09-30-2013
|
#2
|
Şengül Şirin
|
Cevap : Santrifüj , Santrifüjlerin Kullanım Alanları ve Sınıflandırılması
SEPET SANTRİFÜJLER
Sepet santrifüjlere santrifüj filtreleri ya da temizleyicileri de denir Bunların silindirik boru biçimindeki rotorlarının çeperleri deliklidir Çanak çeperinin iç yüzeyine genellikle tel ya da bez bir süzgeç ya da kalından ince aralıklıya doğru bir dizi süzgeç yerleştirilir Sıvı bu süzgeçin arasından geçer ve süzgecin gözeneklerinden geçemeyen parçacıklar çökelir Sepet santrifüjler,şeker üretiminde ,evlerde ve çamaşırhanelerde çamaşırların hızlı kurutulmasında ve çeşitli kristallerin ve lifli malzemelerin yıkanıp kurutulmasında kullanılır
VAKUMLU SANTRİFÜJLER
Yukarda anlatılan santrifüjlerde rotor,havanın ya da atmosfer basıncındaki diğer bazı gazların içinde döner Dönme hızı arttıkça rotorun üzerindeki gaz sürtünmesi arttığından ,rotoru döndürmek için gerekli güç gereksinimi de artar Sonuçta rotor hızla ısınır,bazı durumlarda sıcaklık suyun kaynama noktasını bile aşar Rotorun dış çeperine yakın noktaları,eksene yakın noktalara oranla daha hızlı hareket eder bu yüzden de daha çok ısınır ve bu da,rotor duvarında yarıçap boyunca bir sıcaklık gradyanı oluşur Bu küçük radyal sıcaklık ( ısı taşınımı) yol açarak çökelmeyi bozabilir ve ayrışan bileşenlerin yeniden karışmasına neden olabilir
Rotorun,havası boşaltılmış bir bölmede döndürülmesiyle,hava direncinin santrifüj içinde neden olduğu ısı artışı ve konveksiyon sorunları engellenebilir Hava direncinin ortadan kaldırılmasıyla daha az enerji harcayarak daha yüksek dönme hızlarına ulaşılabilir Vakumlu santrifüjlerin en çok kullanılan türü,dakikada yaklaşık 20 000 devirden daha büyük dönme hızlarına ulaşabilen,ultrasantrifüjdür Çizim 2'de görülen ultrasantrifüjde rotor,vakum bir ortama yerleştirilmiş ve dikey,ince esnek bir çelik mil aracılığıyla bir hava türbinine bağlanmıştır

Tipik bir vakumlu ultrasantrifüjün rotoru 18 cm çapındadır ve 300 000 G'den daha büyük bir merkezkaç alanında 300 ml sıvı taşıyabilir Molekül ağırlığı 50 dalton (bir ) ya da daha büyük olan tüm malzemeler şişeli ultrasantrifüjlerde kolayca arıtılabilir Çökelme sürecinin optik olarak ölçülebilmesi ve fotoğraflanabilmesi bilmesi amacıyla vakumlu ultrasantrifüjlerde üzerinde küçük pencereler bulunan rotorlar kullanılabilir İlk kez 1923'te T Svedberg ve J B Nichols tarafından uygulanan bu yöntem daha sonraları özellikle protein molekülleri ve virüsler gibi çok küçük parçacıkların çökelme hızının ve büyüklüklerinin saptanmasında kulanılmaya başlamıştır
Çözünmüş haldeki hemen hemen tüm maddelerin molekül ağırlığının belirlenmesinde de vakumlu santrifüjlerden yararlanılabilir Modern vakumlu santrifüjlerde hava tahrikli motorun yerini,daha verimli elektrik motoru almıştır;ayrıca aygıtın yapısı yeniden tasarımlanarak ayrıştırma işlemi tümüyle otomatikleştirilmiştir Son yıllarda biyokimya,biyofizik,biyoloji,tıp ve ilaç sanayisi alanlarında önemli maddelerin arıtılması işlemlerinde hep vakumlu ultrasantrifüjler kullanılmaya başlamıştır
Ultrasantrifüjlerde çeşitli proteinlerin molekül ağırlıkları başlıca iki biçimde saptanır Bunlardan birincisinde,merkezkaç alanı içindeki çökelme işlemi,çökelen moleküller ile katışıksız çözücü arasında belirgin bir çökelme sınırı ortaya çıkana değin sürdürülür Bu sınırın yarıçap boyunca dış çepere doğru ilerleme hızı ölçülür ve buradan da molekül ağırlığının değeri hesaplanabilir Buna çökelme hızı yöntemi denir İkinci yöntem de ise ,işlem,santrifüj gözesinde denge oluşuna değin ,yani malzemenin çökelme hızı ile geri yayınım eşitlenene kadar sürdürülür Daha sonra göze içinde çeşitli radyal uzaklıklardaki derişiklikler saptanarak molekül ağırlığı hesaplanır
Vakumlu santrifüjlerin kullanıldığı diğer bir alan da gazların ayrıştırılması işlemidir Herhangi bir gaz bir merkezkaç alanının etkisi altına sokulduğunda,derhal bir radyal basınç gradyanı oluşur Böylece farklı molekül ağırlıklarındaki iki gazdan oluşan bir karışım santrifüj yardımıyla birbirinden ayrılabilir gazlardan daha hafif olanı eksende,daha ağır olanı ise dış çeperde toplanır 1919'da bir elementin santrifüjleme yoluyla izatoplarına ayrılabileceği görüşü ortaya atılmış,ardından da buna yönelik pek çok girişimde bulunulmuştu Ama,olasılıkla santrifüj içindeki konveksiyon ve yeniden karışma olayları nedeniyle bu girişimler uzun bir süre sonuçsuz kaldı Sonuçta 1937'de klorür,vakumlu bir ultrasantrifüj içinde izotoplarına ayrıldı Uygulanan buharlaştırıcı santrifüj yönteminde,önce ayrıştırılacak madde hareketsiz haldeyken rotora beslenerek çeper üzerinde yoğunlaştırıldı Ardından rotor normal çalışma hızında döndürülerek görece hafif bileşen delikli milin içinden dışarı alındı Gaz ayrıştırılması işleminde kullanılan santrifüjlerin olabildiğince uzun ve yüksek devirli olması gerekir Santrifüj işlemi,maddelerin mutlak değerlerden çok kütleleri arasındaki farka dayalı olduğundan hem ağır hem de hafif izotopların ayrıştırılmasına uygundur
Gazları santrifüjleme yöntemleri 1940'ların ortalarında başlayarak daha da geliştirildi ve kapsamı genişletildi AFC ve Hollanda'da bu konuyla ilgili çalışmalar yapan araştırmacılar başarılı bir yöntem geliştirerek,özel olarak uranyum izotoplarının ayrıştırılmasında kullanılan basit bir vakumlu gaz santrifüjü yapmışlardır 1970'lerde Avrupa'da ,nükleer tesislerinde kullanılan uranyum -235 izotupunun üretimine yönelik bir santrifüj tesisi kurulmuştur
Kaynak;AnaBritannica cilt 27 sayfa 156-157 frmsinsi com için derlenmiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|