aktifler paraya çevirme değerleri yani piyasadaki satış sırasında gerçekleşebilecek fiyattan bilançoya geçirilmelidir Aktif bu şekilde saptandıktan sonra borçta batıklık durumu saptanmalı, şirket borca batık durumda değilse iflasa karar verilmemelidir” (19 HD, 9 5 2002, 1462 E, 3539 K ; 19 HD, 14 4 2005, 1324 E, 4049 K ; 19 HD, 7 4 2005, 2033 E, 3760 K ; 19 HD, 12 11 2004, 7565 E, 11352 K ; 19 HD, 30 12 2004, 7170 E, 13440 K ; 19 HD, 30 12 2004, 5733 E, 13437 K )
Borca batıklığın tespitinde şirketin tüm aktiflerinin değerlendirmeye alınması zorunludur Yargıtay bazı aktif kalemlerinin değerlendirme dışı bırakılmasını ve bunların borca batıklığa etkisinin dikkate alınmamasını da bozma sebebi saymaktadır
“…aktifin saptanmasında dikkate alınmadığı belirtilen iki adet taşınmazın rayiç değerinin batıklık durumuna etkisi üzerinde durulmadan eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır” 19 HD, 21 4 2005, 2778 E, 4478 K
Borca batıklığın tespitinde, maksat, aktiflerin gerçek değerini tespit etmek olduğuna göre aktifte yer alan bir kısım unsurların icra dosyalarında kıymet takdirlerinin usulünce yapılması veya artırma yoluyla satılması halinde bu şekilde oluşan rakamların rayiç değer olarak kabul edilmesi gerekir Yargıtay, bazı kararlarında aktiflerin rayiç veya muhtemel satış fiyatlarının tespiti bakımından bazı ipuçları vermektedir
“… İflasın ertelenmesi talebinden sonra şirketin aktifinde gösterilen fabrika binasının satıldığı belirtilmiştir Erteleme talebinden sonra satıldığı bedel taşınmazın gerçek değeri niteliğinde olduğundan, aktif değerler hesaplanırken bu bedelin gözetilmesi gerekir” 19 HD, 23 11 2006, 7905 E, 10985 K
10 6 Borçların Ticari Defterlerde Yer Alması Gerekir
Borca batıklık bildiriminde bulunan Şirket veya kooperatif bu konuda ispat yükü altında değilse de, borca batıklığı gösteren ara bilançoyu mahkemeye sunmalıdır Mahkemenin veya bilirkişinin gerekli görmesi halinde bilançoda yer verilen tüm kalemlerle ilgili dayanak belgelerin de ibrazı gerekir Çünkü, bilançodaki tüm kayıtlar şirketin ticari defter ve belgelerine dayanmak durumundadır
Mahkeme veya bilirkişi, borca batıklık iddiasını araştırırken bilançonun dayanağı olan tüm belgeleri incelemeli, ticari defter ve belgelere dayanmayan borç ve alacak kalemleri borca batıklığın tespitinde dikkate alınmamalıdır Yargıtay, bir kararında borçların gerçek olup olmadığının, bu borçların ticari defterlerde yer alıp almadığının incelenmesi suretiyle araştırılacağını belirtmiştir
“…bilirkişi raporunda şirketin … TL borcu olduğu belirtilmiştir Bu borcun ticari defterlerde yer alıp almadığı açıklanmamıştır Bu nedenle muhtelif şahıslara olan borçlanmaların ticari defterlerde yer alıp almadığı üzerinde durularak bu konuda bilirkişiden ek rapor alındıktan sonra şirketin aciz içinde bulunup bulunmadığının tespiti gerekir” 19 HD, 25 9 1997, 5151 E, 7714 K
10 7 Borca Batıklığı Sağlamak Amacıyla Muvazaalı Borçlar Yaratılması
Borca batıklık, iflasın ertelenmesinin maddi şartlarından biri olduğu için, ertelemenin sağlayacağı tedbirlerden yararlanmak amacıyla, mahkemeye başvurmadan önce suni borçlar yaratmak suretiyle şirketi şeklen borca batık hale getirmek mümkündür Bilançoda suni borçlar yaratılması hem şirketin borca batık hale gelmesini temin ederek iflasın ertelenmesinin temel şartlarından birini oluşturmakta hem de muhtemel bir iflas kararı verilmesi halinde bu alacaklar da dikkate alınacağından hem alacaklılar toplantılarında etkili olunmakta hem de dağıtımdan pay alınabilmektedir
