Şengül Şirin
|
Cevap : Latin Amerika Edebiyatı.
19 YÜZYIL EDEBİYATI 1808-26 ARASI

Latin Amerika'nın siyasal bağımsızlığını kazandığı dönemdi Edebiyatta bu dönemin en güçlü eğilimi romantizmdi Romantizm kıtaya Avrupa'dan gelmekle birlikte daha sonra Latin Amerika'nın kültürel bağımsızlığını elde etmesinin de koşullarını hazırladı Avrupa romantizminde ortaçağ kültürüne duyulan hayranlık ,Latin Amerika romantizminde kıtanın Yerli geçmişine ilgi duyulması biçiminde yansıdı Ayrı bir kültürel bütün olarak Latin Amerike gerçeği,ilk kez yazarların dikkatini çekmeye başladı Romantiklerin önderlerinden Arjantinli Esteban Echeverria ,Arjantin'in yeni diktatörü Juan Manuel de Rosas'ın baskıcı yönetiminden Fransa'ya kaçtıktan sonra yazdığı,yerli temalarla yeni biçimsel denemeleri bütünleştiren " La cautiva" ( 1837; Tutsak) ile yeni şiirin izleyeceği modeli ortaya koydu Ayrıca,ulusal yaşamın öne çıkmasıyla birlikte Avrupa edebiyatında benzeri olmayan yeni bir tür,Arjantin ve Uruguay pampalarında göçebe yaşamı sürdüren sığır çobanlarını konu alan goşo edebiyatı doğdu Arjantinli Jose Hernandez,El gaucho Martin Fierro (1872;Goşo Martin Fierro) adlı şiirinde goşoların yaşamını destansı bir anlatımla ele aldı Romantizmin öteki önemli adları,Tabare (1886) adlı epik şiiriyle Uruguaylı Juan Zorilla de San Martin,Maria (1867) adlı duygusal aşk romanıyla tanınan Kolombiyalı Jorge Isaacs ve Ekvadorlu Leon Mera'ydı Jose Marmol da Amalia (1851-55) adlı romanında diktatör Rosas dönemi Arjantin'ini çarpıcı bir anlatımla ele aldı Bu dönemde ayrıca,tarihsel olayları edebi bir üslupla anlatan tradicion Perulu mizah yazarı Ricardo Palma'nın elinde yeni bir edebi tür durumuna geldi Brezilya'da ise romantizm,yüceltecek bir ulusal tarih bulamadığı için ülkenin doğal güzelliklerine ve Yerlilerin basit yaşamına yöneldi Brezilya romantizmi,Domingo Jose Goncalves de Magalhaes'in Suspiros Poeticos e Saudades'iyle (1836;Şiirsel İç Çekişler ve Özlemler) başladı ama akımın en tipik temsilcisi Antonio Gonçalvez Dias'dı Brezilya romantizminin sonraki dönemini temsil eden yapıtlar ise,Manuel Antonio Alvares de Azevedo'nun umutsuzluk dolu şiiri A Noitte na Taverna (y 1851; Tavernada Gece) ile siyasal ve toplumsal içerikli şiirler yazan Antonio de Castro Alves'in Os Escravos'uydu (1882; Köleler)
Romantizmle başlayan ulusal duyarlık,yazarların ilgisinin Latin Amerika toplumunun özgün ve benzersiz görünümlerine yönelmesini sağladı Bu da 19 yüzyılın ikinci yarısında gerçekcilik ve doğalcılığın doğmasına yol açtı Belirli bir yörenin gelenek ve törelerine ağırlık veren costumbrismo akımına bağlı yazarların ürünü olan Cuadros de costumbres (töresel sahneler) adlı düzyazı anlatıların gelişmesiyle töre romanı ortaya çıktı Bu tarihten sonra da şiir ,eski egemen konumunu roman ve öyküye bıraktı
Latin Amerika romanının ilk örneği,Brezilyalı Joaquim Manuel de Macedo'nun A Moreninha'sıydı (1844; Küçük Esmer Kız) Brezilya edebiyatının bugün en çok okunan yazarlarından olan jose Martiniano de Alencar ise O Guarani (1857;Guarani Yerlisi) ve Iracema (1865) adlı yapıtlarıyla Yerlilerin yaşamlarını konu alan Indianista romanının öncüsü oldu Ayrıca Brezilya'nın iç kesimlerindeki yaşamı konu alan O Gaucho (1870; Sığır Çobanı) ve O Sertanejo (1876) gibi romanlarıyla da bölgesel bir edebiyatın bir başka örneği de Bernardo Guimaraes'in A Escrava Isaura'sıydı (1875; Köle Isaura) Terimin asıl anlamıyla gerçekçiliğini