05-29-2013
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Kişiselcilik
KİŞİSELCİLİK
Kişiselcilik,bilinç,kendi yazgısını özgürce belirleme,amaçlara yönelme,zamanın akışına karşın öz kimliğini sürdürme ve değerlere bağlanma gibi temel özellikleri dolayısıyla ,kişiliğin bütün gerçekliğin dokusunu oluşturduğunu öne süren idealist felsefe akımı Tanrı inancına bağlı Hıristiyan kişiselciliği,genel olarak kişinin değil,kişiselliğin en yüce bireysel belirişi olan Hz İsa'nın gerçekliğin yapısını belirlediğini savunur Kişinin ,algısal süreçlerin dolambaçlı yollarından geçmeksizin ,yaşanmış deneyimlerin öznel akışı içinde gerçekliği daha doğrudan dile getirebileceğini öne sürmesi bakımından kişiselcilik ,Descartes'in cogito ergo sum (düşünüyorum öyleyse varım) geleneği içinde yer alır Bu yaklaşıma göre kişi,hem töz bakımından en yüksek gerçeklik,hem de saygınlık bakımından en yüksek değerdir
Kişiselcilerin çoğu,gerçekliğin bilinçten kaynaklandığını ,bilinç içinde yer aldığını ya da bilinç için var olduğunu ileri sürdükleri için idealisttirler Ama doğal düzenin,Tanrı tarafından yaratılmış olsa da tinsel biryapı taşımadığını savunan Gerçekçi kişiselciler de vardır Gene bu akımın üyelerinin çoğu Tanrı inancına bağlı olmakla birlikte ateist kişiselciler de vardır Mutlak kişiselcilik,ruhçu kişiselcilik ve ahlakçı kişiselcilik idealist kişiselciliğin başlıca biçimleridir Öte yandan gerçekliğin sonlu kişilerin topluluğundan ya da sonul bir Kişi'den (Tanrı) oluştuğunu ileri süren bir kişiselci idealizmden de söz edilebilir
Kişiselci düşüncenin öğelerine Batı geleneğinin büyük filozoflarının çoğunda ve örneğin Hindu felsefeci Ramanuca ( y 1017-1137) gibi Doğu düşünürlerinde de rastlanır Ama genellikle Gottfried Wilhelm Leibniz ( 1646-1716) akımının kurucusu,George Berkeley de ( 1685-1753) başlıca kaynaklarından biri olarak kabul edilir
Fransa'da güçlü temsilciler bulan kişiselcilik bu ülkede genellikle tinselcilik adıyla anıldı Direnen bir dünyaya karşı eylemde bulunmanın içsel deneyimini temel ilke sayan Maine de Biran'ı (1766-1824) izleyen filozof ve arkeolgo Felix Ravaisson-Mollien (1813-1900) durağan zorunlu yasanın uzaysal dünyası ile kendiliğinden etkin ve gelişen canlı bireylerin dünyasını köktenci bir biçimde ayırdı Bu temelden yola çıkan sezgici filozof Henri Bergson'un (1859-1941) kişiselciliği ,şimdiki ve geçmiş öznel durumların,tinsel kişinin özgür yaşamını oluşturacak biçimde iç içe geçtiği uzay dışı bir deneyim olarak süreyi ( duree) vurguladı ve bu dirim felsefesini dile getiren kozmik bir güç olarak yaşam atılımı (elan vital) kavramını ileri sürdü
ABD 'de kişiselcilik 19 ve 20 yüzyıllarda bazıları Almanya'da Rudolf Hermann Lotze'nin (1817-81) öğrencisi olan Metodist din felsefecilerince geliştirildi Bunlardan George Holmes Howinson,özgür ahlaklı kişinin özerkliğini vurgularken ,onun yaratılmamış ve ölümsüz olduğunu öne sürerek özerk bir mutlak Kişi'den de bağımsızlığını savundu Boston Üniversitesi'ni kişiselciliğin kalesi durumuna getiren Borden Parker Bowne ,insanların her biri kendi başına önem taşıyan ve Yaratıcı'nın ussallığını yansıtan ahlaki,dinsel,duygular ve mantıksal boyutlarla Tanrı tarafından yaratıldığını öne sürdü Ona göre doğa ,hem aşkın hem de içkin olan Tanrı'nın enerjisini ve ussal amacını sergiliyordu
Bowne'ın öğrencileri Edgar Brightman ile Ralph Tyler Flewelling ve başkalarıyla kişiselcilik etkisini 20 yüzyıl ortalarına değin sürdürdü varoluşçuluk ve fenomenoloji gibi akımları etkiledi
Kaynak:AnaBritannica cilt 19 sayfa 117 frmsinsi net için derlenmiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|