Yargıtay 19 HD, iflasın ertelenmesi taleplerinin ilan edilmesi gerektiğini, ilanın da muvazaalı borçlar yaratılarak borçların aktiften fazla olması sonucunu doğuracak kötü niyetli davranışların önüne geçilmesi amacıyla yapılacağını kabul etmektedir Bu uygulama son derece isabetlidir Çünkü, ilan sebebiyle mümkün olduğu kadar fazla alacaklı erteleme talebinden haberdar olacak ve bunların davaya müdahil olarak, gerek borca batıklık yönünden gerekse iyileştirme projesinin ciddiliği ve inandırıcılığı yönünden konunun mahkemede tartışılması sağlanmış olacaktır Böylece, esasen bir nizasız kaza faaliyeti olan İİK m 179’a dayalı iflasın ertelenmesi talepleri, fiilen nizalı kaza faaliyetine
dönüşmekte ve bu uygulama somut gerçeğin ortaya çıkmasına hizmet etmektedir
“… Şirket borçlarının muvazaalı olarak aktiften fazla olması sonucunu doğuracak kötü niyetli davranışların önüne geçmek ve anonim şirketin borca batık durumda olmadığını, iyileştirme projesinin yeterli bulunmadığını kanıtlama olanağı vermek amacıyla ilan üzerine borca batıklık durumu ve iyileştirme projesine itiraz edenler varsa bu itirazlar değerlendirilip erteleme koşullarının bulunup bulunmadığı araştırılarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir” (19 HD, 22 12 2005, 9265 E,12878 K ; 19 HD 10 3 2005, 2004/13373 E,2005/2443 K )
“…Mahkemece bilirkişi incelemesi yapılarak pasifin aktiften fazla olduğunun saptanması halinde ortaklığın iflasına karar verilir Ancak “iflas isteyen anonim şirketin borca batık durumda olmadığı, muvazaalı işlemler nedeniyle borca batık hale geldiğine” yönelik alacaklıların itirazı mevcutsa, bu itirazlar da mahkemece incelenir
Somut olayda; borca batıklık bildiriminde bulunan davacı şirketin … Sti ne borcun gerçek olup olmadığı üzerinde durulup, tasarrufun iptali davalarının da sonucu beklenerek, aktiflerin satış fiyatı üzerinden tespit edilmesi sonucu, şirketin borca batık durumda olup olmadığı saptanmalıdır” 19 HD 3 6 2004, 2003/9771 E, 6618 K
10 8 Borca Batıklıgın Tespitinde Dava Tarihinden Sonraki Gelişmeler Dikkate Alınır
İflasın ertelenmesi süreci statik değil dinamik bir süreçtir Bu bakımdan şirketin borca batıklığı ve iyileşme durumu sürekli değişiklik arz eden durumlardır Dava ve kesif tarihi itibariyle mevcut olan borca batıklık ve iyileşme ihtimali karar aşamasına kadar geçen süreçte değişiklik arz edebilir Mesela bu sürede bazı borçların ödenmesi, yapılan işlemler sebebiyle veya işleyen faizler sebebiyle borçların artması, değişen piyasa şartları veya ekonomik şartlar sebebiyle aktif pasif dengesinde bir kısım değişikliklerin olması mümkündür Dava ve karar tarihi arasındaki bu gelişmeler de dikkate alınarak şirket hakkında iflas veya erteleme kararı verilmelidir Yargıtay, isabetli olarak borca batıklık yönünden dava tarihinden sonraki gelişmelerin de dikkate alınması gerektiği görüşündedir
“…iflasın ertelenmesi talebinde bulunulduğu tarihte borca batık durumda bulunan şirketin sermaye artırımı sonucunda borca batıklıktan kurtulduğu bilirkişi incelemesi sonucu saptanmıştır İflasın ertelenmesinin ön şartı olan borca batıklık talep tarihinde olması gerektiği gibi karar verildiği tarihte de bu şart mevcut olmalıdır Oysa somut olayda karar tarihinde şirketin borca batık durumda olmadığı anlaşıldığından iflas ve iflasın ertelenmesi talebinin reddine karar verilmesi gerekir” (19 HD 15 3 2007, 1811 E, 2570 K )