başlatan yapıt ise,Manuel Antonio de Almedia'nın romanı Memorias de um Sargento Milleicias'tı (1854-55; Bir Milis Çavuşunun Anıları) Arjantinli Eugenio Cambaceres de Zola tarzında doğalcı romanlar yazdı 1870'lere doğru gerçekçilik ,bir yandan eleştirel bir toplumsal ve siyasal boyut kazanırken,bir yandan da bireyin giderek huzursuzlaşan iç yaşamına,psikolojik uyumsuzluklarına eğilmeye başladı Brezilyalı AluizioAzevedo'nun O Mulato (1881; Melez) ve O Cortiço (1890;Çiftlik) adlı romanları birinci eğilimin ,Brezilya'nın en büyük romancısı sayılan Machado de Assis'in romanları da ikinci eğilimin yetkin örnekleriydi
MODERNİSMO
Modernismo Kıtanın İspanyolca konuşulan ülkelerinde 19 yüzyıl sonuna doğru göreli bir toplumsal ve siyasal istikrar ortaya çıktı Bu edebiyatta geçen yüzyılın daha çok dış gerçeklere,ülke sorunlarına eğilen ,ulusalcı,çoşkulu duygulu ya da gerçekçi edebiyatına karşı bir tepkinin başlaması için zemin hazırladı Birçok yazar Fransız şiirinin de geçirdiği evrime benzer biçimde,daha soğuk,daha ölçülü,daha içe kapalı,daha işlenmiş bir şiire yöneldi Eski kuşağın biraz da küçümseyerek modernista (modernist) olarak adlandırdığı bu şair ve yazarlar,gözlerini dış gerçeklikten kendi iç dünyalarına ,hayal güçlerinin ürünü olan düşsel mekanlara çevirdiler Modernismo akımının gelişmesiyle bu dönem Latin Amerika edebiyatında "sanat için sanat" sloganı etkili oldu Parnasçılık,simgecilik gibi Avrupa kökenli akımlar,art arda edebiyat sahnesine çıktı İlk modernistler arasında,Küba'nın İspanya'ya karşı bağımsızlık mücadelesinin kahramanlarından Jose Marti de vardı Ama Marti'nin şiiri,güçlü bir duygu patlamasını dengeleyen yalınlığıyla hem romantiklerden hem de modernismo şairlerinden daha süslü ürünlerinden farklıydı Modernismo'nun öteki öncüleri ise,Meksikalı Manuel Gutierrez Najera,Kolombiyalı Jose Asuncion Silva ve Parnasçılığın temsilcisi Kübalı şair Julian del Casal'dı
Ama modernismo'nun asıl kurucusu,İspanyol dilinin en usta şairlerinden biri sayılan Nikaragualı Ruben Darioy'du Prosas profanas y otros poemas'uyla (1896;Kutsal Olmayan İlahiler ve Başka Şiirler) Dario,modernismo'nun bir "kaçış" duyarlığını yansıtan,kozmopolit evresinin en yektin örneklerini verdi Cantos de vida y esperanza'da (1905; Yaşam ve Umut Şarkıları) topladığı şiirlerinde de biçim alanındaki yenilikçilikle metafizik bir özlemi kaynaştırdı Dario,İspanya'nın koloni imparatorluğunun çökmesinden ve kıta üzerinde ABD hegemonyasının kurulmasından sonra ise,ABD'ye karşı savunun daha toplumsal,daha dayanışmacı bir tutumu benimsedi Modernismo akımının öbür önemli temsilcileri,Doğu mistisizminin etkilerini yansıtan Elevacion (1917; Yüceliş) adlı şiir kitabıyla tanınmış Meksikalı Amado Nervo,Kolombiyalı şair Guillermo Valencia,haretin kuramcısı sayılana Uruguaylı düşünür ve denemeci Jose Enrique Rodo ve Dario dan sonra bütün bu dönemin en etkili şairi olan Arjantinli Leopoldo Lugonesti Lugones ,ironik bir anlatımdan karanlık bir barok duyarlığa,oradan da halk şarkılarından beslenmiş yoğun bir milliyetçiliğe yöneldi Brezilya'da ise romantizme karşı gelişen tepki,İspanyolca konuşulan ülkelerdeki kadar geniş bir yenilikçi hareket doğurmadı Ama bu ülkede de Raimundo Correia,Alberto de Oliveira ve Olavo Bilac'ın temsil ettiği kısa ömürlü bir Parnasçı akım ortaya çıktı
Kaynak;AnaBritannica cilt 20 sayfa 257-258-259 frmsinsi net için derlenmiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|