“… Temyiz isteminden feragat eden müdahil banka alacağının davacı şirketin aktif pasif dengesini nasıl etkileyeceği hususları üzerinde durulmak gerekir Bu durumda mahkemece bozma ilamında açıklanan nedenler ve yargılama aşamasında ortaya çıkan yeni hukuki durum karsısında, seçilecek bir bilirkişi kurulundan alınacak rapor çerçevesinde hüküm kurulmak gerekirken, kayyım raporuna dayanılarak hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir” (19 HD, 31 05 2007, 2125 E, 5578 K )
10 9 Borca Batıklık Hesabında Kefalet Borçları:
Kefaletten veya garanti taahhütlerinden doğan yükümlülükler ile üçüncü şahıslar lehine kurulan rehinler kural olarak yıllık bilançoda pasifte gösterilirler Bu tür borç ve yükümlülüklerin şirkete getireceği toplam yük, gerçekçi bir değerlendirme yapılarak borca batıklık bilançosunda da dikkate alınmalıdır
BK m 496/1’e göre, “kefil eda ettiği şey nispetinde alacaklının haklarında ona halef olur” BK hükümlerine göre, borç tamamen ödeninceye kadar müteselsil borçlunun-müteselsil kefilin sorumluluğu devam eder ve kefil, ancak ödediği miktar nispetinde alacaklının haklarına halef olur
Borçlu şirketten istenebilir hale gelen kefalet borçları, şirketin iflasın ertelenmesi döneminden önce imzaladığı sözleşmelere dayanıyorsa ve muvazaalı borç yaratma emareleri mevcut değilse borca batıklığın hesabında dikkate alınmalıdır
Kefalet borçları sebebiyle kefil olan şirket hakkında icra takibi başlatılmış ve takipler kesinleşmiş ise artık, bu borçların kefil olan şirketin borcu olmadığı söylenemez Diğer yandan, bu borçlar henüz kefil şirket tarafından ödenmediğine göre asıl borçluya ve diğer müteselsil kefillere rücu şartları oluşmadığından, bu aşamada bu borçların davacı şirketin alacağı olarak dikkate alınması da mümkün değildir Durum böyle olunca borca batıklık bilançosunun pasif (borçlar) kısmında bu borçlar dikkate alınmalı, buna karşılık kefil tarafından ödeninceye kadar aktif (alacak) kısmında dikkate alınmamalıdır Bu borçlar, daha sonra davacı şirket tarafından ödendiği nispette alacak yazılacaktır Bu ödemelerin, davacı şirketin bazı aktiflerinin cebri icra yoluyla ve kendi isteğiyle satılarak yapılması halinde, aktifler de azalacağı için borca batıklık miktarı değişmeyecektir
Kefalet borçları ödenirse esas borçlu şirketten alacaklı olunacağından bilanço dengesinin değişmeyeceği varsayılsa dahi kefil olunan şirketlerden çeşitli sebeplerle (iflasın ertelenmesi sürecinde olma gibi) tahsil imkanı yoksa, bunlar şüpheli alacak sayılmalı ve karşılık ayrılmalıdır
Kefalet borçlarının borca batıklık bilançosunda dikkate alınması halinde, hem kefil olan şirketin hem de asıl borçlu şirketin iflasın ertelenmesi sürecinde olması durumunda kefalete konu borçlar iki veya daha fazla şirketin borcu olarak dikkate alınabilecektir
Aynı borçların birden fazla şirketin borca batıklık hesabında dikkate alınması ilk bakışta yadırganacak bir durum olmakla birlikte, “müşterek borçlu-müteselsil kefil” sıfatıyla imzalanan kredi sözleşmelerine dayalı kredi hesaplarının kat edilip alacağın hem asıl borçlu hem kefillerden istenebilir hale gelmesi karşısında borcun tamamı her iki şirket için de muaccel hale gelmiş olacaktır
Bu asamadan sonra borç, ister esas borçlu ister kefil(ler) tarafından ödensin, borç her iki şirket için de ödeme nispetinde azalacak ve eğer bunlar için karşılık ayrılmamış ise yapılan ödeme miktarı doğrudan borca batıklığa yansıyacaktır Şayet ödeme, kefil tarafından yapılmış ise ödeme nispetinde alacaklıya halef olacak ve borçluya rücu imkânı kazanacaktır Eğer ödenen kısmın esas borçlu şirketten tahsil imkânı varsa, alacak yazılacağı için bu da doğrudan bilançonun aktifine ve borca batıklığa yansıyacaktır Kefil, ödeme yapmakla birlikte, ödediği kısmı esas borçludan tahsil imkânı yoksa, bunu da bilançonun aktifine şüpheli alacak olarak kaydedecek ve karşılık ayıracaktır Son durumda karşılık ayrıldığı için, yapılan ödeme, kefilin hem aktifini azaltacak hem de borca batıklığını azaltacaktır
Yargıtay 19 HD isabetli olarak, iflasın ertelenmesi talebinde bulunan şirketten istenebilir hale gelmiş kefalet borçlarının hem borca batıklıkta hem de iyileştirme projesi yönünden dikkate alınması gerektiğine karar vermiştir
Kararda, ayrıca kefalet borçlarının ödenmesi halinde rücu imkânlarının mali dengeyi nasıl etkileyeceğinin de tahlil edilmesi gerektiği vurgulanmıştır
“…Davacılar vekili dava dilekçesi ekinde bir takım mali tablolar sunmuş, bilirkişi heyeti de bu çerçevede borca batıklığı ve projenin ciddiliğini incelemişlerdir Davacı tarafından 01 06 2005 tarihinde borçlarını gösteren ek bir liste verilmiş, bununla davalının 9 868 961,18 YTL ilave risk altında olduğu, bu kapsamdaki bir takım kefaletlerle teminat senetlerinin davacılardan istenebilir hale geldiği anlaşılmıştır
Bu beyan üzerine yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa da, bu yeni mali durum karsısında iyileştirme projesinin ciddiliğinin ve inandırıcılığının ne ölçüde sürdüğü hususu değerlendirme dışında tutulmuştur Oysa alınan ek bilirkişi raporunda ilave risklerin de iyileştirme projesi ile asılabilecek durumda olup olmadığının ve özellikle bir kısmı grup şirketi olan bu şirketlere rücu halinde mali dengenin ne şekilde belirleneceğinin tespiti gerekirdi” 19 HD 28 6 2007, 2159 E, 6816 K
Buradan Yargıtay’ın görüşünün, kefil olan şirketten istenebilir hale gelen kefalet ve garanti borçlarının, bu şirketin hem borca batıklığının hesabında hem de iyileştirme projesinde dikkate alınması gerektiği yönünde olduğu söylenebilir
10 10 Borca Batıklık Bildiriminden Feragat Mümkünmü:
Borca batıklık bildiriminden sonra davadan vazgeçilemez Mahkeme, talepte bulunanlar gelmese ve davayı takip etmese dahi yargılamaya devam etmelidir Borca batıklık bildirimi üzerine şirketin borca batık olup olmadığı re’sen
araştırılmalı, eğer borca batık ise erteleme talebinden vazgeçilmesi veya davanın takip edilmemesi halinde dahi iflas kararı verilmelidir Buna karşılık, borca batık bir şirket iflasın ertelenmesi talebinden vazgeçebilir Yargıtay 19 HD isabetli olarak, borca batıklığın tespiti halinde dava takip edilmese dahi dosyanın işlemden kaldırılmasına, davanın açılmamış sayılmasına veya davanın reddine karar verilemeyeceği görüşündedir (19 HD, 1 11 2001, 4679 E, 6959 K)
“…Şirketin borca batık durumda olduğu fakat ıslahının mümkün olmadığı saptanırsa iflasına karar verilmelidir İflas davalarında karar verilmeden önce davadan feragat mümkün ise de iflasın ertelenmesi talebinin içinde mahkemeye yapılacak zorunlu bildirim de bulunduğundan, erteleme talebinden feragat edilse bile şirket borca batık durumda ise iflasına karar verilmelidir Mahkemece bu yönler gözetilmeden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir” (19 HD 16 12 2004, 11113 E, 12672 K )
“…Mahkemece iflasın ertelenmesi talebinde bulunan şirketin ticari defterlerini sunmadığı, ticari defterlerle ilgili zayi davası açıldığı, bu davanın feragatle sonuçlandığı, kayyuma ve bilirkişilere gerekli bilgi ve belgeleri vermeyen davacı şirketin iyi niyetli kabul edilemeyeceği, defter ve belgeler olmadan inceleme yapılamayacağı gerekçesiyle erteleme ve borca batıklık talebinin reddine karar verilmiş, karar… temyiz edilmiştir İflasın ertelenmesine karar verilebilmesi için erteleme talebinde bulunan şirketin borca batık durumda olması, mali durumunu iyileştirme ümidinin bulunması gerekir İflasın ertelenmesi talebi üzerine borca batık durumda olan Şirketin mali durumunu iyileştirmesi ümidinin bulunmaması halinde şirketin iflasına karar verilmelidir” (19 HD, 29 5 2008, 4272 E, 5875 K )
“…İflasın ertelenmesi talebi, aynı zamanda borca batıklık bildirimi niteliğinde olduğundan davadan feragat edilemez… Somut olayda “borçlu şirketin borca batık durumda olmadığı” anlaşıldığından “iflasın ertelenmesi talebinin koşulları bulunmadığından esastan reddine” karar verilmesi gerekirken, davanın “feragat nedeniyle reddine” karar verilmesi isabetsizdir” (19 HD 15 3 2007, 94 E, 2567 K )
10 11 Erteleme Talep Eden Şirketin Ödenmemiş Sermaye Borcunun Bulunması:
Şirketlerde sermaye borcu pay sahiplerinin en temel borcudur Buna tek borç ilkesi denir Şirketin iflas etmesi veya tasfiyeye girmesi pay sahiplerinin taahhüt ettiği sermaye borcunu ortadan kaldırmaz Bu borç şirketin tüzel kişiliği devam ettiği sürece zamanaşımına da uğramaz 
Yargıtay 19 HD, iflasın ertelenmesi talebinde bulunan şirketin ödenmemiş sermaye borcunun bulunmaması gerektiği, ödenmemiş sermaye borcu varken bu yola başvurulmasının kötü niyetli bir davranış sayılacağı görüsündedir “İflasın ertelenmesinde kural olarak şirkete yeni mali kaynaklar bulunması gerekir Erteleme talep eden şirketin sermayesi 750 000 YTL olup, 100 000 YTL ödenmemiş sermayesi vardır Sermaye koyma borcunu tam olarak yerine getirmeyen şirketin iyileştirme projesi ciddi ve inandırıcı kabul edilemez” 19 HD, 1 5 2008, 2268 E, 4738 K
“…İflasın ertelenmesi talebinde bulunan şirket vekili, şirketin finansman sıkıntısı çektiğini, iyileştirme projesine göre şirketin nakit para ihtiyacını ortakların taşınmazlarını satarak gidereceğini belirtmiştir Şirket ortaklarının sermaye koyma borcunu yerine getirmedikleri tespit edilmiştir Ortakları sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen şirket erteleme talebinde iyi niyetli kabul edilemez” 19 HD, 6 6 2008, 4566 E, 6283 K
Ödenmemiş sermaye borcunun bulunması halinde, bunun kötü niyetli bir davranış sayılacağı ve sunulan iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığının kabul edileceği yönündeki Yargıtay uygulaması temelde isabetli olmakla birlikte, ödenmemiş sermaye borcunun olduğu her durumda iflas kararı verilmesi kabul edilemez
11 İYİLEŞTİRME PROJESİ
İflasın ertelenmesi talebiyle birlikte mahkemeye bir iyileştirme projesinin sunulması iflasın ertelenmesinin şekli şartlarındandır Sunulan iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olması ise iflasın ertelenmesinin maddi şartlarındandır
TTK m 377’de Yönetim kurulu veya herhangi bir alacaklı yeni nakit sermaye konulması dâhil nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri gösteren bir iyileştirme
projesini mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini isteyebileceği düzenlenmiştir İİK m 179’da ise, iflasın ertelenmesinin ancak mahkemeye bir iyileştirme projesi sunularak istenebileceği belirtilmiştir
Şirketin mali durumunu iyileştirmesinin mahkeme tarafından kuvvetle muhtemel görülmesi, iflasın ertelemesinin zorunlu koşuludur Bu husus, İİK m 179/I’de ise “şirketin …mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olması” ve “iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin de mahkemeye sunulması zorunludur” şeklinde ifade edilmektedir
Hukuki anlamda iyileştirme, şirketin borca batık durumdan çıkmasını ifade eder Zira borca batıklık düzeyine varmayan mali durum bozulmaları, iflas veya iflasın ertelenmesi gibi mahkeme kararını gerektirmeyen durumlardır Bu durumlarda şirket, genel kurul toplantısı yaparak sermaye artırımı ve sermaye azaltılmasına karar vermek gibi kendi belirlediği tedbirlere başvuracaktır Dolayısıyla, iyileştirme projesinde yer verilen tedbirlerin “ciddi ve inandırıcı” olup olmadığı, şirketi borca batıklıktan çıkarıp çıkarmayacağı yönünden değerlendirilmelidir Ekonomik açıdan iyileştirme kavramı ise, bir işletmenin içinde bulunduğu borca batıklık halini ve nakit yoksunluğunu tamamen bertaraf etmesini ve aynı zamanda işletmenin kârlılığını tekrar kazanmasını ve herhangi bir tedbir veya koruma olmaksızın varlığını sürdürmesi için gerekli tüm yapısal ve mali tedbirlerin alınmış olmasını ifade eder
İflasın ertelenmesinin amacı, şirketin yeniden ticari faaliyetine devam edebilmesinin sağlanması olup, sadece alacaklıların durumlarının iyileştirilmesi değildir Bu nedenle iflasın ertelenmesi sonunda sadece tüm alacaklıların alacaklarının garanti altına alınması ve fakat şirket malvarlığı olarak geriye bir şey kalmaması durumunda, şirket bakımından bir iyileştirmeden söz edilemez Bu açıdan iyileştirme tedbirlerinin içinde şirket ya da kooperatifin tüm mallarının satılıp borçlarının ödenmesi gibi bir tedbir bulunamaz Nitekim Yargıtay da; “Borçlu şirketin mali durumundaki iyileşme şirket aktifinde bulunan araçların haricen satışı ile sağlanmışsa bu durum şirketin tasfiyesi sonucunu doğuran bir işlem olup iflasın ertelenmesi kurumu anlamında bir iyileştirme olarak kabul edilemez” diyerek bunu vurgulamıştır (Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 14/7/2005 tarih ve E 2005/6151, K 2005/7982 sayılı kararı )
12 İFLASIN ERTELENMESİNDE YARGILAMA USULÜ VE KARAR
İflas erteleme davasında yetkili mahkeme şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesidir Görevli Mahkeme ise asliye ticaret mahkemesidir İflas ertelemesi talebinin incelenmesi için mutlaka duruşma yapılması zorunlu değildir Ancak mahkeme gerekli görür ise duruşma yaparak karar verebilir İflas erteleme talebinden haberdar olan alacaklıların itirazlarının mahkemece dinlenmesi davanın niteliği gereği bir zorunluluktur Kanunda iflas ertelenmesi talebinin ilan edilmesine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır
Ancak Yargıtay alacaklının korunması düşüncesi ile erteleme talebinin ilan edilmemiş olmasını adeta bir bozma sebebi olarak kabul etmekte ve sadece bu yüzden iflasın ertelenmesini kararlarını bozmaktadır (Y 19 HD E 2004/10326, K 2005/2788, T 17 3 2005)
İflasın ertelenmesi kurumu, erteleme talebinde bulunan şirketin menfaati kadar bu şirketten alacaklı olanların menfaatini de gözönüne alarak düzenlendiğinden alacaklıların menfaatinin korunması yönünden erteleme talebinin ilan edilmesi uygun olur Zira bu durumda şirket borçlarının muvazaalı olarak aktiften fazla olması sonucunu doğuracak kötü niyetli davranışların önüne geçmek ve şirketin borca batık durumda olmadığını, iyileştirme projesinin yeterli bulunmadığını alacaklılara kanıtlama olanağı verilmelidir
Bu nedenle erteleme talebi İİK’nın 166/2 maddesinde öngörülen usulle ilan edilmeli, ilan üzerine alacaklıların itirazı mevcutsa bu itirazlar değerlendirilerek erteleme koşullarının mevcut olup olmadığı saptanmalıdır Mahkemece bu yönün gözetilmemesi ve özellikle temlik edilen alacaklıların temlik alacaklısına ödenmesi halinde mali durumun iyileştirilmesine etkisinin ne olacağı üzerinde durulmaması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir
Y 19 HD E 2005/1324, K 2005/4049, T 14 4 2005;
“Erteleme talebi TTK nun 324 maddesine göre borca batıklık bildirimi anlamındadır Bu nedenle mahkeme öncelikle şirketin borca batık durumda olup olmadığını tespit etmeli, borca batık durumda ise ıslahının mümkün bulunup bulunmadığını incelemelidir
Şirketin borca batık durumda olması halinde iflasını veya erteleme talebini düzenleyen İİK nun 179 ve TTK nun 324 maddesinde bu istemin ilanına ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır İflasın ertelenmesi kurumu, erteleme talebinde bulunan şirketin menfaati kadar bu şirketten alacaklı olanların menfaatini de gözönüne alarak düzenlendiğinden alacaklıların menfaatinin korunması yönünden erteleme talebinin ilan edilmesi uygun olur
Zira bu durumda şirket borçlarının muvazaalı olarak aktiften fazla olması sonucunu doğuracak kötü niyetli davranışların önüne geçmek ve şirketin borca batık durumda olmadığını, iyileştirme projesinin yeterli bulunmadığını alacaklılara kanıtlama olanağı verilmelidir
Bu nedenle erteleme talebi İİK nun 166/2 maddesinde öngörülen usulle ilan edilmeli, ilan üzerine alacaklıların itirazı mevcutsa bu itirazlar değerlendirilerek erteleme koşullarının mevcut olup olmadığı saptanmalıdır Mahkemece bu yönün gözetilmemesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir Y 19 HD E 2004/9014, K 2005/2429, T 10 3 2005
13 İFLAS ERTELENMESİNDE KANUN YOLLARI
13 1 Temyiz:
İflas ertelenmesinde, erteleme talebinin reddi ile iflasa karar verilmesi halinde verilen bu kararın temyizi mümkündür Yargıtay bu tür kararların temyizinin mümkün olduğunu ve Yargıtay ilamına karşı 10 gün içinde karar düzeltme talebinde bulunulabileceğini (İİK nun 164,366 Maddeleri) kabul etmektedir
Erteleme kararının temyiz edilmiş olması erteleme süresinin işlemesine ve erteleme kararın yürürlüğe girmesine engel olmaz Erteleme kararı bozulur ve bozma kesinleşirse mahkeme şirket veya kooperatifin iflasına karar vermelidir
“…İflasın ertelenmesi talebi üzerine verilen kararlar tebliğinden itibaren 10 gün içinde temyiz olunabilir (İİK M 164) Karar davacı vekiline 5 9 2006 tarihinde tebliğ edilmiş olup, 18 09 2006 tarihli temyiz istemi süresinde olmadığından reddi gerekmiştir … ”
13 2 Karar Düzeltme
İflasın ertelenmesi ile ilgili kararlar 10 gün içinde temyiz edilebilir (İİK M 164) ve Yargıtay kararları aleyhine 10 günde karar düzeltme yoluna başvurulabilir (İİK M 366/3)
Y 19 HD 7 4 2005, 2005/3065 - 2005/3768
İflasın ertelenmesi ile ilgili kararların temyizi üzerine verilen Yargıtay ilamına karşı 10 gün içinde karar düzeltme talebinde bulunulabilir Y 19 HD 17 11 2005, 2005/10618 - 2005/ 13303
14 İFLAS ERTELEME KARARININ HUKUKİ ETKİLERİ
14 1 İflas erteleme kararı sadece yeni takip yapılmasına engeldir Ancak alacaklıların şirkete karşı temerrüt ihtarnamesi çekmeleri vadesi gelip de ödenmeyen bonolar nedeniyle protesto çekmeleri veya çekleri bankaya ibraz etmeleri muhafaza tedbiri olarak engellenemez
14 2 İflas erteleme kararının alacaklıların alacaklarının muacceliyetine ve faiz işlemesine hiçbir etkisi yoktur
14 3 Daha önce başlamış olan icra takiplerinin durması takipleri iflasın ertelemesi kararı verildiği tarihteki aşamasında kalması yeni icra takip işlemi yapılmaması anlamına gelir Bu nedenle daha önce yapılmış olan hacizler iflasın ertelenmesi kararıyla ortadan kaldırılamaz
14 4 Borçlu şirket tarafından iflasın ertelenmesinden önce gerçekleşmiş olan alacağın temliki işleminin geçersiz sayılarak alacağın tekrar şirkete ödenmesine karar verilmesi mümkün değildir
14 5 Haczedilmiş olan mallar hakkındaki paraya çevrilme yasağı, İİK Md 111’de öngörülen durumda işlemez icra müdürü değeri süratle düşen ve muhafazası masraflı olan malların satılmasına her zaman karar verilebilir
14 6 Bu şekilde paraya çevrilen malların bedelinden iflasın ertelenmesi süresi için de dahil öncelikle haciz sahibi alacaklıya ödeme yapılmalı artan kısım varsa şirkete teslim edilmelidir
14 7 İflas erteleme kararından önce gönderilmiş olan haciz ihbarnamesi neticesinde haczedilen para ve alacağın üzerindeki haciz işlemi icra dairesi işlemi neticesinde gerçekleşmiş olduğundan haczedilen paraların iflasın ertelenme süresi içinde borçlu şirkete ödenmemesi gereklidir
14 8 İflas erteleme kararı ile birlikte konkordato mühleti verilmesinde olduğu gibi bir takip işlemi kesilebilen zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin işlemesi durur
14 9 İcra İflas Kanununun 278 ve 280 Maddelerinde belirtilen iptale tabi tasarruflar için öngörülen süreler iflasın erteleme süresi içerisinde uzayıp uzamayacağına ilişkin yasal düzenleme bulunmamaktadır Doktrinde sürelerin uzaması gerektiği yönünde görüş benimsenmiştir
15 İFLASIN ERTELENMESİNİN SONA ERMESİ
İflasın ertelenmesi mahkemece verilen erteleme kararı ile başlayıp aşağıdaki hallerde sona erer
15 1 Erteleme süresi içerisinde şirketin mali durumunun düzelmesi üzerine mahkemece iflas erteleme kararı kaldırılır ve şirket tekrar iflasın talep edilmesinde önceki normal durumuna döner
15 2 İflas erteleme süresi içerisinde teklif edilen konkordatonun ticaret mahkemesinde tasdikinden sonra bu kararın erteleme kararını veren mahkemeye ibrazından sonra iflasın ertelemesi kararı kaldırılır Böylece şirket iflasın talep edilmesinden önceki durumuna döner
15 3 Şirketin mali durumunun iyileştirilmemesi ve iyileştirme ümidinin kalmaması nedeni ile erteleme süresinin uzatılmasında yarar bulunmadığı durumlarda erteleme süresinin sona ermesi üzerine, Ticaret Mahkemesi şirketin iflasına karar vermek zorundadır
15 4 Erteleme süresi dolmamakla birlikte, mahkeme kayyumun verdiği raporlardan şirketin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olmadığının kanaatine varırsa erteleme kararını kaldırarak şirketin iflasına karar verir
ABDULLAH ÇAVUŞ
SMMM/BAĞIMSIZ DENETÇİ
KAYNAKÇA:
1-2004 sayılı İcra Ve İflas Kanunu
3-6102 saylı Türk Ticaret Kanunu
3-1163 sayılı Kooperatifler Kanunu
4-Yargıtay Kararları
5-İflas erteleme konusundaki makaleler
6-Ali Rıza Özalp ders sunu ve notları
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|